'Barış İçin Kenetlendi Ellerimiz, Biz Biriz Beraberiz'
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, "Terörün vicdanları nasıl kanattığını biz kadınlar çok iyi biliyoruz ve çok iyi anlıyoruz. Çünkü biz anneyiz ve terör çocuklarımızın hayatlarıyla oynanan kirli, karanlık, insafsız bir oyun. Kadın, fıtratı gereği, tabiatı gereği insanlığın vicdanıdır. Öyleyse terörün tam karşısında dimdik durması gerekenler en başta bizleriz" dedi.
Sare Davutoulu, Türkiye İş Kadınları Derneği'nce (TİKAD) düzenlenen "Barış İçin Kenetlendi Ellerimiz, Biz Biriz Beraberiz" başlıklı toplantıda konuştu.
TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut'un konuşmasına değinen Davutoğlu, "Esma Esed'in kendi ülkesinde ölen, öldürülen, kaçmak zorunda kalan dünyanın her bir yerinde çeşitli şekillerde ıstırap çeken, denizlerde boğulan yüzlerce, binlerce evladın acısına daha sonra duyarsız kaldığını hep birlikte müşahede ettik" diye konuştu.
Son aylarda yaşanan terör olaylarından herkesin etkilendiğini belirten Davutoğlu, "sokağında hendek kazılan, hastasını hastaneye götüremeyen veya iki ateş arasında kalan insanların elinden tutmak, onların hissiyatını paylaşmak ve hayatın her alanında normale dönmelerine destekte bulunmak zorunda" olduklarını anlattı.
Terör saldırılarında hayatını kaybeden güvenlik güçlerine, vatandaşlara ve 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan menfur saldırıda hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Davutoğlu, "Bu sabah Diyarbakır'dan üzücü bir haber, iki polisimizin şehit haberini aldık. Bu polislerimizin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Bu ölümlerin son bulmasını temenni ediyorum" dedi.
Sare Davutoğlu, Erzurum'da 6 Ekim'de şehit aileleriyle bir araya geldiğini ve buradaki bir şehit annesinin, "Benim oğlumu şehit edenlerin anneleri için de çok üzülüyorum" dediğini anlatarak, bu buluşmada ortaya konacak ortak iradenin çok önemli bir toplumsal mesaj vereceği kanaatini taşıdığını bildirdi.
Terörün dilinin nefretin, düşmanlığın, zulmün ve şiddetin dili olduğunu herkesin bildiğini, terörün, ezerek, yıkarak, yok ederek, talan ederek, en önemlisi de toplumları umutsuzluğa sevk ederek amacına ulaşmaya çalıştığını belirten Davutoğlu, "Kepenk kapatan esnaflar, bölgeden göç edenler, umutsuzluğa kapılan çiftçiler. İşte terör tam da bunu yapmak istiyor" ifadelerini kullandı.
- "Terör, insafsız bir oyun"
Terörün amacı ne olursa olsun, kimden ve hangi kaynaktan gelirse gelsin cinayet, zulüm ve insanlık suçu olduğunu vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle devam etti:
"Terörün vicdanları nasıl kanattığını biz kadınlar çok iyi biliyoruz ve çok iyi anlıyoruz. Çünkü biz anneyiz ve terör çocuklarımızın hayatlarıyla oynanan kirli, karanlık, insafsız bir oyun. Kadın, fıtratı, tabiatı gereği insanlığın vicdanıdır. Öyleyse terörün tam karşısında dimdik durması gerekenler en başta bizleriz. Teröre karşı milletçe yekvücut olacaksak, o vücudun kalbi kadın olmak zorundadır. Çocuklarımızı teröre, şiddete kurban vermemek için daha kuvvetli bir ses vermeliyiz. Biz kadınlar olarak sağlam ve kararlı olursak, bu bilinç bütün topluma çok daha kolay yayılacak, bu kirli hesaplar milletimizin ortak iradesiyle bozulacaktır. Hiçbir kötü niyet, kadınların şefkat ve merhametinden daha büyük bir güç olamaz."
