GÖRÜS - 10. Yilinda Erdogan'in Somali Ziyareti Açiklamasi Bir Halka Umut Olmak

'Bugünden bakinca daha iyi anliyorum ki Sayin Cumhurbaskani Erdogan’in ve bizim Somali'ye yolculuklarimiz arasinda önemli bir fark vardi. Biz Somali’ye insani yardim, Sayin Cumhurbaskani ise umut tasiyordu' '2011 yilinin baslarinda son 60 yilin en büyük kitlik ve kurakligi yasandiginda Somali'de iç savas ve terör nedeniyle çökmüs devlet kapasitesinin yetersizligi sonucu insanlik dramlari yasanmaya basladi. Iç savastan bu yana Somali konusunda üç maymunu oynayan dünya, yasanan bu drama karsi da sessiz kalmayi tercih etmisti' 'Somali'nin adini bile duymak istemeyen birçok Batili siyasetçi ve yazar, Sayin Erdogan'in kendi ve beraberindekilerin hayatini tehlikeye atarak gerçeklestirdigi bu ziyareti, kolaya kaçip 'neoOsmanlici bir politikanin tezahürü' seklinde görmeyi tercih ettiler' 'On yil önce bugün Sayin Erdogan'in gerçeklestirmis oldugu ziyaret sadece Somali'ye umut olmadi; ayni zamanda TürkSomali kardesliginin bugünlere gelmesini sagladi. Türkiye iç savas sirasinda çökmüs olan Somali’nin devlet kapasitesini sömürüye degil, karsilikli dostluk ve muhabbete dayanan Türk modeli ile yeniden insa etmek için çaba harcayarak diger devletlerden farkini ortaya koydu' 'Türkiye'nin Somali'ye gönülden destegi sadece Somali'nin istikrari için degil, Afrika Boynuzu'nun istikrari ve refahi için de önem arz ediyor. Bu kapsamda, iç savas ve terör nedeniyle yerle bir olan devlet fonksiyonlarinin güçlendirilmesi çabalari Afrika Boynuzunun istikrari ve güvenliginin saglanmasinda merkezi bir rol üstleniyor' 'Türkiye, özelde Somali Milli Ordusu ve diger devlet kurumlarinin, genelde ise Somali devletinin yeniden insasinda etkin rol oynayarak Afrika Boynuzunun terörden arindirilmasi ve istikrarsizliklarin ortadan kaldirilmasi noktasinda kendisini degerli bir kaldiraç haline dönüstürdü'

ABDULKADIR MUHAMMED NUR- Yirmi yili askin süredir devam eden yikici iç savas ve ardindan gelen terör, Somali'nin baskenti Mogadisu'da kursun deligi isabet etmemis tek bir bina birakmamisti. Bunlar, kimi zaman kardesin kardese kimi zaman da Somalililerin isgalci güçlere yönelttigi silahlardan çikan, hedefini tutturamamis kursunlardi. Güvenliginden sorumlu oldugum Cumhurbaskanligi Sarayi da bu kursunlardan nasibini almisti. 2009 yilinin basinda sicak bir Mogadisu gününde bir yandan gökyüzünün masmavi pürüzsüzlügüne, diger yandan ise kursun deliklerinden çökme noktasina gelmis Cumhurbaskanligi Sarayinin duvarlarina bakmaktan kendimi alikoyamiyordum. Ikisi arasindaki alabildigine derin çeliski beni savasin en siddetli günlerine götürmekle kalmiyor, ayni zamanda ülkemi açlik, sefalet ve silahlarin gölgesinden kurtarmanin yollarina dair hayaller kurmaya sürüklüyordu.

