'Kara Fatma' Bir Haftada 2. Baskıyı Sattı
Kurtuluş Savaş'ında cephede görev yapan ilk kadın subay Fatma Seher'in hayatını anlatan "Kara Fatma" kitabı bir haftada 2. baskıyı bitirdi.
Yazar Gonca Elmas Akay'ın kaleme aldığı kitabın Çırağan Sarayı'nda tanıtımı yapıldı. Kitap satışından elde edilen gelir Mehmetçik Vakfı'na bağışlandı. Akay, " 'Kara Fatma' Seher Hanım'ın layık olduğu değeri bulduğunu ama çok daha fazlasını bulacağına inandığını söyledi. Akay, 2.5 aylık gibi bir süre zarfından 320 sayfalık romanı mucizevi bir şekilde yazdığını söyleyerek, Kara Fatma'ya ait tüm duygularımı orda dökmeye çalıştım. Hepsini dökebilmek günler aylar alır belki ama kitabın içinde geçen her
sözcükte çok başka şeyler vardı, çok büyük mucizeler vardı. Ben eminim ki kahramanımla o ilişkiyi kurdum. Bu yüzden kitabın çok başarılı olacağına inanıyorum. Sadece onu yaşayarak onu sonsuza kadar yaşatarak yazılmış olan bir kitaptı. Kahramanım maaşını Kızılay'a bağışlayarak vatana olan son borcunu ödedi ve sefalet için yaşadı. O böylesine ulvi bir görevi yapmışken benim bu kitaptan gelir elde etmem düşünülemezdi. Ben de Mehmetçik Vakfı'na bağışladım ve aldığım plaket o an değerli paşanın bana
'Mehmetçiğin Annesi' diye hitap etmesinin ardından orada göz yaşlarıma engel olamadım. Düzenlediğimiz tanıtım kokteyli sadece duygularla olan bambaşka bir etkinlikti. Kara Fatma, Seher Hanım layık olduğu değeri böylece buldu ama çok daha fazlasını bulacağına inanıyorum. Şu an toprağın altında ama hala vatana olan görevini yapabiliyor. Böyle ulvi kahraman kadınlarımız var ülkemizde. Kendini hala Türk gençliğine tanıtmaya çalışıyor. İnşallah bunlarla birlikte de gençliğimiz bu kahramanların yolundan giderek
ülkemizi aydınlatmaya çalışacak diye düşünüyorum. Ben çok uzun yıllardır kadın kahramanların hayatlarına çok büyük ilgi duyuyorum. Elimden geldiğince okumaya gayret ettim. Hepsi çok etkili hepsinin hikayesi çok acı ve çok mucizevi. Fakat Fatma Seher Hanım beni çok daha fazla etkiledi. Türkiye'nin ilk kadın subayı. Atatürk'ün karşısına Sivas Kongresi'nde mecburen peçeyle gitmiş bir kadın ve asla peçe kullanmamış. Dönemine göre çok modern bir kadın fakat o ortam gereği o gün öyle giyiniyor ve Mustafa Kemal
Paşa'nın karşısına çıktığında peçesini açarak 'Paşam ben göreve hazırım. Ben Türk kadınıyım muharebe bana düğün gelir bana görev verin' diyor. Biz 1920'li yıllardan bahsediyoruz. Ardından çavuş teğmen üsteğmen unvanı alıp ilk kadın subay olmuş bir kadın kahraman nasıl roman olmaz. Türk edebiyatı nasıl böyle bir açıkla yaşayabilir" dedi.
