Suriye'ye Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları Toplantısı Sona Erdi (2)
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'deki duruma ilişkin, "Açık söylüyorum Nazi yöntemleriyle Suriye halkı katledildi. Etnik kıyımın her türlüsü yapıldı Suriye'de. Bugün Humus'ta maalesef mezhebi bir arınma yapıldı" dedi.
Harran Konteyner Kent'te düzenlenen Suriye'ye Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları Toplantısı sona erdi. Katılımcılar, toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Açık söylüyorum Nazi yöntemleriyle Suriye halkı katledildi. Etnik kıyımın her türlüsü yapıldı Suriye'de. Bugün Humus'ta maalesef mezhebi bir arınma yapıldı. Tamamıyla değerli kardeşim Hoşyar Zebari'ye katılıyorum. Mezhepçilik belasını öncelikle Suriye yönetimi her yere bulaştırmaya çalıştı ki kendisi ayakta kalabilsin. Bizim her şeyden önce mezhepçiliğe, şiddet yanlılarına, radikal gruplara karşı çıkalım. Ancak şunu bilelim ki o bataklığı üreten Suriye rejimidir. Suriye rejiminin askeri opsiyonu kullanmasıdır" diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, kırmızı çizgi tabirinden çok hoşlanmadıklarını belirterek, "Varsa böyle böyle bir çizgi, insani değerler, insan hayatı ve insan onurudur. Dünyada hiçbir ülke yoktur ki Türkiye kadar dikkatli bir diplomasi takip etsin" dedi.
Davutoğlu, P5 ülkeleri ve diğer bütün ilgili ülkeler hiçbir temasta bulunmazken Türkiye'nin 10 ay boyunca Suriye yönetimini halka karşı askeri opsiyonu kullanmaması konusunda ikaz ettiğini söyledi.
Askeri opsiyonu ilk ve acımasızca kullanan tarafın Suriye rejimi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Suriye halkı 2011'in başından neredeyse 2011'in ekim ayına kadar tek bir şiddet kullanmamıştır. Hama'da, Humus'ta, Deyru'z Zor'da, Lazkiye'yi denizden topa tutarak, diğer yerlerde de sniperlarla 2011 Ramazanında teravihten çıkanları tek tek vuran Suriye rejimidir" şeklinde konuştu.
- "Kendi halkını katleden meşru yönetim olarak görülemez" -
Davutoğlu, El Kaide'nin Suriye rejiminin oluşturduğu güç boşluğundan istifadeyle oluşan bataklıkla ortaya çıktığını kaydetti.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Uluslararası topluma dönük bir aldatma içinde kimse olmamalı. Ne Suriye halkı, ne Suriye'nin komşuları, ne Suriye'nin dostları grubu, askeri bir opsiyon çağrısında bulunmadı baştan itibaren. Bunu en acımasızca kullanan Suriye rejimidir. Türkiye olarak da biz her yöntemi denedik. Doğrudan konuştuk Suriye yönetimine, dinlemediler. Hala çok az dışişleri bakanı krizden bu yana benim gittiğim kadar Şam'a gitmiştir. İnsan onurunu savunmak gerektiğinde, mülteciler kapınıza dayandığında ya zalimin ya da mazlumun yanında olacaksınız. Biz de tercihimizi o zaman yaptık. Kırmızı çizgi dediğiniz şey nedir bilmiyorum ama o zaman oluştu ve dedik ki kendi halkını katleden hiç kimse meşru yönetim olarak görülemez."
Davutoğlu "Şimdi suret-i haktan görünüp de sanki Suriye rejimi görüşmelere gelmek istiyor ve muhalefet askeri opsiyon istiyor gibi bir kanaati kimse zikretmemeli. Aslında kimyasal silah kullanımıyla bütün uluslararası kırmızı çizgileri zaten aştı Suriye rejimi. Orada bile Suriye rejimine karşı bir askeri opsiyon kullanılmadı. Türkiye olarak ebediyen Suriye halkının yanındayız" diye konuştu.
Komşu ülkelerin Suriye'deki aşırı uçlara karşı işbirliği yapması konusunun gündemlerinde olup olmadığı yönündeki bir soruya Davutoğlu, konunun mülteciler ve insani yardımla ilgili olmadığı için detaylarına girilmediğini fakat yan toplantılarda ve diğer ülkelerle yapılan görüşmelere ele alındığı ifade etti.
Davutoğlu, "Hemen hemen bütün ülkelerin ortak görüşü olarak hem rejimin baskısı ve zulmü hem de El Kaide benzeri aşırı radikal grupların negatif rolü konusunda herkeste zaten bir ortak mutabakat var" diye konuştu.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu konularda insani yardımı kim engellerse engellesin, insani suç kavramına giren suçları kim işlerse işlesin, kim Suriye halkına şu veya bu şekilde zulüm yaparsa yapsın, ki şu anda iki odağı vardır rejim ve El Kaide bağlantılı gruplar, onlara karşı komşu ülkelerin de uluslararası toplumun da ortak hareket etmesi bir zarurettir. Bu konuda da tutumumuzda hiçbir farklılık yok."
Geçen hafta Paris'te yapılan Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grup toplantısında da bu konunun ele alındığını hatırlatan Davutoğlu, "Hepimiz zaten bu konuda uluslararası yükümlülükler ne ise ona da uygun davranırız ve gerekli işbirliğini de kendi aramızda yapma konusunda bir tereddüt yok" dedi.
Gündemin ana konusunun insani trajedi olduğunu hatırlatan Davutoğlu, insani trajediye yol açan insanlık suçlarını işleyen aşırı gruplara, El Kaide bağlantılı gruplara da tutumlarının farklı olmadığını vurguladı.
- "Suriye rejimi El Kaide unsurlarına lojistik destek sağlıyor" -
Son dönemlerde özellikle de Türkiye sınırında El Kaide bağlantılı gruplarla savaşanların Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Kesinlikle rejim değildir. Aksine rejim El Kaide bağlantılı unsurlara lojistik destek sağlamaktadır çünkü El Kaide bağlantılı unsurların varlığı rejime de kendince meşruiyet sağlamaktadır" diye konuştu.
Davutoğlu, Halep, İdlib ve Rakka'da El Kaide ile mücadele edenlerin ÖSO irtibatlı gruplar olduğunun altını çizdi.
- "Avrupa Körfez ülkeleri Suriyeli mültecilere sınırlarını açmalıdır" -
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ise Suriye'nin komşusu olmayan ülkelerin de sınırlarını mültecilere açması konusunun Cenevre- 2'de gündeme gelmesiyle ilgili bir soruyu yanıtladı. Guterres, Avrupa ve Körfez ülkelerinin de mültecilere sınırlarını açmaları gerektiğini söyledi.
Guterres şöyle konuştu:
"Cenevre Konferansı'na katılmıyorum, bu yüzden konuyu da tartışamayağım. Bu siyasi bir konferans, ülkelerin dış politikalarını ifade ettiği bir konferanstır. Biz insani bir teşkilatız. Nerede olursa olsun insanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Bunu da bağımsız bir şekilde yapmaya çalışıyoruz. Ülkeler ve sınırlar hakkında konuşabiliriz. Sınırlar anlamında bizim sorumluluklarımız var. Avrupa ülkeleri ve Körfez ülkeleri Suriyeli mültecilere sınırlarını açmalıdır. Suriyeli mültecilerin sınırlarda kötü koşullarda beklemeleri kabul edilemez ve ahlaki bir durum değildir. Mültecileri kabul etme meselesi, sadece komşu ülkelerin yükümlülüğünde olan bir şey değildir. Onları yalnız bırakmamak gerekir. Bu durum uluslararası toplumun sorumluluğundadır."
- Zebari: El Kaide'ye karşı işbirliği gerekli -
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ise toplantının politik analizler ya da politik duruşlar değil, Suriyeli sığınmacıların insani yardım ihtiyaçları üzerine dayanışma odaklı, yardım odaklı görüşme olduğunu belirtti.
"El Kaide terörü gerçek bir tehdit" diyen Zebari, "Kimse bunu inkar etmiyor. Bugün bunu hissediyoruz ve bundan dolayı zarar görüyoruz. Bu diğer ülkelere de yayılabilecek bir durum. İşte bu sebeple ülkeler arasında işbirliğine ihtiyaç var" ifadesini kullandı.
Radikal unsurların diğer ülkeleri tehdit etmesini engelleyebilmek için işbirliğine ihtiyaç duyduklarının altını çizen Zebari, "Bu terör örgütlerinin ne Suriye'de ne de bölgede bir geleceklerinin olması gerekiyor. Kendilerine ne derlerse desinler, El Kaide olsun, başka örgütler olsun hepsi aynı ideoloji ve felsefeye sahipler. Hepsi hayatın düşmanılar ve biz de bu insanların hayatlarını korumak ve kurtarmak istiyoruz" diye konuştu.
(Bitti)
Kaynak: AA
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Açık söylüyorum Nazi yöntemleriyle Suriye halkı katledildi. Etnik kıyımın her türlüsü yapıldı Suriye'de. Bugün Humus'ta maalesef mezhebi bir arınma yapıldı. Tamamıyla değerli kardeşim Hoşyar Zebari'ye katılıyorum. Mezhepçilik belasını öncelikle Suriye yönetimi her yere bulaştırmaya çalıştı ki kendisi ayakta kalabilsin. Bizim her şeyden önce mezhepçiliğe, şiddet yanlılarına, radikal gruplara karşı çıkalım. Ancak şunu bilelim ki o bataklığı üreten Suriye rejimidir. Suriye rejiminin askeri opsiyonu kullanmasıdır" diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, kırmızı çizgi tabirinden çok hoşlanmadıklarını belirterek, "Varsa böyle böyle bir çizgi, insani değerler, insan hayatı ve insan onurudur. Dünyada hiçbir ülke yoktur ki Türkiye kadar dikkatli bir diplomasi takip etsin" dedi.
Davutoğlu, P5 ülkeleri ve diğer bütün ilgili ülkeler hiçbir temasta bulunmazken Türkiye'nin 10 ay boyunca Suriye yönetimini halka karşı askeri opsiyonu kullanmaması konusunda ikaz ettiğini söyledi.
Askeri opsiyonu ilk ve acımasızca kullanan tarafın Suriye rejimi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Suriye halkı 2011'in başından neredeyse 2011'in ekim ayına kadar tek bir şiddet kullanmamıştır. Hama'da, Humus'ta, Deyru'z Zor'da, Lazkiye'yi denizden topa tutarak, diğer yerlerde de sniperlarla 2011 Ramazanında teravihten çıkanları tek tek vuran Suriye rejimidir" şeklinde konuştu.
- "Kendi halkını katleden meşru yönetim olarak görülemez" -
Davutoğlu, El Kaide'nin Suriye rejiminin oluşturduğu güç boşluğundan istifadeyle oluşan bataklıkla ortaya çıktığını kaydetti.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Uluslararası topluma dönük bir aldatma içinde kimse olmamalı. Ne Suriye halkı, ne Suriye'nin komşuları, ne Suriye'nin dostları grubu, askeri bir opsiyon çağrısında bulunmadı baştan itibaren. Bunu en acımasızca kullanan Suriye rejimidir. Türkiye olarak da biz her yöntemi denedik. Doğrudan konuştuk Suriye yönetimine, dinlemediler. Hala çok az dışişleri bakanı krizden bu yana benim gittiğim kadar Şam'a gitmiştir. İnsan onurunu savunmak gerektiğinde, mülteciler kapınıza dayandığında ya zalimin ya da mazlumun yanında olacaksınız. Biz de tercihimizi o zaman yaptık. Kırmızı çizgi dediğiniz şey nedir bilmiyorum ama o zaman oluştu ve dedik ki kendi halkını katleden hiç kimse meşru yönetim olarak görülemez."
Davutoğlu "Şimdi suret-i haktan görünüp de sanki Suriye rejimi görüşmelere gelmek istiyor ve muhalefet askeri opsiyon istiyor gibi bir kanaati kimse zikretmemeli. Aslında kimyasal silah kullanımıyla bütün uluslararası kırmızı çizgileri zaten aştı Suriye rejimi. Orada bile Suriye rejimine karşı bir askeri opsiyon kullanılmadı. Türkiye olarak ebediyen Suriye halkının yanındayız" diye konuştu.
Komşu ülkelerin Suriye'deki aşırı uçlara karşı işbirliği yapması konusunun gündemlerinde olup olmadığı yönündeki bir soruya Davutoğlu, konunun mülteciler ve insani yardımla ilgili olmadığı için detaylarına girilmediğini fakat yan toplantılarda ve diğer ülkelerle yapılan görüşmelere ele alındığı ifade etti.
