Chp Cezaevi Komisyonu “Hasta Mahpuslar” Raporunu Açıkladı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, bazı cezaevlerinde kapasite yetersizliği nedeniyle mahkumların üst üste yattığını, bazılarında ise mahkumların nöbetleşe uyuduğunu belirterek, mahkumları ziyarete gelen kız çocuklarının ve kadınların iç çamaşırına kadar arandığını söyledi.
CHP Cezaevi Komisyonu üyesi Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Manisa Milletvekili Özgür Özel parti genel merkezinde düzenlendikleri basın toplantısıyla “hasta mahpuslar” raporunu açıkladı.
Komisyonun bir yılı aşkın bir süredir devam eden çalışmalar sonucunda 50’ye yakın cezaevinin 106 kez ziyaret edildiğini belirten Ağbaba, ziyaret edilen cezaevlerinin nüfusunun 130 bini aştığını ve cezaevlerinin tutuklu ve mahkumu ile Kilis’in, Tunceli’nin, Ardahan’ın ve Bayburt’un nüfusundan fazla olduğunu söyledi.
CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri olarak en çok tutuklu milletvekilini, en çok tutuklu öğrenci, en çok tutuklu avukat, en çok tutuklu gazeteci, en çok tutuklu bilim adamını ziyaret eden milletvekili olduklarını kaydeden Ağbaba, hapishanelerde tutukluluk sayısının fazla olmasının sebebinin AK Parti hükümeti olduğunu ileri sürdü.
Ağbaba, “Zaman zaman bizim ziyaretlerimizle ve medyanın da bu konuda gösterdiği duyarlılıkla ülke gündemine ölüm, isyan, yangın, ölüm oruçları, taciz-tecavüz, işkence ve kötü muamele gibi başlıklar altında gelen hapishaneler meselesi köklü bir reformu gerektirmektedir ve bu reformun en acil boyutunu da hasta mahpuslar konusu oluşturmaktadır” dedi.
“BAZI CEZAEVLERİNDE KAPASİTE YETERSİZLİĞİ NEDENİYLE MAHKUMLAR NÖBETLEŞE UYUYOR” Raporun özelinde yer verilen hasta mahpuslar konusu dışında cezaevlerinde çok çeşitli ve acil çözüm bekleyen sorunlar da bulunduğunu dile getiren Ağbaba, konuşmasına şöyle devam etti: “Bizler yaptığımız tespitler sonucunda hapishanenin ‘tipine’ veya hapishanenin idaresinin inisiyatifine bağlı olarak sorunlar çeşitlenmektedir. Bazı F tipi hapishanelerde su günün belli saatlerinde verilirken, başka bir F tipi hapishanesinde su sorunun olmadığını görüyoruz. Örneği 1 nolu cezaevinde mahkumlara günlük 50 litre sıcak su, yani yaklaşık 110 saniyede dolan bir suyla günlük ihtiyaçlarını insanlar gidermeye çalışmaktadır. Traş, günlük temizlik ihtiyaçları ve bulaşık gibi ihtiyaçlarını günlük 110 sanayide dolan bir kapla yapmaya çalışmaktadır. Bir başka cezaevinde günlük traş olma zorunluluğu bulunmakta ve olağan dışı sakal gibi sorunlar gündeme gelmektedir. Cezaevi idaresine sorduğumuz zaman olağan dışı sakaldan ne anlıyorsunuz diye sorduk, hatta Cübbeli Ahmet Hocanın sakalı olağan dışı mıdır, değil midir diye sorduğumuz zaman bize cevap veremediler. Yine F tipi hapishanelerin bir çoğunda kitap sayısında sınırlama yapılırken, bazılarında yasaklı kitap listesi oluşturulmakta. Bazı cezaevlerinde kapasite yetersizliği nedeniyle mahkumlar üst üste hatta nöbetleşe uyumaktadır. Türkiye’nin bir çok cezaevinde nöbetleşe uyuduğuna şahit olduğumuzu belirtmek isterim.” “ÇIPLAK ARAMA F TİPLERİNİN TAMAMINDA VAR” Bir koğuştan bir koğuşa elden kitap gönderilemediğinin altını çizen Ağbaba, “Bir koğuştan bir koğuşa kitap göndermek için kargo yolu kullanılmaktadır. Bir kitap 7.5 lira kargo parası verilerek yan hücreye 15 günde ulaştırılmaktadır” dedi.
