'Edebiyatımızın İlgisi Kör, Sağır Ve Dilsizdir'
Öykücü Şakar: 'Müslümanlar, Bosna'dan bu yana sistematik bir soykırıma uğruyor' Şair Emre: 'Kıyılarımıza çocuk ölüleri vuruyor. Bir tane şarkımız yok'
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğince (ESKADER) düzenlenen Babıali Sohbetleri'nde 'Ortadoğu'da Yaşanan Acıların Edebiyata Yankısı' konuşuldu.
Şair Ali Emre ve öykücü Cemal Şakar'ın konuşmacı olduğu söyleşi, Sultanahmet Timaş Kitapkahve'de gerçekleştirildi.
Cemal Şakar, Türk edebiyatının farklı dönemlerde birçok şeyden etkilenerek değişimlere uğradığını, toplumsal olaylara değinmekten uzaklaşıp, insan odaklı ürünler verdiğini söyledi.
Türk öykücülüğünün gerçek temellerinin Ömer Seyfettin'le atıldığını belirten Şakar, 'Toplum sorunlarına değinen damar, daha bireyci bir edebiyata yöneldi. 12 Eylül darbesi çok ağır koşullarda yaşandı. Böyle bir darbenin ardından, insan, sanat ve edebiyat içine kapandı.' dedi.
Ortadoğudaki acıların edebiyat eserlerine çok yansımadığını dile getiren Şakar, Müslümanların sistematik bir edebiyat ve sanat anlayışı geliştiremediğini aktardı.
Öykücü Cemal Şakar, Müslüman edebiyatçıların ve sanatçıların, yaşanan acıları eserlerine neden yansıtmadıklarını anlamadığına vurgu yaparak şunları söyledi:
'Bir Müslüman olarak yaslandığımız referanslardan biri hadislerdir. Hz. Muhammed, 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' buyuruyor. Müslümanlar, Bosna'dan bu yana sistematik bir soykırıma uğruyor. Ortada acı bir tablo var. Biz öykü yazmaya başladığımızda, laik bir tarafımızın devreye girdiğini düşünüyorum. İnanç ya da statü anlamında laiklik değil kastım. İslami hassasiyetimiz yüksek olduğu halde eserlerimize bunu yansıtmıyoruz. Edebiyat, daha yüksek, daha seçkinci sorunları dile getirmesi gereken bir tür gibi algılanıyor.'
- 'Türkiye toplumsal sorunlarla mücadelede çok iyi bir noktaya geldi'
Ali Emre ise geçmişle kıyaslandığında, Türkiye'nin her anlamda büyük yol aldığını, zor dönemleri geride bıraktığını anlattı.
Türkiye'nin Ortadoğu'da etkin olmaya başladığına dikkati çeken Emre, şöyle konuştu:
'Türkiye toplumsal sorunlarla mücadelede çok iyi bir noktaya geldi. Maalesef Türk edebiyatı buna eşlik etmiyor. 'Ulustan ümmete' anlayışını yeşertecek şekilde, 3-4 dilde dergimizin çıkması gerekiyor. Çeşitli Müslüman toplumlar arasında köprüler kuran dergilerimiz, kurumlarımız ve kuruluşlarımızın olması gerekiyor. Kıyılarımıza çocuk ölüleri vuruyor. Bir tane şarkımız yok. Bunun onlarca romanı, yüzlerce öyküsü, binlerce şiiri yazılmalıydı. Ya bizim yazarlarımız hiç ilgi duymuyor ya da bu konulardan yalıtıldık. Filistin'e, Mısır'a, Suriye'ye ilgi duyulmuyor. Edebiyatımızın ilgisi kör, sağır ve dilsizdir.'
Kaynak: AA
Şair Ali Emre ve öykücü Cemal Şakar'ın konuşmacı olduğu söyleşi, Sultanahmet Timaş Kitapkahve'de gerçekleştirildi.
Cemal Şakar, Türk edebiyatının farklı dönemlerde birçok şeyden etkilenerek değişimlere uğradığını, toplumsal olaylara değinmekten uzaklaşıp, insan odaklı ürünler verdiğini söyledi.
Türk öykücülüğünün gerçek temellerinin Ömer Seyfettin'le atıldığını belirten Şakar, 'Toplum sorunlarına değinen damar, daha bireyci bir edebiyata yöneldi. 12 Eylül darbesi çok ağır koşullarda yaşandı. Böyle bir darbenin ardından, insan, sanat ve edebiyat içine kapandı.' dedi.
Ortadoğudaki acıların edebiyat eserlerine çok yansımadığını dile getiren Şakar, Müslümanların sistematik bir edebiyat ve sanat anlayışı geliştiremediğini aktardı.
Öykücü Cemal Şakar, Müslüman edebiyatçıların ve sanatçıların, yaşanan acıları eserlerine neden yansıtmadıklarını anlamadığına vurgu yaparak şunları söyledi:
'Bir Müslüman olarak yaslandığımız referanslardan biri hadislerdir. Hz. Muhammed, 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' buyuruyor. Müslümanlar, Bosna'dan bu yana sistematik bir soykırıma uğruyor. Ortada acı bir tablo var. Biz öykü yazmaya başladığımızda, laik bir tarafımızın devreye girdiğini düşünüyorum. İnanç ya da statü anlamında laiklik değil kastım. İslami hassasiyetimiz yüksek olduğu halde eserlerimize bunu yansıtmıyoruz. Edebiyat, daha yüksek, daha seçkinci sorunları dile getirmesi gereken bir tür gibi algılanıyor.'
- 'Türkiye toplumsal sorunlarla mücadelede çok iyi bir noktaya geldi'
Ali Emre ise geçmişle kıyaslandığında, Türkiye'nin her anlamda büyük yol aldığını, zor dönemleri geride bıraktığını anlattı.
Türkiye'nin Ortadoğu'da etkin olmaya başladığına dikkati çeken Emre, şöyle konuştu:
'Türkiye toplumsal sorunlarla mücadelede çok iyi bir noktaya geldi. Maalesef Türk edebiyatı buna eşlik etmiyor. 'Ulustan ümmete' anlayışını yeşertecek şekilde, 3-4 dilde dergimizin çıkması gerekiyor. Çeşitli Müslüman toplumlar arasında köprüler kuran dergilerimiz, kurumlarımız ve kuruluşlarımızın olması gerekiyor. Kıyılarımıza çocuk ölüleri vuruyor. Bir tane şarkımız yok. Bunun onlarca romanı, yüzlerce öyküsü, binlerce şiiri yazılmalıydı. Ya bizim yazarlarımız hiç ilgi duymuyor ya da bu konulardan yalıtıldık. Filistin'e, Mısır'a, Suriye'ye ilgi duyulmuyor. Edebiyatımızın ilgisi kör, sağır ve dilsizdir.'