Findik Arastirma Enstitüsü'nde Yeni Findik Çesitleri Melezleniyor

Findik Arastirma Enstitüsü Müdürü Aysun Akar, Avrupa’nin en büyük gen bankasina sahip olduklarini belirterek, "Üstün özellikli bireylerden aldigimiz polenlerle kaliteli findik çesitlerini melezliyoruz" dedi.

Findik Arastirma Enstitüsü'nde Yeni Findik Çesitleri Melezleniyor
Tarim ve Orman Bakanligi bünyesinde faaliyet gösteren Findik Arastirma Enstitüsü Müdürü Aysun Akar, düzenledigi basin toplantisinda kurumun çalismalari hakkinda bilgi aktardi. Akar, enstitüde findigin yani sira karayemis ve kokulu üzüm ile ilgili de çalismalar yürüttüklerini ifade etti.

Kuruma ait gen bankasinda 460 farkli bitkiyi muhafaza ettiklerini dile getiren Akar, "Gerek Karadeniz’in farkli yerlerinden gerek yurtdisindan getirdigimiz bazi findik çesitleriyle toplam 460 farkli bitkiyi gen bankamizda muhafaza ediyoruz. Gen bankamiz Avrupa’nin en büyük findik arazi gen bankasidir. Fakat dünyadaki en büyük arazi gen bankasi Amerika’ya ait. Bakanligimiza ait Ankara ve Izmir’de tohum gen bankalari var. Fakat findik gibi kayisi gibi elma gibi zeytin gibi bahçe bitkileri dedigimiz grupta olan bitkilerin gen bankalari arazide olmak durumunda. Biz de farkli olan bütün findik genetiklerini veya farkli bireyleri bir bahçede muhafaza ediyoruz. O bahçe bizim için aslinda açik bir laboratuvar. Gen bankamizda Slovenya findigiyla Türk findiginin genetik bakimindan karsilastirmasini yaptik. Findiklari genleri düzeyinde Türk ve Slovenya findiginin birbirine yakinliklarini, bir de Türk findiginin kendi içinde birbirine yakinligini arastirdik. Simdi de ayni çalismayi Azerbaycan ile yapmak için TÜBITAK’a bir proje hazirladik" dedi.



"20 tane findik çesidimiz var"

Melezleme yöntemiyle kaliteli findik çesitlerinden yeni çesit gelistirme çalismalari yaptiklarini bildiren Akar, kuruma ait 20 tane findik çesidinin bulundugunu söyledi.

Akar, "20 tane findik çesidimiz var. Bunlarin hepsinin tanimlanmasi ve bakanligin listesinde yer almasi, dünya literatürüne geçirilmesi enstitümüz sayesinde oldu. Bu 20 findik türünün 15 tanesi üreticinin buldugu findiklar ama biz bunlari tanimlayarak kayit altina aldik. Diger 5 tanesinin 4 tanesi kurumumuza ait, 1 tanesi de Ondokuz Mayis Üniversitesine ait findik çesididir. Burada kontrollü melezlemeler yapiliyor. Üstün özellikli bireylerden aldigimiz polenlerle kaliteli findik çesitlerini melezliyoruz. Onlardan çikan findik fidanlarini büyüterek akabinde uzun yillar yeni çesit gelistirme çalismalari devam ediyor" seklinde konustu.



"Biyolojik mücadele yöntemleri gelistiriyoruz"

Son günlerde gündemde yer edinen kahverengi kokarca böcegi dahil birçok zararliya karsi biyolojik mücadele yöntemleri üzerinde çalistiklarini ifade eden Akar, sunlari söyledi:

"Bitki koruma faaliyetleri son yillarda önem kazandi. 2013 yilinda külleme hastaligi bas gösterdi. Külleme hastaliginin ne oldugunu, nasil mücadele edilmesi gerektigi enstitümüz tarafindan ortaya koyuldu. Enstitü uzmanimiz tarafindan bu hastaligin teshisi yapildi. Hastalik etmeni bulundu. Bunu laboratuvarda yapilan teshis sonucu bakanligimiza yapilmasi gerekenler konusunda bilgi verdik. Nihayetinde ruhsatli ilaçlar gelistirildi ve halkin hizmetine sunuldu. Bu yil kahverengi kokarca böcegi gündem oldu. Aslinda biz bunun 2017’de Artvin’de tespitini yapmistik ve bakanliga bildirmistik. Bakanligimiz 2017’den beri Dogu Karadeniz’de tarama yapiyordu. 2019’dan beri yürütülen çalisma kapsaminda belirli yerlere tuzak kurarak oralarda kahverengi kokarcanin varligi tespit ediliyordu. Bu durum bu sene zirve yapti. Hatta bu sene Ordu’da sik görüldü.

Giresun’da da var. Trabzon’un Maçka bölgesinde drakula böcegi olarak halk tanidi, bu böcegin de mücadele yöntemlerini çalisiyoruz. Giresun Tirebolu’da yeni bir zararli var, adi güzel inci kelebegi, bunun da takibindeyiz. Yapraklari yiyen bir kelebek. Biz tabii daha çok biyolojik mücadele yöntemlerini çalisiyoruz."

Akar, son olarak Findik Arastirma Enstitüsünün hedefleri konusunda, "Biz findikta, üretimde ve ihracatta liderlige katki sunmaya devam edecegiz. Çok önemli bir tehlike iklim degisikligi, bunun etkilerini azaltan çalismalar yapmaya devam edecegiz. Tarimsal biyoteknoloji çok gelisti. Artik tarimin kapali ortamlara alinmasi veya gen düzeyinde çalismalara biraz daha agirlik verecegiz. Bunlari yaparken de dogayla dost ve çevreci bir tutumu benimseyecegiz" diye konustu.

Kaynak: İHA