Sohbet sürelerinin her cezaevinde farklı uygulandığını kaydeden Ağbaba, hiçbir cezaevinde kanunda yazan 10 saatin kullandırılmadığını aktardı. Bazı cezaevlerinde mahkumların istediği kanalların izletilmediğini vurgulayan Ağbaba, bir çok cezaevinde gazetelerin geç verildiğini söyledi.
Ziyaret edilen F tipi cezaevlerinde hapishaneye ilk girişte çıplak arama yapıldığını belirten Ağbaba, “Örneği platin olan bir mahkum x-ray cihazından geçerken sürekli öttüğü için her giriş çıkışta çıplak aramaya tabi tutulmaktadır. Bazı hapishanelerde Türkiye’nin gerçeği olan oyuk araması var. Bir cezaevinde bu tespit edildi ve görevlileri değiştirildi. Çıplak arama F tiplerinin tamamında var. Bu kadar teknoloji gelişmiş iken bunların yapılması açıkçası insan bedenin dokunulmazlığının ihlalidir. F tipi hapishanelerde revire veya telefona giderken ayakkabı araması yapılmaktadır. Bazı hapishanelerde yazarlara, sanatçılara, TBMM’ye hitaben yazılan mektuplara el konulmaktadır. Bunları sakıncalı mektup olarak değerlendiriliyor” şeklinde konuştu.
“KIZ ÇOCUKLARI İÇ ÇAMAŞIRLARINA KADAR ARANIYOR” Mahkumları ziyarete gelen insanların sıkı aramalardan geçirildiğini ve tacizlerle yüz yüze kaldığını öne süren Ağbaba, ziyaret gelen kız çocuklarının ve kadınların iç çamaşırlarına kadar arandığını söyledi.
Sincan Cezaevi’nde islami bir davadan yatan bir mahkumun, kız çocuğunu 5 yıldır görmediğini ifade eden Ağbaba, mahkum babanın bunun sebebi olarak kız çocuğunun cezaevine geldiğinde iç çamaşırına kadar soyulduğunu söylediğini kaydetti.
Bazı cezaevlerinde renk yasakları konduğuna dikkat çeken Ağbaba, “Bazı cezaevlerinde Ceza İnfaz Koruma Memurlarının kıyafetine benziyor diye mavi gömlek giymek yasak. Kırmızı renk sol örgütlerin propagandasını çağrıştırıyor diye, yeşil renk askeri kıyafete benziyor diye yasaklı durumdadır. Cezaevlerinde öyle yasaklar var ki, iki taneden fazla kazan giymek yasak. Kuru kalem dahil olmak üzere her türlü kalem yasak, renkli kalem yasak, türkü söylemek yasak. Eski bir atletle yer silerseniz, atleti amaç dışı kullandığınızdan disiplin suçu alıyorsunuz. Hapishanelerde, insanların suç tipine ve siyasi görüşlerine göre özel ayrımcılıklar da üretilmiş durumda. Örneğin Silivri Cezaevi’ndeki mahkumlar, sohbet hakkı, sosyal etkinlik ve kurs benzeri hiçbir etkinlikten faydalanamamaktadır” dedi.
“EŞCİNSEL MAHKUMLARA ONUR KIRICI UYGULAMALAR YAPILIYOR” Farklı cinsel yönelimleri olan mahkumlara ayrımcılık yapıldığını vurgulayan Ağbaba, bu tür mahkumlardan eşcinsel olduğu için rapor istendiğini ve rapor alma sürecinde mahkumlara onur kırıcı uygulamalar yapıldığını söyledi.
Farklı cinsel yönelimleri olan mahkumların etkinliklere katılamadığını, güvenlik gerekçesi ile açık cezaevlerine gitmelerinin engellendiğini kaydeden Ağbaba, “Bir çok cezaevlerinde keyfi disiplin cezaları veriliyor” dedi.
Bir kadın mahkuma 7 yıl görüşme yasağı getirildiğini aktaran Ağbaba, keyfi uygulamalarda buna benzer örneklerin çok olduğunu belirtti.
