AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK Toplantisina Iliskin Açiklamalarda Bulundu Açiklamasi (3)
'Türkiye'nin bir tane daha fazla mülteci alacak, bu yükü kaldiracak bir kapasitesi yoktur. Türkiye bu kadar yükü bütün uluslararasi toplum adina bu insanlar ölmesin diye yerine getirmistir' 'Türkiye bir toplama kampi degildir, Türkiye bir göçmen kampi degildir. Burasi yol geçen hani da degildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sinirlarina hakimdir' 'Mehmetçigin güvenligini tehlikeye sokacak bir yaklasim, bir uygulama söz konusu degildir, olmamistir, bundan sonra da olmayacaktir'
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Türkiye'nin bir tane daha fazla mülteci alacak, bu yükü kaldiracak bir kapasitesi yoktur. Türkiye bu kadar yükü bütün uluslararasi toplum adina bu insanlar ölmesin diye yerine getirmistir." dedi.
Cumhurbaskani ve AK Parti Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan baskanligindaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantisi devam ederken, parti genel merkezinde basin toplantisi düzenleyen Çelik, gündeme iliskin degerlendirmelerde bulundu.
Afgan halkinin yalniz birakilmamasi gerektigini, bu konuda uluslararasi toplumun üzerine düseni yerine getirmesi çagrisinda bulunan Çelik, çatismalar, koronavirüs salgini ve ekonomik kriz ile bölgede tam bir insanlik drami yasandigina isaret etti.
Afganistan'dan çekilenlerin ayni zamanda burada daha büyük bir dramin ortaya çikmamasi için de uluslararasi mükellefiyetlerini yerine getirmesi gerektigini belirten Çelik, "Hiç kimse uluslararasi mükellefiyetlerini yerine getirmeyip arkasindan bu göç meselesi söyle yönetilsin, böyle yönetilsin, su kadar para aktarilsin demek gibisinden bir lükse sahip degil. Her seferinde böyle oluyor. Bir yer kendi kaderine birakiliyor, oradaki insanlik dramina karsi duyarsiz kaliniyor. Arkasindan ortaya çikan göç dalgasi. Orada yerlesik olan terör örgütleri, orada yerlesik olan uyusturucu hatlari ancak bu bahsettigim ülkeleri tehdit etmeye basladiktan sonra konu gündeme alinmaya basliyor." diye konustu.
Afganistan'da 20 yilda yasananlarin önümüzdeki 20 yilda da yasanabilecegi uyarisinda bulunan Çelik, bugün çekilenlerin 5-10 yil içerisinde Afganistan'a yeniden dönmek zorunda kalabilecegini vurguladi.
Çelik, bu tablonun yeniden yasanmamasini, uluslararasi toplumun, uluslararasi kurumlarin hassas olmasi gerektigini, önemli olanin Afgan halkinin gelecegi oldugunu ifade ederek, bunun kapsayici bir modelle, temel hak ve hürriyetler konusunda hiç kimseyi tedirgin etmeyecek uygulamalarla yürümesi gerektigini söyledi.
Türkiye'nin karsi karsiya kaldigi göç dalgasiyla ilgili olarak pek çok tartismanin yasandigini hatirlatan Çelik, "Burada iki uçtan uzak durmak gerekiyor. Bir tanesi; ölümden kaçip bizim ülkemize siginmis insanlara karsi bir siginmaci düsmanligi diyebilecegimiz irkçi bir yaklasimin ortaya konulmamasi gerekiyor. Burada eger bu konu irkçi bir yaklasim haline getirilmeye çalisilirsa ki bazilarinin küçük oy hesaplariyla bunu yapmaya çalistigini görüyoruz, muhalefetten bazilarinin sirf iktidari elestirmek ugruna maalesef bu Avrupa'daki asiri sagcilarin Müslümanlara ve Türklere karsi Avrupa'nin irkçilarin, Müslümanlara ve Türklere karsi kullandigi üslubu kullandiklarini görüyoruz." seklinde konustu.
Bunun hiçbir medeni toplumun kabul etmeyecegi bir üslup oldugunu dile getiren Çelik, sunlari kaydetti:
"Kuskusuz Suriye sinirimizdan kaynaklanan milyonlarca insanin ölümden kaçarak topraklarimiza gelmis olmasi gibi bir tablo kuskusuz yönetilmesi zor ve ülkemiz için de ciddi yükler barindiran bir tablodur ama devlet ve millet hayatinin tarihi asamalarinda çesitli devletlerde oldugu gibi kendi devletimiz de bu tip tablolarla karsi karsiya kalmistir. Geçmiste de bu tablolarla karsi karsiya kaldik. Hem yakin zamanda karsi karsiya kaldik, hem onun öncesinde karsi karsiya kaldik. Dolayisiyla burada kim ki böyle bir siginmaci düsmanligina, Avrupa'daki asiri sagcilarin dilini kullanarak, onlarin Müslümanlara ve Türklere yaptigi dili kullanarak kullanmaya baslarsa o zaman kendi toplumuna en büyük kötülügü yapmis olur. Demokratik toplum düzenini, medeni toplum düzenini zehirleyen açiklamalardir bunlar. Evet, tedbir alabilirsiniz. Ondan sonra bunun üzerine sunu söylüyor, bunu yapmayin dedigimiz zaman muhalefetten bazi arkadaslarimiz, 'Biz ülkemizde bu kadar çok sayida mülteci bulunmasindan rahatsizligimizi ifade etmeyelim mi, buna itiraz etmeyelim mi?' Rahatsizliginizi ifade edin, itirazinizi söyleyin, muhalefetinizi yapin, siyasi olarak bu konuyu gündeme getirin, buna kimsenin bir sey dedigi yok. Hiç kimse kimsenin elinden muhalefet yapma hakkini ya da demokratik itiraz hakkini alacak degildir.
Bir mesele varsa farkli politik görüslerin olmasindan daha dogal bir sey yoktur demokratik toplum düzeninde ama bunu bahane ederek Avrupa'daki irkçilarin, sagcilarin, fasistlerin dilini, Müslümanlara ve Türklere karsi kullandigi dili, kendi ülkemizdeki siginmacilara karsi kullanirsaniz, en büyük kötülügü kendi ülkemize yapmis olursunuz. Dolayisiyla burada bu dengeyi gözetmek gerekiyor. Mülteci politikasini elestirebilirsin, göçmen politikasini elestirebilirsin, farkli stratejiler önerebilirsin, entegrasyonla ilgili olarak önerebilirsin."
AK Parti Sözcüsü Çelik, eski ABD Baskani Barack Obama döneminde Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in defalarca Suriye'nin içerisinde bir uçusa yasak bölge kurulsun, bir güvenli bölge olusturulsun çagrisinda bulundugunu hatirlatarak, "Eger uçusa yasak bölge ve güvenli bölge Obama döneminde kurulmus olsaydi, Türk sinirinin 30 kilometre Suriye'ye dogru derinliginde bu insanlarin bekletilmesi, orada tutulmasi, orada ölüm kusan makinalardan uzak bir sekilde hayatlarinin herhangi bir tehdit altinda olmadigi ortamda tutulmalari mümkün olacakti." ifadelerini kullandi.
- "Bu yükü kaldiracak kapasite yok"
Bugün Afganistan'daki uluslararasi sorumlulugunu yerine getirme konusunda zayif davrananlarin o gün Suriye'de güvenli bölge ve uçusa yasak bölge kurulmasi konusunda çekimser davrandiklari için bu tablo ile karsi karsiya kalindiginin altini çizen Çelik, söyle devam etti:
"Bunun disinda bir takim devletlerden açiklama yapiliyor, iste Türkiye'de söyle bir mekanizma kuracagiz ya da Türkiye'ye Afganistan'dan gelecek göç için biz daha fazla maddi yardimda bulunalim. Bütün bunlarin hepsi saygisizliktir. Türkiye'nin bir tane daha fazla mülteci alacak, bu yükü kaldiracak bir kapasitesi yoktur. Türkiye bu kadar yükü bütün uluslararasi toplum adina bu insanlar ölmesin diye yerine getirmistir. Bu devletler adina konusanlar bu siyasetçiler bilsinler, Türkiye bir toplama kampi degildir, Türkiye bir göçmen kampi degildir. Burasi yol geçen hani da degildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sinirlarina hakimdir. Dolayisiyla Türkiye'ye sormadan yapilan bir takim açiklamalarin bizim gözümüzde hiçbir degeri yoktur. Hepsi yok hükmündedir. Türkiye egemen bir devlet olarak kararini kendisi verir."