- "Gaz bombası kapsüllerine çiçek eken Filistinli köylü kadın"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, kadın güçlü olduğunda Türkiye'nin de güçlü olacağını dile getirerek, "Bu salondaki toplumun her kesiminden kadınlarımızın ülkemizde barışa yapacağı katkıları çok değerli görüyor ve çok önemsiyorum" dedi.
Dünyanın birçok yerinde savaşın, çatışmaların, zulmün açtığı yaraları sevgiyle, şefkatle sarmaya çalışan kadınlar olduğunu anlatan Davutoğlu, "Filistin'in Ramallah kenti yakınlarındaki Bilin köyüne giderseniz inanılmaz renkli bir çiçek tarlası görürsünüz. Kullanılmış gaz bombası kapsüllerine çiçek eken Filistinli köylü kadın, barışın çiçeklerinin her zaman her yerde açacağının kanıtıdır. Filistinlilerin evlerinin yıkılmaması için kendini iş makinelerinin önüne atan Amerikalı aktivist Rachel Corrie'yi her hatırladığımızda hepimizin boğazı düğümlenmiyor mu?" diye konuştu.
- "Çözüm Süreci şimdiden tarihe geçti"
Sare Davutoğlu, bir barış ve kardeşlik projesi olarak Çözüm Süreci'nin, toplumsal yaraları sarmak için atılmış çok değerli bir adım olarak şimdiden tarihe geçtiğini belirterek, "Çözüm Süreci'nin anahtar cümlesi de Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'Analar ağlamasın' oldu. Bu sürece 7'den 70'e sahip çıkan insanlarımızı burada takdirle anıyorum. Teröre kurban verdiğimiz canlarımızın acısına rağmen barışa sahip çıkan bağrı yanık anneler bu mücadelenin bayrağı oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Şehit ailelerini ziyaretlerinde onların anne ve babalarının "Ben evladımı kaybettim, başkaları kaybetmesin" dediğini, son aylarda, terör örgütlerinin Çözüm Süreci'ni geriye götürmek için elinden geleni ardına koymadığını ifade eden Davutoğlu, milletin demokratikleşme ve barış sürecine en büyük desteği verdiğini söyledi.
Davutoğlu, "Uzun yıllar boyunca en temel hakları gasbedilen, ihmal edilen toplum kesimleri için bu süreçle beraber büyük bir demokrasi mücadelesinin hayırlı bir sona bağlanmak üzereydi" dedi.
Süreç boyunca yapılan hizmetleri anlatan Davutoğlu, atılan adımların ve hizmetlerin kolay gerçekleşmediğini aktardı.
- "Çözüm iradesini bitirmeye terörün gücü yetmeyecek"
Türkiye'nin buralara, örfi idarelerden, darbelerden, Dersim acılarından, DGM'lerden, ara rejimlerden, sıkıyönetimlerden ve açık zulümlerden geldiğini belirten Davutoğlu, barış ve adalet iradesinin en büyük teminatının kadınlar ve anneler olmak üzere millet olduğunu kaydetti.
Başbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, demokrasiden, özgürlüklerden ve çözüm iradesinden geri adım atılmasına asla rıza göstermeyeceklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son dönemde terör olaylarına karşı başlatılan huzur ve demokrasi operasyonları sırasında her bir vatandaşımızın hukukuna azami dikkat sarfedildiğini müşahade ediyoruz. Son aylarda yükselen terör saldırılarının, Türkiye'nin istikrarlı büyümesini, kendilerine tehdit olarak gören odakların kışkırtmasından ayrı görmemiz imkansız. Biz elele tutuşup kenetlendiğimizde, bu terör ve savaş çığırtkanlığı ancak kulaklarımıza ulaşacak, gönüllerimizi esir alamayacak. Biz farklılıklarıyla güçlü, farklılıklarıyla zengin bir ülkeyiz. İnsanlarımız da şehirlerimiz de hiçbir zaman tek dilli ve tek kültürlü olmadı. İşte ne zaman çözüm umudunu kaybettiğimizi düşünsek, bakmamız gereken nokta burasıdır. Hukuksuzluğun yerini adalete, silahın yerini siyasete, şiddetin yerini medeniyete, gözyaşının yerini kardeşliğe bıraktığı çözüm iradesini bitirmeye terörün gücü yetmeyecek."
