Kene Mevsimi Öncesi Uzmanından Uyarılar
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde geçen sene Nisan ayında görülen ilk kene vakasının bu yıl Mayıs ayına girilmesine rağmen henüz görülmediği belirtildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) konusunda uyarılarda bulunarak insanların artık eskiye oranla bu hastalığa karşı daha bilgi sahibi olduğunu söyledi.
Dr Köksal, KKKA konusunda Türkiye olarak dünya tıbbına ışık tutacak çok sayıda çalışmanın sahibi olduklarını ifade etti.
Bu yıl havaların serin gitmesi nedeniyle bölgede kene vakasına henüz rastlanılmadığını kaydeden Dr. Köksal, "KKKA hastalığı için dikkatli olmamız gereken mevsim geldi. Bu sene havaların serin gitmesi ile birlikte Mayıs ayına girmiş olmamıza rağmen hastanemize henüz müracaat eden hasta olmadı. Geçen seneye baktığımız zaman ilk hastamız Nisan ayının ilk yarısında gelmişti, ancak bu sene şu an itibariyle henüz gelen bir hasta yok. Geçen seneki verilerimiz olsun Sağlık Bakanlığı'nda yaptığımız toplantılarda olsun hastalıkta biraz azalma görmekteyiz. Yani gelen vaka sayısında biraz azalma var" dedi.
Vaka sayısındaki düşüşün nedenlerini anlatan Köksal "Bunun sebebleri çok değişik olabilir. Bunlardan birincisi İnfeksiyon hastalıkları bir yerde görüldükten sonra bir süre pik dediğimiz en yüksek seviyeye ulaşır, ondan sonra inişe geçer. Yani hastalık hızını alıp daha sonra azalma periyoduna geçer. Benim bu konudaki düşüncem, müsbet yani bu şekilde olma ihtimali yüksek. Ama tek başına bir faktör değil. Bunun yanı sıra infekte kene popilasyonunda bir azalma olabilir. Bununla ilgili kene mücadelesi çok ciddi bir şekilde yapılmakta, ilaçlamalar yapılmakta. Bir diğer etken de halkın hayvancılıkla uğraşan kesimin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nin nasıl buluştığı konusunda artık çok büyük bir deneyime ve bilgi birikimine sahip olması. Yani artık herkes nasıl korunulacağını biliyor. Bütün bu faktörlerin birlikte yol açtığı sonuçta hastalığın azalması şeklinde. Bu sene için henüz vaka görmemiş olmamız da biraz bunu destekler nitelikte ancak yorum yapmayı erken buluyorum" diye konuştu
Hastalığın görüldüğü yerler hakkında bilgi veren Prof. Dr. İftihar Köksal, "Bölgemizde ve Türkiye'de endemik dediğimiz sahalar belli. Bölgemize baktığımız zaman Gümüşhane Kelkit Vadisi özellikle hastalığın en yoğun seyrettiği bölge. Giresun kırsalı, sahil kesiminden yine vaka yok. Özellikle Giresun'un Sivas ile komşu olan ilçelerinden oralardaki yerleşim alanlarından vaka gelmekte ve en yoğun görüldüğü yerler. Yine Sivas yöresi, Çorum, Tokat, Kızılırmak Havzası, Samsun'un kırsal kesimleri hastalık vakalarının Türkiye'de hala en fazla görüldüğü yerler. Bu bölgeleri Çoruh Vadisi takip etmekte, Çoruh Vadisi'nde bu kadar olmasada münferit vakalarımız var. Buradaki vaka sayımızda geçen seneki yıllara göre belirgin bir azalma gösteriyor" şeklinde konuştu
"DÜNYA TIBBINA IŞIK TUTACAK ÇALIŞMALARIN SAHİBİYİZ"
Türkiye olarak hastalığın tedavisinde çok iyi yerde olduklarını belirten Dr. Köksal, KKKA konusunda dünya tıbbına ışık tutacak çok sayıda çalışmanın sahibi olduklarını söyledi.
