8 yıldır hangi özgürlüğü sınırladık

Başbakan Erdoğan, AK Parti İl Başkanları Toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu.''Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün nedeni Türkler'' diyen Almanya Başbakanı Merkel'den özür bekleyen Başbakan Erdoğan, son günlerdeki içki yasağı tartışmalarıyla ilgili olarak "İsteyen istediğini içiyor. Hatta aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyor'' dedi.

Erdoğan 'Hariri bugün ülkemize bir çalışma ziyareti yaptı. Sabah kendisiyle ayrıntılı bir görüşmemiz oldu. Türkiye olarak Lübnan'ın huzur istikrar ve refah içinde kalkınmasına büyük önem gösteriyoruz. Bu tavrımız Lübnan'ın bölgesel barış ve istikrar bakımından taşıdığı hayati önemden dolayı kaynaklanıyor. Lübnan'a tam destek verdik. Kasım ayında Lübnan'a gerçekleştirdiğim ziyarette birlik ve bütünlük mesajı vermekti. Orada da geniş temaslarımız oldu. 2010 Sonunda nihayet Lübnan'da bir hükümet kurulmuştu. Sayın Hariri'nin Başbakanlığı’nda kurulan hükümetin grubundaki 11 Bakan'ın istifa etmesi yeni bir kriz oluşturdu.

Lübnan'ın ortak çıkarlarını her türlü müzaharadan üstün tutmalarına ihtiyaç vardır. Biz kardeşimiz Lübnan'ın emniyet ve istikrar ortamına kavuşmasını güçlü şekilde desteklemeye devam edeceğiz. Bugün yine inşallah gerek İran ile Suriye ile Katar ile görüşmeler yapmak sureti ile bu sürecin barışla sonuçlanması için gayretlerimizi sürdüreceğiz.

BİZ TERÖR KELİMESİ İLE İSLAM KELİMESİNİN YAN YANA GETİRİLMESİNDEN RAHATSIZLIK DUYUYORUZ

Tunus'ta bir gencin kendini yakması sonucu olaylar tırmanmaya maalesef devam ediyor. Tunus'ta bir an önce huzur ve istikrarın tesis edilmesi en büyük temennimiz. Yine Mısır'da gelişen olayları kaygıyla izliyoruz. Şunu tekrar söylemek durumundayım. Bizim inancımızda can azizdir, kutsaldır. Biz terör kelimesi ile İslam kelimesinin, Müslüman kelimesinin yan yana kullanılmasından büyük rahatsızlık duyuyoruz. Ama bazı gafillerinde bu değirmene su taşıdığını üzülerek görüyoruz. Hiç kimse kendi siyasi hırsı kendi ideolojisi için insan canına kıyarken İslam dinini bahane veya gerekçe göstermek durumunda olamaz..

MERKEL'İN ÖZÜR DİLEMESİ GEREKİYOR

Merkel Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni ziyareti esnasında bazı açıklamalarda bulundu. Sayın Merkel'in açıklamaları Türk tarafını rencide ettiği kadar tarihten yoksun açıklamalardır. Almanya Başbakan'ı Kıbrıs Meselesine ne kadar Fransız kaldığını son açıklamaları ile göstermiştir. Şirin görünme çabaları son derece manidardır. Lider görüntüsü vermemektir. Sayın Merkel'in tarih bilgisini gözden geçirmesini, Türk tarafından özür dilemesini buradan ifade etmek istiyorum.

AB SÖZÜNDE DURMUYOR

Söylenen ortadadır yapılanlar ortadadır. Ben Katar'daki açıklamalarımda da söyledim. Annan bana dedi ki ne dersin erteleyelim mi dedi ben de dedim ki ben size Davos'ta verdiğim sözün arkasındayım dedim ve her zaman bir adım önde olacağım dedim. Sayın Annan o zaman burada sözleşmeyi imzalayacağız dediler imzaladık. Çok daha enteresan askerlerin çekilmesi de o planın içinde vardı. Türk askeri nereye kadar çekilecek yunan askeri sayı itibari ile ne kadar çekilecek o anlaşmada vardı. Onlar geri adım attılar Sayın Annan hayır dedi imzalanacak dedi ve imzalar atıldı. Referanduma gidildi. Türk tarafı Evet dedi Rum tarafı hayır dedi. Ödülü alan kim Rumlar. AB hala Türk'lere verdiği sözün arkasında değil.

