HDP'nin Balıkesir Mitingi
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Kıyamet, mahşer gününde ismimizle çağıracaklar. Sen ismimi söylemesen bile kıyamette ismimizle çağıracaklar. Sana da bana da soracaklar. O gün geldiğinde bize sorulacak sorular arasında Diyanet İşleri Başkanlığı yoktur. Bize din bilgisi sormayacaklar, imanımızı soracaklar" dedi.
Demirtaş, Balıkesir'de partisince Kuva-i Milliye Meydanı'nda düzenlenen mitingde, 7 Haziran'da sadece bir parti seçmek ve kimlerin milletvekili olacağını belirlemenin ötesinde bir seçim yaşanacağını söyledi.
Bu seçimin çok önemli olduğunu ifade eden Demirtaş, "Ya özgür, demokratik, eşitlikçi, adil bir yaşam, barış içinde bir yaşam, Türkiye'nin her ilinde hiç kimsenin korkmadan, çekinmeden, kimliğinden, mezhebinden, dininden utanmadan, horlanmadan, çekinmeden yaşayacağı bir ülke ya da diktatörlük, tek adamlık sultası ve onun baskısı altında inleyen bir ülke tercihinde bulunulacak" diye konuştu.
Demirtaş, aslında seçimde iki partinin yarışacağını savundu. Bunun iki grup olduğunu kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:
"Biz ve diktatör yanlıları. Yani ezilenlerin, çalışanların, alın teriyle üretenlerin, namusuyla yaşayan, helal lokma yiyenlerin partisi, bir de hırsızların, soyguncuların, talancıların partisi; halkın huzuruna çıkacağız. Hepiniz alın terinizle fabrikada, okulda, tarlada, atölyede, devlet dairesinde üretip ülke ekonomisine katkı sağlıyorsunuz. Gayrisafi milli hasılasının yüzde 80'ini sizler, alın teriyle çalışanlar üretiyor. Cumhurbaşkanı'nın bilmediği asgari ücret var ya 'bin lira' deyip geçtiği, 949 lira ile çalışmak zorunda kalan asgari ücretliler. Sizler bu ülkenin yüzde 80 varlığını alın terinizle üretiyorsunuz. Sizler üretirken, ülkeyi kaldırırken en büyük vergiyi ödüyorsunuz. Maaşla çalışanlar, sizin vergileriniz peşin kesiyorlar. Ülkenin vergilerinin yüzde 70'i bu şekilde toplanıyor. Maaş alırken ödediğiniz vergi bitiyor mu, hayır, harcarken de vergi veriyorsunuz. Aldığınız maaşı, vergisi ödenmiş helal parayı, küçücük miktarı bile harcarken, ekmek almaya gittiğinizde vergi ödüyorsunuz. Telefonla 'alo' dediğinizde vergi ödüyorsunuz. Araca yakıt alırken, bir çorap aldığınızda vergi ödüyorsunuz. Nefes almak bile artık vergiyle bu ülkede. Neredeyse yüzde 95 vergi sizin cebinizden, alın terinizden çıkıyor."
Vergi toplamanın devletin hakkı olduğunu hatırlatan Demirtaş, bu yapılırken adaletli olunması gerektiğini belirtti.
Miting alanı çevresinden bir kadının tepkisi üzerine dinleyicilerine sakin olma çağrısında bulunan Demirtaş, "Düşüncelerini ifade etmek hanımefendinin hakkıdır. Güvenlikçi arkadaşlar, hanımefendiye lütfen nazik davranılsın. Provokasyona gerek yok. Coşkumuzdan, heyecanımızdan asla taviz vermeden, ülkenin barışına, kardeşliğine toz kondurmadan devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
- "Asgari ücret bin 800 lira olacak"
Çalışan, işçi, esnaf ve çiftçiye hak ettiği adil dağıtımın yapılmasının bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Sarayda sultanlar bin liralık altın kaplama bardaktan su içerken, asgari ücretliyi alanlarda asla hakaretlere uğratmayacağız" görüşünü dile getirdi.
Demirtaş, asgari ücretliye bin 800 lira vereceklerini söylediklerinde kendilerine kaynağının sorulduğunu anımsattı.
