30| Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi
Türkiye'deki kronik böbrek hastalığının boyutunu saptamaya yönelik CREDIT araştırmasının ikinci aşaması olan, Türkiye Böbrek Hastalığı İnsidans Çalışması'nın ön sonuçlarına göre, Türk toplumunda 5 yıllık sürede kan basıncı kontrolünün belirgin olarak iyileştiği ve hipertansiyon sıklığının azaldığı ancak obezite ve diyabet görülme sıklığının arttığı bildirildi.
Antalya'da devam eden 30| Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi'nde Türkiye'deki kronik böbrek hastalığının boyutunu saptamaya yönelik CREDIT araştırmasının ikinci aşaması olan, Türkiye Böbrek Hastanlığı İnsidans Çalışması'nın ön sonuçları, basın toplantısıyla açıklandı.
Belek'te bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Türkiye'de her 6-7 kişiden birinde böbrek hastalığı görüldüğünü, böbrek hastalıklarının ülke ekonomisi üzerinde büyük bir yük olduğunu kaydetti.
Sağlık bütçesinin yaklaşık yüzde 5'ini diyaliz ve böbrek hastalıkları için harcandığını belirten Süleymanlar, "Günümüzde yapılan çalışmalara göre 55 bin civarında diyaliz hastası, 8 bin civarında şu anda sistemde olan böbrek nakli hastası olduğunu tahmin ediyoruz. 60 bini aşmış bir hasta grubumuz var. Bu hastalar için, ülkemizin sağlık bütçesinden çıkan para, gerçekten çok ciddi boyutta" dedi.
- "Şişmanlayan ve de şeker oranı artan bir ülke konumuna doğru gidiyoruz"
Prof. Dr. Süleymanlar, CREDIT araştırmasında, 2006 yılında yaptıkları bir çalışmada ele aldıkları grubu, 2011 yılında yeniden incelediklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"5-6 yıllık dönem içerisinde, kalp-böbrek hastalığının oranında hafif bir düşme olmasını memnuniyetle müşahede ettik. Burada tansiyon oranlarının düşme meylinde olması da bizi memnun eden konu başlıklarıydı. Yıllardır, bir takım uğraşılar içerisindeyiz. İnsanların hayatına, tuzuna, sigarasına müdahale ediyoruz. Yaptıklarımız boşa gitmemiş ve özellikle tansiyondaki duyarlılığın artışı, tedavi oranlarının artışının olumlu yansımasını rakamlarla bu çalışmada kanıtlamış oluyor. Bu arada fazla kilo alan, giderek şişmanlayan ve de şeker oranı artan bir ülke konumuna doğru gidiyoruz. Bu çalışmanın ikinci aşamasında, böyle bir mesaj da ortaya çıkıyor. Dolayısıyla buna da bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Son 4-5 yılda diyalize giren hasta sayısının daha da düşmüş olması bizi mutlu ediyor. Önceki yıllarda yüzde 10'larda olan artış hızının yüzde 5'lerin altına düştüğünü görüyoruz. Bundan da büyük memnuniyet duyuyoruz."
- "Hipertansiyon azaldı, diyabet ve obezite arttı"
İnsidans çalışmasının ön sonuçlarını açıklayan Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Kenan Ateş de CREDIT çalışmasının ilk aşamasının 2006 yılında 23 ilde gerçekleştirildiğini bildirdi. Çalışmanın ikinci aşamasının 2011 yılında, ilk araştırmaya katılan toplam 4 bin 453 erişkin kronik böbrek hastası üzerinde yapıldığını anlatan Ateş, bu hastaların hipertansiyon, diyabet ve obezite bakımından tekrar değerlendirildiğini açıkladı.
Çalışmaya göre, beş yıllık sürede Türk toplumunda hipertansiyon görülme sıklığının azaldığını belirten Ateş, şöyle konuştu:
"2006'da yüzde 32,7 olan hipertansiyon oranının yaklaşık yüzde 30'a gerilediği saptandı. Yaş ilerledikçe hipertansiyon sıklığının arttığı ve prevalansın kadınlarda erkeklerden, kırsal kesimde yaşayanlarda kentlerde yaşayanlardan daha yüksek olduğu gözlendi. Hipertansiyon prevalansı Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde en yüksek, Doğu Anadolu bölgesinde ise en düşük bulundu. 2006 yılına göre en çarpıcı değişiklik, Karadeniz bölgesinde hipertansiyon sıklığındaki dramatik azalmaydı. Sonuç olarak, Türk toplumunda 5 yıllık sürede kan basıncı kontrolünün belirgin olarak iyileştiği ve hipertansiyon sıklığının azaldığı gözlendi."
Prof. Dr. Ateş, 2006 yılında yüzde 12,7 olan diyabet sıklığının yaklaşık yüzde 15,5'e yükseldiğini, erkeklerde diyabet sıklığının kadınlardan daha fazla arttığını ve iki cinsiyet arasındaki prevalans farkının da ortadan kalktığını bildirdi. 2006'da yüzde 26,5 olan obezite prevalansının yüzde 28.7'ye yükseldiğini belirten Ateş, obezite sıklığındaki artışın büyük oranda kadınlara özgü olduğunu söyledi.
- Türkiye'de obezite sorunu, özellikle kadınlarda artarak devam ediyor
Kadınların yaklaşık üçte birinin obez olduğunun saptandığını ifade eden Ateş, "2006 yılına göre diğer çarpıcı değişiklik, kırsal kesimde yaşayanlarda obezite sıklığının kentlerde yaşayanlardan daha fazla artmasıydı. Obezite prevalansı Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde en yüksek, Doğu Anadolu ve Ege bölgelerinde en düşük bulundu. Sonuç olarak, Türkiye'de obezite sorunu, özellikle kadınlarda artarak devam etmektedir" dedi.