Tam o sirada gelen bir dost sesi gözlerimi duvardan ayirmama neden oldu. Gelen kisi uzun zamandir tanidigim, bilgeligi ve tecrübesiyle beni her zaman etkilemeyi basaran bir parlamenter dostumdu. Yikilmaya yüz tutmus duvara baktigimi görünce bana dönüp "Jaamac! Kursun izleriyle paramparça olmus Cumhurbaskanligi'nin duvarlari siradan duvarlar degildir; vatanin paramparça olmus bagridir." dedi. Gerçekten de öyleydi. Yenilen her kursunda Cumhurbaskanligi'nin duvarlari degil, vatan yara almis ve paramparça olmustu. Duvarlari delik desik eden sey geçmisin travmalari olsa da artik geçmis sadece bir daha tekrarlanmasin diye çocuklarimiza anlatabilecegimiz hikayelerden ibaretti. Artik önemli olan tek gerçek, vatanimin ve halkimin yaralarinin nasil sarilacagiydi.

- Istanbul’dan gelen isik Somali’yi aydinlatir mi?

Dostumun da benim gibi Somali'nin gelecegi ve halkimiz için hayalleri vardi. Fakat onu asil üzen husus sadece Somali'nin degil, Islam aleminin ve ümmetin içinde bulundugu içler acisi durumdu. Ona göre ümmetin sehirleri karanliklar altindaydi, tek isik ise Istanbul'dan geliyordu. Çünkü Davos'un heyecani arkadasimin kalbinde hâlâ sönmemisti. Tarih boyunca zulme sessiz kalmamakla övünmüs bir milletin lideri 2009'un basinda Davos Zirvesi'nde bir kez daha zulme sessiz kalmamis ve arkadasim dahil bütün dünya Müslümanlarinin kalbine su serpmisti. Osmanli döneminde hilafetin baskenti olan Istanbul'un o günlerde Türkiye'nin baskenti ve Istanbul'a sahip olanlarin da kurtarici gibi anilmasi, benim için yadirganacak bir durum degildi. Dedelerinden Osmanli-Somali iliskilerine dair hikayeler dinleyerek büyümüs dostumun heyecani, o gün benim aklima Türkiye'ye gitme fikrini sokmustu. Çünkü geçmiste "Müslümanlar hacca gidebilsin diye Portekizlilere karsi savas gemilerini Afrika'nin dogu kiyilarina gönderen Müslüman Türkler bugün de Somali ayaga kalsin diye ellerinden geleni yapar" algisi bende yer etmisti.

- Türk-Somali dostlugu için yeni bir firsat

O günlerde Sayin Cumhurbaskanimiz ile sik sik yurt disina çikiyor, uluslararasi toplumdan destek toplamak için çesitli ülkeleri ziyaret ediyorduk. 2009 yilinin sonlarina dogru Istanbul'da gerçeklesen Islam Isbirligi Teskilati Ekonomik ve Ticari Isbirligi Daimi Komitesi (ISEDAK) Ekonomi Zirvesi için davet aldigimizda Somali heyetiyle geri dönüsü olmayan bir yola çikmistim. Toplanti sonunda Sayin Cumhurbaskanimizdan yarida kalan egitimimi tamamlamak için Türkiye'de kalma izni istedim ve Türkiye'ye yerlestim. Bir yandan Kâtip olarak Ankara'da bulunan elçiligimizde görevime baslarken diger yandan da önce dil egitimi aldim, ardindan da Mekteb-i Mülkiye'de lisans egitimime basladim. Türkiye'ye gelme ve Türkiye ile yakin iliskiler kurma fikrini bana asilayan kisinin, Es-Sebab tarafindan katledildigine dair aci haberi ise egitimimi sürdürdügüm günlerde, Türkiye'de aldim. Es-Sebab'in acimasizligi onu öldürse de onun bana asiladigi fikirleri asla öldüremedi.

2011 yilinin baslarinda son 60 yilin en büyük kitlik ve kurakligi yasandiginda Somali'de iç savas ve terör nedeniyle çökmüs devlet kapasitesinin yetersizligi sonucu insanlik dramlari yasanmaya basladi. Iç savastan bu yana Somali konusunda üç maymunu oynayan dünya, yasanan bu drama karsi da sessiz kalmayi tercih etmisti. O günlerde genç bir diplomat olarak Türkiye'de bulunan benim için ise bir firsat dogmustu. "Istanbul'da yanan isik neden Somali'yi aydinlatmasin?" sorusunu sormaktan kendimi alikoyamiyordum. "Her firsatta zulme karsi sesini yükseltmis bir milletin lideri, açliga, sefalete, çocuklarin annelerin gözleri önünde ölüp gitmesine neden sessiz kalsin." diyordum.

