Sudan’lı Zenci Musa
Afrika'da açlık ve iç savaşla mücadele eden ülkelerden biride Sudan. Bu yok edici iki unsurun başında ise etnik ve dini ayrılıklar geliyor. Bu çatışma ve yoksulluğun temellerini atanlarsa batılılar ve maşası yerli işbirlikçiler.
1881 yılında kendisini Mehdi ilan eden Muhammed Ahmed'in 1899 yılına kadar devam eden mehdilik yönetimi, Mısır ve İngiltere güçlerinin Sudan'ı ele geçirmesiyle son buldu.
İngiliz-Mısır sömürgeciliği 1956'da Sudan'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle sona erse de, halen günümüzde yaşananlar sömürge hâkimiyetinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koymakta.
Sudan halkının çoğunluğu Arap ve Afrikalı Müslümanlardan oluşurken, halkın yüzde 15'i de başta Hristiyanlık olmak üzere başka dinlere mensup.
Ülke üzerinde bu etnik ve dini farklılıkları halkın kendisine karşı kullanmaktan çekinmeyen bir sömürge otoritesi mevcut.
İngiltere, Mısır ve BAE; Sudan'ı yıllarca bir iç savaştan, başka bir iç savaşa sürükleyerek halkın egemenliğine ve gelişimine müsaade etmediler.
Paramiliter yerel güçlerden oluşan milisler üzerinden etnik ve dini katliamların finansörü bu ülkeler, Sudan'ın kaynaklarını yönetmek için katliam ve sürgün yoluyla ele geçirdikleri topraklarda İsrail'e meydan okuyan bir barbarlığa öncülük ediyorlar.
Bağımsızlığını kazandığı tarih itibariyle günümüze kadar başta ekonomi olmak üzere etnik ve dini anlaşmazlıklara dayalı 190'ı aşkın darbe gerçekleşiyor Sudan'da.
Özellikle iç savaşlar ve darbeler nedeniyle resmi olmayan rakamlara göre 3 milyondan fazla insan hayatını kaybederken yine tahmini verilere göre de 14 milyona yakın insan ya şehir değiştirmek ya da başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı.
Darbeyle gelenler yine kanlı darbelerle devrildi. 1955 ve 1972 yılları arasında devam eden ilk iç savaş tam 17 yıl sürdü. İç savaş, Güney Sudan'ın özerklik ilan edildiği bir sözleşmeyle son buldu.
1983 yılında başlayan geniş çaplı ikinci iç savaş ise tam 22 yıl sürecekti. Bu, dünyada devam eden en uzun iç savaş olarak tarihe geçti. Bu iç savaş sonrası ise Güney Sudan'ın bağımsızlığı için zaman ve referandum garantörlüğü verilerek karşılıklı mutabakata varıldı. 2010 yılında yapılan referandum sonrası halkın yüzde 98'inin Sudan'dan ayrılmayı tercih etmesiyle Güney Sudan bağımsızlığını ilan etti.
1989'da askeri bir darbeyle iktidara gelen Ömer Beşir, 2019 yılına kadar tam 30 yıl iktidarda kaldı. Yine kendisi de bir askeri darbeyle indirildi. Darbeler ve yerel çatışmalar aralıksız devam etti. Ancak birkaç hafta önce dünyanın farkına varabildiği BAE destekli iç savaş ile Sudan yeniden dünyanın gündemine oturdu.
Hızlı Destek Güçlerinin 2023 yılında kuşattığı Faşir şehri daha fazla dayanamadı. Sudan hükümeti bölgeden tamamen çekildiğini açıkladı. Dünya kamuoyu da neredeyse 2 yıldır devam eden bu acımasız kuşatmadan ancak bu şekilde haberdar olabildi. İnsanlar kıtlıkla ve HDG militanlarının acımasız katliamlarıyla yüz yüze kaldılar.
BAE destekli HDG milisleri Özellikle Afrika kökenli Sudan'lılara yönelik toplu katliamlarla etnik soykırım yapıyor.
Soykırımdan kaçmak neredeyse imkânsız, gördüğü her canlıyı katleden, uyuşturucu ve çeşitli kimyasal madde bağımlısı olan Hızlı Destek Güçleri, Faşir'i uzaydan dahi görülebilen gerçek bir kan gölüne çevirdi.
Sudan'ın 18 eyaletinden biri olan Kuzey Darfur', petrol, altın, uranyum ve yeraltı suyu bakımından Sudan'ın en kıymetli bölgesi. Kuzey Darfur, Çad ve Libya'ya olan sınırları nedeniyle HDG'nin ısrarla kuşatmayı sürdürmesiyle maden, silah, kadın, çocuk, organ ve uyuşturucu kaçakçılığı koridorunun açılması için bu kuşatmanın işgalle sonuçlanması gerekiyordu.
BAE desteli HDG milislerinin kontrolüne geçecek olan yeraltı kaynakları ve yasadışı kaçakçılık bu bölgede kurmayı planladıkları milis devlet için güçlü bir kaynak oluşturuyor.
Emperyalizm, yerli işbirlikçileri HDG üzerinden, Sudan'da sadece milislerden oluşan, halkı olmayan bir devlet kurma planını hayata geçiriyor. Bu milis devlet, Paramiliter bir taşeron olarak Emperyalist, Siyonist, Küresel terörizme ve sermayeye hizmet edecek. Vekâlet savaşları ve terör örgütleri için milis ve silah kaynağı, küresel sermaye için maden, organ, çocuk ve kadın kaçakçılığı, toplumların yok edilmesi içinse uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığının merkezi olacak bir paravan-milis devlet inşa ediliyor.
Türkiye olarak Karabağ'da, Gazze'de ve Ukrayna'da olduğu gibi; tarihi, dini, insani ve stratejik açıdan acil ve ağır sorumluluklar almamız gerekiyor. Uluslararası bir çaba ile süreci Sudan'ın bütünlüğüne ve paramiliter anlayışın güçlenmesinin durdurulmasına yönelik girişmelerle ortak kahramanlarımızdan Sudan'lı Zenci Musa'nın torunlarına bir an önce el uzatmalıyız.
Yasal Sorumluluk
Sitemizde yayımlanan köşe yazıları ve yorumlar yazarların kendi görüşleridir.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Yazarın Önceki Yazısı
Belediyeler Nereye Gidiyor?
Belediyeler Nereye Gidiyor?
Yazarın Sonraki Yazısı
Demografik Tehlike
Demografik Tehlike