Hapishanelerle ilgili olarak en yakıcı bir diğer sorunun tecrit olduğunu belirten Ağbaba, “Kanlı bir operasyonla hayatımıza sorulan F tipleri bütün olumsuz hapishane koşullarına, insanın insansızlaştırılmasını etkilemiştir. F tipi hapishaneler hücre hücre bölünmüştür. Her hücrede insanlar bulunmaktadır. F tipi hapishaneler insanların birbirleriyle iletişim kurmamaları için inşa edilmiştir” dedi.
Kaynak: İHA
Komisyonun bir yılı aşkın bir süredir devam eden çalışmalar sonucunda 50’ye yakın cezaevinin 106 kez ziyaret edildiğini belirten Ağbaba, ziyaret edilen cezaevlerinin nüfusunun 130 bini aştığını ve cezaevlerinin tutuklu ve mahkumu ile Kilis’in, Tunceli’nin, Ardahan’ın ve Bayburt’un nüfusundan fazla olduğunu söyledi.
CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri olarak en çok tutuklu milletvekilini, en çok tutuklu öğrenci, en çok tutuklu avukat, en çok tutuklu gazeteci, en çok tutuklu bilim adamını ziyaret eden milletvekili olduklarını kaydeden Ağbaba, hapishanelerde tutukluluk sayısının fazla olmasının sebebinin AK Parti hükümeti olduğunu ileri sürdü.
Ağbaba, “Zaman zaman bizim ziyaretlerimizle ve medyanın da bu konuda gösterdiği duyarlılıkla ülke gündemine ölüm, isyan, yangın, ölüm oruçları, taciz-tecavüz, işkence ve kötü muamele gibi başlıklar altında gelen hapishaneler meselesi köklü bir reformu gerektirmektedir ve bu reformun en acil boyutunu da hasta mahpuslar konusu oluşturmaktadır” dedi.
“BAZI CEZAEVLERİNDE KAPASİTE YETERSİZLİĞİ NEDENİYLE MAHKUMLAR NÖBETLEŞE UYUYOR” Raporun özelinde yer verilen hasta mahpuslar konusu dışında cezaevlerinde çok çeşitli ve acil çözüm bekleyen sorunlar da bulunduğunu dile getiren Ağbaba, konuşmasına şöyle devam etti: “Bizler yaptığımız tespitler sonucunda hapishanenin ‘tipine’ veya hapishanenin idaresinin inisiyatifine bağlı olarak sorunlar çeşitlenmektedir. Bazı F tipi hapishanelerde su günün belli saatlerinde verilirken, başka bir F tipi hapishanesinde su sorunun olmadığını görüyoruz. Örneği 1 nolu cezaevinde mahkumlara günlük 50 litre sıcak su, yani yaklaşık 110 saniyede dolan bir suyla günlük ihtiyaçlarını insanlar gidermeye çalışmaktadır. Traş, günlük temizlik ihtiyaçları ve bulaşık gibi ihtiyaçlarını günlük 110 sanayide dolan bir kapla yapmaya çalışmaktadır. Bir başka cezaevinde günlük traş olma zorunluluğu bulunmakta ve olağan dışı sakal gibi sorunlar gündeme gelmektedir. Cezaevi idaresine sorduğumuz zaman olağan dışı sakaldan ne anlıyorsunuz diye sorduk, hatta Cübbeli Ahmet Hocanın sakalı olağan dışı mıdır, değil midir diye sorduğumuz zaman bize cevap veremediler. Yine F tipi hapishanelerin bir çoğunda kitap sayısında sınırlama yapılırken, bazılarında yasaklı kitap listesi oluşturulmakta. Bazı cezaevlerinde kapasite yetersizliği nedeniyle mahkumlar üst üste hatta nöbetleşe uyumaktadır. Türkiye’nin bir çok cezaevinde nöbetleşe uyuduğuna şahit olduğumuzu belirtmek isterim.” “ÇIPLAK ARAMA F TİPLERİNİN TAMAMINDA VAR” Bir koğuştan bir koğuşa elden kitap gönderilemediğinin altını çizen Ağbaba, “Bir koğuştan bir koğuşa kitap göndermek için kargo yolu kullanılmaktadır. Bir kitap 7.5 lira kargo parası verilerek yan hücreye 15 günde ulaştırılmaktadır” dedi.
Sohbet sürelerinin her cezaevinde farklı uygulandığını kaydeden Ağbaba, hiçbir cezaevinde kanunda yazan 10 saatin kullandırılmadığını aktardı. Bazı cezaevlerinde mahkumların istediği kanalların izletilmediğini vurgulayan Ağbaba, bir çok cezaevinde gazetelerin geç verildiğini söyledi.
