Futboldan soğutan bir Dünya Kupası - Ali Sami ALKIŞ

Dünya Kupası yaklaşıyor diye, daha mayıs ayından havaya girmiştim. Maçların başlamasını büyük hayallerle beklemiş, kimbilir ne maçlar seyredeceğimi ummuştum. Ama bu Dünya Kupası, insanı neredeyse futboldan soğutacak noktaya getirdi.  İşkenceye mağruz kalmışız gibi, eziyet altında nice kalitesiz 90 dakikalara tanık olduk. Hollanda - Japonya maçı da o havada başladı.
Her iki takım da; ilk maçlarını kazanmış olmalarının kendilerine sağladığı avantajla, maça beraberliği hedefleyerek başladılar. Toplam 4 puana ulaşmayı, yeter görüyorlardı. Maç bu yüzden ağır, hantal ve pozisyon fakiri bir ilk yarı getirdi. Devreyi zor tamamladık.

Bereket versin, ikinci yarı aynı kaderi paylaşmadı. Sneijder’in erken gelen muhteşem golü, futbola açık bir davetiye gibiydi. Oyun anında hızlandı.

Japonya, rakibi Hollanda’nın kanıtlanmış kariyerini tartışmasız kabul ve itaat eden tavrından vazgeçti. Zaten geriye düştüğü için, buna da mecburdu. Böylecede maç “Körler ve Sağırlar, birbirni ağırlar” havasından kurtuldu. Kalite gelmese de mücadele geldi.

Esneyenler, yerinden doğrulmaya başladı.

İki maçını birden kazanan Hollanda’yı, gene de “Önüne geleni devirir” çizgisinde görmedik. Çünkü Japonya bile, nedeyse berabere kalıyordu.

İkinci yarıdaki cılız kıpırdanma, keçi boynuzundan tat almaya benzedi. Bu uzun lafın kısası... Takımların “Puan olsun çamurdan olsun” yaklaşımları, koca Dünya Kupası’nı bile sorgulayacak noktaya getirdi.

Aynı Türkiye Ligi’ne döndü.

Yenen “Önemli olan üç puan” diyor, yenilen “Artık önümüzdeki maça bakacağız...” Ama nereye kadar.

Star Gazete