BM, Nükleerin En Düsük Karbonlu Enerji Kaynagi Oldugunu Dogruladi

Iklim degisikliginin etkilerini azaltma ve küresel sicaklik artisini 1,5 derecede tutma hedefi, dünya genelinde temiz enerji kaynaklarina daha fazla yatirim yapilmasinin önünü açti. Glasgow’da düzenlenen Birlesmis Milletler Iklim Degisikligi Konferansi’nda (COP 26) alinan ’kömürün asamali olarak azaltilmasi’ ve ’emisyon azaltma planlarinin düzenli olarak gözden geçirilmesi’ kararlarinin da bu enerji kaynaklarina olan talebi artirmasi bekleniyor.

BM, Nükleerin En Düsük Karbonlu Enerji Kaynagi Oldugunu Dogruladi
Uzmanlara göre, iklim hedeflerine ulasma konusunda düsük karbonlu enerji kaynaklari arasinda nükleer enerji, temiz ve karbon nötr enerjiyi kesintisiz ve isletme döneminde düsük maliyetle saglayabilme özellikleri sayesinde en çok dikkat çeken enerji türü. Dünya Nükleer Birligi Genel Direktörü Sama Bilbao y Len, COP 26’nin ardindan yaptigi açiklamada, “Nükleer enerji, COP 26 sonrasi 24 saat temiz ve düsük emisyonlu enerjinin en büyük saglayicilarindan biri olarak öne çikmistir. Ingiltere, Fransa, ABD ve Romanya’nin yeni nesil nükleer reaktörleri gelistirmek adina heyecan verici taahhütlerde bulunduklarini gördük. Bu reaktörler hali hazirda 60 yildan uzun bir süre boyunca temiz ve düsük karbonlu bir enerji sagliyor. Nükleer teknolojiler gelismeye devam ettikçe yeni nesil reaktörler bunun da üzerine çikacak. Nükleer reaktörler, bugüne kadar 70 milyar ton karbondioksitin atmosfere salinmasini önledi ve bugün de dünyadaki düsük karbonlu elektrik üretiminin 4’te 1’inden fazlasi bu reaktörler tarafindan üretiliyor” derken, Birlesmis Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi’nin (UNECE) son raporu da nükleer enerjinin dünyanin gelecegi için ne denli kritik bir önem tasidigini bir kez daha vurguladi.

Nükleer rüzgarin da günesin de önünde

Karbon ayak izi, kilovat saat (kWh) basina düsen gram karbondioksit cinsinden ölçülüyor. Birlesmis Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi’nin (UNECE) raporuna göre, nükleer enerjinin rüzgar, günes, gaz ve kömür de dahil olmak üzere herhangi bir baska elektrik kaynagina nazaran, en düsük karbon ayak izine sahip oldugu ortaya konuldu.

Raporda yer bulan rakamlara göre, nükleer enerji kilovat saat basina 5,1-6,4g araliginda karbondioksit salimina yol açarken, rüzgar enerjisinin kilovat saat basina 7,8-21g, günes enerjisinin 7,2-83g araliginda emisyona yol açtigi vurgulandi. Rapora göre tüm bu enerji kaynaklari yine de kilovat saat basina 403 - 513g CO2’e neden olan gaz ve 753 - 1095g CO2’e yol açan kömürün çok gerisinde.

Raporun oldukça ’detayli’ ve ’bilimsel’ oldugunu ifade eden Nükleer Endüstri Dernegi CEO’su Tom Greatrex, raporla birlikte nükleer enerjinin ’temiz ve sürdürülebilir bir teknoloji’ oldugunun dogrulandigini belirtti.

Greatrex, yaptigi açiklamada, “Emisyonlari azaltma ve net sifir hedeflerine ulasma konusunda ciddi isek bilimin isiginda hareket etmeli ve diger düsük karbonlu enerji kaynaklarinin yani sira yeni nükleer enerji santralleri de insa etmeliyiz” dedi.