Asgari ücretlinin, ülkenin vergisinin büyük bölümünü üreten, kaynağını alın terinden alan insanlar olduğunu ifade eden Demirtaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sadaka dağıtmıyorsun ki hakkını teslim edeceğiz ona. Bu ülkede hırsızlık, yolsuzluk, israf olmasın, değil emekliye bin 800, 3 bin 600 lira verseniz bile ülkenin kaynağı bitmez. Dünyanın en zengin coğrafyalarından, ülkelerinden birinde yaşıyoruz. Sağlıklı yatırım ve büyüme politikasıyla üreticiyi, tarımı, çiftçiyi, hayvancılığı, esnafı geliştirirsek zaten asgari ücret bin 800 liranın çok üzerine kendiliğinden çıkacak. Hayvancılığı, küçük üreticiyi bitirmek için her şeyi yaptılar. Büyük tarımsal yatırımlara prim veriyorlar. Mevsimlik tarım işçisini, üreticiyi bitirmek istiyorlar. Küçük üretici, çiftçi olmayın, işsiz kalın istiyorlar. Gidin fabrika kapılarında iş dilenin istiyorlar. Ucuz işçi ol ki içeride çalışan işçi de çok bağırıp çağırmasın, hakkını aramasın. Dışarıda ne kadar işsiz varsa, içeride çalışanı sömürmek bu kadar kolay oluyor. Tarımı da hayvancılığı da bitirmeye devam edecekler."
Balıkesir'de zeytincilik yapılmamasının istendiğini ileri süren Demirtaş, Büyükşehir Belediyesinin bütün tarım arazilerini, doğal sit alanlarını imara açacağını iddia etti.
Sahil bölgesine betonarme binalar dikileceğini savunan Demirtaş, "Size iş mi yaratacaklar? Ancak sizi lüks otellerin bulaşıklarını yıkayın, sıvasını yapın, inşaatında çalışın diye değerlendirecekler. Ömrübillah bir gün tatil yapamayacağınız otellerin temizliğini yapmak size düşecek" görüşlerini aktardı.
- Gençlere "genç yaşam kartı"
Emekçiden yana oldukları için kendilerine "çılgın" denildiğini belirten Demirtaş, "Emekçiden yana ekonomiyi savunduğumuz için çılgın oluyoruz da 'İstanbul'a kanal açacağız' diyenler akıllı oluyor. Emekçiden yana olanı çılgın diye nitelendiriyorlar, buysa çılgınlık vallahi çılgınız, halktan, emekçiden yana olacağız" dedi.
Ev kadınlarının dünyanın en zor işini yaptığını vurgulayan Demirtaş, kirli bulaşıkları, çamaşırları yıkayanlara işsiz denilemeyeceğini söyledi. Bu emeğin karşılıksız kalmaması gerektiğini belirten Demirtaş, iktidara gelmeleri halinde bütün ev kadınlarının sosyal sigorta kapsamına alınacağını, emekli olacağını kaydetti.
Gençlerin birçoğunun iyi okullarda okuyup bitirmelerine rağmen işsiz kaldığını anlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sağlıklı eğitim ve istihdam politikası olmadığı için işsiz kalıyorsunuz. Telefonunuzun, internetinizin parası olsun diye 15-25 yaş arası bütün gençlere, genç yaşam kartı dağıtacağız. Her ay otomatik 200 lira yükleyeceğiz. En azından bir çay paranız cebinizde olsun. Sizlere iş yaratana kadar genç arkadaşlarımıza destek olalım istiyoruz. Bebeklere, çocuklara, özellikle çocuğunu sağlıklı beslemekte zorlananlar için gıda bankaları oluşturacağız. Bebeklere ücretsiz gıda dağıtacağız. Gıda sosyal haktır. Bunu bizler verirken bir sadaka kültürüyle yapmayacağız. HDP, Türkiye'nin siyaset yapma biçimini, anlayışını değiştiriyor. HDP, faşizmin, ırkçılığın, din tüccarlığının bittiği bir dönemde siyasete damgasını vuruyor. Bu tür siyaset yapanlar Türkiye'de iktidara gelemeyeceklerini görecekler. 7 Haziran'da barajı aştığımızda göreceksiniz, din tüccarları, faşizmden, ırkçılıktan beslenenler bu topraklarda bizi birbirimize düşüremeyecekler. Ne yapacağız, sabırla, inatla, kararlılıkla çalışacağız. Her eve gireceğiz. Mesajı her eve götüreceğiz. Bu ülkede barış, huzur, kardeşlik içinde, eşit ve adaletli yaşam kurmak istiyoruz."
Demirtaş, milletvekili çıkarıp çıkarmayacaklarının halkın tercihi olacağını, saygı duyacaklarını anlattı.
