21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 28 Şubat'ta Mağdur, 15 Temmuz'da Gazi Oldular
28 Şubat sürecinde baskılara maruz kalan, sonrasında askerlikten ihraç edilen Salih Gürsel Pembeçiçek ile Murat Karakoca, 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesi için canlarını siper ederek gazi oldu Emekli Pembeçiçek: 'Devletime bedel ödeyerek hizmet ettiğim kanaatindeyim. 15 Temmuz gecesi de bedel ödeme bitmemiş. Cumhurbaşkanımızın emriyle Genelkurmay Başkanlığının önüne gittim. Orada Cenabı Allah bizi gazilikle şereflendirdi. Bu şereften de onur ve mutluluk duyuyorum' Araştırmacı Karakoca: 'Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı var. Görevde olsaydım şimdi ben de o harekattaydım. Özlüyoruz'
MERVE YILDIZALP - 28 Şubat sürecinde baskılara maruz kalan, ardından askerlikten ihraç edilen Murat Karakoca ve Salih Gürsel Pembeçiçek, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde vatana sahip çıkmak için meydanlara inerek darbecilerle girdikleri mücadelede gazi oldu.
28 Şubat mağduru ve 15 Temmuz gazisi Pembeçiçek ile Karakoca, AA muhabirine, Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Türk Hava Kuvvetlerinde 1980'de astsubay olarak göreve başlayan Pembeçiçek, namaz kıldığı ve eşinin tesettürlü olması nedeniyle 1987'de artan baskılar yüzünden zor günler yaşadığını söyledi.
Tehditlerin ve baskıların 1992'ye kadar sürdüğünü, daha sonra Ankara Etimesgut 11. Hava Ulaştırma Ana Üs Meydan Komutanlığındaki disiplin cezaevine gönderildiğini anlatan Pembeçiçek, disiplin cezaevindeki tek kişilik hücrede çok kötü muamelelerle karşılaştığını kaydetti.
Pembeçiçek, şöyle konuştu:
"Elimize bir kağıt tutuşturuyorlar, 'İrticai görüşleri benimsediğiniz tespit edilmiştir, savunmanızı yapın' diyorlardı. Ne yazarsak yazalım mutlaka 28 gün hapis cezasıyla cezalandırılıyorduk. Beş dakika sonra 'Yaptığınız savunma yetersizdir, 28 gün hapis cezasıyla cezalandırıldınız.' diye matbu kağıdını Hava Kuvvetleri Komutanının imzasıyla veriyorlardı. Hemen üzerimizdeki kemerimizi, ayakkabı bağcığımızı, kravatımızı alıyorlardı intihar etmeyelim diye. Bilmiyorlar ki inançlı insan intihar etmez. Bu kadar aciz insanlar. Zifiri karanlığın olduğu, ses sınırını aşmayacak şekilde kapattıkları yerde bizi sorgulamaya başladılar."
- "Bir tek fırıncılara tembih etmemişlerdi"
"Namaz kılıyor musun? Eşin tesettürlü mü? Misvak niye kullanıyorsun? Tespih niye çekiyorsun? Kur'an-ı Kerim niye okuyorsun? Hangi gazeteleri, kitapları okuyorsun?" gibi sorular sorulduğunu anlatan Pembeçiçek, 28 günlük cezasının 9 gününü hücrede, kalan günlerini de birliğinde bulunan hapiste tamamladığını söyledi.
Pembeçiçek, cezası bittikten sonra orduda bir müddet daha görev yaptığını, 2 Ekim 1992'de Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla ihraç edildiğini aktardı.
28 Şubat'ta sivil olduğunu dile getiren Pembeçiçek, "Bir tek fırıncılara tembih etmemişlerdi 'Bunlara ekmek vermeyin' diye. Herkese, 'Subay ve astsubayı kurumunuza almayın, işçi olarak başlatmayın' diye sıkı şekilde tembih etmişlerdi." şeklinde konuştu.
- "Atıldığım gün dahi hiç pişmanlık duymadım"
İhraç edildikten 12 gün sonra eski başbakanlardan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vesilesiyle Konya Belediyesine memur olarak atandığını, 2003'te emekli olduğunu ifade eden Pembeçiçek, daha sonra 2011'de kendilerine tanınan hakla Diyanet İşleri Başkanlığına memur olarak başladığını, 2016'da da yaş haddinden emekliye ayrıldığını bildirdi.
Pembeçiçek, "Devletime bedel ödeyerek hizmet ettiğim kanaatindeyim. 15 Temmuz gecesi de bedel ödeme bitmemiş. Cumhurbaşkanımızın emriyle Genelkurmay Başkanlığının önüne gittim. Orada Cenabı Allah bizi gazilikle şereflendirdi. Bu şereften de onur ve mutluluk duyuyorum." dedi.
Asker ruhuyla okulu bitirdiğini, mesleğini severek yaptığını belirten Pembeçiçek, "Atıldığım gün dahi hiçbir pişmanlık duymadım çünkü biz inançlı kimseleriz, Rabb'im öyle takdir etmiş. Ordudan ayrıldık, hayatımıza hiçbir şey yokmuş gibi ertesi gün devam ettik ama bu süreçte maddi manevi çok sıkıntılarımız oldu. Pişman da değiliz, canımız devletimize feda olsun." diye konuştu.
- "Hurda kağıt topladık, ailemizin geçimini sağladık"
Murat Karakoca da 4 Eylül 1984'te başladığı dört yıllık askeri okulun ve on yıllık mesleki hayatının ardından 1998'de ordudan ilişiğinin kesildiğini söyledi.
İlk olarak 1995'te 28 Şubat sürecini hissetmeye başladığını aktaran Karakoca, Ağrı İl Jandarma Komutanlığına tayin olduğunu ancak sonrasında her sene görev yerinin değiştirildiğini ifade etti.
Eşinin başörtüsü nedeniyle ve farklı gerekçelerle disiplin cezaları aldığını, bir görev dönüşünde kendisine ordudan atıldığı bilgisinin verildiğini anlatan Karakoca, "Düşünün 14 yaşında çocukken okula girmişsiniz, 28 yaşına kadar bütün ömrünüz askerlikle geçmiş. Bir anda boşluğa düşüyorsunuz, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz." dedi.
O dönemde askerlikten atılanların insanlara suçsuz olduğunu anlatmakta çok zorlandığını dile getiren Karakoca, işsiz kaldıktan sonra iki üç arkadaş bir araya gelerek reklam firması kurduklarını aktardı.
Bir dönem hurda kağıt toplama işine girdiğini anlatırken duygulanan Karakoca, "Ekmeğimizi kazanmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Hurda kağıt topladık, ailemizin geçimini sağladık. Buna rağmen o dönemde üzerimize maliyecileri, çeşitli devlet kurumlarındaki denetleyicileri salarak bizleri engellemeye çalıştılar." diye konuştu.
- "Hayallerim yarım kaldı"
Yurt dışındaki farklı ülkelerde de firma kurarak para kazanmaya çalıştığını ifade eden Karakoca, daha sonra Türkiye'ye döndüğünü söyledi.
Karakoca, 2011'de özlük haklarının verildiğini ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde araştırmacı olarak çalışmaya başladığını kaydetti. Ailesinin de 28 Şubat sürecinde çok büyük sıkıntılar yaşadığını aktaran Karakoca, hayallerinin yarım kaldığını belirtti.
Murat Karakoca, "Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı var. Görevde olsaydım şimdi ben de o harekattaydım. Özlüyoruz, o harekatta olmayı özlüyoruz." dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece İl Emniyet Müdürlüğüne gittiğini, orada bacağından yaralanarak gazi olduğunu ifade eden Karakoca, "O gün bambaşkaydı. Ülkemize, vatanımıza sahip çıktık." diye konuştu.
Kaynak: AA
28 Şubat mağduru ve 15 Temmuz gazisi Pembeçiçek ile Karakoca, AA muhabirine, Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Türk Hava Kuvvetlerinde 1980'de astsubay olarak göreve başlayan Pembeçiçek, namaz kıldığı ve eşinin tesettürlü olması nedeniyle 1987'de artan baskılar yüzünden zor günler yaşadığını söyledi.
Tehditlerin ve baskıların 1992'ye kadar sürdüğünü, daha sonra Ankara Etimesgut 11. Hava Ulaştırma Ana Üs Meydan Komutanlığındaki disiplin cezaevine gönderildiğini anlatan Pembeçiçek, disiplin cezaevindeki tek kişilik hücrede çok kötü muamelelerle karşılaştığını kaydetti.
Pembeçiçek, şöyle konuştu:
"Elimize bir kağıt tutuşturuyorlar, 'İrticai görüşleri benimsediğiniz tespit edilmiştir, savunmanızı yapın' diyorlardı. Ne yazarsak yazalım mutlaka 28 gün hapis cezasıyla cezalandırılıyorduk. Beş dakika sonra 'Yaptığınız savunma yetersizdir, 28 gün hapis cezasıyla cezalandırıldınız.' diye matbu kağıdını Hava Kuvvetleri Komutanının imzasıyla veriyorlardı. Hemen üzerimizdeki kemerimizi, ayakkabı bağcığımızı, kravatımızı alıyorlardı intihar etmeyelim diye. Bilmiyorlar ki inançlı insan intihar etmez. Bu kadar aciz insanlar. Zifiri karanlığın olduğu, ses sınırını aşmayacak şekilde kapattıkları yerde bizi sorgulamaya başladılar."
- "Bir tek fırıncılara tembih etmemişlerdi"
"Namaz kılıyor musun? Eşin tesettürlü mü? Misvak niye kullanıyorsun? Tespih niye çekiyorsun? Kur'an-ı Kerim niye okuyorsun? Hangi gazeteleri, kitapları okuyorsun?" gibi sorular sorulduğunu anlatan Pembeçiçek, 28 günlük cezasının 9 gününü hücrede, kalan günlerini de birliğinde bulunan hapiste tamamladığını söyledi.
Pembeçiçek, cezası bittikten sonra orduda bir müddet daha görev yaptığını, 2 Ekim 1992'de Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla ihraç edildiğini aktardı.
28 Şubat'ta sivil olduğunu dile getiren Pembeçiçek, "Bir tek fırıncılara tembih etmemişlerdi 'Bunlara ekmek vermeyin' diye. Herkese, 'Subay ve astsubayı kurumunuza almayın, işçi olarak başlatmayın' diye sıkı şekilde tembih etmişlerdi." şeklinde konuştu.
- "Atıldığım gün dahi hiç pişmanlık duymadım"
İhraç edildikten 12 gün sonra eski başbakanlardan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vesilesiyle Konya Belediyesine memur olarak atandığını, 2003'te emekli olduğunu ifade eden Pembeçiçek, daha sonra 2011'de kendilerine tanınan hakla Diyanet İşleri Başkanlığına memur olarak başladığını, 2016'da da yaş haddinden emekliye ayrıldığını bildirdi.
Pembeçiçek, "Devletime bedel ödeyerek hizmet ettiğim kanaatindeyim. 15 Temmuz gecesi de bedel ödeme bitmemiş. Cumhurbaşkanımızın emriyle Genelkurmay Başkanlığının önüne gittim. Orada Cenabı Allah bizi gazilikle şereflendirdi. Bu şereften de onur ve mutluluk duyuyorum." dedi.
Asker ruhuyla okulu bitirdiğini, mesleğini severek yaptığını belirten Pembeçiçek, "Atıldığım gün dahi hiçbir pişmanlık duymadım çünkü biz inançlı kimseleriz, Rabb'im öyle takdir etmiş. Ordudan ayrıldık, hayatımıza hiçbir şey yokmuş gibi ertesi gün devam ettik ama bu süreçte maddi manevi çok sıkıntılarımız oldu. Pişman da değiliz, canımız devletimize feda olsun." diye konuştu.
- "Hurda kağıt topladık, ailemizin geçimini sağladık"
Murat Karakoca da 4 Eylül 1984'te başladığı dört yıllık askeri okulun ve on yıllık mesleki hayatının ardından 1998'de ordudan ilişiğinin kesildiğini söyledi.
İlk olarak 1995'te 28 Şubat sürecini hissetmeye başladığını aktaran Karakoca, Ağrı İl Jandarma Komutanlığına tayin olduğunu ancak sonrasında her sene görev yerinin değiştirildiğini ifade etti.
Eşinin başörtüsü nedeniyle ve farklı gerekçelerle disiplin cezaları aldığını, bir görev dönüşünde kendisine ordudan atıldığı bilgisinin verildiğini anlatan Karakoca, "Düşünün 14 yaşında çocukken okula girmişsiniz, 28 yaşına kadar bütün ömrünüz askerlikle geçmiş. Bir anda boşluğa düşüyorsunuz, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz." dedi.
O dönemde askerlikten atılanların insanlara suçsuz olduğunu anlatmakta çok zorlandığını dile getiren Karakoca, işsiz kaldıktan sonra iki üç arkadaş bir araya gelerek reklam firması kurduklarını aktardı.
Bir dönem hurda kağıt toplama işine girdiğini anlatırken duygulanan Karakoca, "Ekmeğimizi kazanmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Hurda kağıt topladık, ailemizin geçimini sağladık. Buna rağmen o dönemde üzerimize maliyecileri, çeşitli devlet kurumlarındaki denetleyicileri salarak bizleri engellemeye çalıştılar." diye konuştu.
- "Hayallerim yarım kaldı"
Yurt dışındaki farklı ülkelerde de firma kurarak para kazanmaya çalıştığını ifade eden Karakoca, daha sonra Türkiye'ye döndüğünü söyledi.
Karakoca, 2011'de özlük haklarının verildiğini ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde araştırmacı olarak çalışmaya başladığını kaydetti. Ailesinin de 28 Şubat sürecinde çok büyük sıkıntılar yaşadığını aktaran Karakoca, hayallerinin yarım kaldığını belirtti.
Murat Karakoca, "Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı var. Görevde olsaydım şimdi ben de o harekattaydım. Özlüyoruz, o harekatta olmayı özlüyoruz." dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece İl Emniyet Müdürlüğüne gittiğini, orada bacağından yaralanarak gazi olduğunu ifade eden Karakoca, "O gün bambaşkaydı. Ülkemize, vatanımıza sahip çıktık." diye konuştu.