Prof. Dr. Mikdat Kadioglu'ndan Deprem Açiklamasi Açiklamasi 'Topluca Istanbul Depremine Hazirlanmaliyiz'
Düzce’de yasanan 5.9’luk deprem sonrasi Istanbul’da beklenen büyük depreme yönelik uyarilarda bulunan ITÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadioglu, “Bu depremler Istanbul civari, Marmara’da beklenen büyük depremin bir uyaricisi. Çürük konutlarin bir an önce elden geçirilmesi lazim" dedi.

"Marmara’da beklenen büyük depremin bir uyaricisi"
Düzce’de yasanan depreme iliskin degerlendirmelerde bulunan Istanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadioglu, "Insanlar depreme uykuda yakalandigi zaman tabi önce bir ne oluyor diye anlamaya çalisiyor, depreme yakin olan bölgelerde B dalgasi alttan küt diye vuruyor. Belli bir zaman sonra S dalgasi gelip sallamaya basliyor. Genellikle biz uzaktakiler sallanmayi hissettik. Dolaplari sabitlemeyenlerin üzerine dolaplar, gardiroplar devrildi, isyerlerindeki bütün mallar döküldü. Düzce Depremi sunu gösterdi; 1999’da yapisal stokta bir yenilenme oldu ama oradan fazla bir ders alip da yapisal olmayan tehlikeleri esyalarimizi sabitlemeyi yapmamisiz, en çok sikayet oradan geliyor. Bina saglam olacak sonra esyalari sabitlemis olmamiz lazim. Varsa saglam bir sira, masanin altina girmemiz lazim, yanina degil. Deprem olurken ki o sesler, çiglik atanlar, binanin çikardigi sesler bazen zihinsel kontrolümüzü kaybedebiliriz. Türkiye’den en büyük hatalardan, dogru bilinen yanlislardan biri; deprem sonrasi okullar, siniflar, isyerleri çikis kapilarina hücum ediliyor. Hiç kontrol edilmeden otomatik bir tahliye prosedürü çok yanlis. Önce bir tahliye yollarinin güvenli olup olmadigini kontrol etmek lazim. En az binanin yüksekliginin yarisi kadar binadan uzak durmak gerekiyor. Bu depremler Istanbul civari, Marmara’da beklenen büyük depremin bir uyaricisi. Biz bugünden itibaren depreme hazir miyiz, binamiz saglam mi düsünmemiz mutlaka saglam olmayan binalari terk etmek gerekiyor. Düzce depreminin bize anlattigi bir sey de sudur; ovalari bosaltmamiz lazim. Ovalar bizim için üstü açik bir fabrika. Ev yapmaya uygun degildir çünkü buralardaki toprak alüvyonlu yapi deprem dalgalarini kuvvetlendiriyor, daha yikici hale geliyor" dedi.
"Marmara Bölgesi’ndekilerin acilen ilk yardim egitimi almasi gerekiyor"
Deprem öncesi ve sonrasina iliskin yapilmasi gerekenlere yönelik konusan Prof. Dr. Mikdat Kadioglu, "Düzce’deki depremi Marmara Bölgesi’nde beklenen depreme yönelik bizim için ilahi bir uyari gibi düsünebiliriz. Türkiye’de bir de afet çantasi miti çikti, insanlar bavul hazirliyor. Depremle beraber sirtina alip kaçmaya çalisiyor, böyle yanlis seyler de olustu. Böyle bavullar hazirlamak, onlari afette sirtlayip kaçmak gibi seylerden vazgeçin. Deprem bittikten kontrol ettik, yangin varsa küçük yanginlari bizim söndürmemiz lazim. Itfaiyenin gelip o kadar yangini söndürmesi mümkün degil. Ilk yardim egitimini herkesin almasi lazim, özellikle Marmara Bölgesi’ndekilerin acilen ilk yardim egitimi almasi gerekiyor. Deprem küt diye vurdu, ilk 3 saniyede dogru yerde dogru bir sekilde çök, kapan, tutun yapip depremin bitmesini bekleyebilmemiz gerekiyor. 3 dakika sonra varsa ihtiyaç ilk yardim ve yangin söndürme yapmamiz gerekiyor. 30 dakika sonra da artik konu komsu evinde bir problem yoksa birbirine yardim etmeye çalisiyor. Burada da yerel afet gönüllüsü egitimleri çok önemli. Bu bölgede daha kirilmasi beklenen bir fay hatti yok. Bir sürü artçi deprem oldugu için bu öncüydü ve artçilariyla birlikte gitti. Panik yapmamak için tatbikat yapmak gerekiyor. Evde, is yerinde, oyun seklinde de olsa çocuklarla beraber tatbikat yapmak lazim. Geçen 12 Kasim’daki tatbikat düsünce olarak çok iyiydi. Ama bazi seylerde gelistirme yapmak lazim. Bu tatbikatlar yilda bir ulusal yapilabilir ama isyerlerinde okullarda evlerde birkaç ayda bir yapilmasi lazim, her tatbikat panigi yüzde 50 azaltir" seklinde konustu.
"Çürük konutlarin bir an önce elden geçirilmesi lazim"
Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük depremin Türkiye için yikici etkiler olusturacagina isaret eden Prof. Dr. Kadioglu, "Çok sey yapiliyor ama maalesef bina stokunda hala çok büyük sikinti var. Geçenlerde bir yerde gördüm 50 bin binadan bahsediyor, 50 bin binanin yikildigi yerde afeti yönetemezsiniz. 100 bine yakin binanin da agir hasar almasi bekleniyor. Ne yol ne de bu afeti yönetecek insanlar hayatta olacak. Bazi yerlerde kentsel dönüsüm var ama tam olmadi, ulusal bir seferberlige dönmedi. Bu bina stokuyla biz eger büyük depreme yakalanirsak bu Türkiye için bir beka problemi haline gelecek. Gayri milli hasilamizin 3’te 1’inin kaybolmasi, büyük bir sosyal ekonomik problemle karsi karsiyayiz. Bu çürük konutlarin bir an önce elden geçirilmesi deprem yikmadan bizim onlari yikip hayatta kalacak sekilde insanlari hazir hale getirmemiz gerekiyor. Yoksa Türkiye bunun altinda kalacak gibi korkuyorum. Allah göstermesin bu çok büyük bir tehlike, problem. Istanbul, Marmara Bölgesi veya Türkiye diyelim büyük kiyametini bekliyor. Okyanuslari geçmeye çalisirken Marmara Denizi’nde bogulabiliriz. Istanbul’da beklenen deprem tolere edilebilir, yönetilebilir bir deprem, risk degil. Biz riski indirgemeden, yönetilebilir seviyeye düsürmeden hazirlik yapiyoruz. Bu biraz kendimizi kandiriyoruz gibi oluyor. O yüzden lütfen bu bina stoku için bir acil durum ilan edilmesi lazim" ifadelerini kullandi.
