Türk Ve Islam Eserleri Müzesi'nde 'Istanbul'da Osmanli Mimarisi Ve Çini Sanati' Konusuldu

Mimar ve müzisyen Celaleddin Çelik: 'Ismi Çin ile iliskili de olsa, Iran kökenli de görünse bir Türk üslubu çinide çok zengin biçimde kendini hissettiriyor. Bursa'daki çinilerde hepimizin bildigi kirmizilik yoktur' 'Sergide de en güzel örneklerini gördügümüz üzere Fatih ve Istanbul merkezli mimaride çininin kullanimi, bütün sanat dallari, dönemin bütün medeniyet faaliyetleri gibi zirveye tasiniyor' Sanatçi Izzet Keribar: 'Iyi bir fotografin tarifini yapmak için her seyden önce o anda gördügünüz, açi kesfettiginiz zaman 'Bu bir fotograf olur' duygusunu sizde uyandirmasi lazim. Fotografi gören kisinin bir yere kadar benim duydugum heyecani hissetmesi lazim'

Sanatçi Izzet Keribar'in "Miras: Istanbul'da Osmanli Mimarisi ve Çini Sanati" sergisi kapsaminda, Istanbul Il Kültür ve Turizm Müdürlügü tarafindan "Istanbul'da Osmanli Mimarisi ve Çini Sanati" paneli düzenlendi.

Aysin Deniz Kuru'nun yönettigi, Türk ve Islam Eserleri Müzesi'ndeki panelde, fotograf sanatçisi Keribar ile mimar ve müzisyen Celaleddin Çelik konustu.

Çelik, çininin seramigin sirlanmasiyla ortaya çiktigini, Sümerlerden beri pismis topragin birçok alanda kullanildigini söyledi.

Eski zamanlarda pismis topraktan yapilan tuglalarin su sizdirmaz ve kalici olmasi için sirlandigini dile getiren Çelik, bu yüzeylerin camlasmasindan dolayi göz alici bir güzellik ortaya koydugunu anlatti.

- "Türk üslubu çinide çok zengin biçimde kendini hissettiriyor"

Çelik, bu sirli yüzeylerin daha sonra dekoratif ögelere dönüstügünü, böylelikle Iran'da, Selçuklu'da, Orta Asya'da Semerkant ile Buhara'da dis yüzeyi çini ile insa edilmis bir mimarinin ortaya çiktigini ifade etti.

Çiniye zaman içinde "fagfur" ve "kasi" denildigine isaret eden Çelik, bunun Çin'den sonra etkilesimle ve zaman içerisinde Horasan'a, oradan da Anadolu topraklarina geldigini aktardi.

Çelik, çininin Osmanli döneminde de zamanla distan ziyade iç cephede tezyinat araci olarak kullanildiginin altini çizerek, "Bursa çinilerinde dahi Iran'da olmayan çok farkli bir güzellik ve özgünlükten bahsetmek mümkün. Yani kaçinilmaz bir Türk üslubu gelistiriliyor. Ismi Çin ile iliskili de olsa, Iran kökenli de görünse bir Türk üslubu çinide çok zengin biçimde kendini hissettiriyor. Bursa'daki çinilerde hepimizin bildigi kirmizilik yoktur. Daha sonra sergide de en güzel örneklerini gördügümüz üzere Fatih ve Istanbul merkezli mimaride çininin kullanimi, bütün sanat dallari, dönemin bütün medeniyet faaliyetleri gibi zirveye tasiniyor. Hem üslup hem de teknik açisindan ulasilmaz bir hale geliyor." dedi.

Müslümanlikla beraber çini üzerindeki hayvan figürleri gibi tasvirlerin soyutlastigini belirten Çelik, "Çiniler, Osmanli klasik dönemin tezyinatinin en kiymetlisi Rumilere dönüsüyor. Rumiler, bitkisel gibi görünür ama hayvan figürlerinin soyutlasmasiyla elde edilmis figürlerdir." diye konustu.

Celaleddin Çelik, Keribar'in sergisine iliskin ise "Çinilerin bir yüzey dekorasyonu, bir sanat harikasi olmakla beraber mimariyle mekanla olan iliskisini de görebildigimiz bir sergi. Onun için de burada olmaktan mutluyum." ifadelerini kullandi.

- "Fotografa derinlik vermeyi ögrenin"

Sanatçi Keribar ise çini sanatinin hastasi oldugunu dile getirerek, çektigi fotograf karelerinde çini temasini öne çikardigini anlatti.

Çini fotograflarinda isik kullanmadigina ve açiyla çektigine isaret eden Keribar, mimari fotograflari çekerken mimari gözle kareleri ayarlamak gerektigini söyledi.

Keribar, fotograflarda genis açidan ziyade her zaman ön plan çekim teknigini kullandigini dile getirerek, söyle devam etti:

"Fotografa derinlik vermeyi ögrenin. Derinlik vermek fotografta iki sekilde olur. Bir ön plan kullanarak. Ön plana bir sey yerlestirin. Merdiven olabilir. Oraya uzanan bir sey olabilir. Tirabzan olabilir vesaire, yerde olan bir seyi yerlestirmeye çalisin. Insan çekiminde de böyle. Fakat en önemli seylerden birisi bana göre bir fotografi çekerken 2 boyutludan 3 boyutlu olarak göstermeye çalisin. Bu da kareyi tam karsidan çekmemekle oluyor. 45 derece açidan çektiginiz zaman bu sefer hem isigi iyi kullaniyorsunuz hem de 2 tarafi birden görünce o derinligi hissediyorsunuz."

Keribar, iyi bir fotografin telefonlarla çekilenlerden ayrismasina iliskin ise "Iyi bir fotografin tarifini yapmak için her seyden önce o anda gördügünüz, açi kesfettiginiz zaman 'Bu bir fotograf olur' duygusunu sizde uyandirmasi lazim. Fotografi gören kisinin bir yere kadar benim duydugum heyecani hissetmesi lazim. Yani o heyecaninizi fotografa tasimaniz lazim." degerlendirmesini yapti.

Sanatçi Keribar, 1950'li yillarda amatör olarak fotografçiliga basladigini, eserleriyle ödül almaya baslamasinin ardindan da tekstil isini birakarak, tamamen buna yöneldigini dile getirerek, bugüne kadar binlerce ögrenciye egitim verdigini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA