Başbakan Yardımcısı Işık Açıklaması
'Şimdi başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere özellikle NATO müttefiklerimizin hepsi sınavdadır. YPG/PYD'nin PKK'yla organik ilişkisi bu kadar ayan beyan ortadayken PYD ve YPG'nin terör listesine alınması aslında bir turnusol kağıdı işlevindedir'' YPG eğer terör örgütü listesine alınmazsa o zaman bizim kendi müttefiklerimizin samimiyetinden şüphe etme hakkımız var'
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Şimdi başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere özellikle NATO müttefiklerimizin hepsi sınavdadır. YPG/PYD'nin PKK'yla organik ilişkisi bu kadar ayan beyan ortadayken PYD ve YPG'nin terör listesine alınması aslında bir turnusol kağıdı işlevindedir." dedi.
İzmit'te bir restoranda AK Parti'nin Kocaeli il delegeleriyle bir araya gelen Işık, burada yaptığı konuşmada, bölgenin zor zamanlardan geçtiğini belirterek, bazı güç merkezlerinin kendi çıkarları için bölgenin istikrarsızlaştırılmasını, bölünüp parçalanmasını kendileri açısından gerekli gördüklerini söyledi.
"Matematikte integral hesabı yapanlar söz konusu bizim bölgemiz olduğu için diferansiyel hesabı yapıyorlar" diyen Işık, bunu yapanların Avrupa'da 28 devleti bütünleşik hale getirmeye çalıştığını, ABD'nin bir birleşik devlet olduğunu ancak söz konusu Ortadoğu, İslam coğrafyası olunca var olan devletleri parçalayıp, küçük küçük yapılar haline getirerek, bölgeyi birbiriyle sürekli çatışan bir bölge konumuna getirdiklerini kaydetti.
Işık, bir oyunun da şimdi Suriye'de oynandığına dikkat çekerek, "Hani DEAŞ bitince bu iş bitecekti, işte DEAŞ kalmadı. DEAŞ bitti de siz orada terör örgütlerini beslemeye niye devam ediyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
ABD savunma bakanlarının bizzat kendisine "Bizim PYD/YPG'yle birlikteliğimiz konjonktüreldir, DEAŞ bitince bizim de ilişkimiz bitecek, Münbiç'ten çıkacağız." şeklinde söz verdiklerine işaret eden Işık, "DEAŞ kalmadı ortada, niye bırakmıyorsunuz bu ilişkiyi, hala niye silah vermeye devam ediyorsunuz, hala Münbiç'te YPG'yi, PYD'yi niye silahlandırıyorsunuz? Siz verdiğiniz sözü tutmazsanız, bütün Türkiye halkında, bütün bölge halkında size karşı güvensizliğin artması normal değil mi? Size bu insanlar nasıl güvensin?" diye konuştu.
- "Kendi müttefiklerimizden şüphe etme hakkımız var"
Başbakan Yardımcısı Işık, şuanda ABD'nin derhal PYG/YPG'yle ilişkisini kesmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Savunma bakanlığım döneminde sadece Amerikan savunma bakanına değil, bütün NATO ülkelerinin savunma bakanlarına PYD/YPG'nin, PKK'nın Suriye kolu olduğunu, aynı yerden talimat aldığını ve tamamen PKK'yla organik bağ içerisinde olduğunu gösteren pek çok bilgiyi, belgeyi, dokümanı verdim. Zaten kendi istihbarat teşkilatlarına da sorduklarında gerçeği söylerdi. Nitekim geçen gün Amerika Birleşik Devletleri'nin senatoda savunma komitesindeki CIA raporu net olarak ortaya koydu. PYD/YPG, PKK'nın Suriye'deki milis gücü. Zaten eğer bu bilgiyi size istihbarat teşkilatınız vermiyorsa o istihbarat teşkilatı istihbarat teşkilatı değildir ya da bilgiyi saklıyordur. O veriyor da siz bunun gereğini yapmıyorsanız o zaman biz de sizin samimiyetinize asla güvenemeyiz. Şimdi başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere özellikle NATO müttefiklerimizin hepsi sınavdadır. YPG/PYD'nin PKK'yla organik ilişkisi bu kadar ayan beyan ortadayken PYD ve YPG'nin terör listesine alınması aslında bir turnusol kağıdı işlevindedir. O zaman göreceğiz. YPG eğer terör örgütü listesine alınmazsa o zaman bizim kendi müttefiklerimizin samimiyetinden şüphe etme hakkımız var."
