Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Gündeme İlişkin Soruları Yanıtladı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün Paris'te düzenlenen P3+1 dışişleri bakanları toplantısının ilk kez uygulanan bir format olduğunu ve ihtiyaç duyulması halinde bu tür toplantıların tekrarlanacağını belirterek, "Bu, şu açıdan önemlidir; bizim haberimiz olmadan, bizimle danışılmadan herhangi bir BM Güvenlik Konseyi kararı hazırlığı ve çıkması söz konusu değil" dedi.

Davutoğlu, A Haber'de katıldığı bir programda gündeme dair soruları yanıtladı.

Batı medyasının "savaş çığırtkanlığı yapıldığı" yönündeki eleştirilerine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, sadece Batı medyasının değil, muhalefet partisinin de Suriye'deki kimyasal saldırıdan sonra dahi Suriye rejimini suçlamak yerine Türk hükümetini savaş çığırtkanlığıyla suçladığını söyledi.

"Bir ülkede 100 bin insan öldüyse 2 milyon insan mülteci durumundaysa milyonlarca insan yaralanmışsa bunun adı savaş değil de nedir?" sorusunu yönelten Davutoğlu, sanki Suriye'de bir barış ortamı varmış ve Türkiye bu ortamı bozmak istiyormuş gibi bir hava yaratılmaya çalışıldığını ifade etti.

Savaşı durdurma çağrısında bulunanları savaş çığırtkanlığıyla suçlayanların aslında Esed'le suç ortaklığı yaptığını belirten Davutoğlu, savaş çığırtkanlığını da bu çevrelerin ve Türkiye'deki ana muhalefet partisinin yaptığını vurguladı.

-"Türkiye'nin özel konumunu herkes görüyor"

Dün Paris'te gerçekleştirilen P3+1 dışişleri bakanları toplantısına değinen Davutoğlu, ilk kez bu formatta bir toplantı yapıldığını yineleyerek, Türkiye'nin Suriye'ye komşu tek NATO üyesi olduğunu, Rusya ve İran'la komşuluğu itibariyle de Suriye krizine geçmişte bu ülkelerle beraber çözüm bulmak için çaba sarf ettiğini kaydetti.

"Türkiye'nin çok özel bir konumu olduğunu herkes görüyor" ifadesini kullanan Davutoğlu, Türkiye'nin yalnız kalmasının söz konusu olmadığını vurguladı.

Davutoğlu, P3+1 toplantısı öncesinde de mevkidaşlarıyla sürekli temas halinde olduğunu belirterek, hafta sonu Fransa ve ABD dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmelerin ardından P3+1 şeklinde oturup konuyu bütün detayıyla inceleme ihtiyacının ortaya çıktığını anlattı. Davutoğlu, "Bu, şu açıdan önemlidir; bizim haberimiz olmadan, bizimle danışılmadan herhangi bir BM Güvenlik Konseyi kararı hazırlığı ve çıkması söz konusu değil. Eskiden de istişare edilirdi ama şimdi daha kurumsal hale geldi" dedi.

Benzer toplantıların ihtiyaç olduğunda tekrarlanacağını dile getiren Davutoğlu, New York ziyareti sırasında Suriye Halkının Dostları Grubu'nun genişletilmiş ya da çekirdek grup toplantısının yapılmasının kararlaştırıldığını da aktardı.

-"NATO sınırı ihlal edilmiştir"

Sınır ihlali yapan Suriye helikopterinin düşürülmesine ilişkin ABD ve Rusya'dan tepki gelip gelmediğinin sorulması üzerine Davutoğlu, söz konusu ülkelerden henüz tepki gelmediğini ancak dün olaya ilişkin haberi aldığında bir arada bulunduğu İngiliz ve Fransız mevkidaşlarının Türkiye'ye tam destek beyan ettiğini belirtti.

Bugün ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir telefon görüşmesi yapmayı planladığını ifade eden Davutoğlu, kendisine hem ABD'deki gelişmelerle ilgili taziyelerini sunacağını hem de bu konuları istişare edeceğini söyledi.

Paris'te bir araya geldiği Suudi ve Katarlı mevkidaşlarının da konuya ilişkin olarak Türkiye'ye destek beyan ettiğini kaydeden Davutoğlu, "Bu sınır aynı zamanda NATO sınırı, NATO sınırı ihlal edilmiştir ve Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan, ulusal güvenliği anlamında kendi bağımsız kararını alarak savunmasının gereğini yapmıştır ama NATO dayanışması zaten bütün bu konularda işbirliği gerektirir" ifadesini kullandı.

-"Geçmişe dönük suçların mazur gösterilmemesi lazım"-

BM'nin kimyasal silahlara ilişkin raporuna da değinen Davutoğlu, hiç kimsenin kimyasal saldırının mahiyeti konusunda şüphesi bulunmadığını, raporla bunun daha da teyit edildiğini söyledi.

"Bunu ancak ve ancak Suriye rejimi kullanmış olabilir" diyen Davutoğlu, raporda "Suriye rejimi" ifadesinin kullanılmadığının hatırlatılması üzerine, bir akademisyen olan inceleme heyeti başkanı Ake Sellström'ün siyasal yorum yapmak gibi bir görev ve yetkiye sahip olmadığının altını çizdi.

