Burhan Kuzu Açıklaması 'Tiranlık Hep Parlamenter Dönemlerde Türemiş'

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Hiçbir zaman başkanlık modellerinde tiranlık türememiş. Tiranlık hep parlamenter dönemlerde türemiş” dedi.

Burhan Kuzu Açıklaması 'Tiranlık Hep Parlamenter Dönemlerde Türemiş'
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Aksaray Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti tarafından Belediye Tiyatro Salonu’nda düzenlenen "Başkanlık Sistemi" konulu konferansa yaptığı katıldı.

Türkiye’de başkanlık sisteminin iyi anlatılmadığından dolayı herkesin önyargılı olarak yaklaştığını, başkanlık sisteminin yönetim alanında birçok kolaylık sağlayacağını aktaran Kuzu, “Biz parlamentodaki milletvekillerimizi bu sistemle liste usulü seçmeyeceğiz. Bölgeleri küçültmek için illerin vekil sayısı artabilir. 550 milletvekili bugün için bana çok. Bu parlamenter sistemde hiç gerek yok. Ama başkanlıkla 550 az gelir. Çünkü bu sistemde bölge küçülecek her bir bölgeye yakın olarak dağılım yapılacak. Dolayısıyla siz kimden hesap soracaksanız sandıkta soracaksınız” şeklinde konuştu.

Başkanlık sisteminde merkez sağ ve merkez solun olacağını belirten Kuzu, herkesin yönetime gelmesinde şanslarının eşit olduğunu ifade etti.

Göreve gelen kişinin herkesçe kabul görmesi için halkı kucaklaması gerektiğini ifade eden Kuzu, şöyle devam etti:

“Göreve gelmesi için kişiye halkın önce güven vermesi gerekiyor. Yüzde elli artı bir almak o kadar zor ki. Yarıdan bir fazla alacaksın. Herkese kucak açacaksın. Bu modelin formülü şu. Gelecek olan kimse sağ ya da sol olsun fark etmez. Mevlana’nın dediği söz gibi ‘Ne olursan ol yine de gel’ demesi lazım. Bunu yapan başkan olur ancak. Bunu yapan yüzde 51’i alır. Yapamayan da havasını alır. Bu kadar basit. Alevisi, Sünni’si hepsi benim kardeşimdir diye kucakladığın anda seni getirirler. Yok şunu bilmem de, berikini bilmem de diyerek başa gelemezsin. Sol evvela bunu yapacak.”

"BAŞKANLIK SİSTEMİNDE TİRANLIK VE DİKTATÖRLÜK YOK"

Başkanlık modelinde tiranlık ve diktatörlüğün olmadığını, bu şekilde yapılan yorumların başkanlık sistemini lekelemeye çalıştığını anlatan Kuzu şunları kaydetti:

“Başkanlık modelinde; tiranlık, diktatörlüktür otoriter modellerini başkanlık sistemiyle ilişkilendiremezsiniz. Şimdi bir adamın yetkisini kullanıp tiranlık, despotluk olabilmesi için bir yetki lazım, elinde bir şey olacak. O yetkiler de para ve kanundur. Bugün ki modelle bu iki güç başbakanın elinde. Başbakan istese bugün tiran olur. Ama başkanlık modelindeki başkanın elinde ne kanun var, ne de para var. Dolayısı ile burada tiranlık falan o kadar uzak bir ihtimal ki, kaldı ki, yüzde 51 ile bir memleket tiranı seçiyorsa zaten o artık onu hak etmiş demek. Yani bir memlekette yüzde 51 ile hatta 2. turda yüzde 70 ile bir adam gelecek, o memleket artık bizim malum Hazreti Peygamberin de hadisi şerifinde herkes layık olduğu idareyle yönetilir. Bu kadar nettir. Falan gelirse, falan gelmezse diye bir şey yok. Kendi düşen ağlamaz. Bu milletin yüzde 70’i böyle birini seçiyorsa yapacak da çok fazla bir şey yok bana sorarsanız. Ama sistemin kendi bunu getirmez. Hiçbir zaman başkanlık modellerinde tiranlık türememiş. Tiranlık hep parlamenter dönemlerde türemiş. Hitler, Mussolini hep bunlar parlamenter sistemin diktatörleridir.”

