Enflasyon Sepeti Güncellendi

 Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, enflasyon hesaplaması ile ilgili Türkiye İstatistik Kurumu‘na (TÜİK) teknik değerlendirmeden ve bilgiden yoksun eleştirilerin yapıldığını ifade ederek, ‘‘Türkiye‘nin bu, temelsiz, bilgiye, analize dayanmay

TÜİK tarafından ‘‘2011 TÜFE ve ÜFE sepetleri ile madde ağırlıklarının güncellenmesi‘‘ ile ilgili basın toplantısı düzenlendi. 

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, yanlış anlaşılmaların önüne geçebilmek amacıyla enflasyonun nasıl hesaplandığı, hangi malların ne ağırlıkta enflasyon sepetinde yer aldığına ilişkin basına teknik bilgi vermek istediklerini söyledi. Toplantıda, Fiyat İstatistikleri Grup Sorumlusu Cengiz Erdoğan tarafından konuyla ilişkin sunum yapıldı.

-20 ÜRÜN, ENFLASYON TAHMİNİNDE BELİRLEYİCİ-

Erdoğan‘ın verdiği bilgiye göre, TÜFE sepeti her yıl Aralık ayında güncelleniyor. 

Endeks sepetinin kapsamı ve ilerleyen dönemlerde önem kazanan mal ve hizmetlerin belirlenmesinde toplam harcamanın binde 1‘i esas alınıyor. Toplam harcamanın içinde binde 1‘den fazla ağırlığı olan ürünler sepete dahil ediliyor, binde 1‘in altında kalanlar ise sepetten çıkarılıyor. Ancak bu arada 12 ana harcama grubunun takibi ve uluslararası karşılaştırılabilirlik açısından binde 1‘in altında olduğu halde sepete dahil edilen ürünler de bulunuyor.

Hesaplamada, Hanehalkı Bütçe Anketi sonuçları esas alınıyor. Bu kapsamda 81 il ve 74 ilçeden yıl boyunca fiyatlar derleniyor. Sebze, meyve, tüp gaz ve akaryakıt fiyatları her hafta, kiralar ayda bir, diğer mal ve hizmetlere ait fiyatlar ayda iki kez derleniyor.   

Ortaya çıkan ağırlıklandırmaya göre 2011 TÜFE sepeti, 445 maddeden oluşuyor. 

Güncelleme sonucunda 2011 sepetine tramvay ücreti ve süper loto girdi, yünlü kumaş, kadın manto ve atık çöp ücreti çıkarıldı.

2011 sepetinin toplam ağırlığının yüzde 52,55‘ini meydana getiren ilk 20 ürün şöyle oldu:

‘‘Kira, taze sebzeler, ekmek, elektrik, otomobil, su, benzin, cep telefonu görüşme ücreti, et, taze meyveler, tüp, dolmuş ücreti, LPG, sigaralar, doğalgaz, kömür, mazot, beyaz peynir, lokantada yenenler, deterjanlar.‘‘

Erdoğan, söz konusu bu 20 ürünün sepetteki ağırlığının altını çizerek, ‘‘Yüzde 52,55 çok ciddi bir şey. Bunların ağırlığını versek aylık fiyatlarına bakarak, yüzde 80 oranında enflasyonumuzu tahmin edilebilirsiniz‘‘ dedi.

Sepetin toplam ağırlığının binde 1‘ini oluşturan ilk 20 ürün de şu şekilde sıralandı:

‘‘Faks modem cihazı, telefon kart ücreti, PTT koli gönderme ücreti, tramvay ücreti, köprü geçiş ücreti, şans oyunu(on numara), pamuk, otoban geçiş ücreti, dikiş ipliği, ayakkabı tamiri, bankayla para havale ücreti, veteriner ücreti, pirinç unu, mektup gönderme ücreti, tiyatro, viski, ilkyardım aletleri, banliyö tren ücreti, kakaolu içecekler, boş CD.‘‘

Erdoğan, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) sepetindeki güncelleme hakkında bilgi verirken de sepetin, 108 maddesi tarım, 677 maddesi sanayi olmak üzere 785 üründen oluştuğunu bildirdi.

ÜFE‘de ana sektör ağırlıkları, tarımda yüzde 17,07‘den yüzde 17,49‘a, madencilik ve taşocakçılığında yüzde 2,62‘den yüzde 3,10‘a, elektrik, gaz ve su‘da yüzde 7,36‘dan yüzde 8,73‘e çıktı, imalat sanayinin ağırlığı yüzde 72,95‘ten yüzde 70,68‘e geriledi.

