TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül,merak edilenleri yanıtladı

TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül "Deniliyor ki 'neden borcunu 10 yıl ödemeyenlerle,anlaşıyorsunuz?' Bizim ilişkide olduğumuz kişilerin hangi biri düzgün ki?" dedi..

Gül, mahkemenin Dinç Bilgin davasıyla ilgili henüz bir isteği olmadığını belirterek, “Fakat eğer Bilgin ceza davasında ona yardımcı olacak belge isterse önce anlaşma sağlamadığımız iki konu var onları çözmeliyiz. Bilgin Sabah-atv satışından artı para istiyor” dedi. Son günlerde Dinç Bilgin davası söz konusu. Bilgin mahkemeye yeni belgeler sunuyor.

Sizden mahkeme veya Bilgin belge istedi mi?
Uzun süre Ali Balkaner ceza yargılamasında kullanılmak üzere belge istedi ben vermedim. Mahkeme bana sorarsa ben cevap vermek zorundayım ama benim amacım tahsilat yapmak amme alacağını teminat altına almak. Bu noktada bana yardımcı olursa ben de ona buradaki veriler çerçevesinde yardımcı olurum. Balkaner Grubu ile protokol yaptık ve onun lehine olabilecek şekilde yazı yazdık. Ama yine de mahkemede dikkate alınmadı. Buna rağmen TMSF’nin tahsilatına katkıda bulunacaksan
her türlü imkânı yaratırız bunun için de ceza yargılamasında lehine olabilecek her türlü yardımı yaparız. Ona yaptığımız gibi diğerlerine de yaparız. Balkaner’e yaptığımız gibi Dinç Bilgin’e de yaparız. Bilgin’le mutabakat yapmak üzere olduğumuz bir iki husus var. Onun lehine yazı verebilmemiz için borç mutabakatında belli hususlarda anlaşmamız lazım. Özellikle alınmış bir tavrımız yok.

Bilgin sizden ne istiyor?
Herkes gelir çekişmesi içinde. Dinç Bilgin’e sorsan bundan 4-5 yıl önce isteği borcunu makul bir hale getirip ödemesiydi. Ama varlık satışında yüksek fiyat gelince o da faydasını maksimize etmek için bir arayış içinde oldu. Biz de o faydayı makul sınırlar içinde tutmaya çalışıyoruz. Mutabakata varmadığımız birtakım noktalar var. Eğer mutabakata varırsak Bilgin lehine yazı verebiliriz. Mahkeme bana bir soru sormadı. Ama eğer Dinç Bilgin istiyorsa o zaman TMSF’nin şartlarını yerine getirmesi gerekiyor. Varlık satışında bir gelir elde ettik. O gelirden ödeme yaptığımız yerler var. Varlığı iyi
fiyata sattığımız için oradan artı bir para var, "O paranın bana verilmesi ya da borçlarımdan mahsup edilmesi gerekiyor" diyor. Bu konuda mutabakata varamıyoruz.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun yeni Başkanı Şakir Ercan Gül, bir süre önce yeni protokol imzaladıkları Garipoğlu Grubu ile 1 ay içinde el sıkışıp helalleşeceklerini de söyledi. Batan Sümerbank’ın hâkim ortağı Hayyam Garipoğlu’nun Koron adlı fon ile finansman sağlamak için anlaştığını ve 1 ay içinde 195 milyon dolara inen borcunu
ödeyip kapatacağını kaydeden Gül, Garipoğlu Grubu’nun borcunun yapılan tahsilatlar
sonucunda 300 milyon dolara kadar indiğini bu borç tutarı üzerinden yüzde 35 indirim
(100 milyon dolar) yaptıklarını kaydetti. Gül, HT Ekonomi’ye verdiği röportajda hem kendisi hem de TMSF ile ilgili yeni gelişmeleri anlattı.

Siz başkan olduktan sonra borçlu tüm gruplarla anlaşmaya gittiniz. Bugün geldiğiniz nokta nedir? Balkaner ve Garipoğlu ile anlaşmaya vardık. Cavit Çağlar ile anlaşma arifesindeyiz. Eğer borcunu 1 yıl içinde öderse ona da ciddi bir indirim imkânı sunacağız. Bir de Zeytinoğlu Grubu var. Onlar da önümüzdeki günlerde uluslararası finans desteği sağlamak suretiyle anlaşmaya gelecekler.