Köksal "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, vaka sayısı olarak baktığımız zaman komşularımızla bir kıyaslama yapacak olursak, İran, Irak, Balkanlar, KKKA görüldüğü yerler. Kosova'da ormanlık, ağaçlık benzer coğrafik koşulları olan yerlerde hastalık fazla görülmekte. Fakat şunu memnuniyetle ifade etmek isterim ki KKKA konusunda gerek vaka yönetimi gerek hastalara yaklaşım, gerekse ölümcül seyreden vakalar bakımından Türkiye çok iyi durumda. Bir kere ölen vaka sayımız çok az. Destek tedavilerimiz çok iyi. Hasta yaklaşımlarımız çok iyi. Çok erken teşhis koyarak tedaviye başlayabiliyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın yaklaşımı çok pazitif, bu konuda bizlere çok büyük destek veriyor. Bütün bu faktörleri biraraya getirdiğimiz zaman Türkiye gerçekten KKKA hasta yönetimi bakımından dünyaya örnek şeyler yapmakta. Bu konuda dünyaya ışık tutacak bir çok bilimsel çalışmada Türkiye'den çıkmakta. Şu an rahatlıkla söyleyebilirim ki bizim kliniğimizde başta olmak üzere KKKA konusunda dünya tıbbına ışık tutacak çok sayıda çalışmanın sahibiyiz" ifadelerini kullandı.
MUTLAKA KENE MUAYENESİ YAPIN
Kırsal kesimden eve dönüşlerde mutlaka kene kontrolü yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. İftihar Köksal, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"KKKA'nın kenelerle bulaştığını biliyoruz. İster piknik amacıyla kırsal alanda, ister işi gereği, hayvancılık yada tarımla uğraşanlar muhakkak eve geldiği zaman kene muayenesi yapsın. İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı aç kenelerin insanlara saldırması için çok önemli bir mevsim. Onun için çok ciddi bir kene muayenesi yapılması lazım. Vatandaşlarımıza, vücudunun her yerini, göremediği yerler konusunda ise bir yakınına muayene ettirip, kene varsa bunu ya kendisi, yada en yakın sağlık kuruluşuna giderek kenenin çıkartılmasını öneriyoruz. Vatandaş bir defa kene muayenesini yapacak bunu mutlaka öğrenecek. Korumak için ise bu ortamlara çıktığı zaman beyaz çorap, beyaz pantolon giysinler yani kene kolay görülsün. Pantolon paçalarının mutlaka çorabın içine sokulması lazım bu çok önemli. Eğer elini yere değdirerek çalışacaksa, örneğin ot toplayacaksa veya hayvanından süt sağma vs. gibi olursa o zaman mümkünse eline eldiven veya bir çorap geçirsin. Yine beyaz hırka veya gömlek giysin yine bu gömleğin hırkanın kollarını eldivenin yada çorabın içine soksun. Böylece bulaşma riskini azaltır. Yine işi bittiği zaman mutlaka kene muayenesi yapsın. Yada eczanelerde keneleri kaçıran spey şeklinde satılan ilaçlardan alarak vucutlarına sıkabilirler. Bunlar kenenin yaklaşmasını engelliyor. Ahırların temizliği çok önemli, beyaz badana çok önemli. Çünkü keneler karanlık, nemli ortamlar çok rahat yaşadığı ortamlar. Hayvanların temiz olması da bir o kadar önemli. Çünkü bir çok hastamızı hayvanlarını sağarken keneyle temas ettiğini biliyoruz."
Keneye maruz kalınması durumunda alınması gereken tedbirler konusunda bilgi veren Dr. Köksal, şunları söyledi:
"Hastalığın, kuluçka süresi dediğimiz bir zaman dilimi var. Genellikle 3-7 gün içersinde kendisinde bir takım belirtiler çıkar. Bu belirtileri lütfen önemsesinler. Çünkü halsizlik, ateş gibi sanki gribal enfeksiyon geçiriyormuş gibi belirtileri olabilir. Kas ağrıları olabilir, yorgunluk belirtisi olarak algılıyabilir. Kene teması varsa muhakkak sağlık kuruluşuna gitsinler çünkü erken teşhis hastaların bundan sonraki yaşamlarını rahat sürdürebilmeleri için çok önemli. Hastalık, biraz daha ilerlerse malesef bu kadar basit sentomlarla kalmıyor ve kanamalı ateş denmesinin sebebi olan bir belirti ortaya çıkıyor. Vücudun değişik yerlerinde kanamalar ortaya çıkabiliyor. Bu kötü bir dönem tabiki. Burunda, gözde, karında, deride kanamalara olabilir. İshal, bulantı, kusma olabilir. Yoğun bir destek tedavisiyle hastalımızı kısa bir süre içersinde sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz."