- "Provokasyonlara gelmeyin"
"Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere AKP, her yerde provokasyon yaptırıyor" iddiasında bulunan Demirtaş, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin her yerinde yaşanan provokasyonlar AKP'nin örgütlediği provokasyonlardır. İktidardan düşmemek için bütün ülkeyi ateşe verecek kadar çılgınlaşmış durumdalar. Onların durdurmanın yolu bizim barajı aşmamızdır. Bu yüzden bütün Türkiye'den destek istiyoruz, barajı aşacağız. Barajı aşacağız, AKP diktasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanı halkın, devletin parasıyla her yerde HDP'ye karşı, baraj altında kalması için kampanya yürütüyor. Bunu da hiç sıkılmadan söylüyor, 'Devletin parasıyla miting yapıyorum' diyor. Sizin verdiğiniz vergilerle bütçe oluşuyor. Bütçeden Cumhurbaşkanlığı payı ayrılıyor. Bizzat payımıza düşen kısmını helal etmiyorum. Neyin hakkıymış? Bir Cumhurbaşkanı ülkeyi bu kadar ateşe atabilir mi? Sen bir Cumhurbaşkanı olarak meydan meydan dolaşıp bütün partileri, bütün seçim faaliyetlerini kardeşlik temelinde yapmaya çağırsan daha doğru olmaz mı? Özgürce seçim çalışmaları yapılsın diye tansiyonu düşürsen daha iyi olmaz mı? Gittiği her yerde bizi inancımızı, kimliğimizi yuhalatıyor. Bir cumhurbaşkanına yakışır mı Allah aşkına? Ülkeyi kamplaştırma, kutuplaştırma siyaseti tam da budur, gerilimi yaratma siyaseti budur."
Demirtaş, "HDP şiddetten besleniyor" denildiğine işaret ederek, seçim çalışmaları başladığından bu yana 41 seçim bürosu ve ilçe teşkilatının saldırıya uğradığını, yakılıp yıkıldığını öne sürdü.
Her şeye rağmen sabırlı olmaları gerektiğine dikkati çeken Demirtaş, şöyle konuştu:
"Rakip partinin bayrağı mı asılacak, yeterli elemanı mı yok, siz yardımcı olun bayrağını asın. 'Biz kendimize güveniyoruz' deyin. Asla onların şiddet provokasyonuna teslim olmayacağız. Taşıdığımız mesaj, omuzlarımızdaki sorumluluk yükü, tarihidir. Sabırla çalışacağız ve 7 Haziran'a kadar bunların provokasyonlarına gelmeyeceğiz. Özellikle din tüccarlığı yapanların tezgahına asla düşmeyin. Kimsenin, kimsenin inancını, imanını sorgulamaya hakkı yok ancak Yaradan sorgular. Kimsenin haddine değil. Zannedersiniz ki ellerinde bir iman ölçer var, herkesin imanını ölçüyor; 'Sen inanıyorsun, sen inanmıyorsun...' Kusura bakmasınlar ama Allah'tan başka kimseye hesap vermek zorunda değiliz. Kıyamet, mahşer gününde ismimizle çağıracaklar. Sen ismimi söylemesen bile kıyamette ismimizle çağıracaklar. Sana da bana da soracaklar. O gün geldiğinde bize sorulacak sorular arasında Diyanet İşleri Başkanlığı yoktur. Bize din bilgisi sormayacaklar, imanımızı soracaklar. Kim geçecek, kim kalacak onu Allah bilir. Ordinaryüs profesör din alimi de olsan, imanın, inancın yoksa zerre kadar o din bilgisinin kıymeti yoktur."
- Miting öncesi ve sonrasında yaşananlar
Miting alanına gelen partililerden bazılarının polis kontrol noktasından geçerken aranmak istememesi üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı. Gerginliğin sona ermesiyle partililer, üst aramalarının ardından miting alanına alındı.
Demirtaş'ın konuşması sırasında alana slogan atarak girmek isteyen karşıt görüşlü bir grup, polis ekiplerince engellendi. Bu grup, daha sonra miting bitimiyle dağılan HDP'lilerin üzerine yürümek istedi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı bölgede polisi aşamayan grup ile HDP'liler birbirlerine slogan attı. Polis, HDP'lilerin üzerine gitmeye çalışan karşıt grubu biber gazıyla dağıtmaya çalıştı. "Sonsuza kadar memleket" pankartı açan grup, bir süre sonra dağıldı.