10 yıl sonra indirim yapmak, anlaşmaya gitmek ne kadar doğru?
Ama bu süreç içinde önemli tahsilatları da yaptık. Deniliyor ki neden borcunu 10 yıl
“ödemeyen, bir sürü olayın içinde olanlarla anlaşıyorsunuz. Bizim ilişkide olduğumuz kişilerin hangi biri düzgün ki? Ayrıca bu kişilerin sahip olduğu fabrikalar ve üretim tesislerini ekonomiye kazandırmaya çalışıyoruz. Elinde sanayi kuruluşlarını bulunduranlara özel bir önem veriyoruz. TMSF sadece bu grupta değil tüm sanayi işletmeleri olan gruplara iyi niyetli davrandı. Amacı hep işletmelerin kendi kaynaklarını harekete geçirerek borçlarını ödemesi stratejisiydi. Örneğin Çağlar’ın Bursa bölgesi ekonomisine katkı sağlayan önemli tesisleri var.

TMSF’yi çok uğraştıran bir başka grup Garipoğlu oldu. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen neden yeniden protokol yaptınız?
Toprak ile Garipoğlu’nu yan yana koyduğunuzda Garipoğlu’nun hakkını vermek
lazım. Bizi uğraştırdı ama nihayetinde geldi ve protokol yaptık. Yüzde 35 indirimden
istifade ederek borçlarını ödüyor. Bu ay içinde back to back (karşılıklı kredi verme)
hariç Garipoğlu dosyasını kapatacağız. Daha önce ödediği tutarları düştüğümüzde 300
milyon dolar civarında borcu vardı. Yüzde 35 indirim ile 195 milyon dolar civarında bir para ile borcunu kapatıyoruz. 30 milyon dolar civarında da back to back var.

İndirim fazla değil mi?
Diğer hâkim ortaklara da aynı indirimi yaptık. Hatta Çukurova Grubu’na daha fazla
indirim yapıldı. Bizim imkân vermediğimiz borçlu yok. Bir tek Uzan var ama onunla da
tartışacak duruma gelmedik.

Bu borcu Garipoğlu nasıl ödeyecek?
Yurtdışından bir fon ile anlaştı. Karon adlı fon marifetiyle finansman sağlıyor. Eğer Rekabet Kurulu Burgaz Rakı satışını onaylarsa 62 milyonu oradan gelecek. Olmazsa farklı şekillerde sağlanacak.

Batık bankaların borçlarının tahsil edilmesi sürecinde TMSF’nin hatası oldu mu?
TMSF’nin hatası Halis Toprak’a çok aşırı musamaha göstermesiydi. Eğer Toprak’ın bu hale geleceğini bilsek bu musamahayı göstermezdik. Şimdi kızları arıyor, biz dava açtık şirketlerin yönetimini alıp sizinle anlaşacağız diyor ama nereden bulacaklar ‘akli
dengesi yerinde değil’ raporunu, o konu bana biraz zor gibi geliyor.

Gül, Danıştay’ın Toprak Center’ın satışını iptal etmesiyle ilgili olarak kararı ahlaki bulmadığını belirterek kararı Danıştay Başkanı ile görüşeceğini kaydetti. “Sanıyorum Danıştay bu kararın nasıl bir vahim sonuç doğuracağının farkında değil” diyen Gül, en azından Danıştay Başkanı’nın bu şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini ifade ederek
“Karar bu şekilde kesinleşirse amme alacaklarının tahsilini unutmak gerekir” dedi. Gül Toprak Center davasıyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Memlekette insaf ve hukuk varsa Danıştay’ın verdiği karar çıkmazdı. Danıştay kararında diyor ki sen 102 milyon liraya satışa çıkmışsın bu 119 milyon olması gerekir. Oysa muhammen bedel sadece satışa çıkmak için bir araç. Üstelik her bilirkişi farklı bir fiyat belirleyebilir. 6183
vasıtasıyla Maliye SSK satış yapıyor. Eğer bu mantalite devam ederse hiçbir kamu kuruluşu satış yapamaz. Devlet diyor ki yüzde muhammen bedelinin yüzde 75 ve 50’si
rakamlarını buldun mu bu satışı gerçekleştir diyor. İcra iflas rakamında ise yüzde 60 ile 40’lık rakamlar söz konusu. Danıştay kararı ahlaki bir karar değil, vahim bir karar. O zaman herkes itiraz etsin. Diğer hâkim ortakların suçu günahı nedir?” dedi.

