Başkan Erdoğan ‘Babamızı kurtarın’ feryadına cevapsız kalmadı!

Almanya'da bir hastane, Wiesbaden kentinde yaşayan Osman Kızılkaya'yı tepki vermesine rağmen "Beyin ölümü gerçekleşti" iddiasıyla ölüme terk etmişti. Gurbetçi ailenin 'Babamızı kurtarın' feryatlarını Başkan Erdoğan cevapsız bırakmadı.

Başkan Erdoğan ‘Babamızı kurtarın’ feryadına cevapsız kalmadı!Olay geçtiğimiz şubat ayında yaşandı. 59 yaşındaki Osman Kızılkaya evde fenalaşınca hastaneye kaldırıldı. Hastane, 'Önemli bir şeyin yok' diyerek, Kızılkaya'yı taburcu etti.

TÜRKİYE'DEN YARDIM İSTEDİ
Çocukları tarafından hastaneden alınan Kızılkaya kısa süre sonra fenalaşıp yere düştü.

'GÖZLERİNİ OYNATARAK CEVAP VERİYOR'
Kızılkaya'nın kızı Hasret ve oğlu Cabir babalarının tedavi gördüğü hastanede iyi tedavi edilmediğini belirterek, 'Bizimle hep asistan doktorlar muhatap oluyor. Yeterince ilgilenilmediği gibi, bilgi de verilmiyor. Bize babamızın beyin ölümünün gerçekleştiğini ve hiçbir tedaviye cevap vermediğini söylediler. Ama bu doğru değil. Babamız sorularımıza gözlerini oynatarak cevap veriyor' dedi.

Çocuklarının sorularına gözleriyle cevap veren Kızılkaya ağlıyor, gözlerini açıp oynatabiliyor. Babalarının Türkiye'ye götürülüp orada tedavi edilip kurtarılmasını isteyen aile, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan yardım bekliyor.

Almanya'daki hastanenin 'beyin ölümü gerçekleşti' iddiasıyla ölüme terk ettiği Osman Kızılkaya, çocuklarının sorularına bir veya iki gözünü kapatıp cevap veriyor, üzüntüden ağlıyor.

Çocukları bu durum nedeniyle Türkiye'den yardım istemiş, babalarının Türkiye'ye götürülüp kurtarılmasını talep etmişti.

Başkan Erdoğan bugün grup toplantısında yaptığı konuşmasında bu konuya değindi. Atatürk Havalimanı'na 3 ayda 1006 odalı hastane inşa ettirdiklerini anlatan Erdoğan, 'Bize yakışan budur. Bize 3 ayda Atatürk Havalimanı'nda işte 1006 odalı hastane yapmak yakışır.' ifadelerini kullandı.

AVRUPA'DA ÖLÜME TERK EDİLEN VATANDAŞLARIMIZ VARDI
Başkan Erdoğan, bu hastanenin, içinde MR, ultrasonografi ve tomografinin bulunduğu eksiksiz sayılabilecek bir tesis olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Aynı şekilde, aynı süre içerisinde Sancaktepe'de yine aynı oda sayısına, aynı iç donanıma sahip şehir hastanesini yaptık. Tabii onunla yetinmeyeceğiz. Bunların özelliği şu, her ikisinde de havaalanı var. Yurt dışında, Hollanda'da, Almanya'da, şurada, burada ölüme terk edilen vatandaşlarımız vardı. 'İşte bu entübe, artık kurtulmaz.' dediklerini bizler, oradan ambulans uçağımızla aldık, ülkemize getirdik ve şimdi burada tedavileri devam ediyor. Elhamdülillah, Allah'ın verdiği ömrü kimse bir an öne bir an sonraya alamaz. Dün yeni bir haber daha geldi.

BİZ ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ

Almanya'da yaşlı ama 'Artık bunun için ölüm vakti.' dedikleri bir hastamız var. Herhalde Bakan'ımız onu da takip ediyordur. Televizyonda gördüm, duydum. Biz yine elimizden geleni yapacağız. Bize düşen nedir? Biz esbaba tevessül ederiz, netice Rabb'imiz'e aittir. Biz, Batı'nın veya Batılı'nın yaptığı gibi ölümü gözleyenlerden değiliz. Biz her an ölecekmiş gibi hazırız ama kalkıp bir hasta için de 'Bu entübedir, dolayısıyla her an gidebilir.' diye ağıtlar yakmayız. Rabb'in bize verdiği emaneti, en güzel şekliyle bizler kullanmaya mecburuz, memuruz.'