Tsk İç Hizmet Kanunu‘nda Düzenleme Olacak

Başbakan Erdoğan, darbeye dayanak oluşturulduğu iddia edilen TSK İç Hizmet Kanunu 35. maddesinde darbe yetkisinin tanımlanmadığını belirterek, TSK İç Hizmet Kanunu‘nda yeni bir düzenlemenin muhakkak olacağını, seçimden sonra konunun taraflarla görüşüleceğini söyledi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV‘de yayımlanan ‘‘Gündem Özel‘‘ programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İktidarları döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu‘nun 35. maddesinin neden değiştirmediklerinin sorulması üzerine, Erdoğan, "TSK İç Hizmet Kanunu noktasında yeni bir düzenleme muhakkak olacaktır, ama bu şimdi mi olacak, nasıl olacak derseniz... Seçimden sonra bunu tekrar oturacağız, TSK ile Genelkurmayımızla görüşeceğiz" dedi.

Erdoğan, darbe için insan unsuru ve uygun ortamın olup olmadığının tartışmalı bir konu olduğunu, TSK İç Hizmet Kanunu‘nun 35. maddesindeki ifadede darbe yetkisinin tanımlanmadığını belirterek, ‘‘Sivil iradeyi yok farz ediyorsunuz. Bırakın bu işin mücadelesini sivil irade versin. Silahlı Kuvvetlerimiz kendini şunu modlamalı; ‘biz dış saldırılara karşı, bu ülkenin dış güvenliğini korumakla görevliyiz‘ buna modlamalı kendini. İçeride de polisin bu işi sivil iradeyle beraber yürütmesi lazım. Bu iş birbirine karıştığı anda, o zaman bu ülke... Olağanüstü halde de valilik otoritesini kullanır‘‘ diye konuştu.

BÖLGEDE YEREL YÖNETİMLER OLARAK NE HİZMET VERDİLER?

AK Parti Genel Başkanı Başbakan Erdoğan, Ahmet Türk‘ün ‘Eğer yeni Anayasa‘da veya yeni dönemde bizim özerkliğimiz verilmezse, biz kendi özerkliğimizi kendimiz ilan ederiz‘ sözlerinin ne anlama geldiğini soran gazeteciyi yanıtlarken, şunları söyledi:

‘‘Bence ne anlama geldiği değil, onlar bununla neyi ifade etmek istiyor. Özerk olmayan yok ki. Türkiye‘de azınlıklar asli unsurlar. Kürt kardeşlerim neyin özerkliğini istiyor? Özerk olmayan neyi var? Milletvekili mi olamıyor, üst düzey yönetici mi olamayor? Nerede eksiklik var? Vali de genel müdür de oluyor. Cumhurbaşkanı da oldu. Bütün bunlara rahatlıkla gelebiliyor. Neyin özerkliği isteniyor? Sadece benim şu anda milletvekili arkadaşlarımın arasında 60‘ı aşkın Kürt milletvekili vardı. Kabinemde de 4 Kürt bakanım var. Ama onlar bu işin sadece istismar siyasetini yapıyorlar. Onun için bu özerklik şeyleri ile benim Kürt kardeşlerimin belli bir bölümü üzerinden nemalanmak istiyorlar.‘‘

CEP TELEFONU İLE SANDIK BAŞINA GİDİLEMEYECEK

Erdoğan, seçimde hür iradenin kullanılmasına ilişkin şunları söyledi:

‘‘Yasal düzenleme yaptık. Eskiden güvenlik 100 metre mesafede duruyordu sandığa, şimdi bu 15 metreye gelecek. Sandık başkan veya üyeleri kalkıp da herhangi bir sıkıntı anında bu güvenlik elemanına haber verirse sandık bölgesinin içine girebilir. Orada oylamayı takip eder. İkincisi, her siyasi partinin sandık kurulu üyelerinin o gün sandık başında görevlerini harfiyen yapmaları. Üçüncü adım, bizim aldığımız haberler bunlar, bütün tehditlerde şu var, diyorlar ki ‘cep telefonu ile kullandığın oyu çekeceksin, bize göstereceksin‘ Buna yönelik olarak da cep telefonu ile sandık başına gidilemeyecek. Aksamalar ne kadar az olursa başarı oranı da demokratik olarak o kadar iyi olacaktır.‘‘

HİÇBİR ZAMAN MAĞDURLARI OYNAMADIK

Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığınca internetten yapılan açıklama sonrasında mağduriyetin oy getirdiği yönünde değerlendirmeler yapıldığının anımsatılması üzerine şöyle konuştu:

