Eski HSYK Daire Başkanı İbrahim Okur'un Yargılanmasına Devam Edildi
FETÖ yöneticiliği ile suçlanan ve esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını tamamlayan Okur hakkındaki karar, yarın yapılacak duruşmada açıklanacak.
Eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticiliğinden yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya Okur, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada Okur'un avukatları da hazır bulundu.
Dosyaya gelen bilgi ve belgelerin Daire Başkanı Maruf Alikanoğlu tarafından okunmasının ardından Okur'a esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapması için söz verildi.
Suçlamaları kabul etmeyen Okur, örgüt üyesi ve yöneticisi olmadığını öne sürdü.
Mütalaada duruşmada dinlenmeyen tanıkların beyanlarına yer verildiğini belirten Okur, lehine olan ifadelerin de mütalaada bulunmadığını savundu.
Okur, sosyal medyadan, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında "En kötü demokrasi bile darbeden iyidir." mesajı paylaştığını, mütalaanın kovuşturma aşamasını yok saydığını iddia etti.
Üniversitedeki öğrencilik yıllarında örgüt evlerinde kalmadığını, buna ilişkin yapılan teklifleri reddettiğini söyleyen Okur, örgüt kamplarına da katılmadığını ileri sürdü.
Okur, Adalet Bakanlığında görev yaptığı sürede iş arkadaşlığı kapsamında yaptığı görüşmelerin örgütsel bir faaliyet olmayacağını ifade etti.
Kendisinden himmet isteyen örgüt mensuplarının bu taleplerini geri çevirdiğini savunan Okur, "Beni örgüt mensuplarından saymayın." şeklinde söylemlerde de bulunduğunu, bunun tanık beyanlarıyla da ortaya çıktığını ifade etti.
- "Bakanlık safında yer aldım"
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olduğu dönemde, 2010'daki HSYK üyeliği seçimlerine bakanlık isteğiyle girdiğini, o dönemde görev gereği örgüt mensuplarıyla seçimlere yönelik görüşme gerçekleştirdiğini bildiren Okur, HSYK seçimlerinde örgüt mensuplarının yoğun olduğu yerlerde kendisinin 6'ncı veya 7'nci sıralarda çıktığını dile getirdi.
Okur, "Ben o dönemde örgüt değil Bakanlık safında yer aldım." dedi.
FETÖ'ye hayatının hiçbir döneminde dahil olmadığını öne süren Okur, 2011'de Yargıtay ve Danıştay üyeliği seçimlerinde de yaşananları anlattı.
FETÖ'den 15 yıl hapis cezasına çarptırılan eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın teklifiyle yapılan görüşmelerde örgüt mensuplarının terörist başı Fetullah Gülen'i kastederek, "Hocaefendi 140'dan aşağıya razı olmasınlar" sözlerinin dile getirildiğini aktaran Okur, buna tepki gösterdiğini savundu.
- "140 üye seçilmesine direndik"
"Biz 2011'de 140 üye seçilmesi talebine direndik. Çok sayıda örgüt mensubunun seçilmemesi için çaba sarf ettim." ifadesini kullanan Okur, 17-25 Aralık sürecinde de örgüte karşı tavır aldığını anlattı. Sanık İbrahim Okur, "Altın vuruş yapmayı planlayan örgütün karşısında olan birisi nasıl yapı içinde olarak değerlendirilebilir?" savunmasını yaptı.
Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığı 7 Şubat 2012'de buna karşı çıktığını, yaşananların hukuksuz olduğunu düşündüğünü ve örgütü eleştirdiğini aktaran Okur, bu çağrının geri alınması için çaba sarf ettiğini, FETÖ'ye karşı mücadelede bulunduğunu ileri sürdü.
"Örgüt mensubu olsaydım buna karşı çıkar mıydım?" ifadesini kullanan Okur, bu tarihten sonra örgüt mensuplarıyla resmi temasları dışında herhangi bir iletişiminin olmadığını iddia etti.
Hayatının hiçbir döneminde FETÖ mensuplarıyla birlikte hareket etmediğini savunan Okur, MİT tırlarının durdurulmasının ardından da Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık'ın görevden alınarak Antalya'ya gönderilmesinde oy kullandığını aktardı.
FETÖ üyelerini koruyup kollamadığını savunan Okur, örgüte avantaj sağlamadığını, her aşamada devletin yanında olduğunu, gücü yettiğince mücadele ettiğini, kumpasları bozmaya çalıştığını söyledi.
Örgütle bağlantısı olanların ortaya çıkarılması amacıyla ifadeler verdiğini belirten Okur, etkin pişmanlık hükümlerinden de faydalandırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, Okur'un savunmasını tamamlaması üzerine sanık avukatlarının beyanlarının alınması ve kararın açıklanması için duruşmayı yarına bıraktı.