Toprak’ın varlıkları değerlendirilirken kendi varlıklarının piyasa fiyatının 10 katı olduğunu borcunun ise daha düşük olduğunu değerlendirdiğini belirten Gül, Toprak Grubu ile olan süreci şöyle anlatı: “Oysa biz ona 2004’ten beri 2 kez protokol yaptık.
O tarihten beri mallarını istediği zaman istediği fiyattan satabilirdi ama satmadı. Bize benim mallarımı haraç mezat sattınız diyemez. Yaptığımız ilk protokolde bir kısım gayrimenkulleri hemen satması mümkündü diğerlerini ise şirketlerin performansına bıraktık.

Aradan iki sene geçmesine rağmen bunları yapmadı. Biz bankalar gibi temerrüt şartları doğmuş olmasına rağmen temerrüde düşürmedik. Emaar Libadiye arazisini 400 milyon dolara aldı. Oradan 363 milyon dolar para geldi. Bunun 155 milyon dolarını mahsup ettik. Bu arada Toprak’ın borcuna yüzde 35 indirimde bulunduk. Kalan tutarı 3 ay içinde getirmesi durumunda bu indirimi uygulayacağımızı söyledik. İmzaları attık. Şirketleri verdik. Ama 4 gayrimenkulü teminat olarak aldık. Bunların içinde holding binası ve Aslanlı Köşk de vardı. Aradan 1 yıl geçti teminatları ödemeyince satışa çıkardık. Toprak da hepsine dava açtı.”

Siz uzun süre ikinci başkanlık yaptınız bu süreç içinde hangi borçlu dürüst davrandı?
Hangileri insani olarak sizde olumsuz izlenim bıraktı?
Çukurova Grubu borçlarını ödeme konusunda en gayretli grup oldu. Belki elinde bulunan Turkcell gibi bir değeri kaybetmek istemedikleri için bu kadar gayretli oldular orasını bilemem ama sonunda Yapı Kredi gibi bir sorunu da sistemi riske sokmadan çözebildik. Bu büyük bir sorundu. Biz onların davranış biçimlerini düşünmüyoruz. Ben Şakir Ercan Gül olsam onların birçoğunu kapıdan içeri sokmam. Ama kamu görevlisi olmam hasebiyle duygusal davranamam. O nedenle kapım Uzan dahil herkese açık. Bizim amacımız halkın ödediği bu faturayı tahsil etmek.

Rize doğumlu olan ve liseyi de Rize’de bitiren Gül, üniversiteyi ise Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumuş. Diğer adıyla Mülkiye. Mülkiyeliliğin gençliğin verdiği
inançla insanca bir düzen ve hakça bir bölüşümü içerdiğini kaydeden Gül, “Eğer
solculuk insanca bir düzen ve hakca bölüşümse ben solcuyum” diyor. Ancak Türkiye’de
solculuğun dünyanın diğer ülkeleriyle kıyaslandığında farklı algılandığını kaydeden Gül, “Solculuk Latin Amerika’da farklı Avrupa’da farklı Türkiye’de farklı algılanıyor. Okul
bittikten sonra asıl mesleği olan Maliye müfettişliğine başlayan Gül daha sonra İstanbul
Defterdar Yardımcılığı yaptı. Kurulduğundan bu yana TMSF’de çeşitli görevlerde bulundu başkan olmadan önce uzun süre ikinci başkan olarak görev yaptı.

Maliye müfettişliği kökenli Gül, Varlık Barışı ile ilgili olarak “Büyük devletler parayı izler ama müdahale etmez oradan payını alır. Para vücutta dolaşan kan gibidir. Eğer akışkanlığı bir yerde engellerseniz sıkıntı doğar. Türkiye’nin Varlık Barışı ile yurtdışından para çekmesi doğru. Bunlar başka yöntemlerle olmuyor. Örneğin TMSF’deki tecrübelerimizden de gördük ki Türkler yurtdışında parayı kendi adlarına
tutmuyor. Bu yüzden başka yöntemlerle parayı tespit etmek oldukça zor” diyor.


Habertürk