Türkiye'nin Yüzde 22,5'I Yüksek Çöllesme Riski Altinda

Su uzmani Prof. Dr. Yusuf Demir, “Çöllesme ve Kuraklikla Mücadele Günü” dolayisiyla yaptigi açiklamada, “Ülkemizin yaklasik dörtte biri (yüzde 22,5’i) yüksek çöllesme riski altindadir. Akdeniz havzasi, iklim degisikliginden en çok etkilenecek bölgeler arasindadir. Çöllesmeyle mücadelede topyekûn bir is birligi gerekmektedir” dedi.

Türkiye'nin Yüzde 22,5'I Yüksek Çöllesme Riski Altinda
OMÜ Ziraat Fakültesi Tarimsal Yapilar ve Sulama Bölüm Baskani Prof. Dr. Yusuf Demir, "Birlesmis Milletler Çöllesme ile Mücadele Sözlesmesi”nin 17 Haziran 1994 yilinda kabul edilmesinden bu yana her yil 17 Haziran’in “Çöllesme ve Kuraklikla Mücadele Günü” olarak kutlandigini hatirlatti. Türkiye’de ve dünyada çöllesmeyle mücadelenin önemine dikkat çekmek maksadiyla "Çöllesme ve Kuraklik Günü" etkinliklerinin düzenlendigini belirten Yusuf Demir, “Bu yilki etkinlikler ‘Kurakliktan Beraberce Çikmak’ temasi ile kutlanmaktadir. Bildiginiz gibi gida ihtiyacimizin yüzde 95’ini topraktan karsilamaktayiz. Birçok arastirmada tarim yapilabilir 50 cm’lik bir topragin olusma sürecinin yaklasik 20 bin yili buldugu söyleniyor. Oysa tüketimin dayanilmaz hafifligine kapilmis insanoglu, elindeki bu degerin kiymetini maalesef tam olarak bilmiyor ve yeterince koruyamiyor. Bugün 783 bin km2’lik ülkemizin yaklasik yüzde 80’i tarim ve orman alanidir. Bilindigi gibi, su zengini bir ülke degiliz. Kurak bir cografyada yasiyoruz. Çöllesme hassasiyet haritamiza göre, sahip oldugu iklim ve topografya sartlarina bagli olarak, ülkemizin yaklasik dörtte biri (yüzde 22.5’i) yüksek çöllesme riski altindadir. Ülkemizin de içinde bulundugu Akdeniz Havzasi iklim degisikliginden en çok etkilenecek bölgeler arasindadir” diye konustu.



“Türkiye’deki arazilerin yüzde 47’si çöllesme riski altinda”

Türkiye’deki arazilerin yüzde 47’sinin çöllesme riski altinda oldugunu kaydeden Prof. Dr. Demir, söyle devam etti:

“Toprak kaynaklari üzerinde sessiz bir felaket olan çöllesme, arazi tahribati ve kuraklikla etkin mücadele etmek tüm dünyanin en önemli görevlerinden biri olmustur. Bu nedenle ülkemizin ulusal kalkinmasina ve gelismesine negatif etkisinden dolayi çöllesme ile mücadele temel stratejilerden biri haline gelmistir. Türkiye’deki arazilerin yüzde 47’si çöllesme riski altinda, bunun ana nedeni erozyondur. Türkiye’de yapilan tahminlere göre yillik 640 milyon ton civarinda toprak kaybolmaktadir. Topragin üst kismini kaybettiginizde toprak giderek verimsizlesmekte, üretimi artirmak içinde sürekli kimyasal gübre kullanmak zorunda kalinmaktadir. Bunun sonucunda dogal olarak topraga ciddi zarar görmekte, çevre kirlenmektedir.”

“Suyu çok tasarruflu kullanmaliyiz”

Dünyada ve Türkiye’de yagis miktarinin 2050 yilina kadar yüzde 25 azalacaginin öngörüldügüne dikkat çeken Demir,

“Biz su fakirligi sinirinda olan ve su stresi yasayan ülkelerdeniz. Nüfus artisi ve yagisin azalmasiyla su fakirligi çeken ülkelerden olacagiz. O yüzden suyu çok tasarruflu kullanmamiz gerekmektedir. Çöllesmeyle mücadelenin temelinde dogru ve uzun vadeli bir arazi planlamasi, su kaynaklarinin ve tarim alanlarinin korunmasi gelmektedir. Erozyona uygun arazilerde de teraslama, agaçlandirma, rüzgar kiranlar kurmak gibi islah çalismalarini yapilmasi zorunludur. Küresel iklim degisikligiyle beraber Türkiye’de tarim desenlerinde ve tarim yapilan yerlerde degisiklik beklenmektedir. Bu degisikliklerin ve bölgesel dagilimlarinin belirlenip simdiden planlama yapmak önemlidir. Çöllesmeyle mücadelede yerelden ulusala, topyekûn bir is birligi gerekmektedir. Yasamin kaynagi olan toprak ve su, tüm canlilari yasam kaynagidir. Bu kaynaklarin ne yazik ki hizla yaslanan ve kirlenen dünyamizda sinirsiz ve tükenmez degildir. Gelecek nesillere yasanabilir ve sürdürülebilir bir dünya birakmak hepimizin sorumluluk ve görevidir” seklinde konustu.

Kaynak: İHA