- "Terör yüreklerimizi kanatabilir ama bize asla diz çöktüremez"
Bu ülkede barışın teminatının kadınların vicdanı olduğunu belirten Davutoğlu, şunarı kaydetti:
"Barışa, huzura giden yolu kapatmaya çalışan, insanımızı yanlış yönlere sevketmeye çalışanlar karşılarında kimi bulacaklarını bilsin. Türkülerin, şarkıların, kitapların, dillerin dahi yasaklı olduğu günlerden bugüne gelebilen bir toplum için esenlik asla uzakta değildir. Hayata pusu kuran, hayata bomba atan, barışa kurşun sıkanların karşısında olmak insan olarak, kadın olarak birinci görevimizdir. Çünkü biz anne, eş, yoldaş, komşu, abla, kardeşiz. Birçok bebeğin doğumuna şahitlik etmiş ve evlat acısının ne kadar büyük bir acı olduğunu bilen bir anne olarak, şunu söylemek isterim ki, gençlerimizin, çocuklarımızın geleceğini yok etmek, kardeşliğimizi bozmak isteyenlerin karşısına herkesten önce biz kadınlar çıkarız. İnsanımızın daha müreffeh, daha adil ülke hayallerini kırmaya çalışanlara herkesten önce biz anneler karşı çıkarız. Terör yüreklerimizi kanatabilir ama bize asla diz çöktüremez, yıkamaz ve metanet çizgisinden uzaklaştıramaz."
Nice şehit annelerinin bütün acısını kalbine gömerek, gözlerinden bir damla yaş akıtmadan metanetle durduğunu anlatan Davutoğlu, Türkiye'de 30 yıl boyunca süren terör belasının hem asker analarını hem de kandırılıp dağa çıkarılan çocukların analarının yüreğini dağladığını söyledi.
Bütün bu acı ve kedere rağmen 3 yıl boyunca aktif bir şekilde sürdürülen çözüm sürecinde o anaların birlikte ağıt yaktığını, çocuklarını andığını, ülkenin birliği için dua ettiklerini söyleyen Davutoğlu, yeniden çözüm iklimine ulaşmak için kadınların terör ve savaş diline karşı olması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'de barıştan, adaletten ve temiz siyasetten en önce bahsedecek olanların, yüreği yanan kadınlar ve annelerin olması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, "Tarihdaşlığımıza, kaderdaşlığımıza, kardeşliğimize, hoşgörümüze karşı olanların karşısında biz kadınlar varız. Merhamet ve muhabbeti bu topraklarda hep birlikte yeniden daha güçlü bir şekilde mayalayacağız. Elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince, Allah izin verdiğince bu ülkeyi, barışı ve insanlığı koruyacağız, sahip çıkacağız. Bu bizim insanlık yeminimizdir" şeklinde konuştu.
- "Kendimizi başkasının yerine koymak zorundayız
Avrupa Birliği Bakanı Beril Dedeoğlu, hiç kimsenin Türkiye'de olanlardan etkilenmeme lüksüne sahip olmadığını, her olayın herkesi dolaylı ya da dolaysız etkilediğini söyledi.
Terör nedeniyle yaşamını kaybedenlere rahmet dileğinde bulunan Dedeoğlu, bu acılar yaşandığı zaman herkesin tüm olaylara yeniden başka gözlerle bakması ihtiyacının ortaya çıktığını dile getirdi.
Başka gözle bakmanın, karşısındakinin yerine kendini koymak anlamına geldiğini ifade eden Dedeoğlu, bir anısını şöyle anlattı:
"Akil adamlar döneminde çok şey öğrendik. Bunlardan bir tanesi şuydu. Aynı gün içinde biri asker evladını şehit vermiş, diğeri oğlunu dağda kaybetmiş iki evi ziyaret ettik. Yakınları öfkeliydi, kızgındı, dertliydi. Onların dertlerini, inceliklerini anlamaya çalışırken her iki evde de annelerin gözlerine baktım. O iki farklı kadın gözleriyle aynı şeyi söylüyorlardı. Her ikisi de 'Bizim evlatlarımız öldü, başkaları ölmesin' diyordu. Gerçek sağduyuyu, gerçek sözleri ve gerçek bakışı ben orada öğrendim ve anladım ki, kendimizi başkasını yerine koyma imkanımız mevcut ve bunu yapmak zorundayız. Sadece evimizde oturarak kendimizi başkasının yerine koymamızın barışa katkı sağlamaya çok büyük bir etkisi olmuyor."
