DSP Genel Başkanı Türker: Genel affın ne yeri ne zamanı
DSP Genel Başkanı Masum Türker, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel af açıklamasına sert tepki gösterdi. Türker, "Bunun şimdi ne yeri ne de
Partisinin, Sakarya İl Örgütü'nde basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Türker, bir soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel af konusundaki açıklamalarını değerlendirdi.
Rahmetli Bülent Ecevit'in, ölmeden önce af konusunu andıkları zaman 'Bizim ağzımız yandı' dediğini hatırlatan Türker, şöyle konuştu: "Uzun bir süre bizim üstümüze Rahşan affı yapıştı kaldı. Şu aşamada referandumun yapıldığı bir dönemde terörün sona ermediği, devam ettiği bir törende af konusunu gündeme getirmenin ne zamanıdır ne de yeridir. Zaman ve yer yanlıştır. Kılıçdaroğlu'nun solda birlik kaygısı yok, CHP'de birlik kaygısı yok."
"BAŞBUĞ İKTİDARA YAKIN DEĞİLDİ, MADALYA VERİLMEDİ"
Bir basın mensubunun emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a neden 'Devlet Şeref Madalyası verilmedi' sorusuna ise Türker, "Demek ki Başbuğ'dan önce iki genelkurmay başkanı AK Parti yönetimindeki devlete iyi hizmet etmişler" karşılığını verdi. Türker, şunları kaydetti:
"Böyle bir ayrımcılığa gitmişler. Ama biz üçünün farkını bilmiyoruz. Ancak DSP olarak Hilmi Özkök'ten hesap sorulmasından yanayız. Hilmi Özkök, 3 Kasım'da yapılan seçimden bir gün sonra 4 Kasım'da bu ülkede kimin başbakan olacağını, hükümetin nasıl kurulacağını bilmeden Pentagon'a, ABD'ye gitmiştir."
"BÜYÜKANIT CHP VE MHP'Yİ TUZAĞA DÜŞÜRDÜ"
Büyükanıt'a farklı baktığını dile getiren Türker, Büyükanıt'ın, 27 Nisan mektubundan çok, seçim hattına girildikten sonra 2007 yılında sürekli sınır ötesi karar çıkartın diye Meclis'e gittiğini, 'Bu kararı ordu istiyor' diye CHP ve MHP'nin tuzağa düşmesine sebep olduğunu savundu. Türker, şöyle dedi:
"Onlar öyle dedikçe o bölge insanları ne CHP'ye ne de MHP'ye oy vermediler. Bu da nerden ortaya çıkıyor, seçim bitti. Cumhurbaşkanı seçimi dolayısıyla neredeyse iki ay hükümet değişmedi. O sırada Büyükanıt bir daha sınır ötesi hareket ağzına almadı. Bu iki paşanın yaptığı bu iki işlem AK Parti'nin politikalarına ve iktidarına yakındı." şeklinde konuştu.
Başbuğ'a neden madalya verilmediği konusunu hükümetin nasıl değerlendirdiğini bilemediğini, ancak Başbuğ'un görevi devrettiği ertesi günü Zekeriya Öz'ün Başbuğ'u da ifade vermeye davet etmesinin manidar olduğunu ifade eden Türker, "Herhalde onlar da bu anayasanın geçmeyeceğini biliyorlar. O zaman da paşalar gidip ifade vermeyecek. Yüce Divan'a gidilecek. Demek ki bir yıpratma aracı olarak ve hükümetin bu yargıyı nasıl siyasallaştırdığının göstergesidir." diye konuştu.