Hiçbir terör örgütüne karşı hiçbir ülkenin en küçük bir tolerans göstermemesini istediklerini dile getiren Işık, "Her zaman ifade ettik, terör örgütüyle iş birliği yapmak - bir başka terör örgütüyle mücadele ederken olsa bile - yılanla çuvala girmektir. Yılanla çuvala girilirse sonucun ne olacağını bilmeyen var mı? Eğer ABD bu PYD/YPG'yi bölgede bir güç haline getirmeseydi bugün Zeytin Dalı Harekatı'na gerek kalır mıydı? DEAŞ bölgede hızla yayılmasaydı Fırat Kalkanı Harekatı'na gerek kalır mıydı? Türkiye Cumhuriyeti kendi güvenliğine yönelik her tehdidi bertaraf etmek hakkına sahiptir, böyle bir yükümlülüğü de vardır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye Cumhuriyeti, her bir insanımızın devletidir"
Işık, Zeytin Dalı Operasyonu'nun Kürtlere karşı bir hareket olmadığını belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti hem Türklerin hem Kürtlerin hem de ülkemizde yaşayan her bir insanımızın devletidir. Kaldı ki Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin başı ağrısa soluğu Türkiye'de alıyorlar. Bölgede ne kadar başı ağrıyan mazlum insan varsa sığınacağı adres Türkiye. İşte 3,5 milyona yakın Suriyeliyi, Iraklıyı hiçbir karşılık beklemeden misafir eden ülkenin adı Türkiye." diye konuştu.
Türkiye'nin dünyada aynı anda en fazla terör örgütüyle mücadele eden ülke olduğunun altını çizen Işık, bazı ülkelerin Türkiye'nin bu haklı mücadelesine insafsız eleştiriler getirdiğini ama kim ne derse desin haklı davalarında sonuna kadar yürüyeceklerini belirtti.
Işık, Türkiye'nin bölgesinde kendisine rağmen bir planlama yapılmasına müsaade etmeyecek bir ekonomik, siyasi ve askeri güce kavuştuğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bundan 15 yıl önce maalesef bazı ülkelerin himmetine muhtaçken bugün şu anda dünyanın en gelişmiş insansız hava araçlarını üreten birkaç ülkeden biriyiz. Artık savunma sanayisindeki yerlilik oranımız yüzde 20'lerden yüzde 65'lerin üzerine çıktı. Artık Türkiye başkasına yalvaran ülke konumunda değil, hem ekonomide hem de askeri ihtiyaçlarda. Kullandığımızın mühimmatın çok büyük kısmını yerli üretimle karşılıyoruz. Yerlileştirme çalışmalarını sürdürdüğümüz projeler de bittiğinde yüzde 90'ın üzerinde mühimmat yerli hale gelmiş olacak."
Kaynak: AA
İzmit'te bir restoranda AK Parti'nin Kocaeli il delegeleriyle bir araya gelen Işık, burada yaptığı konuşmada, bölgenin zor zamanlardan geçtiğini belirterek, bazı güç merkezlerinin kendi çıkarları için bölgenin istikrarsızlaştırılmasını, bölünüp parçalanmasını kendileri açısından gerekli gördüklerini söyledi.
"Matematikte integral hesabı yapanlar söz konusu bizim bölgemiz olduğu için diferansiyel hesabı yapıyorlar" diyen Işık, bunu yapanların Avrupa'da 28 devleti bütünleşik hale getirmeye çalıştığını, ABD'nin bir birleşik devlet olduğunu ancak söz konusu Ortadoğu, İslam coğrafyası olunca var olan devletleri parçalayıp, küçük küçük yapılar haline getirerek, bölgeyi birbiriyle sürekli çatışan bir bölge konumuna getirdiklerini kaydetti.
Işık, bir oyunun da şimdi Suriye'de oynandığına dikkat çekerek, "Hani DEAŞ bitince bu iş bitecekti, işte DEAŞ kalmadı. DEAŞ bitti de siz orada terör örgütlerini beslemeye niye devam ediyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
ABD savunma bakanlarının bizzat kendisine "Bizim PYD/YPG'yle birlikteliğimiz konjonktüreldir, DEAŞ bitince bizim de ilişkimiz bitecek, Münbiç'ten çıkacağız." şeklinde söz verdiklerine işaret eden Işık, "DEAŞ kalmadı ortada, niye bırakmıyorsunuz bu ilişkiyi, hala niye silah vermeye devam ediyorsunuz, hala Münbiç'te YPG'yi, PYD'yi niye silahlandırıyorsunuz? Siz verdiğiniz sözü tutmazsanız, bütün Türkiye halkında, bütün bölge halkında size karşı güvensizliğin artması normal değil mi? Size bu insanlar nasıl güvensin?" diye konuştu.