8 YILDIR HANGİ ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLADIK?

Hala Annan'ın raporu açıklanmıyor. Bu noktada AB sorumludur. Bu noktada BM sorumludur. Bunu açıklamamaları sebebi ile. Hala Türkler versin Türkiye versin, kusura bakma. Bütün olumlu yaklaşım bugüne kadar Türkiye'den ve Türklerden gelmiştir. Türkiye'yi AB'ye alalım bunun karşılığında Kıbrıs'tan şunu koparırız diye düşünüyorsanız kusura bakmayın bunu da alamazsınız. Kıbrıs'ı siyasi konu yaptırmayız. AB ne yazık ki şuanda fasılların açılıp kapanmaması noktasında ortaya koyduğu tavırla burada da sözünde durmamıştır. AB müktesebatı içinde olmayan şeylerle bizi test etmeye çalışıyor. Yanlış oynuyorsunuz yanlış aktörlerle farklı bir muhatabı test etmeye çalışıyorsunuz Türkiye bu teste gelmez.

Bayat manşetlerle bayat haberlerle bayat yorum ve analizlerle hükümete saldırıldığını sizler de kolayca fark edeceksiniz. Bu bir kampanyadır hükümet aleyhine yürütülen zorlama kampanyalardır. AK Parti'yi yıpratmak için başlatılan o malum tezgahların yenisidir. AK Parti muhafazakar demokrat bir partidir. Biz muhafazakarız. Bizim için aile çok önemlidir. Mahremiyet çok önemlidir. Tarih ve tarihi şahsiyetler, tarihi şahsiyetlerin manevi değeri bizim için son derece önemlidir. Biz köksüz bir millet köksüz bir devlet değiliz.

AK PARTİ İKTİDARI BASKI UYGULUYOR DİYORLAR, PARTİMİZE ATILAN İFTİRALAR KİMSEYE YAPILMADI

Herkesin yaşam tarzına saygılıyız. Kimsenin giyim, kuşamına, yeme içmesine, inancına, ibadetine kısıtlama getirmeyen, tam tersine en geniş özgürlüğü savunan ve gereklerini yerine getiren bir partiyiz. 8 Yıldır bizim bu noktadaki samimiyetimiz test ediliyor. Birileri ısrarla ve inatla bize gizli niyetler gizli hedefler gizli ajandalar izafe ediyor. Kimin yaşamına giyimine kuşamına müdahale ettik. Herkes istediği gibi giyiniyor, eğleniyor ve içiyor. Hangisine dedik ki sen ne kadar şarap içiyorsun böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar içiyorlar. Biz böyle bir şey söylemedik. Affedersiniz trafik polisleri kazalarda yakaladıkları kimler? Her tür var. Onları da yakalamasınlar mı? Kaza yaptıkları halde bunlara karşı bir şey ödetmesinler mi? Bunların yaptıklarını ölümle mi ödeyeceğiz, yaralanmalarla mı ödeyeceğiz. AK Parti iktidarı baskı uyguluyor yasaklıyor diyorlar, mahalle baskısı diyorlar. Allah aşkına hükümete, bakanlara ailelerimize atılan iftiralar bugüne kadar hangi siyasetçiye yapılmıştır. Sen bu ülkenin bakanlarına, en ağır hakaretlerini yapana partinin rozetini takacaksın ondan sonra da çıkıp bu ülkede özgürlük yok diyeceksin.

GÖZÜ VE İZANI OLAN GÜZELİ VE ÇİRKİNİ BİRBİRİNDEN AYIRIR

Yandaş medya diyeceksin Candaş medyanın tamamını partine toplayıp aday yapacaksın. Sevsinler seni. Bunu kimse yutmaz. Sen kendisini yolsuzlukla itham ettiğin kişiyi İstanbul gibi bir İlimize İl Başkanı yapacaksın ondan sonra da çıkıp yolsuzlukla mücadele edeceğ3im diyeceksin bu nasıl bir iştir. Şimdi RTÜK kanunun diline dolamış en ağır hakaretleri savunuyor. İnsan kimi ne ile itham ettiğin önceden incelemez mi bakmaz mı? İnsan neyi eleştirdiğinden bu denli habersiz olabilir mi? 1994 Yılında RTÜK yasası CHP'nin iktidar olduğu dönemde çıkarılmış. O kanunda da Başbakan gerektiğinde yayınları durdurabilir yetkisi verilmiş. Bunu CHP yapmış. Şimdiki CHP başkanı bunu bilmiyor haberi yok. Belli ki kimse de kendisini uyarmamış. Şimdi kalkıp bizi sorumlu tutuyor kendi çıkardıkları yasadan dolayı. Yüzün kızarması edeptendir. Atalarımız güzel söylemiş 'Utanmak edeptendir' maalesef edebin rafa kaldırıldığı bir muhalefetle beraberiz.

