Kurtulmuş: Kamplaşma, kutuplaşma üzerinden kimlik siyaseti devşirmeye çalışmak sorunları çözmez

Halkın Sesi Partisi (HAS PARTİ) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'nin resmi dili Türkçedir, dil meselesini seçime 5-6 ay kala gündeme getirip ka

Halkın Sesi Partisi (HAS PARTİ) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'nin resmi dili Türkçedir, dil meselesini seçime 5-6 ay kala gündeme getirip kamplaşma, kutuplaşma üzerinden kimlik siyaseti devşirmeye çalışmak sorunları çözmez." dedi.

HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş, genel seçimler öncesi Anadolu gezilerine Bursa'dan başladı. Kurtumuş, partisinin il binasının açılışını yapmak ve halkla bir araya gelmek amacıyla geldiği Bursa'da, programına, Tophane'de bulunan Osmangazi ve Orhangazi türbelerini ziyaret ederek başladı. Türbeleri ziyaret edip dua eden Numan Kurtulmuş, çıkışta gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

HAS Parti olarak, Türkiye genelindeki seçim kampanyasına ve Anadolu gezilerine ilk olarak Bursa'dan başladıklarını anlatarak söze başlayan Kurtulmuş, "Bizim siyasi hayatımızda Bursa'nın her zaman fevkalade önemi büyüktür. Çünkü Bursa, partimizin amblemi olan 'medeniyet, Osmanlı ve adalet güneşi' dediğimiz güneşin de doğduğu yerdir. Bu topraklarda ecdadımız Osmanlı, dünyaya insanlığa medeniyeti, bilimi, sanatı öğreten medeniyetin ilk adımını atmışlardır. Diğer beylikler birbiri ile çekişirken, Osmanlı büyük bir cihan devletini dünyaya kazandırmıştır. Bu ruha yeniden kavuşmak zorundayız. Bu çerçevede, HAS Parti olarak kısa süre önce kuruluşumuzu gerçekleştirdik ve bugünden itibaren Anadolu gezilerine başladık." dedi.

Türkiye'de farklı geçmiş ve fikirdeki insanların bir araya gelmesi ile Has Parti'yi kurduklarını ve kısa sürede 54 ilde örgütlenerek 28 Kasım'da genel kurulda Türkiye siyasetinin gündemine geldiklerini hatırlatan Kurtulmuş, "Zaten milletin içinde böyle bir partiye ihtiyaç vardı. Böyle bir parti zaten vardı, biz arkadaşlarımız ile bu kuruluşa sadece öncülük ettik." şeklinde konuştu.

Diğer partilerden 'üslup farkı', 'yöntem farkı' ve 'muhteva farkı' ile ayrıldıklarının altını çizen Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aslında Türkiye'de iktidar ve anamuhalefet partileri başta olmak üzere parlamentodaki partilerin içine düştüğü yanlışlık, bölerek, parçalayarak, çözüm üretmeyerek Türkiye'de siyaset yapmaya çalışıyorlar. Örneğin bu günlerde Türkiye belki çok ileri noktada özerklik tartışmaları içine giriyor. Ama iki seneden beri Türkiye'de tartışılan 'Demokratik Açılım' çalışmaları gerçekten sadece bir söz olmaktan çıkartılıp herkesin kabul edeceği, bütün yurttaşların özgür ve eşit yurttaşlar olduğu siyasi ve hukuki bir reform sürece şeklinde başarılmış olsa idi Türkiye bugün bambaşka bir noktada olacaktı. Benzer durum anayasa tartışmalarında da yaşandı. Evet bir anayasa oyladık ama bu oylamanın sonucunda neyin ve nasıl oylandığını milletimiz tam bilmiyor. Ama keşke bu anayasa tartışmalarında da Türkiye parlamentosunda da yeni bir anayasal reform nasıl olur bu tartışılsa idi ve 21. yüzyıla Türkiye'yi götürecek, taşıyacak yeni bir anayasa reformu yapılabilse idi."

"VATANDAŞA SEÇMENE 'HZ OY' GÖZÜYLE BAKMAYACAĞIZ"

Numan Kurtulmuş, HAS Parti olarak temel ilkelerinin vatandaşa, seçmene 'Hz. Oy' gözüyle bakmayacaklarını belirterek, "Yani biz bu adamı, insanları nasıl yönlendiririz, nasıl propaganda yaparız, nasıl zihinlerini çeler, sırtlarını sıvazlar ve oylarını alırız diye düşünmeyeceğiz. Biz her insanı her seçmeni 'Hz. insan' olarak görürüz." dedi.