‘‘Ben hizmetin oy getirmesi gerektiğine inanıyorum, hiçbir zaman mağdurları oynamadık. Tam aksine, ben onu muhtıra olarak da kabul etmiyorum. Muhtıra denilen şey farklı bir şey, o farklı bir şey. Velev ki muhtıra olsun, ertesi gün biz sivil irade olarak gerekli cevabı verdik mi? Verdik. Mağduru oynayan insan, duvarın önüne gider, orada ağlamaya başlar. Bizim böyle bir şeyimiz yok, biz sadece sivil irade olarak yapılanın ne kadar yanlış olduğunu, ifadelerin ne kadar yanlış olduğunu açık, net ortaya koyduk. Milletimize bunun üzeriden gitmedik, yaptığımız hizmetler üzerinden gittik, bunları anlattık. Şu anda mağduriyeti oynayanlar olabilir, zaten var da ama onların millet nezdinde itibarının ne olacağını Pazar günü göreceğiz.‘‘

SURİYE

Suriye ile ilgili soruyu yanıtlarken de Erdoğan şunları söyledi:

‘‘Suriye olayı Libya gibi değil. Suriye bizim adeta iç meselemiz gibi. 800-900 km sınırımız var. Can havliyle kaçarak Türkiye‘ye sığınmak isteyenler için kapılarımızı kapatamayız, ama bu nereye kadar devam edecek? O da ayrı mesele. Aldığımız duyum 2 bin 500 civarında olacağı. 4-5 gün önce Sayın Beşar Esat ile konuştum, bu durumları çok açık net anlattım. Buna rağmen onlar bu işi çok hafife alıyorlar. Maalesef bize farklı şeyler söylüyor. Biz insani noktada... Ne yazık ki insani davranmıyorlar. Şu anda vahşetin... Düşünün öldürdükleri kadınların kafasında öyle çirkin görüntü veriyorlar ki bu görüntüler yenilir yutulur değil. İster istemez BM Güvenlik Konseyi‘ni devreye sokuyor. Orada da şu anda hazırlıklar var. Türkiye olarak bunlar karşısında kalkıp da hala Suriye diyemeyiz. Orada da hala bizim akrabalarımız var.‘‘ 

BEDELLİ ASKERLİK İÇİN REFERANDUMA GİDERİZ

Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının bu konuda bir çalışma yürüttüğünü belirten Erdoğan, ‘‘Belki yaş gruplarında bazı tasniflere gitmek suretiyle belki yüksek yaş gruplarından başlamak üzere bedelli askerlik noktasındaki durumun gündeme gelebileceğini‘‘ bildirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun askerlikle ilgili vaatlerini eleştiren ve şehit ailelerinin bu konudaki hassasiyetini vurgulayan Erdoğan, ‘‘Gerekirse bu konuda referanduma bile gideriz. O kadar bu konu önemli‘‘ diye konuştu.

AKM‘Yİ SAĞLIKLI BULMUYORUZ

Başbakan Erdoğan, İstanbul Taksim Meydanı‘na yönelik projesinin sorulması üzerine, Taksim Kışlasının 19. Yüzyıla ait olduğunu, aynı zamanda taksim stadı olarak da kullanıldığını, ancak Lütfi Kırdar‘ın belediye başkanlığı döneminde yıkıldığını ifade etti.

‘‘AKM noktasında bizi ne yazık ki bazıları hep yanlış anlatmanın gayreti içine girdiler. Biz bu AKM‘yi sağlıklı bulmuyoruz‘‘ diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘‘Benim bir Başbakan, bir İstanbullu olarak en büyük arzum şudur, AKM binası yıkılsın, yanındaki boşluk, arkadaki boşluk olmak üzere, tam manasıyla bizim hakikaten çok güçlü bir kültür merkezini orada çok kısa zamanda inşa ederiz. Otopark itibariyle de zaten şu anda orası zerre kadar ihtiyaca cevap vermiyor. Ama şimdi otoparkıyla her şeyiyle salonlarıyla orası bir İstanbul opera binası olabilir. Fakat bunun malum sanatçıyız diye kendini tanıtanların hepsi karşısına dikiliyorlar, aynen Muhsin Ertuğrul‘da yaptıkları gibi. Ne oldu? Biz Muhsin Ertuğrul‘u yaptık, pırıl pırıl, daha büyük. Daha uygun halde hizmete açtık.‘‘

YENİ ANAYASA

Kaynak: AA