Başbakan Erdoğan: Açlık Grevi Yok, Tamamen Şov

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevleri ile ilgili, "Şu anda açlık grevi vs böyle bir şey yok, bu da tamamen şovdur.

Ben bakanımı bizzat cezaevine gönderdim, bunları gitti yerlerinde izledi. Ve şu anda zaten yarıdan fazlası dilekçe vermek suretiyle bu işi de bırakmış vaziyetteler, böyle bir şey de söz konusu değil." dedi.

Başbakan Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile çalışma yemeğinde bir araya geldi. Erdoğan ve Merkel, yemeğin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek, soruları cevapladı. Bir Kürt dergisi muhabirinin, "Birçok ülkede açlık grevleri yapılıyor. Açlık grevlerine giren insanların birkaç talepleri vardı. Fakat biz görüyoruz ki Türkiye'de bir halkın en tabii hakları göz ardı edilmektedir. Şiddet dışında başka ne tür bir alternatifiniz var? Türkiye-Irak Kürdistan'ı arasında ekonomi ve diplomasi ilişkileri iyi. Eğer federal bölge Irak'tan ayrılırsa sizce ilerisi için bu her iki taraf içinde daha iyi olmaz mı?" soruları üzerine Erdoğan, şu cevabı verdi: "

KUZU KEBABI ŞEN ŞAKRAK GÖTÜRDÜLER"

"Öncelikle Türkiye'de açlık grevi veya ölüm orucu olayına bir açıklık getireyim. Şu anda Almanya'dan tüm dünyaya sesleniyorum: Bir defa Türkiye'de şu anda ölüm orucunda olan bir kişi var. Bu tabi ki cezaevlerindeki bizim tıbbi müdahalelerin kontrolü altındadır. Ancak, onlara 'ölün' diyen siyasi parti veya bölücü terör örgütünün mensupları kendi aralarında kuzu-kebap pişirip yemek suretiyle -bütün resimleri ile hepsi elimizdedir- şu anda ben tarihleri ve adreslerini de verebilirim. 17 Temmuz 2012'de milletvekilleri ve bölücü terör örgütünün bazı mensupları Mardin Kızıltepe'de, Ahmet Türk'ün verdiği ziyafette kuzu kebabı gayet güzel şen-şakrak götürdüler. Ve orada bunu yaparken öbür tarafta da kalkıp 'ölün' diyorlar."

"BU TÜR ŞOVLARLA HUKUK İTİLMEZ"

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Açlık grevi ile ilgili olarak da; şu anda açlık grevi vs böyle bir şey yok, bu da tamamen şovdur. Ben Bakanımı bizzat cezaevine gönderdim, bunları gitti yerlerinde izledi. Ve şu anda zaten yarıdan fazlası dilekçe vermek suretiyle bu işi de bırakmış vaziyetteler, böyle bir şey de söz konusu değil. Kaldı ki açlık grevi vs bu tür şeylerin hepsi de -diğer suçlarda da zaman zaman olur- burada da yine hastanelerimizin bütün personelleri oralarda kontrol altında tutarlar. Böyle bir sıkıntı olduğu anda da kendilerini gerekli müdahaleyi yapmak suretiyle bu tedavi sürecini sürdürürler. Bütün bunlar, bakınız bir şeyi arzu etmenin yanında neyi acaba talep ediyorlar diye baktığınız zaman; bölücü terör örgütünün bırakılmasını... Dünyanın hiçbir yerinde bu tür şovlarla hukuk itilmez, yok farz edilmez. Hukuk neyi gerektiriyorsa o sahibine teslim edilir. Şu andaki süreç de bu şekilde devam etmektedir. Ve bizim meselemiz AK Parti iktidarı olarak; sadece Kürt kardeşlerimiz değil, 75 milyonun meselesidir. Ama siz bakın sadece bir etnik unsur adına konuşuyorsunuz. Ben sadece bir etnik unsur adına konuşmuyorum. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olarak 75 milyon adına konuşuyorum. Ve 75 milyonun da tamamını kucaklıyorum, tamamının dertlerinin dermanı olmaya çalışıyoruz. Bizim farkımız bu... "