"DEMOKRATİK AÇILIM YAPILABİLSE İDİ BUNLAR KONUŞULMAZDI"

Bir gazetecinin, 'özerklik tartışmaları ve iki dil konusunu sorması üzerine Numan Kurtulmuş, şu açıklamayı yaptı: "Eğer Türkiye demokratik açılım konusunda anayasa reformları, ekonomik iyileştirme programları, sosyal telafi programları ve göçün geri döndürülmesini yapmış olsa idi bunu başarabilmek için de silahların karşılıklı olarak susturulmasını temin etmiş olsa idi bugün bu meselelerin bir çoğu konuşuluyor olmayacaktı."

Numan Kurtulmuş, bugün adına ne denirse densin, 30 yıldır devam eden bu meselenin mutlaka çözülme zorunluluğu olduğuna dikkat çekerek, "Bunu çözerken de bu ülkenin Türkleri, Kürtleri bu ülkeye paraşütle gelmedik. Biz bu topraklarda 'bin yüz' senedir, aynı milletin, aynı medeniyetin, aynı coğrafyanın çocukları olarak yaşıyoruz. İnsanlarımızın çok büyük kısmı ayrılık taraftarı değildir. Bu, Türkiye'nin en büyük gücüdür. Bütün bunları ortadan kaldıran Türkiye'de bir taraftan terör örgütünün bir taraftan da derin çetelerin arasında sıkışıp kalmış bir kürt nüfusundan bahsediyoruz. Bu insanların tamamını özgür ve eşit yurttaşlar haline getirecek bir hukuki reformun acilen başlatılmasında büyük zorunluluk vardır." diye konuştu.

Kürt meselesi, azınlıklar meselesi, alevilik meselesi ve dindarların kendi kimlikleri ve yaşam tarzları ile siyasal ve kamusal alanlara tarşınmaları gibi konuların 30 senedir tartışıldığını aktaran Kurtulmuş, "Söz bitmiştir, bundan sonra sivil siyasetin üzerine düşen sorunları bütüncül bir şekilde çözecek adımlar atmaktır." şeklinde devam etti.

"TÜRKİYE'NİN RESMİ DİLİ TÜRKÇEDİR, İSTEYEN ETNİK KÖKENLİ HERKES KENDİ ANA LİSANINI ÖĞRENEBİLİR"

HAS Parti'nin esas ana perspektifinin herkesin eşit olduğu bir anayasal kavramının ortaya konulması kavramı olduğuna dikkat çeken Numan Kurtulmuş, "Bu çift dil meselesi ise Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Türkçe resmi dil olmak şartı ile isteyen etnik kökenli yurttaşlarımızın kendi ana lisanlarnı öğrenmesi en tabii hakkıdır. Biz hep şunu söylüyoruz ana lisan ana sütü kadar helaldir." şeklinde konuştu.

"SEÇİME 5-6 AY KALA KAMPLAŞMA, KUTUPLAŞMA ÜZERİNDEN KİMLİK SİYASETİ DEVŞİRMEYE ÇALIŞMAK SORUNLARI ÇÖZMEZ"

Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Resmi dil ve eğitim dili Türkçe olmak şartı ile kendi dillerini ve kültürlerini seçmeli ders olarak öğrenmelerinde de sıkıntı yoktur. Ama bu ana dil meselesini seçime 5-6 ay kala gündeme getirip buradan bir kamplaşma, kutuplaşma üzerinden kimlik siyaseti devşirmeye çalışmayı da sorunları çözmek bakımından olumlu bir perspektif olarak görmediğimi ifade etmek istiyorum.

Herkes, özgür bir şekilde projelerini ortaya koyacak, ancak çözüm yerinin parlamento olması gerekir. Parlamento inisiyati sahibi olacak, biz demokratik açılımın en başında söyledik, parlamento eğer inisiyati sahibi olmaz ise bu sefer maalesef sokaklar inisiyatif sahibi oluyor. Bu ülkede herkes kendi ana dilini özgürce kullanmalıdır. Bunun önündeki engeller kaldırılmalıdır. Aancak resmi dil Türkçedir. Türkçe'nin yanında bir başka bir dilin resmi dil olarak kabul edilmesi doğru değildir. Ayrıca herkes kendi anadilini ve kültürünü öğrenebilmelidir, bunlar içzinde okullarda seçmeli dersler konulmalıdır." şeklinde sözlerini tamamladı.