Ziyaret edilen F tipi cezaevlerinde hapishaneye ilk girişte çıplak arama yapıldığını belirten Ağbaba, “Örneği platin olan bir mahkum x-ray cihazından geçerken sürekli öttüğü için her giriş çıkışta çıplak aramaya tabi tutulmaktadır. Bazı hapishanelerde Türkiye’nin gerçeği olan oyuk araması var. Bir cezaevinde bu tespit edildi ve görevlileri değiştirildi. Çıplak arama F tiplerinin tamamında var. Bu kadar teknoloji gelişmiş iken bunların yapılması açıkçası insan bedenin dokunulmazlığının ihlalidir. F tipi hapishanelerde revire veya telefona giderken ayakkabı araması yapılmaktadır. Bazı hapishanelerde yazarlara, sanatçılara, TBMM’ye hitaben yazılan mektuplara el konulmaktadır. Bunları sakıncalı mektup olarak değerlendiriliyor” şeklinde konuştu.
“KIZ ÇOCUKLARI İÇ ÇAMAŞIRLARINA KADAR ARANIYOR” Mahkumları ziyarete gelen insanların sıkı aramalardan geçirildiğini ve tacizlerle yüz yüze kaldığını öne süren Ağbaba, ziyaret gelen kız çocuklarının ve kadınların iç çamaşırlarına kadar arandığını söyledi.
Sincan Cezaevi’nde islami bir davadan yatan bir mahkumun, kız çocuğunu 5 yıldır görmediğini ifade eden Ağbaba, mahkum babanın bunun sebebi olarak kız çocuğunun cezaevine geldiğinde iç çamaşırına kadar soyulduğunu söylediğini kaydetti.
Bazı cezaevlerinde renk yasakları konduğuna dikkat çeken Ağbaba, “Bazı cezaevlerinde Ceza İnfaz Koruma Memurlarının kıyafetine benziyor diye mavi gömlek giymek yasak. Kırmızı renk sol örgütlerin propagandasını çağrıştırıyor diye, yeşil renk askeri kıyafete benziyor diye yasaklı durumdadır. Cezaevlerinde öyle yasaklar var ki, iki taneden fazla kazan giymek yasak. Kuru kalem dahil olmak üzere her türlü kalem yasak, renkli kalem yasak, türkü söylemek yasak. Eski bir atletle yer silerseniz, atleti amaç dışı kullandığınızdan disiplin suçu alıyorsunuz. Hapishanelerde, insanların suç tipine ve siyasi görüşlerine göre özel ayrımcılıklar da üretilmiş durumda. Örneğin Silivri Cezaevi’ndeki mahkumlar, sohbet hakkı, sosyal etkinlik ve kurs benzeri hiçbir etkinlikten faydalanamamaktadır” dedi.
“EŞCİNSEL MAHKUMLARA ONUR KIRICI UYGULAMALAR YAPILIYOR” Farklı cinsel yönelimleri olan mahkumlara ayrımcılık yapıldığını vurgulayan Ağbaba, bu tür mahkumlardan eşcinsel olduğu için rapor istendiğini ve rapor alma sürecinde mahkumlara onur kırıcı uygulamalar yapıldığını söyledi.
Farklı cinsel yönelimleri olan mahkumların etkinliklere katılamadığını, güvenlik gerekçesi ile açık cezaevlerine gitmelerinin engellendiğini kaydeden Ağbaba, “Bir çok cezaevlerinde keyfi disiplin cezaları veriliyor” dedi.
Bir kadın mahkuma 7 yıl görüşme yasağı getirildiğini aktaran Ağbaba, keyfi uygulamalarda buna benzer örneklerin çok olduğunu belirtti.
Hapishanelerle ilgili olarak en yakıcı bir diğer sorunun tecrit olduğunu belirten Ağbaba, “Kanlı bir operasyonla hayatımıza sorulan F tipleri bütün olumsuz hapishane koşullarına, insanın insansızlaştırılmasını etkilemiştir. F tipi hapishaneler hücre hücre bölünmüştür. Her hücrede insanlar bulunmaktadır. F tipi hapishaneler insanların birbirleriyle iletişim kurmamaları için inşa edilmiştir” dedi.