Pasif Agresif Kişiliğe Dikkat
Pasif agresif kişilerin bir yandan otoritenin yani üstlerinin, büyüklerinin desteğini isterken, aynı zamanda bağımsız olmak istediklerini belirten Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, pasif agresif kişiliğe dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulundu.
Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, “Günlük yaşantımızda diğer insanlarla çatışabiliriz. Bu çatışmalarda çeşitli duygular yaşarız. Bunlardan en önemlilerinden biri öfkedir. Psikolojik bakışa göre öfke; engellenme, saldırıya uğrama, yoksun bırakılma, kısıtlanma gibi durumlarda hissedilen bir duygudur. Genellikle öfkeye neden olan şeye ya da kişiye yönelik, farklı biçimlerde saldırgan davranışlar oluşabilir. Kimilerinde öfke; vurma, eşyalara zarar verme gibi fiziksel olarak ortaya konulduğu gibi küfür, hakaret, eleştiri gibi sözel yollarla da ifade edenlerde mevcuttur. Kimi insan ise öfke duygusunu farklı bir şekilde ifade eder. Bu kişiler görünürde öfkeli değilmişler gibidirler, öfkelerini dolaylı yönden ifade ederler” dedi.
Büyüklerinin desteğini isterken, aynı zamanda bağımsız olmak istediklerini ifade eden Dr. Üney, “Bu karmaşık durumda kişi üstlerine boyun eğerken ve pasif davranırken, bağımsızlığını kaybettiğinde agresif (öfkeli) bir tutum sergileyebilirler. Burada öfke ifade etme biçimi, dolaylı bir şekildedir. Verilen görevleri yapmak istemediğinde; kasten ya yavaş yaparlar, ya da yapmazlar. Toplumda oldukça sık görülür. Örneğin bankada gişe memuru ile müşteri arasında bir tartışma yaşandığında, gişe memurunun işini yaparken ağırdan alması pasif agresif bir tepkidir” diye konuştu.
Dr. Üney, pasif agresif kişilerin özelliklerini şöyle sıraladı:
“1. Üstlerine, amirlerine, büyüklerine ya da müşterilerine karşı; aşırı saygılıdırlar.
2. Kendilerine verilen görevlere öfkelenirler.
3. Verilen işleri yaparken ağırdan alırlar.
4. Aşırı teşekkür ederler.
5. İnsanların desteğine ihtiyaç duyarlar.
6. Negatif bir bakış açıları vardır.
7. Seslerini yükseltmezler.
8. Önceden ne yapacaklarını kestirmek mümkün olmaz.
9. Hem çok yakın davranırlar, hem de isteksizdirler.
10. Kırılgan ve alıngandırlar. Ama dişlerini sıkarak bu durumu karşı tarafa göstermemeye çalışırlar.
11. Kızgınlıklarını; dolaylı olarak kibar bir şekilde, yani kendisinden beklenen işi yapmayarak gösterirler.
12. Sürüncemede bırakırlar.
13. İstemedikleri yere giderler ama surat asarlar.
14. İnatçı olarak bilinirler”.
Kişilerarası çatışmalar yaşandığında bireyin yaşadığı duyguların önemli bir rol oynadığını kaydeden Dr. Üney, “Hayatta karşılaşılan her türlü zorluklar ve problemler karşısında insanın yaşadığı duygular başa çıkması için etkilidir. Bireyin kişiler arası ilişki düzeninde yine duygular ön plana çıkmaktadır. Bu duygular arasında üzerinde durulması gereken en önemli duygu ise öfkedir. Öfke ile başa çıkamamak, öfkeyi uygun bir şekilde ifade edememek veya öfkeyi kontrol edememek genel olarak öfkenin olumsuz olarak bilinmesine yol açar. Soykan’a (2003) göre ise, öfke duygusu, son derece doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde yapıcı ve kişiler arası ilişkileri onarıcı özelliğe sahip olan bir duygudur. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre öfke; "Engellenme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi; kızgınlık, hışım, hiddet " olarak tanımlanmaktadır. Psikoloji sözlüğünde ise öfke; “engellenme, saldırıya uğrama, yoksun bırakılma, kısıtlanma vb. gibi durumlarda hissedilen ve genellikle neden olan şeye ya da kişiye yönelik farklı biçimlerde saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen olumsuz bir duygu” olarak tanımlanmaktadır (Budak, 2005, 3.baskı)” ifadelerini kaydetti.
