Milli Egitim Bakani Özer Açiklamasi 'Cumhuriyet Tarihinde Ilk Kez Okullasma Orani Yüzde 95'In Üzerine Çikmistir'
Milli Egitim Bakani Mahmut Özer Diyarbakir’da Temel Egitimde 10.000 Okul Projesinin kapanis törenine katildi. Bakan Özer, programda yaptigi açiklamada, "Son yirmi yilda egitimin tüm kademelerinde, cumhuriyet tarihinde ilk kez okullasma orani yüzde 95’in üzerine çikmistir. Yani son yirmi yil, beseri sermayenin en verimli bir sekilde degerlendirildigi bir döneme tekabül etmektedir” dedi.

Kapanis törenine Millî Egitim Bakani Mahmut Özer’in yani sira Diyarbakir Valisi Ali Ihsan Su, AK Parti Diyarbakir Milletvekili Mehmet Mehdi Eker, bakan yardimcilari, bakanlik bürokratlari, UNICEF temsilcileri, 81 ilin millî egitim müdürleri, okul yöneticileri, ögretmen ve ögrenciler katildi.
Program, Diyarbakir’daki özel ögrencilerden olusan ’Özel Sesler Korusu’nun verdigi mini konserle basladi.
Bakan Mahmut Özer, törende yaptigi konusmada, ’Özel Sesler Korosu’nun verdigi konserin salondaki herkesi duygusal bir yolculuga çikardigini ifade ederek "O yüregi büyük özel yavrularimiza, gençlerimize, çocuklarimiza sükranlarimi arz ediyorum. Insallah, bizler de onlara bir sürpriz yapacagiz ve onlari Istanbul’a davet edecegiz. Istanbul’da 3 Aralik Dünya Engelliler Gününde onlarla birlikte o günü kutlayacagiz." seklinde konustu.
Özer, yakin zamanda sehit olan Aysenur Alkan ve tüm sehit ögretmenleri rahmetle andi. Özer, “Yakin zamanda sehit verdigimiz Aysenur Alkan, Arzu ögretmenimizi ve tüm sehit ögretmenlerimizi rahmetle aniyorum. Özellikle en son kaybetmis oldugumuz Aysenur ögretmenimiz gerçekten tüm Türkiye’ye ögretmenlerin ne kadar fedakar oldugunu gösterdi. Tüm ögrencilerini hain roket saldirisinda siginaga götürdükten sonra acaba bir ögrenci geride kaldi mi diye sinifa tekrar giderken hayatini kaybetti. Aysenur ögretmenimizi minnetle aniyoruz” diye konustu.
Bir ülkenin en kalici sermayesinin beseri sermaye oldugunu animsatan Özer, beseri sermayenin niteligini artirmada en önemli enstrümanin da egitim oldugunu söyledi.
Özer, söyle devam etti:
"2000’li yillara geldigimiz zaman Türkiye’deki resim hiç de iç açici degildi çünkü o yillarda Türkiye’de bes yastaki okullasma oranini sadece yüzde 11 idi. Orta ögretimdeki okullasma orani sadece yüzde 44 idi. Yüksek ögretimdeki net okullasma ise sadece yüzde 14 idi. Yani ilkokul hariç tüm kademelerde okullasma oranlari yüzde 50’nin altindaydi. OECD ülkeleri, yani bizim rekabet etmis oldugumuz ülkelere baktigimiz zaman o ülkelerin, egitimin tüm kademelerinde okullasma oranlarini 1950’li, 1960’li yillarda yüzde 90’in üzerine çikardigini görüyoruz. Iste son 20 yilda Cumhurbaskanimizin liderliginde tüm Türkiye’de bölge, sehir, ilçe ayrimi gözetilmeksizin yapilan seferberlik sonucunda, yirmi yil gibi kisa sürede bes yastaki okullasma oranlari yüzde 11’den yüzde 98’e, orta ögretimdeki yani liselerdeki okullasma oranlari yüzde 44’ten yüzde 95’e, ilkokuldaki okullasma orani yüzde 99’un üzerine, ortaokuldaki okullasma orani yüzde 99’un üzerine ulasmistir. Son yirmi yilda egitimin tüm kademelerinde, cumhuriyet tarihinde ilk kez okullasma orani yüzde 95’in üzerine çikmistir. Yani son yirmi yil, beseri sermayenin en verimli bir sekilde degerlendirildigi bir döneme tekabül etmektedir”.
