Türkiye Uluslararası Donör Oldu

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Misyon Şefi Meera Sethi Ortadoğu’da yaşanan Arap Baharı krizi sonrasında Türkiye’nin uluslararası arenada tutumunu değerlendirerek, “Türkiye mültecileri en çok destekleyen ülkelerden birisi .

Türkiye Uluslararası Donör Oldu
Türkiye kapılarını açarak bu konuda iyi bir donör olmuştur” dedi.


21’inci yüzyılın en önemli hareketlerinden biri olan Arap Baharı’nın beraberinde getirdiği iç savaş mağduriyetinin göç olgusunu arttırması ve Türkiye’nin zulme boyun eğmeden kapılarını açan ülke konumunda olması Uluslararası Göç Örgütü Misyon Şefi Meera Sethi’den övgü aldı. Sethi, Geri Kabul Anlaşması,dünyadaki göç trendini, kayıt dışı çalışanların en çok konumlandırıldığı sektörleri, ve yeniden yerleşim programlarına ilişkin İhlas Haber Ajansı (İHA)’ya özel açıklamalarda bulundu.

IOM olarak 150’den fazla ülkede 8 binin üzerinde saha çalışanları ile birlikte insan hakları için enerji sarfettiklerini dile getiren IOM Misyon Şefi Meera Sethi 1991 yılında Körfez krizinde yaşananlardan dolayı birçok Irak mültecisinin Türkiye’ye geldiğini hatırlatarak Türkiye’nin yeniden yerleşim programlarında insanı temel esas edinen bir yol izlediğini söyledi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde özellikle kadın ticareti alanında karşılıklı bir yardım hattı oluşturulduğunu kendileri tarafından destek verildiğini ifade eden IOM) Misyon Şefi Meera Sethi; “Kadın ticaretine karşı mücadelede çalışma amacıyla göç eden kişilere ve Türkiye hükümetine teknik destek sunmaya da çalıştık. Destek konusunda da IOM ve Türkiye hükümetine farklı açılardan destek oldu. Özellikle iki tane ulusal eylem planı hazırlandı. İnsan ticareti üzerine bu planların oluşturulmasına yardım etti. Bir de şu an Türkiye Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecini yaşıyor.Uyumlaştırılması sürecinde de destek oldu ve yardım hattı oluşturuldu Türkiye’de” dedi.

2008 yılından bu yana Türkiye’de göç yönetimine ilişkin çeşitli reformların yürütüldüğünü söyleyen IOM) Misyon Şefi Meera Sethi; “ 2014 yılında Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu kabul edildi. Türkiye göç yönetimine kapsamlı bir şekilde yaklaşılmakta. İnsan hakları bazında da çalışmalar yapılmaktadır” diye konuştu.

ÇİN NÜFUSUNA YAKLAŞAN GÖÇMEN SAYISI
Arap coğrafyasında baş gösteren ayaklanmaların silahlı çatışmaya dönüşmesi ve iç karışıklığa yol açması sonrasında çalışma amaçlı göç olgusunun oluştuğuna dikkat çeken Sethi şunları söyledi: “ Özellikle 2011 yılında Libya’daki krizin ortaya çıkması ile birlikte Arap baharının başlaması ile birlikte Türkiye çok sayıda göç amaçlı, çalışma amaçlı göç eden kişiye yardım etti. Ayrıca Libya’dan kaçan kişilerin çoğu mülteci değildi. Çalışma amaçlı göç eden kişilerdi ve birçok Türk şirketi ve diğer inşaat şirketleri yabacı işçilerle çalışıyordu genelde.Çalışma amaçlı göç olgusu çok önemli bir çalışma alanı IOM için. Çalışma amaçlı göç eden kişilerin haklarının korunması, korumaya teşvik edilmesi, bakanlıkların kapasitesinin geliştirilmesi ve etik istihdam süreçlerinin olması gibi alanlarda destek verdik. 2013 yılında bu alanla ilgili bir araştırma yaptık. Çalışma amaçlı göç edenlerin tarım, turizm ve inşaat sektörlerinde özellikle yoğun olduğunu gördük. Ayrıca dünyada şu anda 215 milyon uluslararası göçmen var. 105 milyon göçmen ise kendi ülkesi dışında bir ülkede çalışıyor. Yaklaşık olarak 1 milyar kişiden bahsediyoruz aslında kendi başlarına bir ülke kurabilirler aslında.”