“Bireyler öfkelerini içe yönelterek, dışa yönelterek veya kontrol etme şeklinde gösterebilirler”
Öfke duygusu ifade ediliş açısından da farklılaşmakta olduğunu belirten Dr. Üney, “İçe yönelik öfke; öfkeyi baskı altında tutmayı ve ifade etmemeyi içerirken; dışa yönelik öfke ise; vurma, nesnelere zarar verme gibi fiziksel olarak ortaya konulduğu gibi küfür, hakaret, eleştiri gibi sözel yollarla da ifade edilmektedir. Öfkenin kontrol edilmesi; bireyin yaşadığı öfke durumunda sabırlı, soğukkanlı, hoşgörülü, anlayışlı davranması ve sakinleşme eğilimi içinde olmasıdır (Spielberger, 1991; akt. Özer, 1994). Duyguların bastırılması, ifade edilmemesi, içe yöneltilmesi veya uygun olmayan şekillerde dışa vurulması, belli bir süreden sonra uygun olmayan saldırgan davranışlar olarak, kendisine ve çevresine zarar verecek şekilde ortaya çıkmaktadır (Kısaç, 1997; Murdock, 2012). Duyguları ifade etmenin insanın psikolojik sağlığı için önemi büyüktür. Kişilerarası çatışma durumlarında kızgınlığını, öfkesini, sevincini ifade etmekte zorlanan kişilerin yaşadıkları duygusal rahatsızlıktan dolayı çatışmalarını çözmekte de zorlanmaktadırlar (Kuzucu, 2007). Bu yüzden çatışma çözme durumlarında duyguları olumlu bir şekilde ifade etmek tarafların psikolojik sağlığı ve çatışmaların sağlıklı bir şekilde çözülmesi için oldukça önemlidir” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: İHA
Büyüklerinin desteğini isterken, aynı zamanda bağımsız olmak istediklerini ifade eden Dr. Üney, “Bu karmaşık durumda kişi üstlerine boyun eğerken ve pasif davranırken, bağımsızlığını kaybettiğinde agresif (öfkeli) bir tutum sergileyebilirler. Burada öfke ifade etme biçimi, dolaylı bir şekildedir. Verilen görevleri yapmak istemediğinde; kasten ya yavaş yaparlar, ya da yapmazlar. Toplumda oldukça sık görülür. Örneğin bankada gişe memuru ile müşteri arasında bir tartışma yaşandığında, gişe memurunun işini yaparken ağırdan alması pasif agresif bir tepkidir” diye konuştu.
Dr. Üney, pasif agresif kişilerin özelliklerini şöyle sıraladı:
“1. Üstlerine, amirlerine, büyüklerine ya da müşterilerine karşı; aşırı saygılıdırlar.
2. Kendilerine verilen görevlere öfkelenirler.
3. Verilen işleri yaparken ağırdan alırlar.
4. Aşırı teşekkür ederler.
5. İnsanların desteğine ihtiyaç duyarlar.
6. Negatif bir bakış açıları vardır.
7. Seslerini yükseltmezler.
8. Önceden ne yapacaklarını kestirmek mümkün olmaz.
9. Hem çok yakın davranırlar, hem de isteksizdirler.
10. Kırılgan ve alıngandırlar. Ama dişlerini sıkarak bu durumu karşı tarafa göstermemeye çalışırlar.
11. Kızgınlıklarını; dolaylı olarak kibar bir şekilde, yani kendisinden beklenen işi yapmayarak gösterirler.
12. Sürüncemede bırakırlar.
13. İstemedikleri yere giderler ama surat asarlar.
14. İnatçı olarak bilinirler”.
Kişilerarası çatışmalar yaşandığında bireyin yaşadığı duyguların önemli bir rol oynadığını kaydeden Dr. Üney, “Hayatta karşılaşılan her türlü zorluklar ve problemler karşısında insanın yaşadığı duygular başa çıkması için etkilidir. Bireyin kişiler arası ilişki düzeninde yine duygular ön plana çıkmaktadır. Bu duygular arasında üzerinde durulması gereken en önemli duygu ise öfkedir. Öfke ile başa çıkamamak, öfkeyi uygun bir şekilde ifade edememek veya öfkeyi kontrol edememek genel olarak öfkenin olumsuz olarak bilinmesine yol açar. Soykan’a (2003) göre ise, öfke duygusu, son derece doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde yapıcı ve kişiler arası ilişkileri onarıcı özelliğe sahip olan bir duygudur. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre öfke; "Engellenme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi; kızgınlık, hışım, hiddet " olarak tanımlanmaktadır. Psikoloji sözlüğünde ise öfke; “engellenme, saldırıya uğrama, yoksun bırakılma, kısıtlanma vb. gibi durumlarda hissedilen ve genellikle neden olan şeye ya da kişiye yönelik farklı biçimlerde saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen olumsuz bir duygu” olarak tanımlanmaktadır (Budak, 2005, 3.baskı)” ifadelerini kaydetti.
“Bireyler öfkelerini içe yönelterek, dışa yönelterek veya kontrol etme şeklinde gösterebilirler”
Öfke duygusu ifade ediliş açısından da farklılaşmakta olduğunu belirten Dr. Üney, “İçe yönelik öfke; öfkeyi baskı altında tutmayı ve ifade etmemeyi içerirken; dışa yönelik öfke ise; vurma, nesnelere zarar verme gibi fiziksel olarak ortaya konulduğu gibi küfür, hakaret, eleştiri gibi sözel yollarla da ifade edilmektedir. Öfkenin kontrol edilmesi; bireyin yaşadığı öfke durumunda sabırlı, soğukkanlı, hoşgörülü, anlayışlı davranması ve sakinleşme eğilimi içinde olmasıdır (Spielberger, 1991; akt. Özer, 1994). Duyguların bastırılması, ifade edilmemesi, içe yöneltilmesi veya uygun olmayan şekillerde dışa vurulması, belli bir süreden sonra uygun olmayan saldırgan davranışlar olarak, kendisine ve çevresine zarar verecek şekilde ortaya çıkmaktadır (Kısaç, 1997; Murdock, 2012). Duyguları ifade etmenin insanın psikolojik sağlığı için önemi büyüktür. Kişilerarası çatışma durumlarında kızgınlığını, öfkesini, sevincini ifade etmekte zorlanan kişilerin yaşadıkları duygusal rahatsızlıktan dolayı çatışmalarını çözmekte de zorlanmaktadırlar (Kuzucu, 2007). Bu yüzden çatışma çözme durumlarında duyguları olumlu bir şekilde ifade etmek tarafların psikolojik sağlığı ve çatışmaların sağlıklı bir şekilde çözülmesi için oldukça önemlidir” açıklamalarında bulundu.