Sedef Hastalığı Sadece Cildimizi Etkileyen Bir Hastalık Mı
Sedef hastalığının dünyada 125 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 750 bin kişide görülen, başta cilt olmak üzere başka organlarımızı da tutabilen multisistemik bir hastalık olduğu bildirildi. Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte, en sık 20’li yaşların sonuna doğru, kadınlarda ise menapoz döneminde başlar.
Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji (Cildiye) Uzmanı Dr. Oğuz Küçükçakır konu hakkında bilgi verdi. Küçükçakır, “Kadın ve erkek ayrımı gözetmeyen, bilinen bir sebebi olmayan, genetik yatkınlık zemininde tetikleyici unsurlarla başlayıp ataklar ve iyilik halleriyle seyreden, kronik seyirli bir hastalıktır. Tetikleyici sebepler arasında stres, travmalar, üst solunum yolu veya idrar yolu enfeksiyonları, bazı ilaçlar, alkol ve sigara, obezite gelmektedir. Belirtileri canlı kırmızı renkte, üzerinde kolayca dökülen kepeklenmeleri olan, keskin sınırlı, çeşitli boyutlarda olabilen ve vücudun her yerini tutabilen döküntülerdir. En sık saçlı deriyi tutmakla birlikte; diz-dirsek-kol ve bacakların dış yüzleri, bel bölgesi ve kalça bölgesini tutar. Sedef hastalığı cilt dışında tırnak ve eklemleri de tutabilir. Tırnaklarda çukurlaşmalar, sararmalar ve kalınlaşmalara neden olabilir. Mafsalları tuttuğu zaman ciddi eklem bozukluklarına sebep olarak, sabah tutukluğu, ağrı gibi romatizmal hastalık bulgularına yol açar ve hastanın hayat kalitesini olumsuz etkiler. Son yıllarda yapılan çalışmalarda sedef hastalığının sadece deri ve eklerini tutan hastalık olmadığı, sistemik bir hastalık olduğu gözlenmiştir. Sedef hastalarında uzun dönemde kilo almaya meyil, bel bölgesinde yağlanma ve obezite görüldüğü; kan yağ oranlarında artış gibi metabolik bozukluklara ve kalp damar hastalıklarına sebep olduğu saptanmıştır. Tüm bu nedenlerden dolayı sedef hastalarında tedavi yaklaşımı multidisipliner olmalı ve dermatoloji-romatoloji veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon- kardiyoloji bölümleri iş birliği içinde olmalıdır. Dermatolojik tedaviler arasında hastanın mevcut şikayetlerine ve lezyonların yaygınlığına göre hafif vakalarda topikal kortikosteroidli merhemler, D vitamini analogları, katranlı merhemler, üre içeren nemlemdiriciler kullanmaktayız. Daha yaygın tutulumu olan hastalarımızda ağızdan tablet yoluyla, deriden iğne yoluyla veya damardan serum şeklinde sistemik tedaviler veya fototerapi dediğimiz güneş ışığı tedavileri uygulamaktayız. Biz dermatologların sedef hastalığının tedavi ve takibindeki maksadı, hastanın semptomlarını ortadan kaldırmak, iyilik halinin devamını sağlamak, hastamızın yaşam kalitesini arttırmak ve sosyal hayata uyumunu üst seviyede tutmaktır” diye konuştu.
Kaynak: İHA