Tarihi sadece bun8lar bilirler. Bilim bunların tekelindedir. Hiç kimse değil sadece bunlar estetikten anlar. Müzikten, mimariden, heykelden sadece ve sadece bunlar anlar. Başkası hiçbir şey anlamaz. Bunlara göre entellektüel babadan oğula, dededen toruna geçer. Bunlar mürebbidir, mürebbiyedir. Bunlar allami cihandır. Her şeyin en iyisini bunlar bilirler. Despotturlar. Bunlar işte benim Kars'taki o malum heykel için 'Ucube' derken aynı zamanda kralın da çıplak olduğuna işaret ettim. İçlerindeki o krala da çıplak dedirtmek istemiyorlar. Gözü olan izanı olan herkes güzel ile çirkini, estetik ile ucubeyi birbirinden ayırır. Bunun için asil bir aileden gelmiş olmaya, sırça saraylarda büyümüş olmaya gerek yoktur.

Milletin beğenilerini estetik anlayışını güzellik anlayışını eleştirmeyi alışkanlık haline getirmiş olanlarda bunlardır. İnanın bunların çoğu oraya gitmiş değil. Ama ben defa etle oraya gittim ve o heykeli ve çevresini gezdim dolaştım. O heykel başlamadan oradaki belediye başkanı partimizdendi. Kendisine bunu buraya yapmamasını söyledim fakat kararlıydı ısrarlıydı.

İSTİYORLARSA KARŞIYAKAYA DİKSİNLER

Bu heykelin dikildiği yer o kadar yüksek ki heykelin hemen hemen altında kalacak şekilde tarihi bataryalar var oralarda. Düşünün bir tarihi eser var diye İstanbul'da ta belediye başkanlığım döneminden bu yana Tarih Tabiat Kurulu bizim raylı sistem metroyu Unkapanı'nda durdurdu. 10 Yıl kaybettirdiler. Burada ise rahatlıkla bunu yapıyor ve o noktadan 48 metre yüksekte. O etraftaki camiler, kütüphaneler adeta onun gölgesinde kalıyor. Bu işlere yorum yapabilmek için illa güzel sanatlar akademisini bitirmek zorunda değilim ki. Ben yıllarca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım. Vatandaşa bile görsel medya sorar beğendiniz mi?

Bir şarkıyı bile dinletirken sorar. Önce hangi konservatuarı bitirdin diye sormaz şarkıyı veya türküyü beğendiniz mi diye sorar. Kimisi kulağı ile bunu değerlendirir, kimi işin teori noktasında beğenebilir. İlla bunu kalkıp güzel sanatlardan mezunlar değerlendirir derseniz bunu gidin daha iyi yerlerde inşa edin o zaman. Burada böyle bir eser inşaa edeceksiniz öncelikle çevre ile uyumuna bakmalısınız. Hiçbir tarihi eserin olduğu yerde bırakın heykeli inşaat bile yapamazsınız. İzmir Karşıyaka Belediyesi talip olmuş, gelsin alsın götürsün bunu Karşıyaka'da diksin. Müdahalemiz yok. Çok da heyecanlı ve talipli. Kaldı ki ben bu heykeltıraşın dünyada böyle tanınmış diye eleştiren biri değilim. Doğrudur saygı duyarım. Ben o tarihi eserlerin olduğu yerde böyle bir şeyin yaşanmasına ve kurulun kararına rağmen bunun orada dikilmesine müsaade edemem doğrudur diyemem.

AK Parti hükümeti 8 yıldır bu ülkede acaba bir tane heykel yıktı mı? Var mı böyle bir şey. Yok şimdi nedir bu kıyamet. Dert başka. Çünkü AK Parti'nin yükselişini zannediyorlar bununla durduracağız. Durduramazsınız boşuna uğraşmayın. Benim Karslı vatandaşlarım bile buna tahammül edemiyor müsaade etmiyor. Zaten çok çektik sizden önce maalesef önceki belediye başkanı gitti CHP'den aday oldu neden kazanamadı? Partimizden aday yapmadık gitti CHP'den aday oldu seçilemedi. Niçin Kars halkı böyle diyordu onun için.

Akıl veriyordu bir tane sanatçı. Hükümet bununla uğraşacağına gitsin işsizlikle mücadele etsin diyor. Biz de bunun için söylüyoruz zaten. Buna verilen para yerine alt yapıya yatırım yapılmış olsaydı daha iyi olurdu. Edirne'den Kars'a 5 bine yakın vakıf eserine sahip çıkan, kültür mirasına kazandırılmasına bu hükümet vesile olmuştur. İzmir Trabzon, Erzurum, İstanbul, Antalya bu dönemde uluslararası spor olaylarına ev sahipliği yaptı. İstanbul Avrupa’nın Kültür Başkenti oldu bunları biz sağladık.