“Nükleer enerji net sifir için vazgeçilmezdir”

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisligi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Sule Ergün de raporu, “Nükleer enerjinin kullanim ömrü boyunca diger tüm elektrik kaynaklarindan daha az karbondioksit emisyonu ürettigini belgeleyen yeni bir bilimsel çalisma daha. Birlesmis Milletler UNECE raporu ile en düsük karbonlu, temiz enerji kaynagi olarak nükleere selam verirken, nükleerin tüm ’net sifir’ senaryolarindaki vazgeçilmez rolünü de yeniden hatirlatti” sözleriyle degerlendirdi.

Küresel isinmanin önüne geçmenin zorlugunun belirginlesmeye baslamasinin elektrik üretiminde, nükleer santrallerin kullaniminin artirilmasi gerektigini net sekilde gösterdigini ifade eden Ergün, yasanabilir bir gelecek için, yüzyilin ortasina kadar karbon emisyonlarinin keskin bir sekilde azaltilmasi gerektigine dikkat çekti. Ergün, “Güvenilir bir sifir karbonlu enerji kaynagi, iklim sorununun çözümü için sarttir. Özellikle yenilenebilir enerji kullanimina ait sorunlar çözülene dek iklim degisikligi ile mücadele için nükleer enerjiye çözümün bir parçasi olmasi için adil bir sans verilmeli” diye konustu.

“Emisyonlari hizla azaltmak, neyin temiz ve iyi olduguna karar vermek için siyasi tercihleri veya bilimsel olmayan görüsleri kullanamayiz” seklinde konusan Ergün, nükleere karsi önyargilarin kirilmasi için bilimin, gerçek kanitlarin ve verilerin takip edilmesi gerektigini vurguladi. Ergün, mevcut durumun nükleerde rüzgari tersine döndürmeye basladiginin altini çizerek, sunlari söyledi: “Pandeminin etkilerinin toparlanmaya baslamasiyla enerji talebinde ciddi bir artis oldu. Bu dogal gaz ve petrol fiyatlarinin da artmasina neden oldu. Iklim degisikliginin etkilerinin de çok güçlü sekilde görülmesi ile pek çok ülke enerji yatirimlarini rüzgar, günes, biyokütle ve nükleer gibi yesil enerji kaynaklarina yöneltti. Bu yatirimlar arasinda nükleer enerji elbette sürekliligi, karbon salimi yapmadan yillarca elektrik üretebilmesi ve insaat sonrasi düsük maliyetle enerji saglamasi bakimindan bir adim öne çikiyor. Su an pek çok ülke, tüm bu özellikleri dolayisiyla gelecek stratejilerinde nükleere agirlik vermeye basladi.

Bu konudaki en dikkat çekici örneklerden biri Fransa. Daha önce enerjide nükleerin payini düsürecegini açiklayan ülke, iklim hedeflerine nükleer olmadan ulasamayacagini artik kabul etmis durumda. Cumhurbaskani Macron, geçtigimiz günlerde ülkesinin 2050’de karbon nötrlügüne ulasmasi ve enerji arz ve güvenliginin garantiye alinmasi için yeni nesil nükleer reaktörler insa edecegini duyurdu. Geçtigimiz ekim ayinda Fransa, Finlandiya ve Polonya gibi Avrupa Birligi üyesi 10 ülkenin enerji bakanlari ’iklim krizinde nükleer enerjinin çözümün bir parçasi olmasi gerektigini’ kaydederek, Avrupa Komisyonu’na ’nükleer enerjiyi yesil enerji olarak siniflandirma’ çagrisinda bulundular. Bu çagriya Hollanda ve Isveç de destek verdi. Ingiltere de nükleer alanda hizli bir büyüme hedefledigine yönelik bir program açikladi.

Dogu Avrupa ülkeleri ise SMR tipi nükleer yatirimlara agirlik vermeye çalisiyor. Çin 15 yil içinde 150 nükleer reaktör insa edecegini duyurdu. Japonya fosil yakitlara bagimligini artirmak için yeni nükleer santral yatirimlari planliyor. Su anda nükleer, AB’deki düsük karbonlu elektrigin yüzde 49,19’unu olusturuyor. Avrupa, iklim hedeflerini gerçeklestirebilmek için nükleere ihtiyaç duyuyor. Veriler, elektrik üretiminde hedeflerini yalnizca yenilenebilir kaynaklarla gerçeklestiremediklerini gösteriyor. Avrupa Birligi artik iklim degisikligiyle mücadelede nükleer enerjiye karsi bilimsel bir bakis açisiyla hareket etmeli ve sifir karbonlu bir elektrik kaynagi göz ardi edilmemeli. Nükleer enerjinin taksonomiye dahil edilmesi tüm net sifir hedeflerinin tutturabilmesi için çok önemli.”

“En temiz, en hizli ve en uygun fiyatli enerji”

Mevcut nükleer santralleri açik tutmanin temiz elektrik saglamanin en temiz, en hizli ve en ucuz yolu oldugunu ifade eden Doç. Dr. Ergün, nükleer santrallerin erken kapatilmasinin olusturacagi sonuçlari da su sözlerle anlatti: “Nükleer santrallerin erken kapanmasi, yalnizca tüketici maliyetlerinde bir artisi tetiklemekle kalmayacak, ayni zamanda olumsuz çevresel etkilere de yol açacaktir. Nükleersiz seçenekler, karbon emisyonlarinda ve havayi kirleticilerinde artisin yanisira, daha yüksek hammadde ve daha büyük arazi kullanimina da izin vermek anlamina gelecektir. Compass Lexecon tarafindan hazirlanan, ’düsük karbonlu bir Avrupa’da nükleerin rolü’nü ortaya koyan rapordaki tahminlere göre, 2020-2050 yillari arasinda, mevcut nükleer santrallerin erken kapatilmasi nedeniyle ortaya çikacak enerji ihtiyacini çevresel hedefleri de karsilayacak sekilde karsilamak için, toplam arazi kullaniminin yüzde 7’sinde ya da 9 bin 890 kilometre karelik ek arazide yeni günes ve rüzgâr santralleri kurulmasi gerekecek. Almanya, nükleer kapasitesinin neredeyse yarisini yil sonundan önce kapatmaya hazirlaniyor. Avrupali uzmanlar da bu durumun tarihindeki en büyük enerji krizlerinden birini yasayan Avrupa’nin enerji aglarini daha da karmasik hale getirdigini konusuyor. Elektrik fiyatlari Avrupa genelinde rekor seviyelere yakin. Almanya’nin nükleer santrallerin erken kapanmasindan kaynaklanan baz yük açigini kapatmak için uzun bir süre gaz ve kömür bazli elektrik üretimine güvenmek zorunda kalmasi emisyonlarda artisa yol açacak. Bu gelismelerin isiginda nükleer sektöre de önemli görevler düsüyor. Bu alanda nükleer güvenlikten asla ödün vermeden, yeni ve yenilikçi teknolojilerin ortaya çikmasi gerekiyor.”

Akkuyu NGS yilda 17milyon ton emisyonu önleyecek

Türkiye’nin de 2050 yili için koydugu ’karbon sifir’ hedefine ulasmasi için nükleer enerjiye agirlik vermesinin dogru bir strateji oldugunu belirten Ergün, “Akkuyu NGS, tek basina yilda ortalama 17 milyon ton karbondioksit emisyonunu önleyecek ve en az 60 yil boyunca da temiz bir enerji kaynagi olarak hizmet vermeye devam edecek. Akkuyu NGS ile atilan bu ilk adimin önümüzdeki dönemde ikinci ve üçüncü santrallerle de devam ettirilmesine yönelik planlar, ülkemizin iklim hedeflerine ulasmasinda büyük rol oynayacaktir. 16 Ekim’de iklim degisikligine iliskin 2015 Paris Anlasmasi’ni onaylayan ülkemiz, Akkuyu NGS ile karbon salimini düsürme ve iklim degisikligi ile mücadelede diger ülkelere katilmis olacak” ifadelerini kullandi.

Rus tasarimi 3+ nesil VVER 1200 teknolojisi ile insa edilen Akkuyu NGS, toplam 4 reaktörden olusacak ve Türkiye’nin elektrik ihtiyacinin yaklasik yüzde 10’unu karsilayacak.
Kaynak: İHA