HDP İl Başkanlığına doğru yürüyen başka bir grup da polis engeline takılırken, sağduyu çağrısının yapılması üzerine buradan ayrılıp Büyükşehir Belediyesi binası önünde toplandı. Bu kişiler, İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra bölgeden ayrıldı.
Kaynak: AA
Bu seçimin çok önemli olduğunu ifade eden Demirtaş, "Ya özgür, demokratik, eşitlikçi, adil bir yaşam, barış içinde bir yaşam, Türkiye'nin her ilinde hiç kimsenin korkmadan, çekinmeden, kimliğinden, mezhebinden, dininden utanmadan, horlanmadan, çekinmeden yaşayacağı bir ülke ya da diktatörlük, tek adamlık sultası ve onun baskısı altında inleyen bir ülke tercihinde bulunulacak" diye konuştu.
Demirtaş, aslında seçimde iki partinin yarışacağını savundu. Bunun iki grup olduğunu kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:
"Biz ve diktatör yanlıları. Yani ezilenlerin, çalışanların, alın teriyle üretenlerin, namusuyla yaşayan, helal lokma yiyenlerin partisi, bir de hırsızların, soyguncuların, talancıların partisi; halkın huzuruna çıkacağız. Hepiniz alın terinizle fabrikada, okulda, tarlada, atölyede, devlet dairesinde üretip ülke ekonomisine katkı sağlıyorsunuz. Gayrisafi milli hasılasının yüzde 80'ini sizler, alın teriyle çalışanlar üretiyor. Cumhurbaşkanı'nın bilmediği asgari ücret var ya 'bin lira' deyip geçtiği, 949 lira ile çalışmak zorunda kalan asgari ücretliler. Sizler bu ülkenin yüzde 80 varlığını alın terinizle üretiyorsunuz. Sizler üretirken, ülkeyi kaldırırken en büyük vergiyi ödüyorsunuz. Maaşla çalışanlar, sizin vergileriniz peşin kesiyorlar. Ülkenin vergilerinin yüzde 70'i bu şekilde toplanıyor. Maaş alırken ödediğiniz vergi bitiyor mu, hayır, harcarken de vergi veriyorsunuz. Aldığınız maaşı, vergisi ödenmiş helal parayı, küçücük miktarı bile harcarken, ekmek almaya gittiğinizde vergi ödüyorsunuz. Telefonla 'alo' dediğinizde vergi ödüyorsunuz. Araca yakıt alırken, bir çorap aldığınızda vergi ödüyorsunuz. Nefes almak bile artık vergiyle bu ülkede. Neredeyse yüzde 95 vergi sizin cebinizden, alın terinizden çıkıyor."
Vergi toplamanın devletin hakkı olduğunu hatırlatan Demirtaş, bu yapılırken adaletli olunması gerektiğini belirtti.
Miting alanı çevresinden bir kadının tepkisi üzerine dinleyicilerine sakin olma çağrısında bulunan Demirtaş, "Düşüncelerini ifade etmek hanımefendinin hakkıdır. Güvenlikçi arkadaşlar, hanımefendiye lütfen nazik davranılsın. Provokasyona gerek yok. Coşkumuzdan, heyecanımızdan asla taviz vermeden, ülkenin barışına, kardeşliğine toz kondurmadan devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
- "Asgari ücret bin 800 lira olacak"
Çalışan, işçi, esnaf ve çiftçiye hak ettiği adil dağıtımın yapılmasının bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Sarayda sultanlar bin liralık altın kaplama bardaktan su içerken, asgari ücretliyi alanlarda asla hakaretlere uğratmayacağız" görüşünü dile getirdi.
Demirtaş, asgari ücretliye bin 800 lira vereceklerini söylediklerinde kendilerine kaynağının sorulduğunu anımsattı.