- Somalilerin kaderini degistiren gün: 19 Agustos 2011

Istanbul’da yanan isigin baska yerleri nasil aydinlattigi sorusu dahil sordugum tüm sorularin cevabini, o dönem basbakan olan Recep Tayyip Erdogan ile beraberindeki heyeti tasiyan Türkiye Cumhuriyeti'ne ait ANA adli ay yildizli bir uçagin 19 Agustos 2011'de Mogadisu semalarinda görünmesiyle aldim. Dünyanin adini bile duymak istemedigi ülkeme 20 yil sonra ilk defa bir basbakan, kendi ve beraberindeki kalabalik heyetin canini tehlikeye atarak gelmisti.

Diplomat olarak görev yaptigim o günlerde Somali'deki durumu Türkiye Disisleri Bakanligi'na bildirmis, ardindan ise ne gerekiyorsa yapilacagina dair söz almistik. Ricamiz dogrultusunda Somali'deki açlik ve kurakliga sessiz kalmayan Türk devlet kurumlari zaten Sayin Erdogan'in ziyareti öncesinde gerekli girisimlerde bulunmaya baslamislardi. Bir yandan Türk Kizilayi, Türkiye Diyanet Vakfi (TDV) diger yandan ise Türk Isbirligi ve Koordinasyon Ajansi Baskanligi (TIKA) gibi Türk kurumlari gerekli çalismalari baslamisti. Türkiye'den Somali'ye insani yardim tasiyan ilk uçagin içerisinde ben ve o dönem TIKA Baskani olan, su anki Sayin Kültür ve Turizm Bakan Yardimcisi Serdar Çam Bey de bulunuyorduk. Bu yolculukta ben vatanima, Serdar Bey ise kendisini orada ne bekledigini bilmeden bir bilinmeze uçuyordu. Fakat bugünden bakinca daha iyi anliyorum ki Sayin Cumhurbaskani Erdogan’in ve bizim yolculuklarimiz arasinda önemli bir fark vardi. Biz Somali’ye insani yardim, Sayin Cumhurbaskani ise umut tasiyordu. Yirmi yildir aci, gözyasi ve kederle yogrulmus bir milletin yüzüne ilk defa bu seyahatle birlikte umut isigi vurmustu. Sayin Erdogan, bütün dünyaya "Komsusu açken tok yatan bizden degildir." diye haykiriyor ve tüm Müslümanlari iftar sofralarini Somalililere açmaya davet ediyordu. Sayin Erdogan'in Somali ziyareti sadece Türk medyasinda degil, bütün dünya medyasinda Somali'de yasanan insani drama karsi bir duyarlilik olusturdu. Hem Somali'de yasayan Somalililer hem de diasporada yasayan Somalililer Türklerin liderinin bu seyahatini büyük bir mutluluk ve sevinçle karsiladi. Ben ise genç yasimda, ülkeme umut getiren Sayin Erdogan'in seyahatine vesile olanlardan birisi olmanin mutluluk ve gururunu yasamaktaydim.