Nerede olursa olsun benim vatandaşım bunu çok iyi biliyor bu hükümet 8 yıldır kimsenin yaşam tarzına müdahale etmemiştir. Bizlerin teminatı altındadır. Biz bu milletin can güvenliğini mal güvenliğini nesil güvenliğini akıl güvenliğini sağlamak zorundayız. Yoğun şekilde tartışılan ve yine milletimizle ilgili tartışılmaya getirilen diğer konu da son dönemde yaşanan tahliyeler.

TAHLİYE KARARLARINI HÜKÜMET DEĞİL, YARGI VERDİ

Özellikle malum davadan dolayı yapılan tahliyelerle ilgili bir zihin bulandırma olduğunu, hükümetle bir örgüt arasında bir bağ kurulmaya çalışılıyor. Biz tarafların birbirini suçlama zamanı olmadığını biliyoruz. Taraflar birbirini suçlamak yerine otursun soruna birlikte çözüm bulunsun. Bu tahliye kararlarını hükümet mi verdi? Bunu yargı verdi. Aynı Yargı benimle ilgili 24 saatte dosyayı Diyarbakır'dan alıp Ankara'ya getirebildi. Hayati bey bu sürecin içindeydi. İşine geldiği zaman veriyor. Aynı şekilde isimlerini vermeye bile gerek yok ama meşhur Erzincan dosyası falan süratle yürütülebildi. Aynı şekilde Ankara'da Sincan gayet başarılı çalıştı. Bir çok dosyalar çok çabuk çıkabildi. Bunlar çıkabiliyordu da sizin öncelikleriniz yok muydu neden o zaman vermediniz ama şimdi verdiniz kararı. Bunu bir ay önce de verebilirdiniz ama dert başka. Burada da farklı bir organizasyon söz konusu.

Yüksek Yargı da bunu çeşitli kereler özel görüşmelerde ifade etti. Hakim ve Savcı alımları bizim dönemimize kadar hiç olmayan sebeplerle engellenmiş, yüksek yargı üzerindeki ağır yükü atmamak için direnmiştir. Bizim dönemimizde 2006 yılında sınavlara itiraz edildi ve 2008 yılında bunları açıklıyorum bunları iyi bilin ki gittiğinizde anlatın görüntü ve ses kaydı şartı getirildi.Bunu kabul etmeyen Danıştay, hakim ve savcı alımlarında bize bunu şart koşuyor. Aynı Danıştay Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan tam gün yasasını 24 saatte görüşüp karara bağlıyor. Son 4 yılda 5 kez yürütmeyi durdurma kararı verdiler savcı ve hakim alımları için. Sonra da hükümeti suçluyorlar. Bazı konularda da personel azlığı mazeret olmuyor. Şahsım arkadaşlarım vesaire.

ÇALIŞMAYA PEK ÇOK KESİM KATILACAK

12 Eylül'de milletimiz söyleyeceğini söylemiş arzusunu dile getirmiştir. Biz de üzerimize düşeni yerine getirecek ve yargıdaki bu sorunları hızla aşacağız. Yargıyı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkartıp milletin ön bahçesi haline getireceğiz. Onama mı istersin bozma mı diyerek belli çevrelerin arzusuna göre karar veren bir yargıdan vicdanı ile karar veren yargıya geçişi inşallah tamamlayacağız. Tüm bu süreçte aleyhimize yürütülen kampanyaları boşa çıkartacağız. Milletimize gideceğiz. Biz tezgahları bozarak şer organizasyonlarını çökerterek bu günlere geldik. Cesaretimiz, samimiyetimizle milletimizin takdirine mazhar olduk. Bu Anayasa konusunda bazı gazeteler yanlış yazmış. Salt Anayasacıların yapacağı bir anayasa olmayacak dedim. Hukukçular demedim. Ekonomist, sosyal bilimcisi olacak, kadınların temsilcileri, gençlerin temsilcileri olacak. Çünkü anayasadaki malum başlıkların bu temsil noktasında olan halkın katmanları tarafından temsil edildiği bir anayasa çalışmasını başlattık. Sonunda bunun bir çerçevesi olacak. Bu çerçevede anayasacılar ortaya çıkacak. Hazreti Mevlana'nın ifade ettiği gibi inşallah bulanmadan, donmadan akacak menzile varacağız. Ben hepinizin 2011 yılını tebrik ediyor, sağlık içinde yeni bir yıl geçirmenizi temenni ediyor, hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun' dedi.