Asgari ücretlinin, ülkenin vergisinin büyük bölümünü üreten, kaynağını alın terinden alan insanlar olduğunu ifade eden Demirtaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sadaka dağıtmıyorsun ki hakkını teslim edeceğiz ona. Bu ülkede hırsızlık, yolsuzluk, israf olmasın, değil emekliye bin 800, 3 bin 600 lira verseniz bile ülkenin kaynağı bitmez. Dünyanın en zengin coğrafyalarından, ülkelerinden birinde yaşıyoruz. Sağlıklı yatırım ve büyüme politikasıyla üreticiyi, tarımı, çiftçiyi, hayvancılığı, esnafı geliştirirsek zaten asgari ücret bin 800 liranın çok üzerine kendiliğinden çıkacak. Hayvancılığı, küçük üreticiyi bitirmek için her şeyi yaptılar. Büyük tarımsal yatırımlara prim veriyorlar. Mevsimlik tarım işçisini, üreticiyi bitirmek istiyorlar. Küçük üretici, çiftçi olmayın, işsiz kalın istiyorlar. Gidin fabrika kapılarında iş dilenin istiyorlar. Ucuz işçi ol ki içeride çalışan işçi de çok bağırıp çağırmasın, hakkını aramasın. Dışarıda ne kadar işsiz varsa, içeride çalışanı sömürmek bu kadar kolay oluyor. Tarımı da hayvancılığı da bitirmeye devam edecekler."
Balıkesir'de zeytincilik yapılmamasının istendiğini ileri süren Demirtaş, Büyükşehir Belediyesinin bütün tarım arazilerini, doğal sit alanlarını imara açacağını iddia etti.
Sahil bölgesine betonarme binalar dikileceğini savunan Demirtaş, "Size iş mi yaratacaklar? Ancak sizi lüks otellerin bulaşıklarını yıkayın, sıvasını yapın, inşaatında çalışın diye değerlendirecekler. Ömrübillah bir gün tatil yapamayacağınız otellerin temizliğini yapmak size düşecek" görüşlerini aktardı.
- Gençlere "genç yaşam kartı"
Emekçiden yana oldukları için kendilerine "çılgın" denildiğini belirten Demirtaş, "Emekçiden yana ekonomiyi savunduğumuz için çılgın oluyoruz da 'İstanbul'a kanal açacağız' diyenler akıllı oluyor. Emekçiden yana olanı çılgın diye nitelendiriyorlar, buysa çılgınlık vallahi çılgınız, halktan, emekçiden yana olacağız" dedi.
Ev kadınlarının dünyanın en zor işini yaptığını vurgulayan Demirtaş, kirli bulaşıkları, çamaşırları yıkayanlara işsiz denilemeyeceğini söyledi. Bu emeğin karşılıksız kalmaması gerektiğini belirten Demirtaş, iktidara gelmeleri halinde bütün ev kadınlarının sosyal sigorta kapsamına alınacağını, emekli olacağını kaydetti.
Gençlerin birçoğunun iyi okullarda okuyup bitirmelerine rağmen işsiz kaldığını anlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sağlıklı eğitim ve istihdam politikası olmadığı için işsiz kalıyorsunuz. Telefonunuzun, internetinizin parası olsun diye 15-25 yaş arası bütün gençlere, genç yaşam kartı dağıtacağız. Her ay otomatik 200 lira yükleyeceğiz. En azından bir çay paranız cebinizde olsun. Sizlere iş yaratana kadar genç arkadaşlarımıza destek olalım istiyoruz. Bebeklere, çocuklara, özellikle çocuğunu sağlıklı beslemekte zorlananlar için gıda bankaları oluşturacağız. Bebeklere ücretsiz gıda dağıtacağız. Gıda sosyal haktır. Bunu bizler verirken bir sadaka kültürüyle yapmayacağız. HDP, Türkiye'nin siyaset yapma biçimini, anlayışını değiştiriyor. HDP, faşizmin, ırkçılığın, din tüccarlığının bittiği bir dönemde siyasete damgasını vuruyor. Bu tür siyaset yapanlar Türkiye'de iktidara gelemeyeceklerini görecekler. 7 Haziran'da barajı aştığımızda göreceksiniz, din tüccarları, faşizmden, ırkçılıktan beslenenler bu topraklarda bizi birbirimize düşüremeyecekler. Ne yapacağız, sabırla, inatla, kararlılıkla çalışacağız. Her eve gireceğiz. Mesajı her eve götüreceğiz. Bu ülkede barış, huzur, kardeşlik içinde, eşit ve adaletli yaşam kurmak istiyoruz."
Demirtaş, milletvekili çıkarıp çıkarmayacaklarının halkın tercihi olacağını, saygı duyacaklarını anlattı.