- Türkiye’nin vicdan eksenli Somali politikasi

Somali'nin adini bile duymak istemeyen birçok Batili siyasetçi ve yazar, Sayin Erdogan'in kendi ve beraberindekilerin hayatini tehlikeye atarak gerçeklestirdigi bu ziyareti, kolaya kaçip "neo-Osmanlici bir politikanin tezahürü" seklinde görmeyi tercih ettiler. Türk ve Osmanli tarihini Mekteb-i Mülkiye'nin dar koridorlarinda ögrenmis bir ögrenci, Türk siyasetinin bugününü Ankara'nin kulislerinde gözlemlemis bir diplomat ve Türkiye'nin yeni Somali açiliminin bütün süreçlerine sahit olmus bir Somalili olarak açikça söyleyebilirim ki Sayin Erdogan'in ziyareti vicdanin sekillendirdigi bir politikanin sonucudur. Bu yüzden de Somali'de yasanan drama sessiz kalamayacagini gerçeklestirdigi seyahatle gösteren Sayin Erdogan, seyahat sonrasinda da verdigi sözlerin arkasinda oldugunu icraatlariyla gösterdi. Somali’de yasanan drami bitirmek ve Somali devletinin yeniden ihya ve insasina katki sunmak, Sayin Erdogan'in ziyareti sonunda Türkiye’nin bütün kurumlarinin dahil oldugu bir süreç haline geldi. Türk insani da bu devlet politikasina kendi rizkindan ayirdiklarini Somalililerle paylasarak katildi ve ne kadar yardimsever oldugunu her firsatta gösterdi. Yasli kadinlar kollarinda kefen parasi diye sakladiklari bileziklerini, çocuklar ise kumbaralarinda biriktirdikleri harçliklarini Somali'ye göndermekten çekinmediler. Bir yandan sivil toplum, diger yandan ise belediyeler ve devlet kurumlari her alanda Somali'de devletin ayaga kalkmasi için çalistilar. Sayin Erdogan'in ziyaretinden sonra Somali Türkiye'nin ana gündem maddelerinden biri haline gelmisti. Ankara’da konsoloslugun önünde Somali'ye gitmek isteyenlerin vize kuyrugu sessiz sakin bir elçilik için sasilacak boyutlara gelmisti. Konsoloslukta çalisan kisitli sayidaki arkadasimiz vize yetistirebilmek için gece gündüz çalisiyorlardi.

On yil önce bugün Sayin Erdogan'in gerçeklestirmis oldugu ziyaret sadece Somali'ye umut olmadi; ayni zamanda Türk-Somali kardesliginin bugünlere gelmesini sagladi. Türkiye iç savas sirasinda çökmüs olan Somali'nin devlet kapasitesini sömürüye degil, karsilikli dostluk ve muhabbete dayanan Türk modeli ile yeniden insa etmek için çaba harcayarak diger devletlerden farkini ortaya koydu. Bugün Somali'de en merkezde yasayandan en kirsalda yasayanina Türk insaninin yardimini almamis Somalili bulmak zordur. Türk yardim modelinin dogrudan insana dokunan yapisi Somalililerin Türkiye’ye olan sevgisinin asil nedeni oldu. Bugün Türkiye ihtiyaç sahibi Somalililere balik vermek ve onlari kendine bagimli yapmak yerine TIKA, Türk Kizilayi, Yurtdisi Türkler ve Akraba Topluluklar Baskanligi (YTB), Diyanet ve adini burada sayamadigim birçok sivil toplum örgütleri araciligiyla Somalilere daha sürdürülebilir olan balik tutmayi ögretmeye çalisiyor. Öte yandan da Somali devleti ayagi kalkabilsin diye gerçeklestirdigi teknik yardimlarla Somali Milli Ordusu basta olmak üzere Somali'nin devlet kurumlarinin yeniden insasi hususunda elinden gelen çabayi harciyor.

- Dogu Afrika'ya istikrar getirici bir aktör: Türkiye

Türkiye'nin Somali'ye olan gönülden destegi sadece Somali'nin istikrari için degil, Afrika Boynuzu'nun istikrari ve refahi için de önem arz ediyor. Bu kapsamda, iç savas ve terör nedeniyle yerle bir olan devlet fonksiyonlarinin güçlendirilmesi çabalari Afrika Boynuzunun istikrari ve güvenliginin saglanmasinda merkezi bir rol üstleniyor. Bu noktada Türkiye, özelde Somali Milli Ordusu ve diger devlet kurumlarinin, genelde ise Somali devletinin yeniden insasinda etkin rol oynayarak Afrika Boynuzu'nun terörden arindirilmasi ve istikrarsizliklarin ortadan kaldirilmasi noktasinda kendisini degerli bir kaldiraç haline dönüstürdü. Türkiye'nin Somali'deki ulasim ve iletisim altyapilarinin insasindaki rolü, güvenlik ve emniyet hizmetlerinin hem egitim hem de güçlendirilmesi anlamindaki degerli katkilari Somali'nin devlet insasinda oldukça önemli bir yerde duruyor. Bu nedenle de Türkiye’nin destegiyle Somali devletinin yeniden ayaga kalkip ve terörle mücadelede basat aktör olmasi Dogu Afrika'da terör ve istikrarsizligin sonunu getirme kapasitesine sahip.