Çelik, 2021 yili içerisinde düzensiz göçle mücadele kapsaminda Türkiye'nin güney sinirlarindan 160 bin, dogu sinirlarindan 90 bin düzensiz göçmenin girisinin engellendigini belirterek, su ana kadar yaklasik 450 bin Suriyelinin kendi rizalariyla Suriye topraklarinda olusturulan güvenli bölgelere döndügünü, Afganistan'a geri gönderilen kisi sayisinin ise 235 bine ulastigini aktardi.
Bütün ülkelerin kendi sinirlarini korumak için yeni ve ilave tedbirlere ihtiyaç duydugunu, sinir güvenliginin giderek üzerinde yüksek basinç hissedilen bir mesele haline geldigini anlatan Çelik, "Türkiye burada örnegin 54 kilometrelik Igdir-Iran sinirinin tamamini, 84 kilometrelik Agri-Iran sinirinin 82 kilometresini ve 121 kilometrelik Hakkari-Iran sinirinin 13 kilometresinde toplam 149 kilometrelik alanda güvenlik duvari ve devriye çalismalarini tamamlamistir." degerlendirmesinde bulundu.
Sinir bölgelerinde 7 gün 24 saat esasina göre teknolojinin imkanlarindan faydalanilarak sinir güvenliginin saglandigina dikkati çeken Çelik, bu konuda yapilan çalismalar hakkinda da bilgi verdi.
- "Bizim için önemli olan Mehmetçigin güvenligidir."
Afganistan'da istikrar ve barisin saglanmasi açisindan Türkiye'nin üzerine düsen bir misyon söz konusu oldugu takdirde, Türkiye'nin Afgan halkinin rizasi, Afganistan'i yöneten fiili ve resmi güçlerin rizasi ve ayni zamanda uluslararasi toplumun açik destegi dahilinde bunu yapabilecegini söyledigini hatirlatan Çelik, konusmasini söyle sürdürdü:
"Eger bu gerçeklesmiyorsa o zaman birinci sart Mehmetçigin güvenlidir. Mehmetçigin güvenligi esas olmak üzere her türlü tedbiri alacak senaryo çalisilmistir, Mehmetçigimizi hiçbir sekilde riske atacak, hiçbir sekilde Mehmetçigin güvenligini tehlikeye sokacak bir yaklasim, bir uygulama söz konusu degildir, olmamistir, bundan sonra da olmayacaktir. Bu dedigim sartlar gerçeklesirse Türkiye tarihte oldugu gibi bugün de oldugu gibi bu cografyalarda, oranin bütün unsurlarinin rizasi dahilinde, uluslararasi kurumlarin destegi dahilinde bu misyonu yerine getirebilir. Olmuyorsa bizim için önemli olan Mehmetçigin güvenligidir. O zaman bütün seçenekler masada olmak üzere gereken degerlendirmeler yapilir. Dolayisiyla hem diplomatik degerlendirmeler yapiliyor, hem stratejik degerlendirmeler yapiliyor hem askeri seçenekler masada kapsamli bir sekilde yürütülüyor. Burada çalisan arkadaslarimiz, askeri birimler, Milli Savunma Bakanligi, diplomatik birimler, Disisleri Bakanligi, bunlar 7-24 esasina göre hiç kesintisiz, hiç soluk almadan gece gündüz çalisirken durdugu yerden iki tane tweet atarak Türkiye'nin büyük stratejisini sabote edecegini zannedenler var. Dedigim gibi hiç kimse bir macera pesinde degil, son derece iyi çalisilmis, askeri açidan, diplomatik açidan, bugün ve gelecek açisindan, uluslararasi toplumun degerlendirilmesi açisindan, Türkiye'nin güvenligi ve Türkiye'nin iliskileri açisindan bütün bu seçeneklerin degerlendirildigi bir yaklasim bu çerçevede sürdürülüyor. Dolayisiyla en rasyonel karar neyse öncelik Mehmetçigin güvenligi olmak üzere o karar alinacaktir."
