10 Metrekarelik Bir Odadan 4 Bin Yillik 'Kaytan'la Dünyaya Açildi
Geçmisi milattan önce 4 binli yillara dayanan ‘Kaytan’ günümüzde yok olmaya yüz tutmus el sanatlari arasinda yer aliyor. Kaytan dokumaciliginin son temsilcilerinden olan Melek Demir, evinde 10 metrekarelik bir odada basladigi kaytan ile dünyaya açildi. Amerika ve Italya gibi birçok ülkeye ürün gönderen Demir, "Bir evin küçük bir odasindan dünyaya açilmak çok güzel bir duygu. Ben bunu basardim" dedi.

Karadeniz Bölgesi’nde kadinlarin renkli, süslemeli el dokumasi olarak yapilan pestamal ve taki kültürü asirlardir yasatiliyor. Özellikle Trabzon’daki Salpazari, Tonya ve Düzköy ilçelerinde kadinlarin gerek günlük yasantilarinda, gerekse dügün, nisan, sünnet, bayram gibi törenlerde giyinilen rengarenk dokumalar bahçe islerinde de kullaniliyor. Kadinlarin yük tasimak ve bellerine baglamak için kullandigi kaytan dokumaciliginin son temsilcilerinden kalan Melek Demir (60), 15 yil önce basladigi sanati ile dünyaya açildi. Trabzon’un Ortahisar ilçesindeki Besirli mahallesinde bulunan evinin 10 metrekarelik odasinda kurdugu atölyesinde ABD ve Italya gibi ülkelere kaytan dokuma ile yaptigi ürünleri gönderen Demir’in yetistirdigi 5 kisiden biri ise Almanya’ya kaytan sanatini icra ediyor. Kaytan dokumaciligi sanatinin bitmemesi için bir proje de hazirlayan Demir, ayni zamanda Kültür ve Turizm Bakanligi’nin miras tasiyici sanatçilari arasinda yer aliyor.
Kaytan dokumaciligi serüvenin 15 yil önce basladigini belirten Demir, "Bu ipleri görmemle basladi.
Bir sergide Trabzon’un Salpazari Tonya Düzköy ilçelerinin bir sergisi vardi. O sergide bu iplerle tanistim. O zaman dedim ki ben bu iplerle çok güzel seyler yapabilirim. Hatta o yörenin insanina da kadinina da paralar kazandirabilirim. Ben bunu o zaman dünyaya tanitacagim demistim. Dünya benden bahsediyorsa beni takip ediyorsa yol aldim yani. Hayallerime daha ulasmadim. Çünkü dünya artik 2021 yilindan beri yavas üretim adi altinda bu dokumalar ile ugrasiyor" seklinde konustu.
Sempozyumlarda sunum yaptigini da dile getiren Demir, "Yetistirdigim ögrencilerden 5 tanesi Trabzon’da bazi kurumlarda çalisiyor. Bir tanesi Hollanda’da onlar belki devam edecekler ama benim kadar hevesli degiller. Ben dokumadan sonra bir de onu tasarlamayi çok seviyorum. Benim dünyam onu tasarlamak, hayal dünyamla birlikte onu gelistirmek, günümüzde onun nasil kullanabilirim diye düsünüyorum. Bu sanatin bitmesini engelleyebilirim diye çalismalarim var. Bu sanat milattan öncesine dayaniyor. Milattan önce 4 bin yillarina dayaniyor. Ilk kaytanin Misir krali beline bel bagi olarak yapilmis. Bu kadar eski bir sanat. 15 yil önce bu sanati yaslilardan ögrendim. O yaslilarin birçogu su anda yasamiyor. Bende artik belli bir yastayim. Destek bekliyoruz. Çünkü gerçekten eger dünya yavas üretime geçmisse, yavas üretim adi altinda arastirmalar yapiyorsa lütfen destek istiyoruz. Biz yöresel sanatçilar, yöresel zanaatkarlar, yöresel ustalar olarak destek istiyoruz. Çünkü biz yoksak bu yok. Üniversitelerde destek verdiler, çalistaylarim oldu. 13 ülkeyi temsil eden sempozyumda sunum yaptim. Uluslararasi makalem yayinlandi. Çok çaba harcadim. Hala mücadele veriyorum" diye konustu.
