Yörük Geleneklerini Göstermek İçin Gelin Çadırı Kurdular
736'ncı Söğüt Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Yörük Şenlikleri kapsamında, tören alanına Eskişehir Anadolu Bacılar Yörük Türkmen Derneği üyeleri tarafından kurulan gelin çadırıyla Yörüklerin gelenekleri genç kuşaklara aktarıldı Dernek Başkanı Erdoğan: 'Yöresel kıyafetleri yaşantımızda giyip kullanabiliriz çünkü çok rahat ve şıklar. Neden modamız böyle olmasın, neden kendi kültürümüzden bir moda çıkartmayalım'
HARUN KAYMAZ - Bilecik'te düzenlenen 736'ncı Söğüt Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Yörük Şenlikleri kapsamında tören alanına Eskişehir Anadolu Bacılar Yörük Türkmen Derneği üyeleri tarafından kurulan gelin çadırı, Yörüklerin çeyize ve diğer düğün geleneklerine verdiği önemi gözler önüne serdi.
Renkli kıyafetleri, güler yüzleri, manileri ve misafirperverlikleriyle herkesin takdirini toplayan Yörük kadınları, bu sene ilk defa kültürlerini yaşatmak amacıyla kurdukları 'gelin çadırı'nda, yeni evlenen Yörük kızının yaşadığı duyguları, çeyizliklerini ve odasının durumunu görsel olarak aktarmaya çalıştı.
Dernek Başkanı Hafize Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllardır şenliklere katıldıklarını kaydetti.
Bu yıl farklı bir organizasyon yapmak istediklerini dile getiren Erdoğan, '(Gelin çadırı kuralım) dedik. Yörüklerin gelin çadırı nasıl oluyor, onu yaşatmak için gelin yatağı koyduk, gelin çeyizlerini dizdik. Çocuklarımıza, gelecek nesle, eskiden nasıl yaşanmış çadırlarda, neler kullanılmış onları göstermek ve tanıtmaktır amacımız. Aynı zamanda misafirlerimiz de var çadırlarımızda. Onları da elimizden geldiğince ağırlamaya çalışıyoruz. Kültürümüzü başkalarına iletmek en büyük görevimizdir diye düşünüyoruz çünkü kültür yoksa insan da yoktur. Gelinin çadırı en önemli yeri. Eskiden çadırlarda yaşanırmış ve tek oda verilirmiş.' diye konuştu.
Gelinin çadırının bazı özellikleri bulunduğunu anlatan Erdoğan, 'Küçük bir mekan. O mekanda bütün eşyalarını, çeyizini. Zaten kadının bütün hevesi gençliğinde yaptığı el işlemeleri. Onları ortaya çıkartmış. Bu yazmalar, oyalar, işlediği işlemelerin hepsinde duyguları, düşünceleri ve hatıraları var, onun için çok kıymetli. Gelin genç kızlığında yaşamış olduğu duygu ve düşünceleri el işleriyle anlatır.' bilgisini aktardı.
- 'Dernek olarak üretiyoruz bunları, kendimiz tasarlıyoruz'
Erdoğan, çadırda yer alan görsellerin yeni gelinin hem el emeğini hem de o andaki duygularını yansıttığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Yöresel kıyafetleri yaşantımızda giyip kullanabiliriz çünkü çok rahat ve şıklar. Neden modamız böyle olmasın, neden kendi kültürümüzden bir moda çıkartmayalım. Dikiş makinesi, lezzetli yemeklerin piştiği bakır kaplar. Bunlara tekrar dönülecek diye düşünüyoruz. Kültürümüz bugünkü dünyada tekrar modernize olarak dönebilsin istiyoruz.'
Renkli yöresel kıyafet seçimleri hakkında da bilgiler veren Erdoğan, 'Biz dernek olarak üretiyoruz bunları, kendimiz tasarlıyoruz. Tasarımların her biri arkadaşlarımın kendisine ait. Ellerimizle bunları örüyoruz, kemerlerini kendimiz işliyoruz. Yani bugün bulunan kumaşlarla eski kıyafetleri canlandırmaya çalışıyoruz. Bizim modamız bu, kimliğimiz, desenlerimiz bu. Biz başkalarına özenerek, başka kıyafetler giymek istemiyoruz ve bize de çok yakıştığını düşünüyorum. Renklerimiz canlı çünkü biz hareketli ve canlı insanlarız, yüzümüze, hareketlerimize yansıyor. Biz sıcak insanlarız, biz Türküz. Başkalarına özenmesinler, yabancı özentisi, marka özentisine karşı kendi kıyafetlerimizi yaratmak istiyoruz, tekrar ortaya çıksın istiyoruz.' ifadelerini kullandı.