Özer, okullasma oranlarindaki yükselisin yani sira üniversiteye giristeki katsayi uygulamasi ile basörtüsü yasagi gibi antidemokratik uygulamalarin kaldirildiginin ve seçmeli derslerin önemli ölçüde çesitlendirildiginin de altini çizerek egitimde son yirmi yilda bir devrim yasandigini, ayni zamanda egitim sisteminin toplumun demokratik taleplerine duyarli hale geldigini ve egitimde sosyal politikalarin uygulandigini vurguladi.
"Ekonomik imkani olmayan çocuklar için somut adimlar atildi"
Ekonomik imkani olmayan ailelerin çocuklarinin egitime devam edebilmesi için sartli olarak verilen yardimin on dokuz yildan beri devam ettigini animsatan Özer, "Tasimali egitim imkani sunuluyor, bir buçuk milyon ögrencimiz su anda egitim sisteminde ücretsiz yemek yiyor. Pansiyon, burs gibi egitimde firsat esitligini güçlendirmek için çok sayida sosyal politika bu dönemde uygulamaya kondu. Tüm gelismelerin mimari, her zaman egitime bütçeden en büyük payi ayiran, egitime her zaman pozitif ayrimcilik yapan Cumhurbaskanimizdir. Buradan, Diyarbakir’dan kendilerine sükranlarimizi arz ediyoruz. Bizler de Millî Egitim Bakanligi olarak gelinen noktada egitimimizi çok daha iyi noktalara tasimak, kalitesini arttirmak için üç noktaya agirlik verdik. Ilk olarak egitimde firsat esitliginin güçlendirilmesine önem veriliyor. Bunun için iki ana odak noktamiz oldu. Birincisi okul öncesi egitimin yayginlastirilmasiydi. Okul öncesi egitim, okullar arasi basari farklarinin kaynaklandigi yerdir" seklinde konustu.
Özer, konusmasini söyle sürdürdü:
"Düsünün 2000’li yillarda bes yastaki okullasma orani yüzde 11, yani yüzde 89’un okul öncesi egitime erisimi yok. Okul öncesi egitime erisenle erismeyen arasindaki fark ne zaman ortaya çikmakta. Okul basladigi zaman ortaya çikmakta. Eger egitim sistemi bu farki telafi edemezse o zaman avantaj, daha fazla avantaji, daha fazla dezavantaji üretmekte ve basari farkini müthis bir sekilde artirmakta. Iste egitim sistemimiz aslinda yillardan beri bu okul öncesi egitimdeki erisim kisitliligindan çekiyordu. 6 Agustos 2021’de tüm Türkiye’de 2 bin 782 bagimsiz anaokulu vardi. Biz bu projeyi baslattigimiz zaman, 3 bin anaokulunu bir senede yapmak üzere yola çiktik ve Emine Erdogan hanimefendinin himayesinde projemizi baslattik. Amacimiz neydi, üç yasindaki okullasma oranlarini, dört yas okullasma oranlarini mümkün oldugu kadar ortalamasini yaklastirmak. Bes yas okullasma oranini ise mümkünse yüzde 100’e ulastirmak. Bu sabah rakamlari aldim. Bir sene içinde 2 bin 321 bagimsiz anaokulu yapmisiz. 16 bin 100 ana sinifi yapmisiz. Normalde bes ana sinifi, bir anaokuluna tekabül eder. Dolayisiyla 16 bin 100 ana sinifi, 3 bin 220 bagimsiz anaokuluna tekabül etmektedir. 2 bin 321’i de buna ilave ettigimiz zaman, bir yil gibi kisa sürede 5 bin 541 bagimsiz anaokulu kapasitesi olusturmusuz. Millî Egitim Bakanliginin yilda elliyle yedi arasinda anaokulu yaptigi bir geçmise baktiginiz zaman gerçekten bu bir devrimdir. Devrimin yansimalarini rakamlardan da görüyoruz. Üç yastaki okullasma orani yüzde 9’dan yüzde 16’ya, dört yastaki okullasma orani yüzde 16’dan yüzde 37’ye, bes yastaki okullasma orani yüzde 65’ten bir senede yüzde 98’e ulasti. Iste bu mevcut yatirimlar, insallah, devam edecek".