“SON ÜÇ AYDA 200 BİN IRAKLI TÜRKİYE’YE GİRİŞ YAPTI”
Suriye’de tırmanan iç savaşa karşı Türkiye’nin geçici koruma rejimi ilan ettiğini örnek gösteren Sethi, son üç ayda 200 bin Iraklı’nın da Türkiye’ye giriş yaptığını ancak insani kriz yaşanan bölgelerde sorumluluğun tek bir ülke tarafından esas alınmaması gerektiğini ve uluslararası korunma ihtiyacının sağlanması gerektiğini belirtti.

IOM Misyon Şefi Meera Sethi açıklamalarını şu sözler ile devam ettirdi: “ Yaklaşık olarak 3 milyon Suriyeli, Suriye dışında bir yerde mülteci statüsünde yaşamaktadır. Bir de 11 milyon Suriyeli yerinden edilmiş kişi olarak yaşamını sürdürmektedir. Bunların uluslararası korumaya ihtiyacı var. Bölgeye bütün olarak baktığımızda Türkiye en büyük donör olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye mültecileri en çok destekleyen ülkelerden birisi. Hatta onlar için geçici koruma rejimi ilan etti. Gerekli koruma tedbirleri aldı. Türkiye’nin bu konuda bir açık kapı politikası var. Sadece Suriyeliler için değil Iraklılar için de geçerli. Yaklaşık son üç ayda 200 bin Iraklı Türkiye’ye giriş yaptı.Ancak tek bir ülke bir krizin sorumluluğunu üstelenemez. Çünkü bu olayın farklı boyutları var. IOM’un bakış açısı kesinlikle bütün göçmenlerin insan haklarının korunması gerekiyor. Burada sorumluluk paylaşımı esastır. Özel ve kamu sektör ile sivil toplum kuruluşları insan hakları konusunda bütüncül bir hareket sergilemelidir. Belki de en önemlisi göç konusu pozitif algılanmalıdır. Çünkü göçmenler beraberinde vasıflar beceriler yetenekler getiriyor. Kültüre çeşitlilik katıyor, yenilik getiriyor. Bu da göçün olumsuz algısı kırılmalı. ”

GERİ KABUL KANUNU
IOM Misyon Şefi Meera Sethi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Avrupa’da vizesiz, serbest dolaşımını da içeren ve aynı zamanda yasadışı yollardan başka ülkelere geçmiş kişilerin vatandaşı oldukları ya da geldikleri ülkelere düzenli, hızlı, güvenli ve insan onuruna yaraşır şekilde geri gönderilmeleri için hukuki zemin oluşturan Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde Türkiye ile önemli ilerlemelerin kaydedildiğini aktardı. Göç olgusunun aynı zamanda pozitif bir .ir algı oluşturması gerektiğini dile getiren Sethi şunları söyledi: “ 16 Aralık 2013 yılında Türkiye ve Avrupa Birliği arasında bir Geri Kabul Anlaşması imzalandı. Bu kapsamda Avrupa Birliği katılım sürecinde Türkiye ile birlikte 24’üncü fasıl üzerinde yakın çalışmalarımız oldu. ‘Özgürlük, adalet ve güvenlik’ başlıklı bir fasıl. Bunun altında göç yönetimi konusu da var. Türkiye ile bu alanda oldukça ilerlemeler kaydettik. Bu kapsamda ilk kez bir Göç Kanunu ve Sığınma Kanunu çıktı. “
Kaynak: İHA