Kaynak: İHA
Dr Köksal, KKKA konusunda Türkiye olarak dünya tıbbına ışık tutacak çok sayıda çalışmanın sahibi olduklarını ifade etti.
Bu yıl havaların serin gitmesi nedeniyle bölgede kene vakasına henüz rastlanılmadığını kaydeden Dr. Köksal, "KKKA hastalığı için dikkatli olmamız gereken mevsim geldi. Bu sene havaların serin gitmesi ile birlikte Mayıs ayına girmiş olmamıza rağmen hastanemize henüz müracaat eden hasta olmadı. Geçen seneye baktığımız zaman ilk hastamız Nisan ayının ilk yarısında gelmişti, ancak bu sene şu an itibariyle henüz gelen bir hasta yok. Geçen seneki verilerimiz olsun Sağlık Bakanlığı'nda yaptığımız toplantılarda olsun hastalıkta biraz azalma görmekteyiz. Yani gelen vaka sayısında biraz azalma var" dedi.
Vaka sayısındaki düşüşün nedenlerini anlatan Köksal "Bunun sebebleri çok değişik olabilir. Bunlardan birincisi İnfeksiyon hastalıkları bir yerde görüldükten sonra bir süre pik dediğimiz en yüksek seviyeye ulaşır, ondan sonra inişe geçer. Yani hastalık hızını alıp daha sonra azalma periyoduna geçer. Benim bu konudaki düşüncem, müsbet yani bu şekilde olma ihtimali yüksek. Ama tek başına bir faktör değil. Bunun yanı sıra infekte kene popilasyonunda bir azalma olabilir. Bununla ilgili kene mücadelesi çok ciddi bir şekilde yapılmakta, ilaçlamalar yapılmakta. Bir diğer etken de halkın hayvancılıkla uğraşan kesimin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nin nasıl buluştığı konusunda artık çok büyük bir deneyime ve bilgi birikimine sahip olması. Yani artık herkes nasıl korunulacağını biliyor. Bütün bu faktörlerin birlikte yol açtığı sonuçta hastalığın azalması şeklinde. Bu sene için henüz vaka görmemiş olmamız da biraz bunu destekler nitelikte ancak yorum yapmayı erken buluyorum" diye konuştu
Hastalığın görüldüğü yerler hakkında bilgi veren Prof. Dr. İftihar Köksal, "Bölgemizde ve Türkiye'de endemik dediğimiz sahalar belli. Bölgemize baktığımız zaman Gümüşhane Kelkit Vadisi özellikle hastalığın en yoğun seyrettiği bölge. Giresun kırsalı, sahil kesiminden yine vaka yok. Özellikle Giresun'un Sivas ile komşu olan ilçelerinden oralardaki yerleşim alanlarından vaka gelmekte ve en yoğun görüldüğü yerler. Yine Sivas yöresi, Çorum, Tokat, Kızılırmak Havzası, Samsun'un kırsal kesimleri hastalık vakalarının Türkiye'de hala en fazla görüldüğü yerler. Bu bölgeleri Çoruh Vadisi takip etmekte, Çoruh Vadisi'nde bu kadar olmasada münferit vakalarımız var. Buradaki vaka sayımızda geçen seneki yıllara göre belirgin bir azalma gösteriyor" şeklinde konuştu
"DÜNYA TIBBINA IŞIK TUTACAK ÇALIŞMALARIN SAHİBİYİZ"
Türkiye olarak hastalığın tedavisinde çok iyi yerde olduklarını belirten Dr. Köksal, KKKA konusunda dünya tıbbına ışık tutacak çok sayıda çalışmanın sahibi olduklarını söyledi.