(Sürecek)
Kaynak: AA
Cumhurbaskani ve AK Parti Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan baskanligindaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantisi devam ederken, parti genel merkezinde basin toplantisi düzenleyen Çelik, gündeme iliskin degerlendirmelerde bulundu.
Afgan halkinin yalniz birakilmamasi gerektigini, bu konuda uluslararasi toplumun üzerine düseni yerine getirmesi çagrisinda bulunan Çelik, çatismalar, koronavirüs salgini ve ekonomik kriz ile bölgede tam bir insanlik drami yasandigina isaret etti.
Afganistan'dan çekilenlerin ayni zamanda burada daha büyük bir dramin ortaya çikmamasi için de uluslararasi mükellefiyetlerini yerine getirmesi gerektigini belirten Çelik, "Hiç kimse uluslararasi mükellefiyetlerini yerine getirmeyip arkasindan bu göç meselesi söyle yönetilsin, böyle yönetilsin, su kadar para aktarilsin demek gibisinden bir lükse sahip degil. Her seferinde böyle oluyor. Bir yer kendi kaderine birakiliyor, oradaki insanlik dramina karsi duyarsiz kaliniyor. Arkasindan ortaya çikan göç dalgasi. Orada yerlesik olan terör örgütleri, orada yerlesik olan uyusturucu hatlari ancak bu bahsettigim ülkeleri tehdit etmeye basladiktan sonra konu gündeme alinmaya basliyor." diye konustu.
Afganistan'da 20 yilda yasananlarin önümüzdeki 20 yilda da yasanabilecegi uyarisinda bulunan Çelik, bugün çekilenlerin 5-10 yil içerisinde Afganistan'a yeniden dönmek zorunda kalabilecegini vurguladi.
Çelik, bu tablonun yeniden yasanmamasini, uluslararasi toplumun, uluslararasi kurumlarin hassas olmasi gerektigini, önemli olanin Afgan halkinin gelecegi oldugunu ifade ederek, bunun kapsayici bir modelle, temel hak ve hürriyetler konusunda hiç kimseyi tedirgin etmeyecek uygulamalarla yürümesi gerektigini söyledi.
Türkiye'nin karsi karsiya kaldigi göç dalgasiyla ilgili olarak pek çok tartismanin yasandigini hatirlatan Çelik, "Burada iki uçtan uzak durmak gerekiyor. Bir tanesi; ölümden kaçip bizim ülkemize siginmis insanlara karsi bir siginmaci düsmanligi diyebilecegimiz irkçi bir yaklasimin ortaya konulmamasi gerekiyor. Burada eger bu konu irkçi bir yaklasim haline getirilmeye çalisilirsa ki bazilarinin küçük oy hesaplariyla bunu yapmaya çalistigini görüyoruz, muhalefetten bazilarinin sirf iktidari elestirmek ugruna maalesef bu Avrupa'daki asiri sagcilarin Müslümanlara ve Türklere karsi Avrupa'nin irkçilarin, Müslümanlara ve Türklere karsi kullandigi üslubu kullandiklarini görüyoruz." seklinde konustu.