Davutoğlu, saldırıda kullanılan kimyasal maddenin mahiyetinin ve yerden yere saldırı yapıldığının BM raporunda açıkça ortaya konduğunu ifade ederek, "Yerden yere füze kapasitesine muhalefetin sahip olmadığı belli" dedi.

Türkiye'nin milli istihbarat kaynaklarından gelen bilgilerin, atım yeri ve kimyasal maddenin mahiyeti itibariyle zaten şüphe bırakmadığını, diğer ülkelerden gelen istihbaratın da bunu teyit ettiğini anımsatan Davutoğlu, "Ama BM'nin teyit etmesi çok önemlidir. Yani bu konuda artık şek ve şüphe kalmamıştır" diye konuştu.

"Kimyasal silahların teslimi ve tasfiyesiyle ilgili her anlaşma bizi memnun eder. Bu, bugün için değil, geleceğe dönük de insanlığın ve bölgemizin huzuru bakımından olmazsa olmaz bir şarttır" diyen Davutoğlu, birkaç hususun ise tamamlanması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Geleceğe dönük bu tasfiye yapılırken geçmişe dönük suçların teczi edilmemesi lazım. Yani onların bir şekilde mazur gösterilmemesi lazım. Onların mutlaka bir şekilde muhakeme edilmesi lazım. Bu muhakeme, dünkü rapor da gösterdi ki bu açık, artık belli delilleri olan bir olaydır. Bunun üzerine gitmek lazım. Yoksa kötü bir örnek teşkil eder."

Kimyasal silahların teslimine ilişkin olarak uzun bir süreç öngörüldüğünü dile getiren Davutoğlu, "Bu, rejime 2014'ün ortasına kadar kimyasal silah kullanmadan katliam yapma, başka silahlarla masum insanları öldürme yetkisi vermemelidir" dedi.

-"Baskı devam etseydi.."

Suriye'deki ölümler ve Türkiye'deki mülteci sayısında zaman içinde yaşanan artışa ilişkin bilgiler paylaşan Davutoğlu, 2011 yılında 7 bin 500 olan Türkiye'deki mülteci sayısının, şu anda 500 bine ulaştığına dikkati çekerek, bu yükselişin kullanılan yöntemlerdeki şiddet artışını da gösterdiğini ifade etti.

Bu trendin sürmesi durumunda mülteci sayısının ve ölümlerin ulaşacağı rakamlara değinen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eğer bir anlaşma yapılırken sanki bütün mesele kimyasal silahmış gibi tanımlanırsa geri kalan araçlarla şimdiye kadar bu katliamlar yapıldığı için o sayının iki üç misli artması söz konusu olduğunda, Allah muhafaza inşallah olmaz, ateşkes yapılır ama toplam ölü sayısı takriben 700 bin ila 1 milyon arasına çıkabilir bir sene içinde. Kullanılan yöntemin artması dolayısıyla. Toplam dışarıdaki mülteci sayısı 5 ila 7 milyon arasına. Bunlar BM'nin de projeksiyonları bazıları. Evinden edilenlerin sayısı 10 milyonu aşabilir."

Davutoğlu, 21 Ağustos saldırısının ardından Suriye rejiminin müeyyide uygulanacağı tehdidini görünce psikolojik olarak etkilendiğini ve saldırılarda azalma olduğunu belirterek, "Ama cumartesi günü bu anlaşma ilan edildikten 2 gün sonra aynı rejim, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırlarını ihlal etme cüretini gösterecek cesareti buluyorsa işte savaş nerede olur, ortaya çıkıyor. Savaşı tetikleyen şey, mücrimin ve mütecavizin üzerindeki caydırıcılık baskınızın ortadan kalkmasıdır. Bir suçlu ve bir mütecaviz ancak caydırıcılıkla durdurulabilir".

Uluslararası toplumun Suriye rejimi üzerindeki baskısını sürdürmesinin önemine işaret eden Davutoğlu, "Suriye baskısı devam etseydi, kimyasal silah dolayısıyla bir müeyyide uygulanacağı, uluslararası toplumun onu cezalandıracağı korkusu devam etseydi, dün Türkiye sınırına 20-30 km ötede varil bombası attıktan sonra Türkiye sınırını ihlal etme cesaretini gösterebilir miydi? İşte savaş burada başlar. Eğer caydırıcı değilseniz ancak o zaman savaşa zemin hazırlarsınız" dedi.

-70-75 bin rakamı kesin değil

Davutoğlu'na, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü Ahmet Üzümcü'nün, kimyasal silahların 2014 yarısına kadar tasfiyesini "iddialı bir süreç" olarak nitelendiren açıklaması ile süreçte 70 ila 75 bin askerin rol almasının öngörüldüğüne ilişkin haberler de hatırlatıldı.

Bu rakamların, üzerinde konuşulmuş ve teknik olarak kendilerine aktarılmış rakamlar olmadığını belirten Davutoğlu, "70-75 bin asker, ihtiyaç gerçekten hissedecek mi hissetmeyecek mi bu konuda bize resmi kanallardan gelmiş bir bilgi yok" ifadesini kullandı.

"Kimyasal silahların tasfiyesi konusunda ne gerekiyorsa Türkiye elinden gelen katkıyı yapar" diye konuşan Davutoğlu, "Bizi kaygılandıran sadece kimyasal silahlar değil, diğer konvansiyonel silahların yaptığı büyük tahribattır" dedi.

Kaynak: AA