-‘‘FİYATI ARTAN ÜRÜNÜN SEPETTEKİ AĞIRLIĞI DA ARTIYOR‘‘-

Sunumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, tramvay kullanım ücretlerinin 2010 yılında da metro başlığı altında derlendiğini ancak Samsun, Konya gibi illerde ağırlıklı kullanımı nedeniyle ayrı bir başlık altında tasnife geçildiğini söyledi.

Cengiz Erdoğan, başka bir soruyu yanıtlarken de, kullandıkları zincirleme fiyat endeksi yöntemi nedeniyle eleştirilerin aksine ürünün fiyatı artınca sepetteki ağırlığının, temsilinin de arttığını kaydetti ve alkollü içecekler-tütün grubunu örnek gösterdi. Erdoğan, sigaraya gelen zammın ardından sepetteki ağırlığının yüzde 5,31‘den yüzde 5,90‘a çıktığını söyledi.

-YILMAZ: ‘‘ŞOV NİTELİĞİNDE BEYANATLAR...‘‘-

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, sepetteki ürünlerin tespitinde binde 1 eşiği ve bu eşiğin altında kalan bazı ürünlerin de sepete konulması ile ilgili bir soruyu özetle şöyle yanıtladı:

‘‘Normalde binde 1 payı olan tüm ürünler sepete alınıyor. Ama binde 1‘in altında paya sahip bazı ürünler de dahil ediliyor. Bunlar niçin dahil ediliyor? Çünkü belli bazı ana gruplar var, uluslararası anlamda takip etmemiz gereken 12 ana grubumuz var. Bu ana grupları temsil edebilmek açısından binde 1‘in altında da payı olan bazı malları sepete dahil ediyoruz. Sepette ağırlığı en az olan son 20 ürünü gördünüz, bu son 20 ürünün hepsini topladığınızda binde 1 ağırlığı yok o malların. 

Maalesef bazı ortamlarda görüyorsunuz o ürünleri bir tarafa koyuyorlar bazı arkadaşlarımız, ‘bakın enflasyon bunlara göre hesaplanıyor‘ gibi kamuoyunu yanıltıcı, şov diyebileceğimiz nitelikte beyanatlar yapılabiliyor. Bu tabii istatistik kurumumuzu da maalesef yıpratıyor. Halbuki istatistik kurumunu hepimiz korumak durumundayız, bu hepimizin kurumu, burada teknik düzeyde bir sorun varsa elbette bu sorunu tartışalım. Ama gördüğünüz gibi bunlar sepette yok denilen ürünlerin hepsi sepette ve çok çok ağırlıklı bir şekilde yer alıyor. Bunlar niye yok diye soruluyor. Bunu yaparken neye göre yapıyor bu arkadaşlarımız gerçekten ben anlamakta çok büyük güçlük çekiyorum. Sadece ve sadece şununla izah edebiliyorum; tamamen siyasi, teknik olmayan bir söylem. Bazı rakamlar iyi çıktığı zaman bu rakamları gölgelemek için ortaya konulan beyanatlar olarak değerlendirebiliyorum, bunun dışında yorumlayamıyorum açıkçası.

Bakan Yılmaz, bu konuyu Meclis‘te milletvekillerine anlatmayı düşünüp düşünmedikleri ile ilgili soru üzerine, toplantıyı bu amaçla düzenlediklerini, basın aracılığıyla daha sağlıklı, doğru bilgilendirmeyi sağlamak istediklerini kaydetti.

Teknik düzeyde, analize dayalı eleştiriye her zaman açık olduklarını yineleyen Yılmaz, ‘‘Ama lütfen artık Türkiye‘nin bu, temelsiz diyelim, bilgiye analize dayanmayan eleştirilerden artık uzaklaşması lazım ülkemizin, bu kadar da geri bir ülke değiliz kusura bakmayın‘‘ dedi.

-MERKEZ BANKASININ ÖNERİSİ-

Bir gazetecinin ‘‘Merkez Bankası‘nın işlenmemiş gıda fiyatları dolayısıyla sabit ağırlık ele alınsın önerisine nasıl bakıyorsunuz?‘‘ şeklindeki sorusuna Bakan Yılmaz, Merkez Bankası ile TÜİK‘in enflasyon konusunda iki önemli kurum olduklarını ancak bu kurumların misyonlarının iyi ayırt edilmesi gerektiğini söyledi.

