Müslüman Karşıtı Araştırma Sarrazin ve Neonazilere Bayram Sevinci Yaşattı

Alman Federal İçişleri Bakanlığı'nın yaptırdığı “Almanya'daki Genç Müslümanların Dünyaları” adlı araştırmanın Müslüman gençleri şiddet yanlısı ve uyum karşıtı göstermesi Thilo Sarrazin'e “haklı çıktım” dedirtirken, halkı göçmenlere karşı kışkırtmak isteyen Neonazilerin ekmeğine yağ sürdü.

Müslüman teşkilatlar araştırmanın, toplumdaki korkuları körüklediğini belirtti. KRV Uyum Bakanı ise “Müslümanların üçte biri KRV'de yaşıyor. Bizim araştırmalarımız tamamen farklı sonuçlar veriyor. Araştırma Müslüman gençleri terör zannı altında bırakıyor. Bu yanlış ve çok tehlikeli.” dedi

Almanya'da 2000 ile 2006 yılları arasında göçmen esnaflara yönelik işlenen cinayetlerin ırkçı, Neonazi teröristler tarafından işlenmiş olduğu, aşırı sağın yükselişte olduğu ortaya çıkmasına rağmen, ülkedeki en büyük yabancı grubu oluşturan Müslümanlara karşı korkuları, önyargıları körükleyecek, yönlendirmeli araştırmalar açıklanıyor.


Federal İçişleri Bakanlığı'nın yaptırdığı “Almanya'daki Genç Müslümanların Dünyaları” (Lebenswelten junger Muslime in Deutschland) adlı araştırmayla Müslüman gençler arasında “dindar” oldukları tespit edilen dörtte birlik kısmın şiddet eğilimli olduğu ve uyumu reddettiğinin iddia edilmesi, başta İslami kuruluşlar olmak üzere göçmen kuruluşları tarafından tepkiyle karşılandı.


Araştırmayla Thilo Sarrazin'e de gün doğdu. Sarrazin araştırmanın kendisini doğruladığını savundu. KRV Uyum Bakanı ve Müslüman kuruluşlar ise araştırmanın sorularla yönlendirmeli olabileceğinden hareket ettiklerini, buna rağmen Müslümanların en az dörtte üçünün uyumdan yana olduğunu gösterdiğini bildirerek, politikacıların açıklamalarının hangi sonuçları doğuracağını Neonazi cinayetlerinin ortaya koyduğuna dikkat çekti.

BAKAN SCHNEİDER: ŞÜPHELİ BİR ARAŞTIRMA

Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Uyum Bakanı Guntram Schneider araştırmayı “şüpheli” olarak nitelendirerek, Müslüman gençlerin neye göre 'uyuma karış, uyumu istemeyen olarak tasnif edildiğini sordu. Bakan Schneider, “Almanya'da yaşayan Müslümanların üçte biri NRW'de yaşıyor. Biz burada tamamen farklı bir sonuçlar aldık. 2011 yılında yaptığımız, “KRV'de Müslümanların hayatı” (Muslimisches Leben in NRW) adlı araştırmamıza göre, Müslümanların büyük çoğunluğu entegre olmaya, uyum sağlamaya hazır.” dedi.


MÜSLÜMAN GENÇLER KENDİNİ ALMAN TOPLUMUN PARÇASI HİSSEDİYOR

Federal İçişleri Bakanlığı'nın yaptırdığı araştırmanın sakıncalarına vurgu yapan Schneider, “Bu araştırma Müslüman gençlerin önemli bir kısmını demokrasi düşmanı olarak gösteriyor. Gerçek ise bunun tersidir.” dedi. KRV'de yapılan ve 2 bin 477 Müslümana soru sorulan araştırmaya atıf yapan Bakan, “Özellikle genç Müslümanlar kendini Alman toplumunun bir parçası olarak hissediyor. Müslüman gençlerin yüzde 80'i Almanlarla sık iletişim, kontak kuruyor. Eğitim seviyesi ne kadar yüksekse o derece Almanlarla kontak kuruyorlar. ' ifadelerini kullandı.