Köksal "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, vaka sayısı olarak baktığımız zaman komşularımızla bir kıyaslama yapacak olursak, İran, Irak, Balkanlar, KKKA görüldüğü yerler. Kosova'da ormanlık, ağaçlık benzer coğrafik koşulları olan yerlerde hastalık fazla görülmekte. Fakat şunu memnuniyetle ifade etmek isterim ki KKKA konusunda gerek vaka yönetimi gerek hastalara yaklaşım, gerekse ölümcül seyreden vakalar bakımından Türkiye çok iyi durumda. Bir kere ölen vaka sayımız çok az. Destek tedavilerimiz çok iyi. Hasta yaklaşımlarımız çok iyi. Çok erken teşhis koyarak tedaviye başlayabiliyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın yaklaşımı çok pazitif, bu konuda bizlere çok büyük destek veriyor. Bütün bu faktörleri biraraya getirdiğimiz zaman Türkiye gerçekten KKKA hasta yönetimi bakımından dünyaya örnek şeyler yapmakta. Bu konuda dünyaya ışık tutacak bir çok bilimsel çalışmada Türkiye'den çıkmakta. Şu an rahatlıkla söyleyebilirim ki bizim kliniğimizde başta olmak üzere KKKA konusunda dünya tıbbına ışık tutacak çok sayıda çalışmanın sahibiyiz" ifadelerini kullandı.
MUTLAKA KENE MUAYENESİ YAPIN
Kırsal kesimden eve dönüşlerde mutlaka kene kontrolü yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. İftihar Köksal, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"KKKA'nın kenelerle bulaştığını biliyoruz. İster piknik amacıyla kırsal alanda, ister işi gereği, hayvancılık yada tarımla uğraşanlar muhakkak eve geldiği zaman kene muayenesi yapsın. İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı aç kenelerin insanlara saldırması için çok önemli bir mevsim. Onun için çok ciddi bir kene muayenesi yapılması lazım. Vatandaşlarımıza, vücudunun her yerini, göremediği yerler konusunda ise bir yakınına muayene ettirip, kene varsa bunu ya kendisi, yada en yakın sağlık kuruluşuna giderek kenenin çıkartılmasını öneriyoruz. Vatandaş bir defa kene muayenesini yapacak bunu mutlaka öğrenecek. Korumak için ise bu ortamlara çıktığı zaman beyaz çorap, beyaz pantolon giysinler yani kene kolay görülsün. Pantolon paçalarının mutlaka çorabın içine sokulması lazım bu çok önemli. Eğer elini yere değdirerek çalışacaksa, örneğin ot toplayacaksa veya hayvanından süt sağma vs. gibi olursa o zaman mümkünse eline eldiven veya bir çorap geçirsin. Yine beyaz hırka veya gömlek giysin yine bu gömleğin hırkanın kollarını eldivenin yada çorabın içine soksun. Böylece bulaşma riskini azaltır. Yine işi bittiği zaman mutlaka kene muayenesi yapsın. Yada eczanelerde keneleri kaçıran spey şeklinde satılan ilaçlardan alarak vucutlarına sıkabilirler. Bunlar kenenin yaklaşmasını engelliyor. Ahırların temizliği çok önemli, beyaz badana çok önemli. Çünkü keneler karanlık, nemli ortamlar çok rahat yaşadığı ortamlar. Hayvanların temiz olması da bir o kadar önemli. Çünkü bir çok hastamızı hayvanlarını sağarken keneyle temas ettiğini biliyoruz."
Keneye maruz kalınması durumunda alınması gereken tedbirler konusunda bilgi veren Dr. Köksal, şunları söyledi:
"Hastalığın, kuluçka süresi dediğimiz bir zaman dilimi var. Genellikle 3-7 gün içersinde kendisinde bir takım belirtiler çıkar. Bu belirtileri lütfen önemsesinler. Çünkü halsizlik, ateş gibi sanki gribal enfeksiyon geçiriyormuş gibi belirtileri olabilir. Kas ağrıları olabilir, yorgunluk belirtisi olarak algılıyabilir. Kene teması varsa muhakkak sağlık kuruluşuna gitsinler çünkü erken teşhis hastaların bundan sonraki yaşamlarını rahat sürdürebilmeleri için çok önemli. Hastalık, biraz daha ilerlerse malesef bu kadar basit sentomlarla kalmıyor ve kanamalı ateş denmesinin sebebi olan bir belirti ortaya çıkıyor. Vücudun değişik yerlerinde kanamalar ortaya çıkabiliyor. Bu kötü bir dönem tabiki. Burunda, gözde, karında, deride kanamalara olabilir. İshal, bulantı, kusma olabilir. Yoğun bir destek tedavisiyle hastalımızı kısa bir süre içersinde sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz."