Türk sanayicisinin rekabet edebilmesi mümkün değil
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 'Ucuz ithalatın olduğu yerde Türk sanayicisinin dışarıdaki ürünle rekabet etmesi mümkün değil' dedi.
Merkez Bankası tarafından düzenlenen 'Dış Ticarette Yapısal Dönüşüm, Küresel Dinamikler ve Türkiye Ekonomisi' konferansında konuşan Bakan Çağlayan, Türkiye'nin 2008'in ilk 9 ayında Avrupa'ya 54 milyar dolar ihracat yaptığını, bu yılın aynı döneminde ise ihracatın 32 milyar dolara düştüğünü hatırlattı. Dolayısıyla Avrupa pazarlarında 22 milyar dolarlık ihracat kaybı olduğunu ifade eden Çağlayan, yılsonu itibarıyla Avrupa pazarlarındaki ihracat kaybının 32 milyar dolar civarında olacağını söyledi.
İhracatçıların kur ve emtia konularında bazen telaşa kapıldıklarını kaydeden Çağlayan, "Ben de gerek Sanayi ve Ticaret Bakanı, gerek Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı iken bu konuyla ilgili görüşlerimi ifade ettim. Böyle bir kur rakamıyla ihracatçılarımızın kolay rekabet edemeyeceğini, bu noktada bunun Türkiye'deki sanayi yapısını ister istemez ithalata kaydıracağını söyledim. Ucuz ithalatın olduğu yerde, Türk sanayicisinin dışarıdaki ürünle rekabet etmesi mümkün değil. Böyle bir ortamda Türk ihracatı da ithalata yönelmek zorunda kaldı. Bu, Türk sanayicisinin beceriksizliğini ortaya çıkaran bir durum değil. Türk sanayicisinin kur karşısındaki probleminin ve ithalata yönelmesinin ortaya çıkardığı durumlardan biri. Bununla ilgili politikalarımızı da buna dikkat ederek yapmamız gerekir" dedi.
Merkez Bankası'nın hazırladığı dış ticaret raporunda, "kaliteli ara ve yatırım malı kullanma ihtiyacının ithalatı artırdığı"na dikkat çekildiğini belirten Çağlayan, "Benim 27 yıllık sanayicilik yapmış biri olarak buna katılmam mümkün değil. Burada bizim sorunumuzun acaba mal kalitesinden mi, yoksa finansman sorunu başta olmak üzere başka problemlerden mi kaynaklandığını çok iyi analiz etmek gerekiyor. Ben Türk sanayicisinin gelmiş olduğu seviyeyi son derece önemli buluyorum. Türkiye emek yoğun sistemden teknoloji yoğun sisteme döndü. Bunu, Türkiye'de üretilen malın kalitesizliği değil, kesinlikle Türk sanayicisine yeterince bankalar tarafından verilmeyen finansman desteğinin arkalarında olmadığı açısından değerlendiriyorum" diye konuştu.
Bakan Çağlayan, bankaların sanayicileri ve ihracatçıyı daha fazla desteklemesi, finansman aktarması ve bu desteğin yüksek faizlerle değil düşük faizlerle gerçekleştirilmesi durumunda Türk sanayicisine ciddi anlamda katkı sağlanacağını söyledi. Çağlayan, özellikle Merkez Bankası gibi önemli kurumların sanayicinin önünü açacak tedbirleri zamanında alması, uygun faiz ve kur yapısı sağlamasının ihracatı ve sanayiyi başarılı kılacağını ifade etti. Bugüne kadar "öcü" olarak gösterilen Çin'in bu konudaki politikasını ve dış ticaretteki yerini incelemeye başladıklarını belirten Çağlayan, "Çin, dünyanın ikinci büyük ihracatçısı. 1,4 trilyon dolarlık ihracatı var. Ama aynı zamanda 1,2 trilyon dolarlık ithalat yapıyor. Türkiye'nin Çin'in ithalatındaki payı sadece 1,5 milyar dolar. Niye? Biz Çin'e tehdit olarak baktık. Bir strateji geliştirmedik. 1 trilyon 198 milyar dolarlık ithalatı hangi ülkelerle, hangi sektörlerle yapıyor? Buna göre bir çalışma modeli yapıyoruz" şeklinde konuştu.
İhracatçıların kur ve emtia konularında bazen telaşa kapıldıklarını kaydeden Çağlayan, "Ben de gerek Sanayi ve Ticaret Bakanı, gerek Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı iken bu konuyla ilgili görüşlerimi ifade ettim. Böyle bir kur rakamıyla ihracatçılarımızın kolay rekabet edemeyeceğini, bu noktada bunun Türkiye'deki sanayi yapısını ister istemez ithalata kaydıracağını söyledim. Ucuz ithalatın olduğu yerde, Türk sanayicisinin dışarıdaki ürünle rekabet etmesi mümkün değil. Böyle bir ortamda Türk ihracatı da ithalata yönelmek zorunda kaldı. Bu, Türk sanayicisinin beceriksizliğini ortaya çıkaran bir durum değil. Türk sanayicisinin kur karşısındaki probleminin ve ithalata yönelmesinin ortaya çıkardığı durumlardan biri. Bununla ilgili politikalarımızı da buna dikkat ederek yapmamız gerekir" dedi.
Merkez Bankası'nın hazırladığı dış ticaret raporunda, "kaliteli ara ve yatırım malı kullanma ihtiyacının ithalatı artırdığı"na dikkat çekildiğini belirten Çağlayan, "Benim 27 yıllık sanayicilik yapmış biri olarak buna katılmam mümkün değil. Burada bizim sorunumuzun acaba mal kalitesinden mi, yoksa finansman sorunu başta olmak üzere başka problemlerden mi kaynaklandığını çok iyi analiz etmek gerekiyor. Ben Türk sanayicisinin gelmiş olduğu seviyeyi son derece önemli buluyorum. Türkiye emek yoğun sistemden teknoloji yoğun sisteme döndü. Bunu, Türkiye'de üretilen malın kalitesizliği değil, kesinlikle Türk sanayicisine yeterince bankalar tarafından verilmeyen finansman desteğinin arkalarında olmadığı açısından değerlendiriyorum" diye konuştu.
Bakan Çağlayan, bankaların sanayicileri ve ihracatçıyı daha fazla desteklemesi, finansman aktarması ve bu desteğin yüksek faizlerle değil düşük faizlerle gerçekleştirilmesi durumunda Türk sanayicisine ciddi anlamda katkı sağlanacağını söyledi. Çağlayan, özellikle Merkez Bankası gibi önemli kurumların sanayicinin önünü açacak tedbirleri zamanında alması, uygun faiz ve kur yapısı sağlamasının ihracatı ve sanayiyi başarılı kılacağını ifade etti. Bugüne kadar "öcü" olarak gösterilen Çin'in bu konudaki politikasını ve dış ticaretteki yerini incelemeye başladıklarını belirten Çağlayan, "Çin, dünyanın ikinci büyük ihracatçısı. 1,4 trilyon dolarlık ihracatı var. Ama aynı zamanda 1,2 trilyon dolarlık ithalat yapıyor. Türkiye'nin Çin'in ithalatındaki payı sadece 1,5 milyar dolar. Niye? Biz Çin'e tehdit olarak baktık. Bir strateji geliştirmedik. 1 trilyon 198 milyar dolarlık ithalatı hangi ülkelerle, hangi sektörlerle yapıyor? Buna göre bir çalışma modeli yapıyoruz" şeklinde konuştu.