Bunun hiçbir medeni toplumun kabul etmeyecegi bir üslup oldugunu dile getiren Çelik, sunlari kaydetti:
"Kuskusuz Suriye sinirimizdan kaynaklanan milyonlarca insanin ölümden kaçarak topraklarimiza gelmis olmasi gibi bir tablo kuskusuz yönetilmesi zor ve ülkemiz için de ciddi yükler barindiran bir tablodur ama devlet ve millet hayatinin tarihi asamalarinda çesitli devletlerde oldugu gibi kendi devletimiz de bu tip tablolarla karsi karsiya kalmistir. Geçmiste de bu tablolarla karsi karsiya kaldik. Hem yakin zamanda karsi karsiya kaldik, hem onun öncesinde karsi karsiya kaldik. Dolayisiyla burada kim ki böyle bir siginmaci düsmanligina, Avrupa'daki asiri sagcilarin dilini kullanarak, onlarin Müslümanlara ve Türklere yaptigi dili kullanarak kullanmaya baslarsa o zaman kendi toplumuna en büyük kötülügü yapmis olur. Demokratik toplum düzenini, medeni toplum düzenini zehirleyen açiklamalardir bunlar. Evet, tedbir alabilirsiniz. Ondan sonra bunun üzerine sunu söylüyor, bunu yapmayin dedigimiz zaman muhalefetten bazi arkadaslarimiz, 'Biz ülkemizde bu kadar çok sayida mülteci bulunmasindan rahatsizligimizi ifade etmeyelim mi, buna itiraz etmeyelim mi?' Rahatsizliginizi ifade edin, itirazinizi söyleyin, muhalefetinizi yapin, siyasi olarak bu konuyu gündeme getirin, buna kimsenin bir sey dedigi yok. Hiç kimse kimsenin elinden muhalefet yapma hakkini ya da demokratik itiraz hakkini alacak degildir.
Bir mesele varsa farkli politik görüslerin olmasindan daha dogal bir sey yoktur demokratik toplum düzeninde ama bunu bahane ederek Avrupa'daki irkçilarin, sagcilarin, fasistlerin dilini, Müslümanlara ve Türklere karsi kullandigi dili, kendi ülkemizdeki siginmacilara karsi kullanirsaniz, en büyük kötülügü kendi ülkemize yapmis olursunuz. Dolayisiyla burada bu dengeyi gözetmek gerekiyor. Mülteci politikasini elestirebilirsin, göçmen politikasini elestirebilirsin, farkli stratejiler önerebilirsin, entegrasyonla ilgili olarak önerebilirsin."
AK Parti Sözcüsü Çelik, eski ABD Baskani Barack Obama döneminde Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in defalarca Suriye'nin içerisinde bir uçusa yasak bölge kurulsun, bir güvenli bölge olusturulsun çagrisinda bulundugunu hatirlatarak, "Eger uçusa yasak bölge ve güvenli bölge Obama döneminde kurulmus olsaydi, Türk sinirinin 30 kilometre Suriye'ye dogru derinliginde bu insanlarin bekletilmesi, orada tutulmasi, orada ölüm kusan makinalardan uzak bir sekilde hayatlarinin herhangi bir tehdit altinda olmadigi ortamda tutulmalari mümkün olacakti." ifadelerini kullandi.
- "Bu yükü kaldiracak kapasite yok"
Bugün Afganistan'daki uluslararasi sorumlulugunu yerine getirme konusunda zayif davrananlarin o gün Suriye'de güvenli bölge ve uçusa yasak bölge kurulmasi konusunda çekimser davrandiklari için bu tablo ile karsi karsiya kalindiginin altini çizen Çelik, söyle devam etti:
"Bunun disinda bir takim devletlerden açiklama yapiliyor, iste Türkiye'de söyle bir mekanizma kuracagiz ya da Türkiye'ye Afganistan'dan gelecek göç için biz daha fazla maddi yardimda bulunalim. Bütün bunlarin hepsi saygisizliktir. Türkiye'nin bir tane daha fazla mülteci alacak, bu yükü kaldiracak bir kapasitesi yoktur. Türkiye bu kadar yükü bütün uluslararasi toplum adina bu insanlar ölmesin diye yerine getirmistir. Bu devletler adina konusanlar bu siyasetçiler bilsinler, Türkiye bir toplama kampi degildir, Türkiye bir göçmen kampi degildir. Burasi yol geçen hani da degildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sinirlarina hakimdir. Dolayisiyla Türkiye'ye sormadan yapilan bir takim açiklamalarin bizim gözümüzde hiçbir degeri yoktur. Hepsi yok hükmündedir. Türkiye egemen bir devlet olarak kararini kendisi verir."
