Yılmaz: Hastaneye Gittiğimde Behçet Oktay'a Hayata Dönüş İşlemleri Yapılıyordu

Eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay`ın şüpheli ölümü ile ilgili olarak eski Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz`ın verdiği ifadenin detayları ortaya çıktı.

Olaydan sonra hastaneye gittiğinde Oktay`a hayata dönüş işlemlerinin yapıldığını belirten Yılmaz, kimseye "Ya, oradan kurtulsa, yukarıda zaten trafik kazası geçirecekti." demediğini söyledi.


Oktay`ın 25 Şubat 2009`da hayatını kaybetmesinin ardından başlatılan soruşturma sürüyor. Ayhan Çarkın`ın ardından Behçet Oktay`ın devresi ve dönemin Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz da soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Düzgün`e 9 Ocak 2012 tarihinde ifade vermişti. Behçet Oktay`ı polis kolejinden ve polis enstitüsünden beri tanıdığını ifade eden Yılmaz, sınıf arkadaşı olduğunu söyledi. Ankara Emniyet Müdürü iken Oktay`ın Özel Harekat Daire Başkanı olarak görev yaptığını anlatan Yılmaz, görev yaptığı dönemde sık sık telefon görüşmeleri yaptıklarını belirtti. Ancak bir kez olsun bir akşam yemeği dahi yemediklerini savunan Yılmaz, işlerin yoğunluğu nedeniyle böyle bir şeye fırsat bulamadıklarını kaydetti. Bu nedenle sıkıntıları ya da sorunları olup olmadığını bilmediğini anlatan Yılmaz, Behçet Oktay`ın emniyet teşkilatı içinde cesaret ve övünç madalyası almış tek emniyet mensubu olduğuna dikkat çekti. Oktay`ın kahraman bir insan olduğunu vurgulayan Yılmaz, ölüm olayı meydana geldiğinde kendisinin Ankara Emniyet Müdürü olduğunu hatırlattı.


Olaydan hemen sonra kendisinin de hastane aciline gittiğini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti: "Kendisine hayata dönüş işlemleri yapılıyordu. Ben de elini tuttum. Ancak kendisi vefat etti. Olaydan sonra cinayet masası yetkilileri ile asayiş şube yetkilileri ile olay yeri yetkilileri ile tüm yaptığım görüşmelerde, olayın bir intihar olduğunu, başka en ufak bir ihtimalin olmadığını gördüm. Olaya da bizzat Cumhuriyet Savcısı el koymuştu. Olay olduğu andan itibaren Cumhuriyet Savcısı da olayı takip etti."



"BEHÇET OKTAY İLE KARDEŞ GİBİYDİK"

İfade verme işleminde Behçet Oktay`ın kız kardeşi Şule Oktay`ın, Yılmaz tarafından kendisine söylenen "Susun, kefenine leke sürmeyin, bu bir intihardır.", "Ya, oradan kurtulsa, yukarıda zaten trafik kazası geçirecekti." açıklamaları da soruldu. Medyada çeşitli şekillerde yer aldığı üzere ne Behçet Oktay`ın kız kardeşine ne de başka birine "bu ölüm olayı olmasaydı zaten trafik kazasına kurban gidecekti" gibi bir şey söylemediğini ifade eden Yılmaz, "Nasıl böyle söylentiler çıkarılıyor onu da bilmiyorum. Benim bu olay hakkında bildiğim ve söyleyeceğim başkaca bir şey yoktur." dedi.


Yılmaz, Behçet Oktay ile kardeş gibi olduğunu belirterek "Annesi annem, babası babam gibidir." diye konuştu.




SORUŞTURMANIN GEÇMİŞİ

Behçet Oktay`ın avukatı Şenol Özel, 27 Aralık 2011 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı`na başvurarak faili meçhul olayları araştırmakla görevlendirilen özel yetkili cumhuriyet savcısının yürüttüğü soruşturma dosyası ile iş bu soruşturma dosyasının birleştirilmesini talep etmişti. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel ise Oktay soruşturmasını özel yetkili savcılık olarak kendilerinin değil, cumhuriyet savcısının yapması gerektiğini bildirerek dosyayı iade etmişti.


Faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturma kapsamında tutuklu bulunan özel harekat polisi Ayhan Çarkın da daha önce yaptığı açıklamalarda, Behçet Oktay`ın intihar ettiğine inanmadığını söylemiş ardından da soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Düzgün`e Çarkın tanık sıfatıyla ifade vermişti.


Behçet Oktay`la ilgili `156 Jandarma İmdat` hattına yapılan bir ihbarda ise "olayın suikast olduğu, Oktay`ın ölmesi olayında bir emniyet müdürü, bir cumhuriyet savcısı bir de işadamı bulunduğunu, 3 kişi olduklarını ve kendisinin olay sırasında gözcülük yaptığını, anlaştıkları ücretin de ödenmediğini" ileri sürmüştü.


Ölümü şüpheli bulunan eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay`la ilgili hazırlanan bilimsel mütalaada, Oktay`ın ölümünün intihar olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtiliyordu. Prof. Dr. Özdemir Kolusayın imzalı mütaalada gerekçe olarak "Behçet Oktay`ın baş, göğüs, el ve ayaklarında travmatik belirtilerin bulunması, olay anında ölenin yanında bulunan şahsın elinde barut izi kalması, ölüm anında kandaki alkol miktarının kişinin direncini yok edecek derecede çok yüksek olması" gösteriliyordu. Behçet Oktay`ın sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıkları tespit edilirken; sağ ve sol el içi svaplarında atış artıklarına rastlanmamıştı. Olay sırasında Oktay`ın yanında bulunan Halil Kesici`nin ise sağ ve sol el içi svaplarında atış artıkları belirlenirken; sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıkları bulunamamıştı.