Yarsav Başkanı Tarhan Hatay'da

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Emine Ülker Tarhan, "Halkın sindirilmesi ve hak ihlallerinin sürdürülebilmesi için yaşanan korku ve şantaj ortamını pekiştirmek isteyenler, yargının denetim gücünü yok etmek istiyor" dedi

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Emine Ülker Tarhan, "Halkın sindirilmesi ve hak ihlallerinin sürdürülebilmesi için yaşanan korku ve şantaj ortamını pekiştirmek isteyenler, yargının denetim gücünü yok etmek istiyor" dedi.
Eğitim İş Hatay Şubesi tarafından Antakya Meclis Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Yargı Bağımsızlığı" konulu konferansa katılan YARSAV Başkanı Tarhan, anayasaya değişikliğiyle hükümetin kendi yargısını oluşturmak istediğini iddia etti. Türkiye'de yargılama süreçlerinin fazla uzun sürdüğünü ve adaletin halka geç ulaştığını söyleyen Tarhan, "Ülkede süre giden davaların 3'te biri zaman aşımına uğruyor. Adli süreçlerde yaşanan sıkıntılar yanlış yargı politikalarından kaynaklanıyor. Yargı
politikalarındaki yanlışları tespit ettik ancak TBMM içerisinde kebapçı broşürlerinin dağıtılmasına dahi izin veren TBMM Başkanı, YARSAV tarafından hazırlanan ön raporun dağıtılmasına izin vermedi. Bizim yargının ve ülkenin sorunlarıyla değil resimle ilgilenmemizi istiyorlar. Eskiden örtülü olarak yapılan tehditler, şimdi açıkça yapılıyor. Yargı halka hedef olarak gösteriliyor. Yargıya tarifsiz acılar yaşatılıyor, yok edilmek isteniyor. Öyle ki darbe dönemlerinde olduğu gibi hükümet YARSAV'ı kapatmak
için yasa tasarısı bile hazırladı. Son 8 yılda meslek hayatımda hiç görmediğim bir kadrolaşma sürecini gördüm. Biz kurulduğumuz günden bu yana bütün gücümüzü kapatılmamak için harcıyoruz" diye konuştu.
Tüm yargıçların Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) temsil edilmesi gerektiğini savunan Tarhan, "HSYK'nın yeniden yapılandırılması gerektiğini bizlerde söyledik. Türk yargısının bağımsız olması isteniyorsa bu bağımsızlığı kurulu, Adalet Bakanı'na bağlayarak gerçekleştiremezsiniz. DGM'leri sözde kaldırdınız ancak gizli tanık kozuyla birlikte özel yetkili savcılar yaratarak, kaotik bir ortama neden oldunuz. Bu ülkenin laik insanları, muhalif sesleri, bu özel yetkili savcıların hedefi oldu. Tüm
yargıçların HSYK'da temsil edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bizler politik yargı örneklerini çok iyi biliyoruz. Bunu 'Erzurum- Erzincan' hattında olduğu gibi 'Balyoz' soruşturmalarında da gördük. Bu darbenin ta kendisidir. Öte yandan hazırlanan bu paketle birlikte Adli Tıp Kurumu, Adalet Bakanı'na bağımlı hale getiriliyor. Yani hazırlayacağı bir raporla, bir insan hakkında 25 yıl hapis cezası ya da beraat kararı verdirebilecek bir kurum, yürütmeye, Adalet Bakanı'na yani bir siyasi partinin temsilcisine
bağımlı hale getiriliyor. Bu asla kabul edilemez" ifadelerini kullandı.
Yaşanan süreci "korku ve şantaj iklimi" olarak yorumlayan Emine Ülker Tarhan, "Halkın sindirilmesi ve hak ihlallerinin sürdürülebilmesi için yaşanan korku ve şantaj ortamını pekiştirmek isteyenler, yargının denetim gücünü yok etmek istiyor. YARSAV olarak yapılmak istenenin farkındayız. 12 Eylül referandumuyla halkın oyuna sunulan paket içerisinde yargı bağımsızlığı için istenilen hiçbir şey bulunmuyor. Bu paket siyasal iktidarı tamamen yargılanamaz hale getiriyor. Memura ebedi grev yasağı getiriyor.
Paket grev kırıcılığı yapıyor. Paketin geçmesi durumunda, siyasal iktidar, yargıyı kısa vadeli siyasal amaçları için bir maşa gibi kullanacak" dedi.