Irak'ın idam kararı verdiği Haşimi Esad için konuştu

Satır arası...Irak'ın Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, Şii Başbakan Nuri El Maliki tarafından 'Ölüm timleri kurmak ve korumalarını cinayetlere azmettirmekle' suçlanıyor.

Irak'ın idam kararı verdiği Haşimi Esad için konuştu
El Haşimi Aralık 2011'de hakkında tutuklama kararı çıkarılınca önce Erbil'de gitti, sonra da Türkiye'ye sığındı. Geçen ay idama mahkum edildi. Hakkındaki suçlamaları da yargılamayı da kabul etmeyen Haşimi'nin ülkesindeki bu gelişmeler nedeniyle daha ne kadar Türkiye'de kalacağı belli değil. Sürgündeki Iraklı lider geçen hafta pazar günü Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'yle beraber Ankara'daki AK Parti Kongresi'ndeydi. Maliki'nin davet edildiği halde gelmediği bu kongrenin hemen ertesinde Bağdat yönetimi Ankara'ya 'Kuzey Irak'taki askerlerini çekmesi ve PKK'yı takip amaçlı operasyonlara son vermesi' çağrısı yaptı. Bu nedenle kendisiyle görüşüp, hem Irak hem de Suriye eksenli son gelişmeleri değerlendirmesini istedim. Haşimi'nin kendi ülkesindeki ve bölgedeki Kürtlerle ilgili yorumları da son derece önemli.

Akçakale olayıyla Esad'ın Türkiye'yi savaşa çekmek için provokasyon yaptığını belirten Tarık El Haşimi 'Şu anda Beşşar Esad çok gergin. Türkiye'yi izlediği stratejiden vazgeçirmeye ve oyunun kriterlerini değiştirmeye çalışıyor. Gelecekte bu tarz provokasyonların arttığını görebiliriz' diyor

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi AK Parti Kongresi sonrası Bağdat'la yaşanan üs gerilimini ve Suriye'yle tırmanan krizi AKŞAM gazetesinden Şenay Yıldız'a yorumladı:

- Akçakale'ye düşen havan mermileri 5 Türk vatandaşını öldürdü ve Türkiye buna misillemeyle cevap verdikten sonra TBMM Suriye için tezkereyi kabul etti. Bu olanları nasıl yorumladınız?
Akçakale olayı Suriye'nin Türkiye ile gerilimi artırmak için yaptığı bir provokasyon. Ben Türk hükümeti, Erdoğan ve Davutoğlu'nun bilgeliği ve stratejisini hayranlıkla izliyorum. Net bir stratejileri, yol haritaları var ve Esad'ın halkına yaptığı baskılara karşı mücadele etmekten her ne olursa olsun vazgeçmiyorlar ve aynı siyaseti izlemeye çalışıyorlar.

- Sizce ne olacak Türkiye ve Suriye arasında?
Provokasyon amaçlı bir bomba, mermi düştü diye nedeniyle strateji değiştireceğini zannetmiyorum Türkiye'nin. Geleceği öngörmek yine de çok zor. Esad bunu yaparak Türkiye'yi oyunun kriterlerini değiştirmeye zorlayacak bir şey olduğunu düşünmüş olabilir. Geçen sefer Türk uçağını düşürdükleri zaman Türkiye çok sert tepki vermedi ama yumuşak yoldan çok önemli bir şey başardı. Bence şu anda Beşşar Esad çok gergin. Şu anda tüm sınırlar ve kontrol noktaları Özgür Suriye Ordusu tarafından kontrol ediliyor. Esad Özgür Suriye Ordusu'nun güçlendiğini ve kendisinin zemin kaybettiğini görüyor. Türkiye'nin Suriye halkına ve uluslararası topluma verdiği sözleri tuttuğunu görüyor ve son derece gergin. Gelecekte Suriye hükümetinden gelen bu tarz provokasyonların arttığını görebiliriz.