Davutoğlu, "Hemen hemen bütün ülkelerin ortak görüşü olarak hem rejimin baskısı ve zulmü hem de El Kaide benzeri aşırı radikal grupların negatif rolü konusunda herkeste zaten bir ortak mutabakat var" diye konuştu.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu konularda insani yardımı kim engellerse engellesin, insani suç kavramına giren suçları kim işlerse işlesin, kim Suriye halkına şu veya bu şekilde zulüm yaparsa yapsın, ki şu anda iki odağı vardır rejim ve El Kaide bağlantılı gruplar, onlara karşı komşu ülkelerin de uluslararası toplumun da ortak hareket etmesi bir zarurettir. Bu konuda da tutumumuzda hiçbir farklılık yok."
Geçen hafta Paris'te yapılan Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grup toplantısında da bu konunun ele alındığını hatırlatan Davutoğlu, "Hepimiz zaten bu konuda uluslararası yükümlülükler ne ise ona da uygun davranırız ve gerekli işbirliğini de kendi aramızda yapma konusunda bir tereddüt yok" dedi.
Gündemin ana konusunun insani trajedi olduğunu hatırlatan Davutoğlu, insani trajediye yol açan insanlık suçlarını işleyen aşırı gruplara, El Kaide bağlantılı gruplara da tutumlarının farklı olmadığını vurguladı.
- "Suriye rejimi El Kaide unsurlarına lojistik destek sağlıyor" -
Son dönemlerde özellikle de Türkiye sınırında El Kaide bağlantılı gruplarla savaşanların Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Kesinlikle rejim değildir. Aksine rejim El Kaide bağlantılı unsurlara lojistik destek sağlamaktadır çünkü El Kaide bağlantılı unsurların varlığı rejime de kendince meşruiyet sağlamaktadır" diye konuştu.
Davutoğlu, Halep, İdlib ve Rakka'da El Kaide ile mücadele edenlerin ÖSO irtibatlı gruplar olduğunun altını çizdi.
- "Avrupa Körfez ülkeleri Suriyeli mültecilere sınırlarını açmalıdır" -
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ise Suriye'nin komşusu olmayan ülkelerin de sınırlarını mültecilere açması konusunun Cenevre- 2'de gündeme gelmesiyle ilgili bir soruyu yanıtladı. Guterres, Avrupa ve Körfez ülkelerinin de mültecilere sınırlarını açmaları gerektiğini söyledi.
Guterres şöyle konuştu:
"Cenevre Konferansı'na katılmıyorum, bu yüzden konuyu da tartışamayağım. Bu siyasi bir konferans, ülkelerin dış politikalarını ifade ettiği bir konferanstır. Biz insani bir teşkilatız. Nerede olursa olsun insanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Bunu da bağımsız bir şekilde yapmaya çalışıyoruz. Ülkeler ve sınırlar hakkında konuşabiliriz. Sınırlar anlamında bizim sorumluluklarımız var. Avrupa ülkeleri ve Körfez ülkeleri Suriyeli mültecilere sınırlarını açmalıdır. Suriyeli mültecilerin sınırlarda kötü koşullarda beklemeleri kabul edilemez ve ahlaki bir durum değildir. Mültecileri kabul etme meselesi, sadece komşu ülkelerin yükümlülüğünde olan bir şey değildir. Onları yalnız bırakmamak gerekir. Bu durum uluslararası toplumun sorumluluğundadır."
- Zebari: El Kaide'ye karşı işbirliği gerekli -
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ise toplantının politik analizler ya da politik duruşlar değil, Suriyeli sığınmacıların insani yardım ihtiyaçları üzerine dayanışma odaklı, yardım odaklı görüşme olduğunu belirtti.
"El Kaide terörü gerçek bir tehdit" diyen Zebari, "Kimse bunu inkar etmiyor. Bugün bunu hissediyoruz ve bundan dolayı zarar görüyoruz. Bu diğer ülkelere de yayılabilecek bir durum. İşte bu sebeple ülkeler arasında işbirliğine ihtiyaç var" ifadesini kullandı.
Radikal unsurların diğer ülkeleri tehdit etmesini engelleyebilmek için işbirliğine ihtiyaç duyduklarının altını çizen Zebari, "Bu terör örgütlerinin ne Suriye'de ne de bölgede bir geleceklerinin olması gerekiyor. Kendilerine ne derlerse desinler, El Kaide olsun, başka örgütler olsun hepsi aynı ideoloji ve felsefeye sahipler. Hepsi hayatın düşmanılar ve biz de bu insanların hayatlarını korumak ve kurtarmak istiyoruz" diye konuştu.
(Bitti)