Her ne kadar dost ve kardes Türkiye'nin gönülden çabalari devam etse de Somali'de istikrarin ve güvenligin saglanmasi konusunda hâlâ bazi zorluklarla karsilasiliyor. Bu sorunlarin en basinda, ulusal bilinç eksikligi ve egemenlik tesisinde karsilasilan zorluklar geliyor. Türkiye gibi degerli partnerlerin destegiyle Somali'de, devlet fonksiyonlarinin insasinin yani sira ulusal bilincin tesviki Somali için kritik önemde. Ulusal bilincin saglanmasi, beraberinde merkezi otorite ve egemenligin de ülkenin ulusal sinirlari içinde tam etkinligini pekistirebilecektir. Bu durum, Somali halki ve devleti için önemli bir öncelik olusturuyor. Türkiye'nin gönülden destegi ve Somali devletinin insasindaki insani yaklasimi devletlesme sürecini baslatmistir. Fakat halkin Somali devleti çatisi altinda kenetlenmesini saglayacak ulusal bilincin olusturulmasi ve tam egemenligin tesisi, Somali’deki diger krizlerin de çözülmesi için sart.

- Somali'de istikrar ve huzurun anahtari

En son 15 Temmuz 2016’daki kanli darbe girisiminde görüldügü üzere, Türk milleti kendi devletine zarar gelecegini gördügü anda ulus olma bilincini bir silah olarak kullanarak bütün farkliliklarini devletinin bekasi için bir kenara koymayi basarabilmektedir. Somali halkinin da bu noktada kriz anlarinda farkliliklarini bir kenara koyup, ulusal bir bilinçle Somali'nin bekasi ve Somalililerin huzur ve refahi için ortak paydada bulusmalari elzem. Somali devletini tam bagimsiz kilacak bu ulusal bilinç, hem tek tarafli ve çikar odakli dis müdahaleleri hem de istikrarsizliklarin ortadan kaldirilmasini kolaylastiracaktir. Tarihin birçok döneminde görülen basit çikarlar temelinde beliren kabileci anlayis, Somali'nin varliginin ve bütünlügünün sürdürülmesinde en büyük engellerden birisidir. Bugün bir kez daha vurgulamak gerekir ki, farkliliklarin çatisma degil, zenginlik olusturdugu anlayisina dayanan bir ulusal Somali bilinci Somali'ye istikrarin gelmesi ve halkimizin refaha kavusmasinda altin bir anahtardir. Çatisma ve krizlerden yorulmus Somali halki bugün bunu basarabilecek güç ve ruha ziyadesiyle sahip.

On yil önce Sayin Erdogan'in Somali'ye gerçeklestirdigi ziyaretin ardindan Türk toplumu cografi olarak kendinden çok uzakta yasayan bir toplum için, Somali için kenetlenme basarisini gösterdi. Hem Somali'de hem de Somali disinda yasayan biz Somalililerin de ayni bilinçle bütün farkliliklarimizi bir kenari birakarak refah, huzur ve baris içinde bir Somali için çalismamiz gerekiyor. Türkiye gibi Somali'nin istikrarina ve refahina yatirim yapan kardeslerimizin destegiyle müreffeh bir Somali'yi kuracak bu bütünlestirici ve birlestirici ruhu olusturabilecegimize inancim tam.

(Abdulkadir Muhammed Nur, Somali Federal Cumhuriyeti Adalet Bakanidir.)
Kaynak: AA