Çelik, 2021 yili içerisinde düzensiz göçle mücadele kapsaminda Türkiye'nin güney sinirlarindan 160 bin, dogu sinirlarindan 90 bin düzensiz göçmenin girisinin engellendigini belirterek, su ana kadar yaklasik 450 bin Suriyelinin kendi rizalariyla Suriye topraklarinda olusturulan güvenli bölgelere döndügünü, Afganistan'a geri gönderilen kisi sayisinin ise 235 bine ulastigini aktardi.
Bütün ülkelerin kendi sinirlarini korumak için yeni ve ilave tedbirlere ihtiyaç duydugunu, sinir güvenliginin giderek üzerinde yüksek basinç hissedilen bir mesele haline geldigini anlatan Çelik, "Türkiye burada örnegin 54 kilometrelik Igdir-Iran sinirinin tamamini, 84 kilometrelik Agri-Iran sinirinin 82 kilometresini ve 121 kilometrelik Hakkari-Iran sinirinin 13 kilometresinde toplam 149 kilometrelik alanda güvenlik duvari ve devriye çalismalarini tamamlamistir." degerlendirmesinde bulundu.
Sinir bölgelerinde 7 gün 24 saat esasina göre teknolojinin imkanlarindan faydalanilarak sinir güvenliginin saglandigina dikkati çeken Çelik, bu konuda yapilan çalismalar hakkinda da bilgi verdi.
- "Bizim için önemli olan Mehmetçigin güvenligidir."
Afganistan'da istikrar ve barisin saglanmasi açisindan Türkiye'nin üzerine düsen bir misyon söz konusu oldugu takdirde, Türkiye'nin Afgan halkinin rizasi, Afganistan'i yöneten fiili ve resmi güçlerin rizasi ve ayni zamanda uluslararasi toplumun açik destegi dahilinde bunu yapabilecegini söyledigini hatirlatan Çelik, konusmasini söyle sürdürdü:
"Eger bu gerçeklesmiyorsa o zaman birinci sart Mehmetçigin güvenlidir. Mehmetçigin güvenligi esas olmak üzere her türlü tedbiri alacak senaryo çalisilmistir, Mehmetçigimizi hiçbir sekilde riske atacak, hiçbir sekilde Mehmetçigin güvenligini tehlikeye sokacak bir yaklasim, bir uygulama söz konusu degildir, olmamistir, bundan sonra da olmayacaktir. Bu dedigim sartlar gerçeklesirse Türkiye tarihte oldugu gibi bugün de oldugu gibi bu cografyalarda, oranin bütün unsurlarinin rizasi dahilinde, uluslararasi kurumlarin destegi dahilinde bu misyonu yerine getirebilir. Olmuyorsa bizim için önemli olan Mehmetçigin güvenligidir. O zaman bütün seçenekler masada olmak üzere gereken degerlendirmeler yapilir. Dolayisiyla hem diplomatik degerlendirmeler yapiliyor, hem stratejik degerlendirmeler yapiliyor hem askeri seçenekler masada kapsamli bir sekilde yürütülüyor. Burada çalisan arkadaslarimiz, askeri birimler, Milli Savunma Bakanligi, diplomatik birimler, Disisleri Bakanligi, bunlar 7-24 esasina göre hiç kesintisiz, hiç soluk almadan gece gündüz çalisirken durdugu yerden iki tane tweet atarak Türkiye'nin büyük stratejisini sabote edecegini zannedenler var. Dedigim gibi hiç kimse bir macera pesinde degil, son derece iyi çalisilmis, askeri açidan, diplomatik açidan, bugün ve gelecek açisindan, uluslararasi toplumun degerlendirilmesi açisindan, Türkiye'nin güvenligi ve Türkiye'nin iliskileri açisindan bütün bu seçeneklerin degerlendirildigi bir yaklasim bu çerçevede sürdürülüyor. Dolayisiyla en rasyonel karar neyse öncelik Mehmetçigin güvenligi olmak üzere o karar alinacaktir."
(Sürecek)