FRİEDRİCH MÜSLÜMAN GENÇLERİ DAMGALIYOR, NEONAZİLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜYOR

Hükümet olarak KRV'deki araştırmayı yaptırmaktaki amaçlarının genç Müslümanların toplumsal katılımını arttırmak olduğunu bildiren Schneider, “Bakan Friedrich'in yaptığı ise bunun tam tersi. Onun yaptığı Müslüman gençlerin damgalanmasına katkı yapıyor.” diye devam etti. Bu şekilde Müslüman gençlerin terör zannı altında bırakıldığını vurgulayan Bakan, onların 'demokrasi düşmanı' olarak damgalandığını bildirdi ve “Bu tatsız, yanlış ve tehlikelidir. Özellikle de Neonazilerin, demokrasinin pencerelerinden sarkarak göçmenlere karşı kışkırtmalar yaptığı bir zamanda.” şeklinde konuştu. Schneider, araştırma ve onun metodolojisini yeniden gözden geçirme tavsiyesi yaptı.

MÜSLÜMAN KURULUŞLAR DA TEPKİLİ
İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu ise “Daha araştırmanın başında uyumun tanımı konusunda bilimadamları arasında görüş birliği olmadığı bildiriliyor. Eş zamanlı olarak medyada Müslümanların dörtte birinin uyuma karşı koyduğunu okuyoruz. Bu içi boş genelleyici önyargıya Birlik Partileri'nden politikacılar da katılıyorlar. Daha da kötüsü terörizmle bağlantı kuruldu. Oysa araştırmada, araştırmaya katılanların terörü 'akıl dışı' ve 'aptalca' buldukları, terörün masumları vurduğunu söylediği bildiriliyor. ' ifadelerini kullandı.


İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'in endişeleri anlayamadıklarını vurgulayan Yeneroğlu, şöyle devam etti: 'Bakan daha doğru bilgilendirilse tehlike senaryosu uydurulmazdı. Müslümanlar sürekli tehlike potansiyeli olarak algılanmazdı. İslamcılık, İslamcı veya İslami terör tanımlamalarının Müslümanlar üzerinde olumsuz etkileri olduğu gibi, bu durum tüm topluma da olumsuz etki ediyor. Bu şekilde birlik-beraberlik değil, ayrımcılık teşvik ediliyor. Umulur ki, Federal hükümet açıklamalarını, kelime seçimlerini değiştirir. Çünkü şimdiye kadarki retorik, özgür demokratik düzen taraftarı olmayanları güçlendirmiştir. Bu koşulların hangi sonuçlar doğurduğunu Zwickau terör hücresi net şekilde ispatlamıştır. Böylesi suçların bir daha işlenmemesini ciddi şekilde isteyenler buna engel olmalı. Ve bu öncelikle doğru açıklamalar ve doğru kelimelerin seçilmesiyle olur. '

DIŞLANMADAN DOLAYI ALMAN TOPLUMUNA KIRGINLIK DİNE BAĞLANAMAZ

Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Başkanı Ali Kızılkaya ise, “Araştırmada, entegrasyonla dindarlık arasında bağlantı kurulması hem yanlış, hem de sakıncalı. Sıkıntılı zamanlarda kullanılan, 'entegre olmuyorlar' tartışmaları aslında entegrasyonun önündeki engellerden bir tanesi. Oysa entegrasyonu tanımı konusunda bir fikir birliği yok. Diğer yandan, Müslüman gençlerin her hareketini din kaynaklı görmek çok yanlış bir yaklaşım. Çünkü insanların çeşitli kimlikleri var. Almanya'da dışlanma yaşayan bir insan Alman toplumuna kırgınsa bunu dine bağlamak yanlış olur. ' ifadelerini kullandı. Kızılkaya, 'Dışlanan bir insan kendini dışlayan insana sempati mi duymalı? ' diye sordu.



KORKULAR KÖRÜKLENİYOR

Göçmen kuruluşları ise yönlendirmeli araştırmaya tepki gösterdi. Hıristiyan Demokrat Parti'ye yakın Türk Forumu (DTF) Kuzey Ren Vestfalya Başkanı Bülent Arslan, “Almanya'da uyum iyi gidiyor. Korku araştırmaları ise insanlarını korkularını körüklüyor.” tepkisini verdi. Uyumun, sadece güvenlik noktaları açısından değerlendirilmesinin yanlışlığına vurgu yapan Arslan, “Müslümanlar kendilerini bir yandan güvenlik problemi olarak genel zan altında hissediyor, diğer yandan Müslüman olmayan halk arasında İslam düşmanı eğilim ateşleniyor. Bu sorumsuzluktur. Araştırma bile Müslümanların en az dörtte üçünün uyumdan yana olduğunu ortaya koyuyor. Siyaset ve medya araştırma sonuçlarının karikatürünü çizmemeli.” dedi.