"MENDERES’İN ASILMA SEBEBİ EZANI ARAPÇA’YA ÇEVİRMESİ"

Konferansında geçmiş dönemlerden bahseden Burhan Kuzu, Menderes’in neden asıldığını anlattı. Menderesin asılmasının sebebinin ezanı Arapça’ya çevirmesi olduğunu belirten Kuzu, “Menderes’in asılmasının asıl sebebi şunu yapmış bunu yapmış değil, geçin bunları. Tek bir nedeni var, ezanı Türkçe’den Arapça’ya çevirmiş olmasıdır, aslına çevirmesidir. Suçu bu. Dediler ki orada, İsmet Paşa, ‘Menderes Menderes, bir gün gelir seni ben de kurtaramam’ gün geldi hakikaten ve idamla işi bitirdiler. Menderes’i Yassıada’da yargıladılar ve orada da idamına karar verip astılar. Üzerinde sigara söndürdüler, yüzüne tükürdüler, memleketin başbakanı. O günkü askerler yaptı bunu. Maalesef arkadaşlar utanmadan o alçaklar hem iki bakanı, bir başbakanı astılar, hem de aylar sonra kefen parasını, ip parasını cellat parasını ailelerinden talep ettiler. Bu kadar alçak bunlar. Adamların ailelerine bir acı daha çektirdiler. Fatura ufacık bir fatura, bu nasıl bir şeydir. Menderes saf adam, temiz adam. Yargılandığı zaman Eskişehir’de şaşırıyor. Gece saat 3’te geliyor Bent Deresi’nden. Bakanlar diyor ki, ‘Bir darbe hazırlığı var sayın Başbakanım. Ne diyorsunuz’ Ya ne hazırlığı olacak arkadaş. Ben şimdi geldim Bent Deresi’nden, yol yapılıyor evime gidemiyorum aylarca. Bu kapıdaki asker neden silah çeksin bana. O kapıdaki asker zavallı Anadolu çocuğu bizim gibi. Onun bir suçu yok ki. Esas o yukarıda oturanlara bakman lazım. Ama maalesef siyasette saflık da iyi olmuyor. 1957’de o ihtilal yapan 60’daki listeyi sundular Başbakana. Önce açığa aldı sonra affetti bunları. Aynı adamlar darbe yaptılar. Acımayacaksın bu gibi işlerde. Devlet meselesinde asla acımayacaksın. Ne ise gereği yapacaksın. Mesele bu kadar basit. Menderes idamını anlıyor, orada bir asker var kapıda. Ona nereli olduğunu soruyor. Asker de Muşlu olduğunu söylüyor. Orada Gıyasettin bey var bizim milletvekilimiz tanır mısın diyor. Asker de tanırım efendim diyor. Sana bir mektup versem verir misin diyor. Veririm efendim diyor ve Menderes orada bir mektup yazıyor ve o mektup yayınlandı. Mektupta diyor ki, ‘Ey CHP, İsmet Paşa ve darbe yapanlar. Beni asmayacaktınız aslında’ Asılacağını biliyor yani. ‘Asmasaydınız bu millet sizi günün birinde tekrar hükümet ederdi. Ama beni astınız, siz asla hükümet yüzü göremezsiniz’ diyor. 50 yıldır da bakın böyle oluyor. Bu kadar basit. Dolayısı ile neden gelmiyoruzun arkasında bunlar var. Bunları çok iyi görmemiz lazım” şeklinde konuştu.

"İYİ Kİ AK PARTİ KURULMUŞ"

AK Parti’nin çalışmalarından bahseden Burhan Kuzu, “İyi ki bu partiyi kurmuşuz. Çok yol aldık Türkiye’de. 13 senede çok güzel şeyler yaptık. Rakamlara döktüğün zaman hangi birini sayacaksın. Sağlıktan tut, eğitimden tut, yollardan tut, nereden tutarsan tut her taraftan baktığınız zaman büyük bir hamle görüyorsunuz. Bu hamlenin bir benzerini kendi ölçeğinde Menderes yaptı, bir benzerini Demirel yaptı, iletişim ve sanayi bölümünde de Özal yaptı. Şimdi Türkiye çok ataklar yaptı, birilerini rahatsız etti bu. Sen misin IMF’ye borcunu ödeyip de baskımızdan kurtulan. Gırtlağına sarılmış Türkiye. Devraldığımız zamanda. Pasaportun geçmez, 7 bin 500 repo, faizler, rahmetli Ecevit Hollanda’ya gitti geldi bir kuruş para alamadı ve hüngür hüngür ağladı. Ben de evde ağladım. Şimdi IMF bizden para istiyor. Borç verin diyor. 5 Milyar dolarlık borç verecek duruma gelmişiz. Kasamızda para var, 150 Milyar dolar Merkez Bankası’nda rezervimiz var. Hazinede de var” dedi.

"KEMAL BEY PARALARI EMEKLİYE DAĞITIP KAÇACAK"

Kuzu, “Şimdi diyorlar ki, Kemal bey, emekliye şunu vereceğim, bilmem neye bunu vereceğim, bunları verebilir mi diyor. Verir, bana bir dört yıl verin diyor zaten fazla istemiyor ki adam sizden. Ondan sonra alacak bunu Kemal dağıtacak emekliye, sonra Kemal kaçacak. Bul Kemal’i bulabilirsen. Gazetelerde var. SSK’nın başında olduğu zamanlarda söylediği şeyler var. Aman diyor işçinin emekli yaşını yükseltelim. Bu söyledikleri de doğru şeyler. Başka çare yok. Dünyanın gidiş hattı bu. Haziran ayında maaş veremez duruma düştük, batmış diyor. Çünkü arkadaşlar dünyada 3 çalışan 1 emekli kuralı var, kural bu. Başka da bunun çaresi yok. 2 emekli 2 çalışan olmuyor. 1 çalışan 3 emekli hiç olmuyor. Dolayısı ile dengeyi kurmak zorundayız. Yoksa emeklimiz de başımızın tacı, çalışanımız da başımızın tacı bu ayrı bir mesele. Verdik mi, az verdik tamam, belki çok veremedik ama gönülden çok şey geçiyor ama maalesef olmuyor” şeklinde konuştu.

"BÜYÜYEN PASTAYI DAĞITIRSAN ORTADA KALIRSIN"

Burhan Kuzu, “Biz önce pastayı büyütmek istiyoruz. Büyümüş bir pastadan pay da artar. Pasta da eh biraz büyüdü. Pasta büyümeden arkadaşlar dağıtamazsın. Tamam pasta büyüdü dağıtırsın sonra ne yapacaksın. Kaldın ortada. Eğer şey başa gelirse, öyle bir ihtimal de yokta, nedir o Kılıçdaroğlu, Somuncu Baba’nın hemen ekmek çıkartmaya başlaması lazım. Aç kalır Türkiye. O bakımdan reylerimizi kullanırken eski Türkiye’yi düşünerek karar vermemiz lazım. Sürekli kazanan, sürekli ilerleyen, Türkiye’ye ataklar yaptıran bir sisteme geçmemiz gerekiyor. Yavaş gidiyor Türkiye, bütün hızımıza rağmen yavaş gidiyor Türkiye. O bakımdan ayak bağı olanları bir kenara çekmemiz gerekiyor Türkiye’de” diye konuştu.

Kaynak: İHA