Lübnan’da Patlayan Çağrı Cihazlarının Ardındaki Sır!

Muhammed Çınık

Muhammed Çınık

Dün yaşanan patlamalar hepimizin aklını karıştırdı. Olayın ilk aralıklarından itibaren ortaya çıkan iddialar, sosyal medyada dönen haberler derken, gerçekte neyin yanlış olduğu anlaşılması zorlaşmıştı. Ama bugün, araştırmalarımızdaki sağlam verilerle artık daha net bir tablo çizmek mümkün olduğunu söyleyebilirim.

Patlayan cihazlara geliyoruz... Bunlar, aslında çok eski tip, kalem pille çalışan, modası geçmiş çağrı cihazlarıydı. Peki, Lübnan'daki milis kuvvetleri neden bu kadar eski cihazları kullanıyordu, diye sorabilirsiniz. Aslında bu cihazların kullanımlarının nedeni çok basit: Siber saldırılarından korunmak!

Milisler, akıllı telefonlarda kullanılan konum bilgilerini İsrail'e aktardığını düşünmeyi, yalnızca iletişim için kullanılan bu eski çağrı cihazlarına geçiş yapmışlar. Ve işte ne olduysa bu cihazlarla oldu...

Lübnan, Tayvanlı Gold Apollo firmasından 5.000 adet AR-924 model çağrı cihazı siparişi verdi. Ama sorun tam da burada başlıyor çünkü cihazların Tayvan'da kalması gerekirken, Macaristan merkezli BAC Consulting isimli bir şirketin ortaya çıktığı açıklandı. İyi de bu BAC Consulting kim? Meğer böyle bir şirket hiç yok



Gold Apollo'nun başkanı Hsu Ching-kuang da konu hakkında açıklama yapmıştı: “Ürünümüz yoktu, sadece bizim markamız vardı” diyor. Yani, birileri Tayvan'dan alınan bu cihazlara sahte bir şirket aracılığıyla el koymuş ve üstünde oynamış. İşin aslı: BAC Consulting, aslında İsrail istihbaratının kullandığı paravan bir şirketten
Bu çağrı cihazları Avrupa'ya ulaştıktan sonra patlayıcıların içine yerleştirildi. Peki neden bu kadar eminiz? Çünkü patlayan parçaların içindeki sıvı piller, bu derece büyük bir patlamaya neden olamaz. Yani basit bir pil patlaması değil bu, çok daha profesyonel bir iş var ortada. muhtemelen pillerin ısınması sağlanarak ya da radyo dalgalarıyla patlatılan bir düzenli araçla bu cihazlar infilak ettirildi



Şimdi Türkiye'ye dönelim... Türkiye'de ise işler biraz farklı. ASELSAN'ın ürettiği telsizler sayesinde, dünyanın en güvenli iletişim sistemlerinden birine sahiptir. ASELSAN'ın ürettiği telsizlerin tüm bileşenleri Türkiye'de üretilmekte, dolayısıyla dışarıdan sızma neredeyse imkansızdır. Ayrıca bu telsizler siber saldırılara karşı kriptolu yani şifrelenmiş, bu da onların içeriğini daha da artırıyor

Ama yine de şunu unutmamak gerekir: TSK'nın kullandığı telsizler ne kadar güvenli olursa olsun, askerlerin kişisel telefonları büyük bir risk oluşturur. Akıllı telefonlar, konum ve kimlik bilgilerinin sızmasına neden olabilir ve Lübnan'da olduğu gibi benzer bir operasyon burada da gerçekleştiriliyor

Sonuç olarak, yerli yazılımlarla desteklenen üretkenlik, ulusal güvenlik perspektifi artık şart! ASELSAN'ın telsizlerde yaptığı gibi, cep telefonlarında da aynı güvenlik uygulamalarını almak zorundayız. Yoksa dijital çağda iletişim, güvenlik zafiyetlerinin en büyük kaynak haline gelmesi