Farklılıkların bir aradalığın terörle şiddetin nüfuz etmesine izin vermeyecek bir duvar ördüğünü herkesin hissettiğini belirten Dedeoğlu, "Bizlere düşen bu duvarları sağlamlaştırmak ve daha fazla el ele vermek, şiddete ve teröre geçit vermemek" diye konuştu.
TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut ise dernek olarak hangi bölgede acı varsa hangi bölgede bir anne ağlıyorsa ellerini uzatmaya çalıştıklarını bildirdi.
Suriye ve diğer ülkelerde yaptıkları çalışmaları anlatan Bulut, Türkiye'de bugün tekrar bir şeyler yapmaları gerektiği düşüncesiyle bir araya geldiklerini söyledi.
Toplantıya Mardin'den katılan iş kadını Fatma Özmen, bölgede son üç ay içinde bir kaos yaşandığını, bir gökkuşağının renklerini içinde barındıran Türkiye'nin bunu hak etmediğini ifade etti.
Barışın, yaşam ve umut olduğunu vurgulayan Özmen, esnafın kan ağladığını, bankaların kapandığını, çiftçinin üretmediğini anlattı.
Özmen, "Savaş yıkımdır. Artık kimse ölmesin, silahlar sussun. İş kadını da olsa ev kadını da olsa her şeyden önce anneyiz. Ne yazık ki bu dönemde yine çatışmalı bir dönem başladı" diye konuştu.
Batman'dan katılan Ayla Işık, halkın zorla ve baskıyla bu savaşın parçası yapılmak istendiğini belirterek, birçok sivilin iki ateş arasında öldüğünü, onbinlerce insanın göç ettiğini ifade etti.
Terör nedeniyle çocukların okula, hastaların hastaneye gidemediğini belirten Işık, "Esnaf can evinden vuruldu. Sadece Batman'da 600 esnaf kepenk kapattı" şeklinde konuştu.
Toplantıya, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kızı Sefure Davutoğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınoku'un eşi Gülhan Altınok, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in eşi Yasemin Eker, sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, avukat Kezban Hatemi, şehit anneleri, bir dönem görev yapan Akil İnsanlar Heyeti üyeleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve akademisyenler katıldı.
Kaynak: AA
TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut'un konuşmasına değinen Davutoğlu, "Esma Esed'in kendi ülkesinde ölen, öldürülen, kaçmak zorunda kalan dünyanın her bir yerinde çeşitli şekillerde ıstırap çeken, denizlerde boğulan yüzlerce, binlerce evladın acısına daha sonra duyarsız kaldığını hep birlikte müşahede ettik" diye konuştu.
Son aylarda yaşanan terör olaylarından herkesin etkilendiğini belirten Davutoğlu, "sokağında hendek kazılan, hastasını hastaneye götüremeyen veya iki ateş arasında kalan insanların elinden tutmak, onların hissiyatını paylaşmak ve hayatın her alanında normale dönmelerine destekte bulunmak zorunda" olduklarını anlattı.
Terör saldırılarında hayatını kaybeden güvenlik güçlerine, vatandaşlara ve 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan menfur saldırıda hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Davutoğlu, "Bu sabah Diyarbakır'dan üzücü bir haber, iki polisimizin şehit haberini aldık. Bu polislerimizin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Bu ölümlerin son bulmasını temenni ediyorum" dedi.
Sare Davutoğlu, Erzurum'da 6 Ekim'de şehit aileleriyle bir araya geldiğini ve buradaki bir şehit annesinin, "Benim oğlumu şehit edenlerin anneleri için de çok üzülüyorum" dediğini anlatarak, bu buluşmada ortaya konacak ortak iradenin çok önemli bir toplumsal mesaj vereceği kanaatini taşıdığını bildirdi.