SİYASİ KARTLARI KARIŞTIRIYOR
- Suriye'deki iç savaşa Türkiye'yi dahil etmek Esad'ın çıkarına mı gerçekten?
Suriye Türkiye'yi izlediği stratejiden vazgeçirmeye çalışıyor. Bu akılcılığı ve sakinliği tolere edemiyorlar. Esad'ın aklını elbette okuyamam ama Türkiye'yi Suriye'deki bu sorunun içine sokmak için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır. Çünkü bu onlara 'Bakın, Türkiye müdahale etti. Meşru rejime saldıran teröristlere yardım ediyorlar' deme imkanı verecek ve uluslararası topluma başvurabileceklerini hesap ediyor olabilirler. Onlar Türkiye'nin uluslararası hukuk dışı hareket ettiği ve provokasyon yaptığını söyleyebilmek için akla yakın bir şey arıyor. Ama tabii bu bir rüya ve gerçekliği yok. Türkiye yüksek siyasi disiplin altında mantıklı hareket ediyor ve etmeye de devam edecektir. Beşşar Esad elindeki tüm kartları karıştırıp, evde bir çeşit siyasi kaos yaratmaya çalışıyor.

- Esad neden böyle bir şey yapıyor size göre?
Belki bu kendisine bir çeşit kurtuluş sağlayabilir diye düşünüyor bence. Bu nedenle de Türkiye'yi kendi sorunlarının içine çekmeye çalışıyor. İçinde bulunduğu savrulmadan kendisini kurtarabilmek için bir çıkış yolu arıyor.

KOMŞULAR BİZDEN DERS ALSIN
- Suriye'de olanlar bölgedeki Kürtleri nasıl etkileyecek?
Öncelikle şunu söylemeyim, Kuzey Irak'taki Kürtler 'Neden Araplar, Türkler bir ülke, vatan sahibiyken Kürtlerin yok? Neden geçen yüzyılda, Sykes-Picot Anlaşması'nda söz verildiği halde böyle bırakıldık' diye sorguluyor. Benim bu fikre katılıp katılmadığım ayrı bir şey ama onların görüşü bu. Elbette ki bölgede hiçbir şekilde bir rahatsızlık veya istikrarsızlık oluşmasını istemiyoruz. Ama en azından Suriye'de, Türkiye'de Kürtlerin kültürel kimlikleri dikkatle korunmalı, kimliklerine saygı gösterilerek, normal vatandaş olabilmeliler. Biliyorsunuz, Suriye'de bir kimlikleri bile yoktu. Suriye'deki değişikliklerin Ortadoğu'yu yeniden dizayn edeceğini söylemek istemiyorum. Bunu istemiyorum, dilemiyorum ve böyle bir değişimin sonuçlarını da görmek istemem. Bu ülkelerdeki insanlar daha iyi yaşam koşulları için uğraşıyorlar. Eğer her bir ülkeyi oluşturan topluluklar kendilerine devlet kurmak için toprak aramaya başlarsa, ortaya tam bir kaos çıkar. Bu herkes için korkunç olur. Açıkçası, ben Kürtlerin de bu yöne baktıklarını düşünmüyorum.

- Neden olmasın?
Çünkü Ortadoğu'daki siyasi durum Kürt devleti kurulması için uygun değil. Bir rüyaları var, elbette Kürtlerin hayal kurma hakları da var ama gerçekliğin bununla örtüşmediğini biliyorlar. Barzani, Talabani. Hepsi bunu söylüyor. Ama Ortadoğu'daki siyasetçiler olarak Kürtlerin ilham ve hislerini dikkate almamız çok önemli ülkelerimizin istikrarı açısından. 1920'lerdeki ve geçen yüzyıldaki kan ve savaşlar olmadan Kürtler Irak'ta otonom bir bölgeye asla sahip olamazlardı. Pek çok acı ve trajediden sonra biz bu modele geldik. Eğer Ortadoğu'da herhangi bir ülkede benzer bir sorun varsa, bizim yaşadıklarımıza bakmaları çok önemli. En başta oturup konuşmak, karşıdakilerin hislerini anlamak uzun dönemli istikrar açısından bu çok önemli. Irak'ın komşuları bizim 20'lerden beri yaşadıklarımızı tekrar etmemeli ve bizim hatalarımızı yapmamalı. Bu konudaki gerçeklere dikkat edilmeli. 'Karşı tarafın esin kaynağı nedir ve biz ne önermeye niyetliyiz herkesi tatmin edecek bir orta yol bulmak için?' sorusuna yanıt verilmeli. Uzlaşma çok önemli.

