Içisleri Bakani Süleyman Soylu Açiklamasi 'Geçmiste Yasanan Travmanin Etkisini Istismar Edenler Var'
Düzce’de meydana gelen 5.9 siddetindeki depremin ardindan bölgede çalismalarini sürdüren Içisleri Bakani Süleyman Soylu, “Geçmiste yasanan bu yogun duygunun ve travmanin etkisini istismar edenler var. Bunu da burada yasiyor ve görüyoruz. Bunlarin tamami yalan ve korkutmaya dayali ahlaksizliktir” dedi.

“Bunlarin tamami yalan ve korkutmaya dayali ahlaksizliktir”
Devletin bütün kademeleri olarak bu süreci hep birlikte yürütmeye çalistiklarini kaydeden Içisleri Bakani Süleyman Soylu, “Düzce’de farkli bir durum söz konusu. Biz bir çok afet görüyoruz. Deprem, sel, yangin, her bir afetin kendine ait farkli bir yapisi var. Düzce’de 17 Agustos depreminden sonra yasanan 12 Kasim depreminin ortaya koydugu travma maalesef henüz geçmis degil. benim 3-4 gündür gördügüm tablo bu. Yani 5.9 büyüklügündeki bir depremden sonra yeni bir deprem olacak mi diye bir endise Düzceli hemsehrilerimizde var. Ben bunu açikça söylemek istiyorum; buraya geldigimde böyle bir endiseyle karsilasabilecegimi düsünüyor degildim. Ama Düzceli hemsehrilerimle karsilastigimda bunun çok yüksek bir duygu oldugunu anliyorum. Bu duyguyu istismar edenler var. Özellikle 28 Kasim’da, 2 Aralik’ta deprem olacagini ve bunun da yetkililer tarafindan sürekli olarak ifade edildigini ortaya koyanlar var. Geçmiste yasanan bu yogun duygunun ve travmanin etkisini istismar edenler var. Bunu da burada yasiyor ve görüyoruz. Hiçbir yetkili 28 Kasim’da ve 2 Aralik’ta deprem olabilecek gibi bir dezenformasyon diyebilecegim bir sözü paylasmaz, çok dogru bir is degil. Insanlarimizi korkutmanin bir anlami yok. Bu tamamen dayanaksiz ve mesnetsiz bir dedikodudur. Böyle bir sey söz konusu degil. Düzce’nin yasamis oldugu geçmis dönemlerdeki depremin üzerinden Düzceli hemsehrilerimizi korkutmaya, böyle bir yalani hemsehrilerimizin arasinda yaymaya çalismaya esas itibariyle gerek yok. Bunu yasadigim için, özellikle ögleden sonra gittigim bir çok yerde dinledigim için söylemek zarureti hissettim. Bunlarin tamami yalan ve korkutmaya dayali ahlaksizliktir” dedi.
“Toplamda 9bin 446 konut hasar gördü”
Vatandaslarin ,özellikle çocuklarin ve yaslilarin evlerine girmekten korktuklarini aktaran Bakan Soylu, “Bu korkuyu da üzerimizden atmamiz lazim. Bunun için çok hizli hareket ediyoruz. Gerek zarar tespitleri olsun gerekse hasar tespitleri olsun belki de bugüne kadar gördügüm en hizli davranisi ortaya koymaya çalisiyoruz. Burada Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakanligimizin çok kiymetli bakan yardimcilari var, genel müdürleri var, onlar da teknik olarak bu konuda ciddi bir çaba ve davranis içerisindeler. Burada hasar tespitleri konusunda su ana kadar toplam 23 bin 916 bina tarandi. 66 bin 726 bagimsiz bölüm, 56 bin 266 konut tarandi ve 4 bin 990’da ticarethane ve 596 ahir tarandi. Acil yikik 25, agir hasarli 263 bina, orta hasarli yok. Bagimsiz bölüm olarak da 478 agir hasarli ve acil yikik bagimsiz bölüm var. Bunlar tespit edildi. Bunlar yikilacaklar. Buraya girmek de mümkün degil. Onlardan esyalari alinmasi gerekenleri aldiriyoruz. Konut olarak da 369 konut acil yikik ve agir hasarli var. Agir hasarli ve acil yikik binalar yikilacaklar. Yikmaya basladik. Az hasarli ise 2bin 548 bina var. Toplamda 9bin 446 konut hasar gördü. Az hasarli derken de burada Düzceli vatandaslarimi aydinlatmam gerekir; az hasarli yapisal bir sorun degildir. Boya, siva çatlagi, kirik, dökük gibi binanin kendi yapisal sürecinde olmayan ve onu depreme karsi dayaniksiz hale getirebilecek bir yapisal sorun degildir. 44 bin 71 de hasarsiz konut var. Bu dairelere vatandaslar girebilirler, oturabilirler. Biz agir hasarlilara vatandaslari sokmuyoruz. Dün ve bugün çok ciddi çadir talepleri geldi. Gücümüz yettigince bunlarin tamamini karsilamaya çalisiyoruz. Bunun da biraz önce bahsettigim duygudan kaynaklandigini düsünüyoruz. Acaba ikinci bir deprem olacak mi kaygisindan kaynaklandigini düsünüyoruz. ‘Ben korkuyorum, benim evime tekrar tespitte bulunur musunuz?’ diyen vatandasimizin evine tekrar tespitte bulunuruz” diye konustu.
