Asırlık Oya Ve Yazmalarla Koleksiyon Oluşturdu
Türkiye'nin dört bir yanından oya ve yazma toplayan Münevver Ercan, koleksiyonunu Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde meraklıların beğenisine sundu Ercan: 'Oyalar, Anadolu'da insan ilişkilerini anlatır. Özellikle kaynanagelin, karıkoca arasındaki ilişkileri yansıtır. Bu işlemeleri yaparken sözlerle ifade edemediklerini, işledikleri oyalarla anlatmaya çalışmışlar'
SUAT SALGIN - Emekli öğretmen Münevver Ercan, Anadolu'nun dört bir yanından topladığı asırlık oya ve yazmalarla koleksiyon oluşturdu.
Ercan, 'insan ilişkilerinin ifade aracı' olarak tanımladığı oya ve yazma koleksiyonunu, Ayvalık Belediyesince bu yıl 12'ncisi düzenlenen Kültür ve Sanat Günleri çerçevesinde, Karagöz Sanat Evi'ndeki Geleneksel Halk Sanatı Oya-Yazma Sergisi'nde meraklıların beğenisine sundu.
Sergideki 30-150 yıllık yazma ve oyalar, ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor.
Emekli öğretmen Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kocaeli'den geldiğini söyledi.
Eski eşyalara tutkusunun bulunduğunu anlatan Ercan, 'Emekli olduktan sonra eski eşyalarla ilgili bir iş yeri açtım. Özel olarak tekstille ilgilendiğim için oya ve yazma toplamaya başladım.' dedi.
Küçük yaşlardan beri oyalara ilgi duyduğunu belirten Ercan, 'Bunlar, Anadolu'nun dört bir yanındaki eş dosttan topladığım ürünler. Bunun dışında koleksiyoncu olduğumu bilenler, buldukları yazma ve oyaları bana satıyor. Türkiye'nin her yerinden topladığım yazma ve oyalar, hayatımın en önemli parçası oldu.' ifadelerini kullandı.
Sergisinde her çeşit oyanın bulunduğunu vurgulayan Ercan, iğne ve tığ, mekiki, firkete, boncuk gibi farklı şekillerde yapılan oyaları sergilediğini bildirdi.
Bu serginin ilk olduğunu dile getiren Ercan, 'Hedefim, topladığım ürünleri halkla, sanatseverlerle paylaşmak, onların fikirlerini almak ve böylelikle insanlarla kaynaşmak. Bir sonraki sergimi 'Oyaların Dili' adıyla açmak istiyorum. Oyaları işleyenlerin ne anlatmak istediklerini aktaran bir sergi açmak istiyorum.' diye konuştu.
Oyaların, Anadolu'da insan ilişkilerini anlattığını ifade eden Ercan, şunları kaydetti:
'Özellikle kaynana-gelin, karı-koca arasındaki ilişkileri yansıtır. Bu işlemeleri yaparken sözlerle ifade edemediklerini, işledikleri oyalarla anlatmaya çalışmışlar. Bu yüzden buna 'Halkın kelimelerle ifade edemediklerini, oyalarla anlatma sanatı' diyorum. Sergideki her eserin bir anlamı var. Oya ve yazma sanatı, her zaman sanatsal, duyarlı, sezgisel, yüce gönüllü düşüncelerle yaşamıştır. Bu ilişkilerde mizahı 'kaynana dili', 'elti eltiye küstü' oyaları, sevgiyi 'sevdim alamadım', 'sevgi çiçeği' oyaları, nefreti 'kırmızı biber', 'kanser' oyaları, ölümü 'servi ağacı' oyası, doğa sevgisini 'bahar aşıkları', 'sümbül', 'leylak' oyaları, güzel kokuyu 'kuru karanfil' oyası gibi anlatımlarla ifade etmişler ve sosyal ilişkileri şekillendirmişlerdir.'
Ercan, Anadolu'da yazmacılığın tekstil üretimlerinin yapıldığı merkezlerde kurulduğunu ve yaşatıldığını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Ercan, 'insan ilişkilerinin ifade aracı' olarak tanımladığı oya ve yazma koleksiyonunu, Ayvalık Belediyesince bu yıl 12'ncisi düzenlenen Kültür ve Sanat Günleri çerçevesinde, Karagöz Sanat Evi'ndeki Geleneksel Halk Sanatı Oya-Yazma Sergisi'nde meraklıların beğenisine sundu.
Sergideki 30-150 yıllık yazma ve oyalar, ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor.
Emekli öğretmen Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kocaeli'den geldiğini söyledi.
Eski eşyalara tutkusunun bulunduğunu anlatan Ercan, 'Emekli olduktan sonra eski eşyalarla ilgili bir iş yeri açtım. Özel olarak tekstille ilgilendiğim için oya ve yazma toplamaya başladım.' dedi.
Küçük yaşlardan beri oyalara ilgi duyduğunu belirten Ercan, 'Bunlar, Anadolu'nun dört bir yanındaki eş dosttan topladığım ürünler. Bunun dışında koleksiyoncu olduğumu bilenler, buldukları yazma ve oyaları bana satıyor. Türkiye'nin her yerinden topladığım yazma ve oyalar, hayatımın en önemli parçası oldu.' ifadelerini kullandı.
Sergisinde her çeşit oyanın bulunduğunu vurgulayan Ercan, iğne ve tığ, mekiki, firkete, boncuk gibi farklı şekillerde yapılan oyaları sergilediğini bildirdi.
Bu serginin ilk olduğunu dile getiren Ercan, 'Hedefim, topladığım ürünleri halkla, sanatseverlerle paylaşmak, onların fikirlerini almak ve böylelikle insanlarla kaynaşmak. Bir sonraki sergimi 'Oyaların Dili' adıyla açmak istiyorum. Oyaları işleyenlerin ne anlatmak istediklerini aktaran bir sergi açmak istiyorum.' diye konuştu.
Oyaların, Anadolu'da insan ilişkilerini anlattığını ifade eden Ercan, şunları kaydetti:
'Özellikle kaynana-gelin, karı-koca arasındaki ilişkileri yansıtır. Bu işlemeleri yaparken sözlerle ifade edemediklerini, işledikleri oyalarla anlatmaya çalışmışlar. Bu yüzden buna 'Halkın kelimelerle ifade edemediklerini, oyalarla anlatma sanatı' diyorum. Sergideki her eserin bir anlamı var. Oya ve yazma sanatı, her zaman sanatsal, duyarlı, sezgisel, yüce gönüllü düşüncelerle yaşamıştır. Bu ilişkilerde mizahı 'kaynana dili', 'elti eltiye küstü' oyaları, sevgiyi 'sevdim alamadım', 'sevgi çiçeği' oyaları, nefreti 'kırmızı biber', 'kanser' oyaları, ölümü 'servi ağacı' oyası, doğa sevgisini 'bahar aşıkları', 'sümbül', 'leylak' oyaları, güzel kokuyu 'kuru karanfil' oyası gibi anlatımlarla ifade etmişler ve sosyal ilişkileri şekillendirmişlerdir.'
Ercan, Anadolu'da yazmacılığın tekstil üretimlerinin yapıldığı merkezlerde kurulduğunu ve yaşatıldığını sözlerine ekledi.