Irak önce terörü engellesin!
- AK Parti Kongresi'ne siz geldiniz, Barzani geldi ama Maliki gelmedi. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Başbakan Erdoğan ve AK Parti'ye Irak'ın tüm ana aktörlerini davet ettikleri için teşekkür ederim. Sünni, Şii, Türkmen ve Kürt kimseyi ayırmadılar. Kongreye gelmeyenler bence altın bir fırsatı kaçırdılar. Türkiye'nin iktidar partisi onlara bir fırsat sundu, faydalanmasını bilemediler. Tüm sıkıntıları, farklılıkları konuşmak için de önemli bir fırsatı kaçırdılar. Bu hiç akılcı bir siyaset değil. Fakat Maliki dar görüşlü ve duygusal tepkiler veren biri.

- Barzani'nin konuşmasını nasıl değerlendirdiniz?
Barzani davet edildiği ve kendisi de böyle sorumlu bir konuşma yaptığı için çok memnun oldum. İlişkilerin zaman geçtikçe Kürdistan Bölgesel Yönetimi (Kuzey Irak'taki Bölgesel Yönetim) ve Türkiye arasında iyileşmiş olmasından dolayı memnunum. Türkiye açısından değil belki ama Irak'ın istikrarı açısından bu ilişkinin istikrarlı biçimde kurulması bizim için çok önemli.

AK PARTİ BİZİM OKULUMUZ
- Neden?
AK Parti ve Türkiye bizim için bir okul niteliğinde. Bizler öğrencileriz ve bu başarılı tecrübeyle ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyoruz. 2002'den beri yaptığınız ekonomik başarı, yatırımlar, gelecek vizyonu... Sayın Erdoğan sadece 2023 için değil, 2071 için de konuşuyor. Bölgede bu kadar uzun dönemli politikalar kurgulayan başka hangi lider var?

- AK Parti Kongresi'nin hemen ardından Irak Parlamentosu Türk askerlerinin Kuzey Irak'tan çekilmesi ve Irak topraklarında zaman zaman yaptığı operasyonlara son vermesi çağrısı yaptı. Haklı bir çağrı mı bu sizce?
Öncelikle bu konu Türkiye'nin güvenlik endişeleriyle ilgili. Çünkü Irak kendi toprakları üzerinden Türkiye'ye yönelik terör saldırıları konusunda pek de fazla bir şey yapmıyor. Bu Irak'ın sorumluluğu. Irak bu terörist saldırıları durduruyor mu? Yanıt: hayır. Öncelikle bizim Türkiye'ye karşı sorumlu bir komşu olmamız ve sınırın güvenliğini sağlamamız gerek. İki ülke arasında güvenlik anlaşmasının ana maddeleri üzerinde anlaşma zaten sağlandı, sorun ek bölümünde. 'Irak Türk askerlerine teröristleri Irak sınırlarında takip etmek için izin vermeli mi, Türk askerleri kaç gün kalabilirler?' gibi konularda iki farklı yaklaşım var. Bence artık zaman iki ülkenin bir araya gelip, bu konuyu çözme zamanı. Fakat öncelikle Irak'ın ciddi olması ve sınırında sıkı güvenlik sağlaması lazım. Şu anda terör saldırıları Türkiye'nin güvenliğini tehdit ediyor. Bunu Iraklılar da hissetmeli ve hiçbir şekilde Irak topraklarından Türkiye'ye saldırılara izin verilmemeli. Şayet bunun önünü alamayacak vaziyetteysek de ciddi şekilde diğer alternatifleri konuşmalıyız. Şu anda Irak'ın uzman silahlı gücü yok. Ama aynı zamanda da Türk askerlerine izin vermek istemiyor. Kim yapacak peki? Bu kesinlikle tartışılmalı. Elbette ki Irak'ın egemenliği çok önemli ama aynı zamanda da Türkiye'nin güvenliği konusunda endişeli olmalıyız.