“Hiçbir çocugumuzu tespitini yapmadigimiz bir binaya sokmayacagiz”
Tüm egitim kurumlarinda, özellikle kamuda tespitlerin yapilmaya devam ettigini dile getiren Bakan Soylu, “Hiçbir çocugumuzu tespitini yapmadigimiz bir binaya sokmayacagiz. Özel okullar veya kamudaki okullar 1 hafta tatil oldu. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi çocuklarimizin kapali bir yere girmek istememesinden kaynaklaniyor. Bu duyguyu da onlardan aldik. 5 okulda egitim - ögretime ara verildi.
Onlarda bulunan ögrencilerin de diger okullara nakli söz konusu. 2 mesele bir araya gelince de okullarin 1 hafta tatil olmasi hususu ortaya çikti. Su ana kadar esya hasari konusunda 7 bin 143 talep geldi. bunlarin da 5 bin 934’üne gidilmis oldu. Bu da aslinda 90 saat içerisinde çok iyi bir sonuç. Su ana kadar 2 bin çadir kuruldu. Agir hasarli binalarda yasayan ve konteynir isteyenlerin hepsine konteynirlar verildi.
Gençlik merkezleri ve yurtlar gerekse spor salonlari hala bu konuda hizmet vermeye devam ediyorlar” seklinde konustu.
“O alandaki enerji bosalmis oldu”
AFAD bünyesinde çalisan Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar ise “Ilk günden bugüne kadar 317 tane artçi sarsinti meydana geldi. Bunun yaklasik 150 tanesi birinci günde meydana geldi. Suanda yaklasik 4 saat sonra 5. güne girecegiz. Bugün olan artçi sarsinti sayisi 24, dolayisiyla baktigimiz zaman ilk gün 150 dördüncü günden besinci güne geçtigimizde de suana 24 tane artçi sarsinti meydana gelmis. Buda su anlama geliyor her bir saate bir, belki birinde altinda olacak bir sarsinti var. Bunun anlami sudur; özellikle ilk günden bu güne kadar kara dere fayi diye adlandirdigimiz yaklasik 35 kilometre uzunlugundaki fayin en kuzey doguda kalan 10 kilometrelik enerji açiga çikmis durumda oldu bu depremlerle beraber. Dolayisiyla bugüne kadar olan artçi sarsintilarda bunun bosaldigi anlamina geliyor. Özellikle 17 Agustos 1999 depreminde bizim kara dere fayi diye adlandirdigimiz yani Gölyaka’nin kuzeyinden geçen ve en kuzey dogusunda Yayakbasi’nda son bulan bu 5.9 büyüklügündeki depremin de hemen hemen merkez üssü olan o bölgede yaklasik 10 kilometrelik bir bölüm kirilmamis, içindeki enerjiyi bosaltmamisti 17 Agustos depreminden sonra bu son depremde ise o alandaki enerji bosalmis oldu. Suana kadarki artçi depremlerin dagilimina baktigimizda bizim görüsümüzü dogruluyor. Tamamen Gölyaka’nin kuzeyinde Düzce ovasinda yogunlasmis durumda” ifadelerini kullandi.
“5 büyüklügünde deprem üretebilecek yaklasik 500 aktif fay var”
Meydana gelen depremin ivme degerinin oldukça yüksek oldugunu kaydeden Tatar, “592 degerinde bir ivmesi var, 82 tane ivme istasyonumuzun ölçtügü deger bu ve bunun disinda 62 tane hizölçer diye adlandirdigimiz istasyonumuz ölçtü. Dolayisiyla bu konuda herhangi bir sikinti yok. Siddet hissetmemizdeki degeri de su; bu depremin derinligi 6.8 kilometre civarinda buna karsi 12 Kasim ve 17 Agustos depremleri nereden baksaniz bunun iki kati derinlikte olan bir sarsintiydi ve bu durum etkiyi biraz daha arttirmisti. Jeolojik olarak baktiginizda bölgedeki zemin yapisiyla biraz daha kuzeye veya güneye gittiginizde zemin yapisi biraz farkli. Bakanimiz konusurken dahi Marmaris’te 4.4 büyüklügünde deprem meydana geldi yani Türkiye’de bu tür depremler oldukça normal Türkiye’nin herhangi bir yerinde 4 buçuk ve 5 büyüklügünde deprem ürete bilecek potansiyelde yaklasik 500 aktif fay var. Bu faylarin her birinin deprem tekrarlama araliklari farklidir. Her biri belli dönemden sonra belli bir büyüklükte deprem üretebilir. Etrafimizda baska faylarda var ama sunu söyleye bilirim; bugün 5.9 büyüklügünde depremi üreten fayin üzerinde herhangi bir enerji kalmadi. Burada sadece önümüzdeki haftalarda veya dönemlerde birkaç hafta sürebilir gittikçe sayisi azalacak sekilde bu olabilir. Ama en azindan vatandasin hissedebilecegi sekilde artçi sarsintilar meydana gelebilir buda vatandaslarimizi kaygilandirmasin fakat su gerçegi de unutmamak gerekiyor; Türkiye bir deprem bölgesi ülkemizin her bölgesinde bugün 5 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek faylar var. Yapacagimiz da bu durumda kendimizi, sehirlerimiz daha dirençli hale getirerek farkindaligimizi arttirmak gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