Dernek üyesi Hatice Abun ise yeni gelinin evlendiği günün sabahında kayınbabasının ve kardeşlerinin, ardından da kendi ocağını yaktığını, bunun anlamının çok büyük olduğunu kaydetti.
Kaynak: AA
Renkli kıyafetleri, güler yüzleri, manileri ve misafirperverlikleriyle herkesin takdirini toplayan Yörük kadınları, bu sene ilk defa kültürlerini yaşatmak amacıyla kurdukları 'gelin çadırı'nda, yeni evlenen Yörük kızının yaşadığı duyguları, çeyizliklerini ve odasının durumunu görsel olarak aktarmaya çalıştı.
Dernek Başkanı Hafize Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllardır şenliklere katıldıklarını kaydetti.
Bu yıl farklı bir organizasyon yapmak istediklerini dile getiren Erdoğan, '(Gelin çadırı kuralım) dedik. Yörüklerin gelin çadırı nasıl oluyor, onu yaşatmak için gelin yatağı koyduk, gelin çeyizlerini dizdik. Çocuklarımıza, gelecek nesle, eskiden nasıl yaşanmış çadırlarda, neler kullanılmış onları göstermek ve tanıtmaktır amacımız. Aynı zamanda misafirlerimiz de var çadırlarımızda. Onları da elimizden geldiğince ağırlamaya çalışıyoruz. Kültürümüzü başkalarına iletmek en büyük görevimizdir diye düşünüyoruz çünkü kültür yoksa insan da yoktur. Gelinin çadırı en önemli yeri. Eskiden çadırlarda yaşanırmış ve tek oda verilirmiş.' diye konuştu.
Gelinin çadırının bazı özellikleri bulunduğunu anlatan Erdoğan, 'Küçük bir mekan. O mekanda bütün eşyalarını, çeyizini. Zaten kadının bütün hevesi gençliğinde yaptığı el işlemeleri. Onları ortaya çıkartmış. Bu yazmalar, oyalar, işlediği işlemelerin hepsinde duyguları, düşünceleri ve hatıraları var, onun için çok kıymetli. Gelin genç kızlığında yaşamış olduğu duygu ve düşünceleri el işleriyle anlatır.' bilgisini aktardı.
- 'Dernek olarak üretiyoruz bunları, kendimiz tasarlıyoruz'
Erdoğan, çadırda yer alan görsellerin yeni gelinin hem el emeğini hem de o andaki duygularını yansıttığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Yöresel kıyafetleri yaşantımızda giyip kullanabiliriz çünkü çok rahat ve şıklar. Neden modamız böyle olmasın, neden kendi kültürümüzden bir moda çıkartmayalım. Dikiş makinesi, lezzetli yemeklerin piştiği bakır kaplar. Bunlara tekrar dönülecek diye düşünüyoruz. Kültürümüz bugünkü dünyada tekrar modernize olarak dönebilsin istiyoruz.'
Renkli yöresel kıyafet seçimleri hakkında da bilgiler veren Erdoğan, 'Biz dernek olarak üretiyoruz bunları, kendimiz tasarlıyoruz. Tasarımların her biri arkadaşlarımın kendisine ait. Ellerimizle bunları örüyoruz, kemerlerini kendimiz işliyoruz. Yani bugün bulunan kumaşlarla eski kıyafetleri canlandırmaya çalışıyoruz. Bizim modamız bu, kimliğimiz, desenlerimiz bu. Biz başkalarına özenerek, başka kıyafetler giymek istemiyoruz ve bize de çok yakıştığını düşünüyorum. Renklerimiz canlı çünkü biz hareketli ve canlı insanlarız, yüzümüze, hareketlerimize yansıyor. Biz sıcak insanlarız, biz Türküz. Başkalarına özenmesinler, yabancı özentisi, marka özentisine karşı kendi kıyafetlerimizi yaratmak istiyoruz, tekrar ortaya çıksın istiyoruz.' ifadelerini kullandı.
Dernek üyesi Hatice Abun ise yeni gelinin evlendiği günün sabahında kayınbabasının ve kardeşlerinin, ardından da kendi ocağını yaktığını, bunun anlamının çok büyük olduğunu kaydetti.