"BANA SANKİ ONUN MELEKLERİ YARDIM ETTİ"
Kaleme aldığı romanı yazarken çok korktuğunu belirten Akay, açıklamasını şöyle sürdürdü, "Elimden geldiğince destek aldım ama bunu çok samimi söylüyorum internetteki bilgilerin hemen hepsi yanlış. Kitabı 2.5 aylık bir dönemde yazdım ki bu da mucizevi bir süredir. 320 sayfalık bir romanı yazdığım sürede birtakım mucizeler olmuş ama ben farkında değilim.Yayınevine teslim ettikten 2 gün sonra benim elime Trabzon Kütüphanesi'nde bulunan ve bir tane olan kitaptan sadece Kara Fatma'nın ağzından çıkan birtakım
beyanatlar röportajlar geldi. Hiç kimsede yok. Bir çok araştırmacı yazar 'Kara Fatma'yla ilgili bir takım bilgiler vermiş, fakat hepsi internet bilgileri. Kitaba baktım çok anlatılmaz mucizeler var. Ben o mucizeleri yazmışım. Bunları şimdi anlatmıyorum fakat bilirseniz hayır dersiniz, bu bilgiler bir tesadüf olamaz. Kitabı yazarken bunu hissettim ve bütünleştim. İnsan her sözcüğünde ağlayabilir mi? Yüreğinden bir şeyler kopuyor ve tıkanıyor. Fakat tıkandığımda donmuyorum, elim çalışıyor. Bana sanki onun
melekleri yardım etti. Yayın evinden kitabım geldi kitabı elime aldım bakıyorum ben bunları ne zaman yazdım nasıl yazdım o anı hatırlamıyorum. Beni aldı götürdü kitap sanki başka bir yazar yazmış ve ben satın almışım gibi o hislerle okuyorum. Yazarken yürekten duymak lazım ve o zaman karşılık beklememek lazım.Hiç bir dünyevi menfaat beklemeden yürekten yazmak lazım. Ben bunu gerçekleştirdim. Türk kadınındaki o cesaret hiçbir zaman kaybolmaz. Bende kahramanım. Eşimin çocuğumun evimin kahramanıyım. O dönemler
çocuklarını, evini, yuvasını unutarak kadınlarımız savaşa koştu. Şu an olsa ben herhalde en ön saflarda olurum. Memleket aşkı bambaşkadır ben onu çok içimde hissediyorum. Bu Allah'ın kadınlara sunduğu genetik bir durum bence. Her kadın kahramandır. Bugün büyük şehirler dahil çalışan kadınlar çocuklarını yetiştirirken o kadar büyük eziyetler çekiyor ki, evine yetişirken eşine destek olmaya çalışırken bu kadınlar da kendi çaplarında bir kahramandır. Allah bir daha savaş yüzü göstermesin. Ben Türk kadını
olarak en böyle bir durumda Türk kadınlarının önlerde koşacağına yürekten inanıyorum."
Yeni romanlar yazmaya devam edeceğini de sözlerine ekleyen Akay, "Kitap yazmaya elbette devam edeceğim. Ben Nisan ayında 11 hikayeden oluşan bir roman daha çıkarmaya hazırlanıyorum. Bu da yine kadınları konu edecek günümüz kadınlarının aşk hikayeleri. Ama benim yazdığım her şeyde insanların görmediği bir yönden mesaj vardır. Kendime özel önermeli cümlelerim vardır. Bu aşk hikayelerinde değişik karakterler oluşturarak bir roman hazırlığım var. Şu an altıncı hikayemi bitirmek üzereyim. İnşallah Nisan
ayında bambaşka neşeli bir kitapla okurlarımızla buluşacağız. Ama Nisan Ağustos ayları arasında yine bir kadın kahramanımızı da araştırarak onu da yazmak istiyorum" diye konuştu.
sözcükte çok başka şeyler vardı, çok büyük mucizeler vardı. Ben eminim ki kahramanımla o ilişkiyi kurdum. Bu yüzden kitabın çok başarılı olacağına inanıyorum. Sadece onu yaşayarak onu sonsuza kadar yaşatarak yazılmış olan bir kitaptı. Kahramanım maaşını Kızılay'a bağışlayarak vatana olan son borcunu ödedi ve sefalet için yaşadı. O böylesine ulvi bir görevi yapmışken benim bu kitaptan gelir elde etmem düşünülemezdi. Ben de Mehmetçik Vakfı'na bağışladım ve aldığım plaket o an değerli paşanın bana
'Mehmetçiğin Annesi' diye hitap etmesinin ardından orada göz yaşlarıma engel olamadım. Düzenlediğimiz tanıtım kokteyli sadece duygularla olan bambaşka bir etkinlikti. Kara Fatma, Seher Hanım layık olduğu değeri böylece buldu ama çok daha fazlasını bulacağına inanıyorum. Şu an toprağın altında ama hala vatana olan görevini yapabiliyor. Böyle ulvi kahraman kadınlarımız var ülkemizde. Kendini hala Türk gençliğine tanıtmaya çalışıyor. İnşallah bunlarla birlikte de gençliğimiz bu kahramanların yolundan giderek
ülkemizi aydınlatmaya çalışacak diye düşünüyorum. Ben çok uzun yıllardır kadın kahramanların hayatlarına çok büyük ilgi duyuyorum. Elimden geldiğince okumaya gayret ettim. Hepsi çok etkili hepsinin hikayesi çok acı ve çok mucizevi. Fakat Fatma Seher Hanım beni çok daha fazla etkiledi. Türkiye'nin ilk kadın subayı. Atatürk'ün karşısına Sivas Kongresi'nde mecburen peçeyle gitmiş bir kadın ve asla peçe kullanmamış. Dönemine göre çok modern bir kadın fakat o ortam gereği o gün öyle giyiniyor ve Mustafa Kemal
Paşa'nın karşısına çıktığında peçesini açarak 'Paşam ben göreve hazırım. Ben Türk kadınıyım muharebe bana düğün gelir bana görev verin' diyor. Biz 1920'li yıllardan bahsediyoruz. Ardından çavuş teğmen üsteğmen unvanı alıp ilk kadın subay olmuş bir kadın kahraman nasıl roman olmaz. Türk edebiyatı nasıl böyle bir açıkla yaşayabilir" dedi.
"BANA SANKİ ONUN MELEKLERİ YARDIM ETTİ"
Kaleme aldığı romanı yazarken çok korktuğunu belirten Akay, açıklamasını şöyle sürdürdü, "Elimden geldiğince destek aldım ama bunu çok samimi söylüyorum internetteki bilgilerin hemen hepsi yanlış. Kitabı 2.5 aylık bir dönemde yazdım ki bu da mucizevi bir süredir. 320 sayfalık bir romanı yazdığım sürede birtakım mucizeler olmuş ama ben farkında değilim.Yayınevine teslim ettikten 2 gün sonra benim elime Trabzon Kütüphanesi'nde bulunan ve bir tane olan kitaptan sadece Kara Fatma'nın ağzından çıkan birtakım
beyanatlar röportajlar geldi. Hiç kimsede yok. Bir çok araştırmacı yazar 'Kara Fatma'yla ilgili bir takım bilgiler vermiş, fakat hepsi internet bilgileri. Kitaba baktım çok anlatılmaz mucizeler var. Ben o mucizeleri yazmışım. Bunları şimdi anlatmıyorum fakat bilirseniz hayır dersiniz, bu bilgiler bir tesadüf olamaz. Kitabı yazarken bunu hissettim ve bütünleştim. İnsan her sözcüğünde ağlayabilir mi? Yüreğinden bir şeyler kopuyor ve tıkanıyor. Fakat tıkandığımda donmuyorum, elim çalışıyor. Bana sanki onun
melekleri yardım etti. Yayın evinden kitabım geldi kitabı elime aldım bakıyorum ben bunları ne zaman yazdım nasıl yazdım o anı hatırlamıyorum. Beni aldı götürdü kitap sanki başka bir yazar yazmış ve ben satın almışım gibi o hislerle okuyorum. Yazarken yürekten duymak lazım ve o zaman karşılık beklememek lazım.Hiç bir dünyevi menfaat beklemeden yürekten yazmak lazım. Ben bunu gerçekleştirdim. Türk kadınındaki o cesaret hiçbir zaman kaybolmaz. Bende kahramanım. Eşimin çocuğumun evimin kahramanıyım. O dönemler
çocuklarını, evini, yuvasını unutarak kadınlarımız savaşa koştu. Şu an olsa ben herhalde en ön saflarda olurum. Memleket aşkı bambaşkadır ben onu çok içimde hissediyorum. Bu Allah'ın kadınlara sunduğu genetik bir durum bence. Her kadın kahramandır. Bugün büyük şehirler dahil çalışan kadınlar çocuklarını yetiştirirken o kadar büyük eziyetler çekiyor ki, evine yetişirken eşine destek olmaya çalışırken bu kadınlar da kendi çaplarında bir kahramandır. Allah bir daha savaş yüzü göstermesin. Ben Türk kadını
olarak en böyle bir durumda Türk kadınlarının önlerde koşacağına yürekten inanıyorum."
Yeni romanlar yazmaya devam edeceğini de sözlerine ekleyen Akay, "Kitap yazmaya elbette devam edeceğim. Ben Nisan ayında 11 hikayeden oluşan bir roman daha çıkarmaya hazırlanıyorum. Bu da yine kadınları konu edecek günümüz kadınlarının aşk hikayeleri. Ama benim yazdığım her şeyde insanların görmediği bir yönden mesaj vardır. Kendime özel önermeli cümlelerim vardır. Bu aşk hikayelerinde değişik karakterler oluşturarak bir roman hazırlığım var. Şu an altıncı hikayemi bitirmek üzereyim. İnşallah Nisan
ayında bambaşka neşeli bir kitapla okurlarımızla buluşacağız. Ama Nisan Ağustos ayları arasında yine bir kadın kahramanımızı da araştırarak onu da yazmak istiyorum" diye konuştu.