Kaynak: AA
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya Okur, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada Okur'un avukatları da hazır bulundu.
Dosyaya gelen bilgi ve belgelerin Daire Başkanı Maruf Alikanoğlu tarafından okunmasının ardından Okur'a esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapması için söz verildi.
Suçlamaları kabul etmeyen Okur, örgüt üyesi ve yöneticisi olmadığını öne sürdü.
Mütalaada duruşmada dinlenmeyen tanıkların beyanlarına yer verildiğini belirten Okur, lehine olan ifadelerin de mütalaada bulunmadığını savundu.
Okur, sosyal medyadan, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında "En kötü demokrasi bile darbeden iyidir." mesajı paylaştığını, mütalaanın kovuşturma aşamasını yok saydığını iddia etti.
Üniversitedeki öğrencilik yıllarında örgüt evlerinde kalmadığını, buna ilişkin yapılan teklifleri reddettiğini söyleyen Okur, örgüt kamplarına da katılmadığını ileri sürdü.
Okur, Adalet Bakanlığında görev yaptığı sürede iş arkadaşlığı kapsamında yaptığı görüşmelerin örgütsel bir faaliyet olmayacağını ifade etti.
Kendisinden himmet isteyen örgüt mensuplarının bu taleplerini geri çevirdiğini savunan Okur, "Beni örgüt mensuplarından saymayın." şeklinde söylemlerde de bulunduğunu, bunun tanık beyanlarıyla da ortaya çıktığını ifade etti.
- "Bakanlık safında yer aldım"
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olduğu dönemde, 2010'daki HSYK üyeliği seçimlerine bakanlık isteğiyle girdiğini, o dönemde görev gereği örgüt mensuplarıyla seçimlere yönelik görüşme gerçekleştirdiğini bildiren Okur, HSYK seçimlerinde örgüt mensuplarının yoğun olduğu yerlerde kendisinin 6'ncı veya 7'nci sıralarda çıktığını dile getirdi.
Okur, "Ben o dönemde örgüt değil Bakanlık safında yer aldım." dedi.
FETÖ'ye hayatının hiçbir döneminde dahil olmadığını öne süren Okur, 2011'de Yargıtay ve Danıştay üyeliği seçimlerinde de yaşananları anlattı.
FETÖ'den 15 yıl hapis cezasına çarptırılan eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın teklifiyle yapılan görüşmelerde örgüt mensuplarının terörist başı Fetullah Gülen'i kastederek, "Hocaefendi 140'dan aşağıya razı olmasınlar" sözlerinin dile getirildiğini aktaran Okur, buna tepki gösterdiğini savundu.
- "140 üye seçilmesine direndik"
"Biz 2011'de 140 üye seçilmesi talebine direndik. Çok sayıda örgüt mensubunun seçilmemesi için çaba sarf ettim." ifadesini kullanan Okur, 17-25 Aralık sürecinde de örgüte karşı tavır aldığını anlattı. Sanık İbrahim Okur, "Altın vuruş yapmayı planlayan örgütün karşısında olan birisi nasıl yapı içinde olarak değerlendirilebilir?" savunmasını yaptı.
Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığı 7 Şubat 2012'de buna karşı çıktığını, yaşananların hukuksuz olduğunu düşündüğünü ve örgütü eleştirdiğini aktaran Okur, bu çağrının geri alınması için çaba sarf ettiğini, FETÖ'ye karşı mücadelede bulunduğunu ileri sürdü.
"Örgüt mensubu olsaydım buna karşı çıkar mıydım?" ifadesini kullanan Okur, bu tarihten sonra örgüt mensuplarıyla resmi temasları dışında herhangi bir iletişiminin olmadığını iddia etti.
Hayatının hiçbir döneminde FETÖ mensuplarıyla birlikte hareket etmediğini savunan Okur, MİT tırlarının durdurulmasının ardından da Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık'ın görevden alınarak Antalya'ya gönderilmesinde oy kullandığını aktardı.
FETÖ üyelerini koruyup kollamadığını savunan Okur, örgüte avantaj sağlamadığını, her aşamada devletin yanında olduğunu, gücü yettiğince mücadele ettiğini, kumpasları bozmaya çalıştığını söyledi.
Örgütle bağlantısı olanların ortaya çıkarılması amacıyla ifadeler verdiğini belirten Okur, etkin pişmanlık hükümlerinden de faydalandırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, Okur'un savunmasını tamamlaması üzerine sanık avukatlarının beyanlarının alınması ve kararın açıklanması için duruşmayı yarına bıraktı.