TÜİK‘in görevinin en doğru şekilde ölçümleme yapmak olduğunu, kurumun geleceğe yönelik hedef koymadığını, projeksiyon yapmadığını belirten Yılmaz, Merkez Bankasının ise hedef koyan, projeksiyon yapan ve o hedefi gerçekleştirmek üzere politika araçları kullanan bir kurum olduğunu ifade etti.

Yılmaz, karasal iklimin hakim olduğu bazı kuzey ülkelerinde enflasyon hesaplamasında mevsimsel değişiklikleri yıla yayan birtakım çalışmalar yapıldığını, Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinde ise TÜİK‘in kullandığı mevcut yöntemin tercih edildiğini anlattı. Yılmaz, ‘‘Mevsimselliğin çok daha önemli olduğu ülkeler bunlar. Daha karasal kuzey ülkelerde ise belki Merkez Bankası‘nın ifade ettiği yöntem daha fazla tercih ediliyor. Bu bir tercih, bir metodoloji meselesi. Bugün bu şekilde yapıyoruz, belki gelecekte bu iki kurum yöntemi değiştirebilir. Ama iki yöntemde de yıl genelindeki rakamı değiştirmez. Bunun politika açısından belki daha farklı yansımaları olabilir ama yıl ortalamasını değiştirecek yöntemsel farklılıklar değildir bunlar, aylık bazdaki ölçümleri değiştirebilir‘‘ dedi.

Bakan Yılmaz, kendisinin şahsi görüşünün ise her iki yöntemin de kullanılması yönünde olduğunu belirtti ve ‘‘Ben her ikisinin de yapılmasını tercih ederim. İkisi de olursa hem aylık değişimleri izlemiş oluruz hem de tüm yıla yaygın bir şekilde değişimleri de ölçmüş oluruz. Çekirdeğin de bir versiyonu olur bu. Böyle bir yöntem de düşünülebilir‘‘ diye konuştu.

-‘‘HEM PAZARLARDAN HEM DE MARKETLERDEN FİYAT DERLENİYOR‘‘-

Beyaz peynir fiyatının pazarlarda farklı, marketlerde farklı olduğuna işaret edilerek, bu ürünün fiyatında orta noktanın nasıl bulunduğu yönündeki soruya da, Ulusal Hesaplar ve Ekonomik Göstergeler Daire Başkanlığı Fiyat İstatistikleri Grup Sorumlusu Cengiz Erdoğan yanıt verdi. 

Erdoğan, hem pazardan hem de akla gelebilecek tüm marketlerden, büyük iş merkezlerinden fiyat aldıklarını ve geometrik ortalamayla o ürünün o ildeki fiyatını belirlediklerini söyledi.

Cengiz Erdoğan, ‘‘ÜFE‘de ana sektör ağırlıklarına bakıldığında tarımın ağırlığının arttığını, imalat sanayinin ağırlığının azaldığını görüyoruz ama son yıllarda biz şöyle bir bilgiyle donatılıyoruz (Türkiye‘nin üretiminde tarımın payı azalıyor sanayinin ağırlığı artıyor) Bu, krizin de etkisiyle oluşan bir tablo mu, sepetteki ürünlerin kendi içindeki yer değiştirmesinden mi kaynaklanıyor?‘‘ sorusuna cevaben de, sepetteki ürünler için geçişgenliğin söz konusu olmadığını, bunun üretim datasından kaynaklanan bir veri olduğunu söyledi. Erdoğan, burada kriz döneminin yansımalarının da olabileceğini ancak, kendilerinin nedene ilişkin uzak durduklarını, teknik hesaplama yaptıklarını söyledi. 

Bakan Yılmaz da aynı soruya ilişkin olarak ‘‘Bu fiyatlardaki artıştan olabilir. Son dönemlerde gıda fiyatlarındaki artış gıda dışından daha yüksek oldu. Dünyadaki eğilimden de kaynaklandı bu. Bu artış tarımın ağırlığını da artırmış olabilir, çünkü katma değer içindeki payı tarımın bu kadar yüksek değil. Ayrıca burada hizmetler de yok‘‘ dedi.

Yeni enflasyon sepetinde ‘‘tayyörün ağırlığının ne olduğu‘‘ yönündeki soruya karşılık Cengiz Erdoğan, ‘‘yüzde 0,15‘‘ yanıtını verdi.

-ERDOĞAN: ‘‘KAYIN VALİDEM BİLE ENFLASYON NİYE DÜŞÜK DİYE KIZIYOR‘‘-

Kaynak: AA