Andropoza Testosteron Replasman Tedavisi

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Yücel, andropoza giren erkeklerde testosteron replasman tedavisini başarıyla uyguladıklarını belirtti.

50-60 yaş arasında erkeklerin hâla genç erişkin gibi davranmak istediğini, ama vücudundaki testosteronun buna yeterli olmadığını söyleyen Prof.Dr. Yücel, bu hastalara testosteron replasman tedavisi uyguladıklarını anlattı.Bu tür hastalara dışarıdan uygulanabilen merhem şeklinde bir ilaç verdiklerini kaydeden Prof.Dr. Yücel, kişilerin eski kas güçlerine kavuşabildiklerini söyledi.

Testosteronun ruh halini güçlendiren bir şey olduğunu, azaldığı zaman kişilerin depresyona girdiğini ifade eden Yücel, bu tedavi yönteminin 15 yıldır bilindiğini ama 5 yıldır başarılı olarak uygulandığını söyledi.

YÜZDE 50 ESKİ GÜCÜNÜ VEREBİLİYORUZ

Uygulanan tedavinin tek dezavantajının prostat kanseri riskini artırması olduğunu söyleyen Prof.Dr. Yücel, ilacın uygulanmadan önce hastanın araştırılması gerektiğini kaydetti.

İlacı vermeden önce emin olmak gerektiğini anlatan Prof.Dr.Yücel, şöyle konuştu: "Akciğer ve kalp hastalıklarının bazılarında testosteron veremiyoruz. Ya da dozunu çok düşürerek vermemiz gerekiyor. Hastalara yaklaşık yüzde 50 oranında eski gücünü verebiliyoruz. Tedavi son 15 yıldır biliniyor ancak ne kadar güvenli olduğu konusunda ciddi soru işaretleri vardı. Özellikle prostat kanseri ya da horlama açısından. Çünkü testosteron horlamayı artırır. Ama uygun dozlarda kullanıldığında ve yakından takip edildiğinde güvenle verebiliyoruz. Daha çok krem şeklinde veriyoruz. İğne ve hap yöntemi de var ama en etkili olanı krem yöntemi."

SGK KARŞILIYOR

Cinsel isteği artıran hapların bu tür hastalarda etkisiz olduğunu kaydeden Prof.Dr. Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Testosteron düzeyi zaten düşük olan kişi de istediğiniz kadar viagra gibi ilaç verin cinsel isteği artıramazsınız. Son iki yılda 50 üzerinde hastaya bu tedaviyi uyguladık. Bu ilaç için sağlık raporu çıkarılıyor ve SGK tarafından karşılanıyor. Devlet tarafından ödenebilen tedavilerden birisidir"

ERKEKLERDE İDRAR KAÇIRMA PROSTAT BÜYÜMESİNİN HABERCİSİ

Erkek ve kadınlarda idrar kaçırma sorunları ile ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Selçuk Yücel, iki tip idrar kaçırma olduğunu belirtti.

Erkeklerde aciliyet tipinde idrar kaçırmaya daha sık rastlandığını kaydeden Yücel, şöyle konuştu: "Bu tipteki idrar kaçırmalar prostat büyümesinin ilk habercilerinden bir tanesi olabilir. Yani idrar kaçırma olmadan sadece aciliyet hissinin olması bile prostatın büyüdüğünü akla getiriyor. Stres tipte de olabilir. Bu hastaların birçoğu ise prostat ameliyatı geçirmiş olabilir. Özellikle açık prostat ameliyatı olanlarda kalıcı idrar kaçırma olabiliyor." Prostat ameliyatının ardından idrar kaçıran erkeklerin Artifisyel sfinkter denilen aletle tedavi edilebildiğini anlatan Prof.Dr.Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Türkiye'de en fazla Artifisyel sfinkter takan merkezlerden biri. SGK tarafından karşılanan aletin fiyatı 10-15 bin lira civarında. Takıldıktan sonra 10 yıl boyunca bir problem yaşanmadan kullanılabiliyor. Eskiden daha az takılıyordu, ama şu an çok sık şekilde kullanıyoruz. Her yüz prostat ameliyatının ardından 1 veya 2 hastada idrar kaçırma görülebiliyor. “

KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA

Öte yandan, kadınlarda idrar kaçırmanın doğurganlık yaşı geçmiş veya menopoz sonrası oldukça sık görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Yücel, yaklaşık 3 kadından 1'inde az veya çok derecede idrar kaçırma sorununun olduğunu söyledi.

Yaşlandıkça bu şikayetin daha da arttığını ifade eden Prof.Dr. Yücel, sözlerine şöyle devam etti: "Doğum yapmış olan kadınlarda idrar kesesinin karın içerisine ya da hazne duvarlarına bağlarında gevşeme oluyor. Bu gevşemeye bağlı olarak da kadınlar öksürme, hapşırma, ağırlık kaldırma ve hatta bazen ilişki esnasında idrar kaçırma şikayeti ile karşılaşabiliyor. Bazı kadınlar o kadar çok idrar kaçırabiliyor ki mesane bazen tamamen hazneden dışarıya doğru sarkmış olabiliyor. Bazen çocuk bezi kullanmak zorunda bile kalabiliyorlar. Tabii ki bu da insanların sosyal yaşamlarını psikolojik olarak etkiliyor"

ÇÖZÜM

Aciliyet hissi olan hastalarda ilaç tedavisinin başarılı sonuçlandığını söyleyen Prof.Dr. Yücel, sözlerini şöyle tamamladı: “Hastaların yüzde 90'nı ilaç tedavilerinden ciddi şekilde fayda görebiliyor. Arada kalan yüzde 10'luk bir grup var bunlar ne yazık ki ilaç tedavisinden fayda görmüyor. Bu gruba da botox tedavisi uygulanabiliyor. Yani kozmetikte oldukça sık olarak kullanmış olduğumuz yüz kaslarını felç eden botox, idrar yolunun ve mesanenin içerisinde kasa zerk edilerek idrar torbasının felç edilmesini sağlayabiliyor. Başarı oranları oldukça yüksek. Bunun dezavantajı ise kozmetikte olduğu gibi yaklaşık 6 ayla 12 ay içerisinde botox seansının tekrarlanması gerekiyor. Ayrıca devlet tarafından tedavi masrafları karşılanmıyor. "
Kaynak: İHA