Terörün dilinin nefretin, düşmanlığın, zulmün ve şiddetin dili olduğunu herkesin bildiğini, terörün, ezerek, yıkarak, yok ederek, talan ederek, en önemlisi de toplumları umutsuzluğa sevk ederek amacına ulaşmaya çalıştığını belirten Davutoğlu, "Kepenk kapatan esnaflar, bölgeden göç edenler, umutsuzluğa kapılan çiftçiler. İşte terör tam da bunu yapmak istiyor" ifadelerini kullandı.
- "Terör, insafsız bir oyun"
Terörün amacı ne olursa olsun, kimden ve hangi kaynaktan gelirse gelsin cinayet, zulüm ve insanlık suçu olduğunu vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle devam etti:
"Terörün vicdanları nasıl kanattığını biz kadınlar çok iyi biliyoruz ve çok iyi anlıyoruz. Çünkü biz anneyiz ve terör çocuklarımızın hayatlarıyla oynanan kirli, karanlık, insafsız bir oyun. Kadın, fıtratı, tabiatı gereği insanlığın vicdanıdır. Öyleyse terörün tam karşısında dimdik durması gerekenler en başta bizleriz. Teröre karşı milletçe yekvücut olacaksak, o vücudun kalbi kadın olmak zorundadır. Çocuklarımızı teröre, şiddete kurban vermemek için daha kuvvetli bir ses vermeliyiz. Biz kadınlar olarak sağlam ve kararlı olursak, bu bilinç bütün topluma çok daha kolay yayılacak, bu kirli hesaplar milletimizin ortak iradesiyle bozulacaktır. Hiçbir kötü niyet, kadınların şefkat ve merhametinden daha büyük bir güç olamaz."
- "Gaz bombası kapsüllerine çiçek eken Filistinli köylü kadın"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, kadın güçlü olduğunda Türkiye'nin de güçlü olacağını dile getirerek, "Bu salondaki toplumun her kesiminden kadınlarımızın ülkemizde barışa yapacağı katkıları çok değerli görüyor ve çok önemsiyorum" dedi.
Dünyanın birçok yerinde savaşın, çatışmaların, zulmün açtığı yaraları sevgiyle, şefkatle sarmaya çalışan kadınlar olduğunu anlatan Davutoğlu, "Filistin'in Ramallah kenti yakınlarındaki Bilin köyüne giderseniz inanılmaz renkli bir çiçek tarlası görürsünüz. Kullanılmış gaz bombası kapsüllerine çiçek eken Filistinli köylü kadın, barışın çiçeklerinin her zaman her yerde açacağının kanıtıdır. Filistinlilerin evlerinin yıkılmaması için kendini iş makinelerinin önüne atan Amerikalı aktivist Rachel Corrie'yi her hatırladığımızda hepimizin boğazı düğümlenmiyor mu?" diye konuştu.
- "Çözüm Süreci şimdiden tarihe geçti"
Sare Davutoğlu, bir barış ve kardeşlik projesi olarak Çözüm Süreci'nin, toplumsal yaraları sarmak için atılmış çok değerli bir adım olarak şimdiden tarihe geçtiğini belirterek, "Çözüm Süreci'nin anahtar cümlesi de Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'Analar ağlamasın' oldu. Bu sürece 7'den 70'e sahip çıkan insanlarımızı burada takdirle anıyorum. Teröre kurban verdiğimiz canlarımızın acısına rağmen barışa sahip çıkan bağrı yanık anneler bu mücadelenin bayrağı oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Şehit ailelerini ziyaretlerinde onların anne ve babalarının "Ben evladımı kaybettim, başkaları kaybetmesin" dediğini, son aylarda, terör örgütlerinin Çözüm Süreci'ni geriye götürmek için elinden geleni ardına koymadığını ifade eden Davutoğlu, milletin demokratikleşme ve barış sürecine en büyük desteği verdiğini söyledi.
Davutoğlu, "Uzun yıllar boyunca en temel hakları gasbedilen, ihmal edilen toplum kesimleri için bu süreçle beraber büyük bir demokrasi mücadelesinin hayırlı bir sona bağlanmak üzereydi" dedi.
Süreç boyunca yapılan hizmetleri anlatan Davutoğlu, atılan adımların ve hizmetlerin kolay gerçekleşmediğini aktardı.
