Yapı Denetim Kuruluşundan Japonya Depremi Açıklaması

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Üyesi ve Başaran Yapı Denetim Kuruluşu Müdürü Osman Mumcu, Japonya‘daki yapıların depreme dayanıklı olarak inşa edildiğini ancak olası şiddetli bir depreme karşı Türkiye‘de kaçak yapılar için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığını söyledi.

Osman Mumcu, tarihin en büyük beşinci depremi olarak kayıtlara geçen 8.9 büyüklüğündeki Japonya depremi hakkında bir açıklama yaptı. Yapıların, inşaat halinden yapı kullanım ruhsatı alınıncaya kadar yapı denetim kuruluşları sorumluluğunda olduğunu belirten İZTO Meclis Üyesi ve Başaran Yapı Denetim Kuruluşu Müdürü Osman Mumcu, geçen günlerde meydana gelen 8,9 büyüklüğündeki Japonya depremi ve ardındaki tsunami felaketinden doğan manzarayı değerlendirdi. Mumcu, Türkiye ve İzmir için olası şiddetli bir

depremde kaçak yapıların risk altında olduğunu söyledi. Mumcu, Sakarya depreminden sonra Türkiye‘de 19 pilot ilde yapı denetim kuruluşları kurulduğunu 10 yıl sonrasında ise 1 Ocak 2011 de ülkenin 81 vilayetinde yapı denetim sisteminin faaliyet gösterdiğini açıkladı. Mumcu, 1998 yılında çıkarılan afet yönetmeliğine göre, 4 ve 4,5 büyüklüğündeki depremlerin yönetmeliğe göre binalarda herhangi bir hasarın söz konusu olmaması gerektiğini, 6 ve 6,5 büyüklüğündeki orta ölçekli olarak adlandırılan depremlerde de

ancak tadilatı mümkün hasarın görülmesi gerektiğini dile getirdi.

"Japonya depreminde binaların hasar görmesi yok" diyen Mumcu,

cismi ve kütlesiyle yerinde durduğunu, ancak arkadan gelen tsunamide sürükleme olayından yaşanan bir enkaz manzarası olduğunu söyledi.

Çünkü, depreme dayanıklı sağlam yapılarda karton gibi ya da kibrit kutusu gibi çökme meydana gelmediğini belirten Mumcu, şöyle konuştu: "Türkiye‘de Afet Yönetmeliği de buna cevap verir nitelikte hazırlanmıştır. Yapı denetim kuruluşları görevlerini yerine getirdikleri takdirde Türkiye‘de olası bir depremlerde kötü bir sonuç alınmaz. Ancak, kaçak yapılanma binalar bu söylemin dışında kalıyor."

Proje sorumlularının söz konusu yapılarda ilgili mevzuata göre hareket etmeleri gerektiğini belirten Mumcu; şunları söyledi: "İnşaatın başlamasından yapı kullanım izni alınana kadar geçen süreçte binalar yapı denetim kuruluşları tarafından denetleniyor. Örneğin kullanılan malzemelerin ve çalışan ustaların uygulamalarının doğruluğu kontrol ediliyor. Betonun projede belirtilen sınıfta kullanılmış olması da çok önemli. Bunun için betonlardan alınan numune örnekleri yetkili laboratuvarlara gönderiliyor.

Mukavemet deneyleri yapılıyor. Mukavemete uygun çıktığı takdirde inşaatın devamına izin veriliyor."

KAÇAK YAPILAŞMA DEVAM EDİYOR

Japonya‘da depreme dayanıksız binalar inşa etmenin mümkün olmadığını açıklayan Mumcu, denetim sistemlerinin Avrupa‘nın çeşitli ülkelerinde farklı denetimler uygulayarak faaliyet gösterdiklerini belirtti. İzmir‘in de deprem kuşağında yer alan iller arasında olduğunu ancak kentte deprem bilincinin var olduğunu söyleyen Mumcu; sözlerini şöyle sürdürdü: "İzmir depreme hazırlanma konusunda çeşitli çalışmalarını tamamlamış durumda. Yapılan tatbikatlar, verilen konferanslar, seminer ve paneller ile

vatandaşların konu hakkında bilinçlerini artırmak için hazırlanan kitapçık ve broşürler bu örnekler arasına girebilir. Ancak, İzmir‘de olduğu gibi çeşitli illerde siyasal, sosyal, ekonomik ve zorunlu göçler nedeniyle kaçak yapılaşma durumu devam ediyor. Bu bölgelerde elbette depreme karşı riskli bölgeler arasında yer alıyor. Ancak, İzmir‘de yıllardır yapı denetim kuruluşları yok iken bile bu konularda kentin güzel bir ahlakı var. İlgili belediyeler ya da meslek odaları ile işbirliği yapılarak

çalışılmıştır."

Mumcu, yapı denetim kuruluşları olarak sorumluluklarının fazla olduğunu ancak yaptırım yetkilerinin çok az olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: İHA