Hayatını Engelli Ablasına Adadı
Serik'te yaşayan 48 yaşındaki Şükran Akbulut, hayatını 55 yaşındaki down sendromlu ablasına adadı Özel bir bankada çaycılık yaparak geçimini sağlayan Akbulut, ablasına bakabilmek için hiç evlenmedi Akbulut:'Ben onun için varım, onun için yaşıyorum. Ablam benim annem, babam gibidir, tek desteğim odur. Allah ona uzun ömürler versin'
SERVET TÜMER - Antalya'nın Serik ilçesinde yaşayan Şükran Akbulut, ömrünü 55 yaşındaki down sendromlu ablasına adadı.
Türkiye'nin en yaşlı down sendromlu engellilerinden olan ablası Azime Akbulut ile anne ve babasından kalma bir göz evde yaşamını sürdüren 48 yaşındaki Akbulut, ablasına bakabilmek için de hiç evlenmedi.
Özel bir bankada yarı zamanlı çaycılık yapan Şükran Akbulut, kazandığı asgari ücretle ablasına adeta 'bir bebek gibi' bakıp, her türlü ihtiyacını karşılıyor.
1999 yılında annesini, 2006 yılında da babasını kaybettikten sonra birçok zorluğa göğüs germek zorunda kalan Akbulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, engelli ablası ile aynı evde yaşamaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Ablasının çok temiz, titiz, gezmeyi, yemeyi seven birisi olduğunu anlatan Şükran Akbulut, 'Çocukları çok sever ama oyuncaklarını karıştırdılar mı çok kızar. Oyuncakları onun her şeyi. Bir de elinde gördüğünüz sinekliği. O vazgeçilmezimiz.' dedi.
Yaşı ilerledikçe ablasının yürümekte güçlük çektiğine değinen Akbulut, ihtiyaçlarını karşılaması için kendisine yardımcı olduğuna işaret etti.
- 'Onsuz hiçbir yere gitmem'
İşte olduğu saatlerde ablasına evli olan diğer kız kardeşlerinin baktığını belirten Şükran Akbulut, döndükten sonra da onu mutlu edecek şeyler yapmaya çalıştığını söyledi.
Genelde iş dönüşü ablasıyla beraber arkadaşına gittiklerinden bahseden Akbulut, 'Ben onsuz hiçbir yere gitmem, gittiğim zaman da durabileceğim yarım saat ya da 45 dakika. Çünkü sürekli aklım evde olduğu için bir yere gidip gelme şansım sadece onunla var. Onsuz şansım olmaz.' diye konuştu.
Ablasının konuşamadığını belirten Şükran Akbulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Sürekli onunla konuşuyorum. Hatta zamanla konuşur mu acaba diye eve muhabbet kuşu bile aldım ama hiç konuşamadı. Konuşamayan bir insanın dertlerini anlatabilmesi ne kadar zordur bilir misiniz? Ablamı merdivenlerden indirmek de zor. Eve bağımlı kalmasın yeter ki o mutlu olsun diye onun için özel bir asansör yaptırdık. Onunla bir yere gideceğimizde aşağıya inmek için o asansörü kullanıyoruz. Hayatımı ablama adadım. O varsa ben de varım. O benim hayat kaynağım. Ben onun için varım, onun için yaşıyorum. Ablam benim annem ve babam gibidir, tek desteğim odur. Allah ona uzun ömürler versin.'
- 'İyi ki böyle bir ablam var'
Akbulut, hiçbir yardıma ihtiyacı olmadığını, sabahları çay yaptığı özel bir bankanın şubesinden kazandığı asgari ücretin kendisine yettiğini ifade etti.
Hayatından memnun olduğunu anlatan Şükran Akbulut, 'İyi ki böyle bir hayatım var, iyi ki böyle bir ablam var.' diyerek mutluluğunu dile getirdi.