"Hayallerimin pesine gidecegim"
Anadolu kadininin kaytani yük tasimak için kullandigini kaydeden Demir, "Hayallerimin pesine gidecegim. Firat Beziroglu diye bir sanatçimiz var. Bir üniversitede çalisiyor. Dünyaca ünlü bir sanatçi. Onun sayesinde bir takim projelerde bulundum. Onun sayesinde ben iplerimi birlikte Anadolu kadininin nasil süslendigini, Anadolu kadini bu iplerle neler yaptigini, nerelerde kullandigini, takilara dönüstürerek çok güzel bir sergi açmayi düsünüyorum. Firat hocamin insallah destegi olacak. Bundan sonra güzel seyler olacak diye düsünüyorum. Ama motivasyon çok önemli. Ben bunu yapacagim demekle bir sey yapamiyorsunuz. Yani dedigim gibi hayal dünyanizi çok iyi kullanmaniz gerekiyor. Ve kafanizin çok rahat olmasi gerekiyor. Anadolu kadini bunu yük tasimak için kullaniyordu. Ihtiyaçtan dokumaya baslamis. Bunun genise dirbaç, darina kaytan deniliyor. Genisi ile yük tasiyorlardi. 3-4 metre uzunlugunda, 3-4 santim genisliginde yapip sirtlarinda odun ve yükleri tasiyorlar. Darlarini ise bellerine siki siki baglayarak bahçelerde tasirlarmis. Demek ki saglik içinde önemliymis. Kendilerini süslemek içinde en özel esyalari olan pestemallerine süslemisler. Dügüne giderken ki pestamallari ayri, cenazeye giderken ki pestamallari ayri, bahçeye giderken ki pestamallari ayri. Ayrica bebeklerini süslerlermis. Salpazari’nda cenazelerdeki tabutlari bile bu özel iplerle mezara indirirlermis. Amerika’dan, Italya’dan, Hollanda’dan beni arayanlar var. Italya’daki bir proje içerisinde bulundum. Dünyaya açilmak için adimlarini attim. Amerika’ya, Italya’ya ürün gönderdim. Hollanda’da yetistirdigim bir ögrencim çalisiyorum. Instagram’dan bir sayfam var. Bu sayfadan bana çok ulasan oldu. Tepkiler çok güzel. Rusya’dan bir profesör bana renk egitiminizi nereden aldiniz diye sordu. Bunu hiç unutmuyorum. Benim ruhum, yaylalarim, çiçekler bunlari kullanarak yapiyorum. Renklerim çok dikkat çekiyor. Karadeniz insani çok civil civildir. Ben bunlari ürünlerime yansittim" ifadelerini kullandi.
"Bir evin küçük bir odasindan dünyaya açilmak çok güzel bir duygu"
Esini de kaytan dokumaciligini ögrettigini vurgulayan Demir, "Ben bu sanatin son sanatçisi olmak istemiyorum. Gençler bunu unutturmasin. Dünyada bile kalmadi. Benim gözümde kaytan da dokutmaya kalksam inan dokunacak birkaç kisiden fazla kimse yok. Çok zor. Ben esime de ögrettim benim kendisi biyologdur. O da dokuyor. Ben tasarliyorum o dokuyor. Sonra da ben onlari alip oynuyorum. Onlarla oynamayi çok seviyorum. Bir evin küçük bir odasindan dünyaya açilmak çok güzel bir duygu. Ben bunu basardim. Çok güzel seyler olacak. Yani insanlar beni konusuyorsa, insanlar beni ariyorsa dünyadan bu küçük odadaki hayallerim gerçeklesti, gerçeklesiyor. Daha güzel seyler gerçeklesecek bu odada. Burada bana Temel de çok yardimci oluyor. Fadime de çok yardimci oluyor. Esimde çok yardimci oluyor. Arkadaslarim yardimci oluyor. Desteklere ihtiyacimiz var. Insallah olur. Kiyafet almiyorum. Bütün kiyafetlerimi kendim hazirliyorum. Daglardan, bayirlardan çok eski kumaslar toplayarak kendim üreterek, kiyafetlerimi tasarliyorum. Sonra takilarimi tasarliyorum. Sayfadan da ufak tefek de olsa küçük küçük satislar yapiyorum. Onlari hep malzeme olarak yatirim da kullaniyorum" dedi.
"Bu ürünler çok büyük meblaglar degil. Herkesin alabilecegi sekilde"
Sosyal medya üzerinden yaptigi satislar sonrasi olumlu geri dönüsler aldigini belirten Demir, "Sanat çok farkli bir sey onun karsiligi yok. Yani eger bir küçük de olsa bir ürünü verirken bile evet küçücük bir parça gözüküyor ama onda yüzlerce, binlerce ilme var. Onda çok büyük emek var. Seviyorsun onlari dokurken. Diyorsun ki acaba ne çikacak? Güzel bir sey çikacak. Bakiyorsun bazen çikmiyor. Ama sonra bakiyorsun çikiyor. Çiktigi zaman da çok mutlu oluyorsun burada. Bagiriyorsun kendi kendine. Mutlulugunu kendi kendine paylasiyorsun. Bazen gömülüyorum, düsüyorum. Ben ona sey diyorum. Kuyunun dibine düsüyorum. Sonra o sayfadan beni kaldiriyorlar. Sen çok güzel seyler yapabilirsin diye. Anadolu kadininin bu iplerle nasil süslendigini, nerelerde kullandigina dair bir projeye basladim. Her seyden önce güzel seyler yapacagim. Ama ruh bu çok olmasi gerekiyor. Bu ürünler çok büyük meblaglar degil. Herkesin alabilecegi sekilde" diye konustu.