- "Provokasyonlara gelmeyin"
"Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere AKP, her yerde provokasyon yaptırıyor" iddiasında bulunan Demirtaş, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin her yerinde yaşanan provokasyonlar AKP'nin örgütlediği provokasyonlardır. İktidardan düşmemek için bütün ülkeyi ateşe verecek kadar çılgınlaşmış durumdalar. Onların durdurmanın yolu bizim barajı aşmamızdır. Bu yüzden bütün Türkiye'den destek istiyoruz, barajı aşacağız. Barajı aşacağız, AKP diktasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanı halkın, devletin parasıyla her yerde HDP'ye karşı, baraj altında kalması için kampanya yürütüyor. Bunu da hiç sıkılmadan söylüyor, 'Devletin parasıyla miting yapıyorum' diyor. Sizin verdiğiniz vergilerle bütçe oluşuyor. Bütçeden Cumhurbaşkanlığı payı ayrılıyor. Bizzat payımıza düşen kısmını helal etmiyorum. Neyin hakkıymış? Bir Cumhurbaşkanı ülkeyi bu kadar ateşe atabilir mi? Sen bir Cumhurbaşkanı olarak meydan meydan dolaşıp bütün partileri, bütün seçim faaliyetlerini kardeşlik temelinde yapmaya çağırsan daha doğru olmaz mı? Özgürce seçim çalışmaları yapılsın diye tansiyonu düşürsen daha iyi olmaz mı? Gittiği her yerde bizi inancımızı, kimliğimizi yuhalatıyor. Bir cumhurbaşkanına yakışır mı Allah aşkına? Ülkeyi kamplaştırma, kutuplaştırma siyaseti tam da budur, gerilimi yaratma siyaseti budur."
Demirtaş, "HDP şiddetten besleniyor" denildiğine işaret ederek, seçim çalışmaları başladığından bu yana 41 seçim bürosu ve ilçe teşkilatının saldırıya uğradığını, yakılıp yıkıldığını öne sürdü.
Her şeye rağmen sabırlı olmaları gerektiğine dikkati çeken Demirtaş, şöyle konuştu:
"Rakip partinin bayrağı mı asılacak, yeterli elemanı mı yok, siz yardımcı olun bayrağını asın. 'Biz kendimize güveniyoruz' deyin. Asla onların şiddet provokasyonuna teslim olmayacağız. Taşıdığımız mesaj, omuzlarımızdaki sorumluluk yükü, tarihidir. Sabırla çalışacağız ve 7 Haziran'a kadar bunların provokasyonlarına gelmeyeceğiz. Özellikle din tüccarlığı yapanların tezgahına asla düşmeyin. Kimsenin, kimsenin inancını, imanını sorgulamaya hakkı yok ancak Yaradan sorgular. Kimsenin haddine değil. Zannedersiniz ki ellerinde bir iman ölçer var, herkesin imanını ölçüyor; 'Sen inanıyorsun, sen inanmıyorsun...' Kusura bakmasınlar ama Allah'tan başka kimseye hesap vermek zorunda değiliz. Kıyamet, mahşer gününde ismimizle çağıracaklar. Sen ismimi söylemesen bile kıyamette ismimizle çağıracaklar. Sana da bana da soracaklar. O gün geldiğinde bize sorulacak sorular arasında Diyanet İşleri Başkanlığı yoktur. Bize din bilgisi sormayacaklar, imanımızı soracaklar. Kim geçecek, kim kalacak onu Allah bilir. Ordinaryüs profesör din alimi de olsan, imanın, inancın yoksa zerre kadar o din bilgisinin kıymeti yoktur."
- Miting öncesi ve sonrasında yaşananlar
Miting alanına gelen partililerden bazılarının polis kontrol noktasından geçerken aranmak istememesi üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı. Gerginliğin sona ermesiyle partililer, üst aramalarının ardından miting alanına alındı.
Demirtaş'ın konuşması sırasında alana slogan atarak girmek isteyen karşıt görüşlü bir grup, polis ekiplerince engellendi. Bu grup, daha sonra miting bitimiyle dağılan HDP'lilerin üzerine yürümek istedi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı bölgede polisi aşamayan grup ile HDP'liler birbirlerine slogan attı. Polis, HDP'lilerin üzerine gitmeye çalışan karşıt grubu biber gazıyla dağıtmaya çalıştı. "Sonsuza kadar memleket" pankartı açan grup, bir süre sonra dağıldı.
HDP İl Başkanlığına doğru yürüyen başka bir grup da polis engeline takılırken, sağduyu çağrısının yapılması üzerine buradan ayrılıp Büyükşehir Belediyesi binası önünde toplandı. Bu kişiler, İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra bölgeden ayrıldı.