Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin TL'lik tazminat davası Son dakika: Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin TL'lik tazminat davası

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Gara'da yaşanan PKK katliamı ile ilgili, 'Sorumlu Cumhurbaşkanı'dır' sözlerine tazminat davası açtı. Erdoğan'ın avukatı konuya ilişkin yaptığı açıklamada, 500 bin TL'lik manevi tazminat davası açıldığını duyurdu.

Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin TL'lik tazminat davası Son dakika: Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin TL'lik tazminat davası
Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin TL'lik tazminat davası Son dakika: Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin TL'lik tazminat davası
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na, 16.02.2021 tarihinde TBMM CHP Grup Toplantısında yaptığı konuşma nedeniyle tazminat davası açtı. Kılıçdaroğlu, konuşmasında Gara'da PKK tarfından katledilen siviller için Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı suçlamış, tepki çeken ifadeler kullanmıştı.

KILIÇDAROĞLU'NA 500 BİN TL'LİK TAZMİNAT DAVASI

Erdoğan'ın avukatı tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Kılıçdaroğlu' nun 16.02.2021 tarihinde TBMM CHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmasının bütünü için ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızı '13 şehidimizin sorumlusu' olmakla itham eden ifadeleri için Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde 500.000,00-TL değerinde manevi tazminat davası açılmıştır.

Dava dilekçemizde öncelikle şu görüşlere yer verilmiştir:

Davalının 'Gara' daki 13 şehidimizden sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanımızdır ifadesi', cinayetlerin faili PKK terör örgütünü aklamaya ve aynı zamanda terör örgütünün işlediği suçların sorumluluğunu, Sayın Cumhurbaşkanımıza atfederek Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını zedelemeye yönelik bir çabadır.

Öncelikle şu hususu ifade etmek gerekir ki Sayın Cumhurbaşkanımız, Devletimizin bütün kurumlarıyla birlikte yürüttüğü etkin ve samimi çabalara rağmen alıkonulan vatandaşlarımızın kurtarılamamasından ve bu şekilde vahşice katledilmesinden dolayı derin bir üzüntü duymuştur.

Ve yine önemle ifade etmek gerekir ki uzun bir süre önce vatandaşlarımızı zorbalıkla alıkoyan, yıllardır mağaralarda insanlık dışı koşullarda rehin tutan ve rehinelerin kurtarılmasına yönelik operasyonun ilk saatlerinde, silahsız ve savunmasız masum vatandaşlarımızı infaz eden örgüt, PKK Terör örgütüdür.

Davalı grup toplantısında yaklaşık bir saat süren konuşmasının hiçbir yerinde PKK terör örgütüne ve yaptığı eylemlere dair en ufak bir eleştiride dahi bulunmamıştır. Konuşma bir bütün olarak değerlendirildiğinde PKK'yı aklamaya yönelik çabalar da açık bir şekilde görülmektedir. Esasında davalının rehinelerin kurtarılmasına yönelik PKK'ya müzahir örgütleri muhatap göstermesi, açıkça ifade edilmese de rehinelerin kurtarılmasına yönelik operasyonun yanlışlığına, bu tarz bir operasyon nedeniyle rehinelerin öldüğüne yönelik bir düşünceyi de ortaya koymaktadır.

Yaklaşık 40 yıllık mücadele süresince, hiçbir ana muhalefet partisi lideri, terör örgütlerinin işlediği cinayetler nedeniyle, terör örgütünü adını anmadan ve terör örgütüne hiçbir eleştiri getirmeden, terörle mücadele eden hükümeti ve yetkililerini, terör örgütünün cinayetleri nedeniyle suçlamamış ve sorumlu tutmamıştır. Davalının savrulduğu yer, esasında hiçbir demokratik hukuk devletinde mazur görülemeyecek, terör örgütünün siyasi unsurlarıyla yaptığı iş birliğinin dramatik bir sonucudur.

Davalının, Sayın Cumhurbaşkanımızın kişiliğini hedef alan açıklamaları da bu iş birliğinin sonucudur. Davalı, siyasi iş birliği içinde olduğu HDP' ye, terör örgütünün işlediği cinayetler nedeniyle yönelen dikkati, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alarak dağıtmaya ve HDP' yi siyaseten rahatlamaya çalışmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımız, terör örgütü tarafından alıkonulan vatandaşlarımızın sağ-salim kurtarılması için yıllardır değişik kanallarla ve değişik yöntemlerle mücadele sürdürmektedir. Ancak bu girişimlerden bu ana kadar bir netice alınamamıştır. Son olarak alıkonulan vatandaşlarımızın da kurtarılması amacını da içerek sınır ötesi zorlu ve emsalsiz bir operasyonla, vatandaşlarımız kurtarılmaya çalışılmış, ancak operasyonun ilk saatlerinde PKK'nin vatandaşlarımızı infaz etmesi nedeniyle, alıkonulan vatandaşlarımız kurtarılamamıştır.

Operasyona büyük bir titizlikle hazırlanmış, bütün olasılıklar düşünülerek her türlü tedbir siyaseten ve askeri olarak alınmıştır. Ancak her akıl ve vicdan sahibinin takdir edeceği gibi sınırın kilometrelerce ötesinde ve dünyanın en sarp coğrafyalarının birinde rehine kurtarma operasyonu, bazı riskleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bütün tedbirlere rağmen istenmeyen sonuçların gerçekleşmesi her zaman ihtimal dahilindedir. Gösterilen insan üstü çabalara rağmen, istenmeyen sonuçların gerçekleşmesi halinde de alıkonulan vatandaşları katleden teröristlere tek bir eleştiride bulunmadan, alıkonulan vatandaşlarımızı kurtarmaya yönelik insanüstü çabaları gösterenleri suçlamak ne akılla ve ne de vicdanla telafi kabil değildir.

Davalının, operasyonun davulla zurnayla yapıldığı iddiası da tamamen gerçek dışıdır. Operasyona yönelik bütün hazırlıklar ve operasyon büyük bir gizlilik içinde yapılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir açıklamasını operasyona yorumlaması tamamen davalının zannından ibarettir. Sayın Cumhurbaşkanımızın müjdeyle neyi kastettiğini açıklamıştır.

Bütün bu olgusal temeller ışığında, davalının 13 vatandaşımızın şehadetinden Sayın Cumhurbaşkanımızı sorumlu tutması temelsiz ve dayanaksız bir değerlendirmedir. Ayrıca PKK terör örgütünün işlediği vahşetten, Sayın Cumhurbaşkanımızı sorumlu tutulması, PKK dahil bütün terör örgütleri ile tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar mücadele eden ve önemli neticeler alan Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığına ağır bir saldırıdır.

Terör eylemlerinden, dayanaksız ve mesnetsiz bir şekilde terörle etkin bir şekilde mücadele kişileri sorumlu tutmak, olgusal temeli olmayan bir isnat ve yakıştırmadır. Aynı zamanda hukuken mazur görülemeyecek nitelikte kişilik haklarına ağır bir saldırıdır.