Ocakoğlu: "mavi Marmara`da Asıl Talep Vicdani Olanıdır"
Eski DP GİK Üyesi Samet Ocakoğlu, yaptığı açıklamada Türkiye-İsrail ilişkilerini değerlendirdi.
Ocakoğlu, gündemi meşgul eden Türkiye-İsrail ilişkileri ile ilgili olarak şu ifadeleri kaydetti: "Türkiye`nin dış politikası köklü devlet geleneklerinden beslenen, temel ilkeleri şartlara göre değişmeyen, uygulamaları çevresine huzur ve güven veren istikrarlı ve her devirde savunulabilen bir istikamette yapılanmıştır. Türk dış politikasına hakim olan istikrar, güvenilirlilik, samimiyet ilkeleri ile teması insanın varlığına, inancına ve medeniyetine saygı olan politik tavır sadece ülke için değil bölge, hatta tüm insanlık için önemlidir. Türkiye`nin gündeminde olan İsrail`den kaynaklanan songelişmeler üzüntü vericidir. Özür dilemek, dilememek etrafında bir tartışma sürdürülmekte ve bu zeminin üretimi iki ülkenin ilişkilerine istikamet vermektedir. Bunu da yapan Türkiye değil, İsrail`dir. Asırlar önce Akdeniz`de temelini şefkat, yaşama hakkına ve medeniyete saygı duygusunun oluşturduğu iyi ilişkiler, yine Akdeniz`de cereyan eden insani hiçbir kriterde kendine yer bulamayacak olan bir davranış ve gelişmeleri nedeniyle adeta yok edilmektedir. "TÜRKİYE`NİN İLERİ SÜRDÜĞÜ ŞART, YENİ BİR FIRSAT İKRAMIDIR" Somut bir olay var ortada. Türk bayrağı taşıyan ve içinde Müslüman Türklerin bulunduğu bir gemiye uluslararası sularda orantısız güç kullanıldı ve askeri operasyon yapıldı. 9 insan o gemide öldürüldü. O gemi bir Türk limanından kalkmıştı. İnsani duygularla yola çıkarılmıştı. Sonradan yapılan araştırmalarda, o gemide yüklü tek bir tehdit ve saldırı donanımının ve aracının olmadığı görüldü. Aslında o geminin bayrağı ve yola çıkış öyküsü üzerindeki peşin ve isabetli bir değerlendirme geminin netaşıyabileceğinin, neyi taşımayacağının öngörülmüş olması gerekirdi. Otorite, politik kararlılık ve egemenlik gösterisine inançlarından dolayı kurban giden insanların vicdanlarında ve bedenlerinde taşınan insani duygulardan başka ne vardı ki o gemide, böylesine orantısız güç kullanılıp o operasyon yapıldı. Her ne kadar, o konumda yola çıkabilmiş bir geminin mutlaka salimen limanına varmış olması gerekirdi görüşümüz kabul edilemezdir. Bu olduğuna ve saldırıya uğrayan o gemide sonradan yapılankontrollerde de tehdit edici bir donanım bulunamadığına göre İsrail`in gerçekte tehdit unsuru kabul ettiğinin insani duygu olduğu görülmektedir. Bu durum özellikle bu saldırının geldiği yer açısından önemli ve ıstırap vericidir. Türkiye`nin zedelenen ilişkileri onarmak için ileri sürdüğü özür dilenmesi ve tazminat şartı aslında bu vakadaki muhatabına ciddi ve şefkatli bir fırsat sunumudur. Mesele maddi çerçeveye oturtulmuştur. Kolaylık gösterilmektedir. Ortada gerçekten büyük bir yanlış, hata ve kast varolduğuna göre, özür dilenmesi ve hata beyanı isteği kolaylaştırılmış faziletli bir davranış olacak iken, önceki nesillerin dahi vicdanını sızlatacak yanlış bir tutum sürdürülmektedir. Sorumluluk savunanın değil, böylesine israf edenindir. İsraf hayırlı bir değildir. Ayrıca Türkiye maddi ve fiziki varlığını test etmenin riskli olduğu büyük bir ülkedir. Hiç şüphe yok ki Türkiye, bu haksızlık karşısında izlediği devlet politikası ile bir zorluk değil, kolaylık sunmaktadır. Bu noktaya gelmişken başkakonuşulacaklar var iken, kriz ve mesele daraltılmış, hatta en kolaya indirgenmiştir. Buradaki sorumluluk sadece güncele değil geleceğedir. "VİCDANLAR NE OLACAK VE NASIL ONARILACAK?" Devletler hukukunun olduğu gibi milletlerin ve medeniyetlerinin de bir hakkı ve hukuku vardır. Türkiye konuklarını, misafirlerini şefkat ve misafirperverlik duygularıyla karşılayıp ağırlayan bir ülkedir. Hatta bu ülke insanı, otel müşterilerinin kuvvet içindeki bir damla suyu mesele yapmalarını dahi ciddiye alır ve huzursuzluğu mutlaka telafi eder. Hatta sunum standardı yükseltir. Bu ülkede konuklar inandıkları ve tercih ettikleri gibi dayatma olmadan yer, içer. Bunu yaptıran sadece maddi düşüncelerdeğildir. Bu tutumun kaynağı, Türk insanının manevi zenginlikleridir. Akdeniz`in en büyük sahildar ülkesi Türkiye`de ve insanında muhafaza edilen hukuk ve vicdan duygusu güvenilirdir. Mavi Marmara olayının bir de manevi yönü var. Telafi edilemez ölçüde zedelenen ve gelecekte belirleyici olacak bu değerler nasıl onarılacak? Odaklanması gereken konu budur. Asıl talep buradadır. İsimlerini ve temsil ettikleri değerleri yaşatacak somut ve kalıcı yapı ortaya konulmalıdır. Türkiye`de israf haramdır."
Kaynak: İHA