BENİ SUÇLAMAYIN
- Neden bu konuyu kongre sonrası tartışmaya açtılar dersiniz? Sizin buradaki varlığınıza tepki de var gibi görünüyor...
Hayır, benden dolayı değil. Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kötüleşmesin nedeniyle suçlanması gereken adam ben değilim. Sorun Maliki ve Erdoğan arasında değil. Sorun El Maliki ile Barzani, El Maliki ise Sadr, El Maliki El Haşimi arasında. El Maliki kendisi sorun haline geldi Irak'ta. Ama insanları bilerek yanlış yönlendiriyorlar ve 'Türkiye El Haşimi'yi tutarak sorun yaratıyor' algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Fakat durum öyle değil. Maliki'nin yönetiminde kaç tane sorun öylece bekliyor? Mesela PKK sorunu, mesela finansal sorunlar...

- Bağdat hükümetinin PKK'yı kontrol gücü var mı gerçekte?
Hayır, bence bu konuyla tam kapasite mücadele güçleri yok. Ama saldırıları sınırlandırabilecek güçleri var.

- Ama yapmıyorlar diyorsunuz...
Yani, bazen duyuyorum ki PKK'nın kuzeydeki ve hatta orta bölgede, Bağdat'taki varlığıyla ilgili bazı siyasetçilerin ve hükümetin güvenlik güçlerinin onların serbestçe hareket etmesine göz yumuyorlar. Bence daha iyisini yapabilecek konumdalar ama yapmıyorlar.

PKK ile peşmerge mücadele edemez
- Erbil yeterince uğraşıyor mu peki?
Bizim şu anda bu meseleyle uğraşabilecek, uzmanlaşmış güçlerimiz yok. Peşmerge var ama anayasaya göre peşmerge yerel güvenlikten sorumlu. Onların terörle mücadele edecek kapasitesi, teçhizatı, eğitimi de yok. Geçmişte olduğu gibi dağ koşullarında savaş yapabilecek, uzmanlaşmış kadrolar, özel ekipman ve eğitim lazım.

- Irak'ın parçalanma ihtimali Kuzey Irak'taki Kürt otonom bölgesi nedeniyle Türkiye'de endişeyle karşılanıyor. Siz Irak'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bence şu anda -yasaklı alternatifler de dahil- her şey masada. Yani elimizde tek bir ihtimal var. Ya buluşacağız ya da herkesi serbest bırakacağız. Bu Maliki'nin tutumuyla alakalı. Eğer kendisi sorumlu davranmazsa insanlar daha fazla adaletsizlik, yolsuzluk, hükümetin kötü yönetimini tolare etmeyecektir. Eğer Erbil anlaşmasına uyup politikalarını revize etmez, insanlarla güç paylaşımına gitmezse, her şey olabilir Irak'ta. Tüm alternatifler masada.

- Ayrılma da dahil...
Aslında bu konuda spesifik konuşmak istemiyorum. Ama şunu söyleyeyim: Özellikle Sünniler ve Kürtler Maliki'nin politikaları ve komşumuz İran'ın inanılmaz müdahalelerinden bıktı.

TÜRK VATANDAŞLIĞIM YOK
- Türk vatandaşlığı aldığınız iddiaları doğru mu?
Böyle bir şey yok. Bu şekilde mesajlarla bana zarar vermeye çalışıyorlar.

- Hakkınızda verilmiş bir idam kararı var. İçinde bulunduğunuz bu durum nasıl sonuçlanacak sizce?
Bu olay siyaseten beni kötü etkilemedi. Tam tersine, tutuklama kararının verildiği tarihten bugüne bana olan kamuoyu desteği üç katına çıktı. Şu an Sünni vilayetlerdeki en popüler siyasetçiyim. Benim olayım Irak'ta insan haklarının ihlal edildiği binlerce olaydan sadece biri ve tüm bunların nedeni Maliki. Çözüm onun siyasi süreçten çekilmesi ve Şiileri temsil başka bir siyasetçinin onun yerini alması.