Çok sevdiği ablasına hayatının sonuna kadar bakacağını da kaydeden Akbulut, şöyle konuştu:
'Zaman zaman zorlandığım oluyor. Bunları gerçekten yaşamayan hiç kimse bilemez. Bir dediğini iki etmiyorum. Her insan bir engelli adayıdır. Bizler bunu düşünerek engellilerimize bakmalıyız. Bir gün hepimiz yaşlanacağız, biz bugün engelli ve yaşlılarımıza bakarsak, yarın bizler de bakılırız. Ben ablama severek bakıyorum. Ömrümün sonuna kadar bakmaya da devam edeceğim.'
Kaynak: AA
Türkiye'nin en yaşlı down sendromlu engellilerinden olan ablası Azime Akbulut ile anne ve babasından kalma bir göz evde yaşamını sürdüren 48 yaşındaki Akbulut, ablasına bakabilmek için de hiç evlenmedi.
Özel bir bankada yarı zamanlı çaycılık yapan Şükran Akbulut, kazandığı asgari ücretle ablasına adeta 'bir bebek gibi' bakıp, her türlü ihtiyacını karşılıyor.
1999 yılında annesini, 2006 yılında da babasını kaybettikten sonra birçok zorluğa göğüs germek zorunda kalan Akbulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, engelli ablası ile aynı evde yaşamaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Ablasının çok temiz, titiz, gezmeyi, yemeyi seven birisi olduğunu anlatan Şükran Akbulut, 'Çocukları çok sever ama oyuncaklarını karıştırdılar mı çok kızar. Oyuncakları onun her şeyi. Bir de elinde gördüğünüz sinekliği. O vazgeçilmezimiz.' dedi.
Yaşı ilerledikçe ablasının yürümekte güçlük çektiğine değinen Akbulut, ihtiyaçlarını karşılaması için kendisine yardımcı olduğuna işaret etti.
- 'Onsuz hiçbir yere gitmem'
İşte olduğu saatlerde ablasına evli olan diğer kız kardeşlerinin baktığını belirten Şükran Akbulut, döndükten sonra da onu mutlu edecek şeyler yapmaya çalıştığını söyledi.
Genelde iş dönüşü ablasıyla beraber arkadaşına gittiklerinden bahseden Akbulut, 'Ben onsuz hiçbir yere gitmem, gittiğim zaman da durabileceğim yarım saat ya da 45 dakika. Çünkü sürekli aklım evde olduğu için bir yere gidip gelme şansım sadece onunla var. Onsuz şansım olmaz.' diye konuştu.
Ablasının konuşamadığını belirten Şükran Akbulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Sürekli onunla konuşuyorum. Hatta zamanla konuşur mu acaba diye eve muhabbet kuşu bile aldım ama hiç konuşamadı. Konuşamayan bir insanın dertlerini anlatabilmesi ne kadar zordur bilir misiniz? Ablamı merdivenlerden indirmek de zor. Eve bağımlı kalmasın yeter ki o mutlu olsun diye onun için özel bir asansör yaptırdık. Onunla bir yere gideceğimizde aşağıya inmek için o asansörü kullanıyoruz. Hayatımı ablama adadım. O varsa ben de varım. O benim hayat kaynağım. Ben onun için varım, onun için yaşıyorum. Ablam benim annem ve babam gibidir, tek desteğim odur. Allah ona uzun ömürler versin.'
- 'İyi ki böyle bir ablam var'
Akbulut, hiçbir yardıma ihtiyacı olmadığını, sabahları çay yaptığı özel bir bankanın şubesinden kazandığı asgari ücretin kendisine yettiğini ifade etti.
Hayatından memnun olduğunu anlatan Şükran Akbulut, 'İyi ki böyle bir hayatım var, iyi ki böyle bir ablam var.' diyerek mutluluğunu dile getirdi.
Çok sevdiği ablasına hayatının sonuna kadar bakacağını da kaydeden Akbulut, şöyle konuştu:
'Zaman zaman zorlandığım oluyor. Bunları gerçekten yaşamayan hiç kimse bilemez. Bir dediğini iki etmiyorum. Her insan bir engelli adayıdır. Bizler bunu düşünerek engellilerimize bakmalıyız. Bir gün hepimiz yaşlanacağız, biz bugün engelli ve yaşlılarımıza bakarsak, yarın bizler de bakılırız. Ben ablama severek bakıyorum. Ömrümün sonuna kadar bakmaya da devam edeceğim.'