- "Kendi müttefiklerimizden şüphe etme hakkımız var"
Başbakan Yardımcısı Işık, şuanda ABD'nin derhal PYG/YPG'yle ilişkisini kesmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Savunma bakanlığım döneminde sadece Amerikan savunma bakanına değil, bütün NATO ülkelerinin savunma bakanlarına PYD/YPG'nin, PKK'nın Suriye kolu olduğunu, aynı yerden talimat aldığını ve tamamen PKK'yla organik bağ içerisinde olduğunu gösteren pek çok bilgiyi, belgeyi, dokümanı verdim. Zaten kendi istihbarat teşkilatlarına da sorduklarında gerçeği söylerdi. Nitekim geçen gün Amerika Birleşik Devletleri'nin senatoda savunma komitesindeki CIA raporu net olarak ortaya koydu. PYD/YPG, PKK'nın Suriye'deki milis gücü. Zaten eğer bu bilgiyi size istihbarat teşkilatınız vermiyorsa o istihbarat teşkilatı istihbarat teşkilatı değildir ya da bilgiyi saklıyordur. O veriyor da siz bunun gereğini yapmıyorsanız o zaman biz de sizin samimiyetinize asla güvenemeyiz. Şimdi başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere özellikle NATO müttefiklerimizin hepsi sınavdadır. YPG/PYD'nin PKK'yla organik ilişkisi bu kadar ayan beyan ortadayken PYD ve YPG'nin terör listesine alınması aslında bir turnusol kağıdı işlevindedir. O zaman göreceğiz. YPG eğer terör örgütü listesine alınmazsa o zaman bizim kendi müttefiklerimizin samimiyetinden şüphe etme hakkımız var."
Hiçbir terör örgütüne karşı hiçbir ülkenin en küçük bir tolerans göstermemesini istediklerini dile getiren Işık, "Her zaman ifade ettik, terör örgütüyle iş birliği yapmak - bir başka terör örgütüyle mücadele ederken olsa bile - yılanla çuvala girmektir. Yılanla çuvala girilirse sonucun ne olacağını bilmeyen var mı? Eğer ABD bu PYD/YPG'yi bölgede bir güç haline getirmeseydi bugün Zeytin Dalı Harekatı'na gerek kalır mıydı? DEAŞ bölgede hızla yayılmasaydı Fırat Kalkanı Harekatı'na gerek kalır mıydı? Türkiye Cumhuriyeti kendi güvenliğine yönelik her tehdidi bertaraf etmek hakkına sahiptir, böyle bir yükümlülüğü de vardır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye Cumhuriyeti, her bir insanımızın devletidir"
Işık, Zeytin Dalı Operasyonu'nun Kürtlere karşı bir hareket olmadığını belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti hem Türklerin hem Kürtlerin hem de ülkemizde yaşayan her bir insanımızın devletidir. Kaldı ki Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin başı ağrısa soluğu Türkiye'de alıyorlar. Bölgede ne kadar başı ağrıyan mazlum insan varsa sığınacağı adres Türkiye. İşte 3,5 milyona yakın Suriyeliyi, Iraklıyı hiçbir karşılık beklemeden misafir eden ülkenin adı Türkiye." diye konuştu.
Türkiye'nin dünyada aynı anda en fazla terör örgütüyle mücadele eden ülke olduğunun altını çizen Işık, bazı ülkelerin Türkiye'nin bu haklı mücadelesine insafsız eleştiriler getirdiğini ama kim ne derse desin haklı davalarında sonuna kadar yürüyeceklerini belirtti.
Işık, Türkiye'nin bölgesinde kendisine rağmen bir planlama yapılmasına müsaade etmeyecek bir ekonomik, siyasi ve askeri güce kavuştuğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bundan 15 yıl önce maalesef bazı ülkelerin himmetine muhtaçken bugün şu anda dünyanın en gelişmiş insansız hava araçlarını üreten birkaç ülkeden biriyiz. Artık savunma sanayisindeki yerlilik oranımız yüzde 20'lerden yüzde 65'lerin üzerine çıktı. Artık Türkiye başkasına yalvaran ülke konumunda değil, hem ekonomide hem de askeri ihtiyaçlarda. Kullandığımızın mühimmatın çok büyük kısmını yerli üretimle karşılıyoruz. Yerlileştirme çalışmalarını sürdürdüğümüz projeler de bittiğinde yüzde 90'ın üzerinde mühimmat yerli hale gelmiş olacak."