- "Çözüm iradesini bitirmeye terörün gücü yetmeyecek"
Türkiye'nin buralara, örfi idarelerden, darbelerden, Dersim acılarından, DGM'lerden, ara rejimlerden, sıkıyönetimlerden ve açık zulümlerden geldiğini belirten Davutoğlu, barış ve adalet iradesinin en büyük teminatının kadınlar ve anneler olmak üzere millet olduğunu kaydetti.
Başbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, demokrasiden, özgürlüklerden ve çözüm iradesinden geri adım atılmasına asla rıza göstermeyeceklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son dönemde terör olaylarına karşı başlatılan huzur ve demokrasi operasyonları sırasında her bir vatandaşımızın hukukuna azami dikkat sarfedildiğini müşahade ediyoruz. Son aylarda yükselen terör saldırılarının, Türkiye'nin istikrarlı büyümesini, kendilerine tehdit olarak gören odakların kışkırtmasından ayrı görmemiz imkansız. Biz elele tutuşup kenetlendiğimizde, bu terör ve savaş çığırtkanlığı ancak kulaklarımıza ulaşacak, gönüllerimizi esir alamayacak. Biz farklılıklarıyla güçlü, farklılıklarıyla zengin bir ülkeyiz. İnsanlarımız da şehirlerimiz de hiçbir zaman tek dilli ve tek kültürlü olmadı. İşte ne zaman çözüm umudunu kaybettiğimizi düşünsek, bakmamız gereken nokta burasıdır. Hukuksuzluğun yerini adalete, silahın yerini siyasete, şiddetin yerini medeniyete, gözyaşının yerini kardeşliğe bıraktığı çözüm iradesini bitirmeye terörün gücü yetmeyecek."
- "Terör yüreklerimizi kanatabilir ama bize asla diz çöktüremez"
Bu ülkede barışın teminatının kadınların vicdanı olduğunu belirten Davutoğlu, şunarı kaydetti:
"Barışa, huzura giden yolu kapatmaya çalışan, insanımızı yanlış yönlere sevketmeye çalışanlar karşılarında kimi bulacaklarını bilsin. Türkülerin, şarkıların, kitapların, dillerin dahi yasaklı olduğu günlerden bugüne gelebilen bir toplum için esenlik asla uzakta değildir. Hayata pusu kuran, hayata bomba atan, barışa kurşun sıkanların karşısında olmak insan olarak, kadın olarak birinci görevimizdir. Çünkü biz anne, eş, yoldaş, komşu, abla, kardeşiz. Birçok bebeğin doğumuna şahitlik etmiş ve evlat acısının ne kadar büyük bir acı olduğunu bilen bir anne olarak, şunu söylemek isterim ki, gençlerimizin, çocuklarımızın geleceğini yok etmek, kardeşliğimizi bozmak isteyenlerin karşısına herkesten önce biz kadınlar çıkarız. İnsanımızın daha müreffeh, daha adil ülke hayallerini kırmaya çalışanlara herkesten önce biz anneler karşı çıkarız. Terör yüreklerimizi kanatabilir ama bize asla diz çöktüremez, yıkamaz ve metanet çizgisinden uzaklaştıramaz."
Nice şehit annelerinin bütün acısını kalbine gömerek, gözlerinden bir damla yaş akıtmadan metanetle durduğunu anlatan Davutoğlu, Türkiye'de 30 yıl boyunca süren terör belasının hem asker analarını hem de kandırılıp dağa çıkarılan çocukların analarının yüreğini dağladığını söyledi.
Bütün bu acı ve kedere rağmen 3 yıl boyunca aktif bir şekilde sürdürülen çözüm sürecinde o anaların birlikte ağıt yaktığını, çocuklarını andığını, ülkenin birliği için dua ettiklerini söyleyen Davutoğlu, yeniden çözüm iklimine ulaşmak için kadınların terör ve savaş diline karşı olması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'de barıştan, adaletten ve temiz siyasetten en önce bahsedecek olanların, yüreği yanan kadınlar ve annelerin olması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, "Tarihdaşlığımıza, kaderdaşlığımıza, kardeşliğimize, hoşgörümüze karşı olanların karşısında biz kadınlar varız. Merhamet ve muhabbeti bu topraklarda hep birlikte yeniden daha güçlü bir şekilde mayalayacağız. Elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince, Allah izin verdiğince bu ülkeyi, barışı ve insanlığı koruyacağız, sahip çıkacağız. Bu bizim insanlık yeminimizdir" şeklinde konuştu.
- "Kendimizi başkasının yerine koymak zorundayız
Avrupa Birliği Bakanı Beril Dedeoğlu, hiç kimsenin Türkiye'de olanlardan etkilenmeme lüksüne sahip olmadığını, her olayın herkesi dolaylı ya da dolaysız etkilediğini söyledi.
Terör nedeniyle yaşamını kaybedenlere rahmet dileğinde bulunan Dedeoğlu, bu acılar yaşandığı zaman herkesin tüm olaylara yeniden başka gözlerle bakması ihtiyacının ortaya çıktığını dile getirdi.
Başka gözle bakmanın, karşısındakinin yerine kendini koymak anlamına geldiğini ifade eden Dedeoğlu, bir anısını şöyle anlattı:
"Akil adamlar döneminde çok şey öğrendik. Bunlardan bir tanesi şuydu. Aynı gün içinde biri asker evladını şehit vermiş, diğeri oğlunu dağda kaybetmiş iki evi ziyaret ettik. Yakınları öfkeliydi, kızgındı, dertliydi. Onların dertlerini, inceliklerini anlamaya çalışırken her iki evde de annelerin gözlerine baktım. O iki farklı kadın gözleriyle aynı şeyi söylüyorlardı. Her ikisi de 'Bizim evlatlarımız öldü, başkaları ölmesin' diyordu. Gerçek sağduyuyu, gerçek sözleri ve gerçek bakışı ben orada öğrendim ve anladım ki, kendimizi başkasını yerine koyma imkanımız mevcut ve bunu yapmak zorundayız. Sadece evimizde oturarak kendimizi başkasının yerine koymamızın barışa katkı sağlamaya çok büyük bir etkisi olmuyor."
Farklılıkların bir aradalığın terörle şiddetin nüfuz etmesine izin vermeyecek bir duvar ördüğünü herkesin hissettiğini belirten Dedeoğlu, "Bizlere düşen bu duvarları sağlamlaştırmak ve daha fazla el ele vermek, şiddete ve teröre geçit vermemek" diye konuştu.
TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut ise dernek olarak hangi bölgede acı varsa hangi bölgede bir anne ağlıyorsa ellerini uzatmaya çalıştıklarını bildirdi.
Suriye ve diğer ülkelerde yaptıkları çalışmaları anlatan Bulut, Türkiye'de bugün tekrar bir şeyler yapmaları gerektiği düşüncesiyle bir araya geldiklerini söyledi.
Toplantıya Mardin'den katılan iş kadını Fatma Özmen, bölgede son üç ay içinde bir kaos yaşandığını, bir gökkuşağının renklerini içinde barındıran Türkiye'nin bunu hak etmediğini ifade etti.
Barışın, yaşam ve umut olduğunu vurgulayan Özmen, esnafın kan ağladığını, bankaların kapandığını, çiftçinin üretmediğini anlattı.
Özmen, "Savaş yıkımdır. Artık kimse ölmesin, silahlar sussun. İş kadını da olsa ev kadını da olsa her şeyden önce anneyiz. Ne yazık ki bu dönemde yine çatışmalı bir dönem başladı" diye konuştu.
Batman'dan katılan Ayla Işık, halkın zorla ve baskıyla bu savaşın parçası yapılmak istendiğini belirterek, birçok sivilin iki ateş arasında öldüğünü, onbinlerce insanın göç ettiğini ifade etti.
Terör nedeniyle çocukların okula, hastaların hastaneye gidemediğini belirten Işık, "Esnaf can evinden vuruldu. Sadece Batman'da 600 esnaf kepenk kapattı" şeklinde konuştu.
Toplantıya, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kızı Sefure Davutoğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınoku'un eşi Gülhan Altınok, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in eşi Yasemin Eker, sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, avukat Kezban Hatemi, şehit anneleri, bir dönem görev yapan Akil İnsanlar Heyeti üyeleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve akademisyenler katıldı.