Bakan Soylu, Merkez Ve Tasra Teskilati Hizmetiçi Egitim Semineri'ne Katildi Açiklamasi (1)

'3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar arkasindayiz ve gerçeklestirecegiz. Bundan herhangi bir sekilde sarfinazar etmemiz mümkün degildir. Bu sözümüzü de yerine getirmek için Sayin Cumhurbaskanimizin talimatiyla arkadaslarimiz çalisiyorlar' 'Sayin Kiliçdaroglu, biz bu dünyanin da öteki dünyanin da hesabini yapariz. Sehitlerimizin bize emaneti olan sehit ailelerimizin, gazilerimizin ve gazi ailelerimizin her zaman emrine amadeyiz. Ne ihtiyaçlari varsa da Sayin Cumhurbaskanimizin talimatiyla tüm devlet emirlerine amadedir. Biz bir yere çökmüs degiliz ama biz senin nereye çöktügünü biliyoruz. Sen FETÖ'nün kasetiyle bir partiye çöktün, hala devam ediyorsun'

Içisleri Bakani Süleyman Soylu, "3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar arkasindayiz ve gerçeklestirecegiz. Bundan herhangi bir sekilde sarfinazar etmemiz mümkün degildir. Bu sözümüzü de yerine getirmek için Sayin Cumhurbaskanimizin talimatiyla arkadaslarimiz çalisiyorlar." dedi.

Soylu, Balikesir'in Ayvalik ilçesindeki Vilayetler Evi'nde düzenlenen Sivil Toplumla Iliskiler Genel Müdürlügü Merkez ve Tasra Teskilati Hizmetiçi Egitim Semineri Programi'nda yaptigi konusmada, dünyanin hizla sehirlesme alaninda ilerledigini belirterek, bu degisime teknolojiden birçok alana kadar herkesin yasayip sahit oldugunu söyledi.

Kurumlarin ve kisilerin degisimi iskalama lüksünün olmadigini vurgulayan Soylu, söyle konustu:

"Hem degisimi hem de dünyanin evrildigi noktayi hem de bu dünya içinde kendimizi dogru tanimlamaliyiz. Farklarimizi, tehdit ve avantajlarimizi dogru olarak çözümlemek durumundayiz. Mesela sizlerin konusu olan sivil toplumla alakali olarak Bati ile aramizda söyle bir fark var, Batida sivil toplumun yükselisindeki temel motivasyon bilhassa Ikinci Dünya Savasi'nin etkisiyle devletlere baglanan umutlarin bos çikmasi ve o alanin doldurulmasina yönelikti. Bizde ise sivil toplum motivasyonunun kaynagi, güçlü devlet gelenegi içinde sivil topluma dayanan ve sivil toplum için belki de birakilan özgürlükçü ve demokratik bir alanin varligidir. Bu yüzden Osmanli'daki loncalar, ayan ve vakif gibi yapilardan olusan sivil toplum-devlet iliskisi, modern dünyada görülen sivil toplum ve devlet iliskisine oldukça benzer. Hatta Osmanli'daki vakif sistemi halihazirda ülkemizdeki sistemle neredeyse tamamen ayni isleyise sahiptir. Bu alanin gücü, buranin bir özgürlükler alani olmasi kendine ait bir etki alani olmasidir. Bilhassa yogun terör ve vesayet faaliyetlerinin oldugu ülkede bu alanin korunmasi meselesi elbette ki çok daha önemli hale gelir. Bu alani istismar etmek isteyen yapilara, buraya sizmak isteyen ve burasi üzerinde vesayete destek olmak isteyen yapilara karsi uyanik olunmali. Bir sekilde sivil toplum alaninin güvenligini, buradaki demokrasi ve özgürlügün güvenligini saglamak durumundayiz."

Soylu, terör örgütleri PKK ile FETÖ'nün, asiri radikal gruplarin, marjinal yapilarin hep sivil toplum alanini istismar etmeye çalistigina isaret etti.

Bugün PKK'nin, Türkiye içinde finans kaynagi bulmakta zorlanmasinin temel sebeplerinden birinin belediyelerle ilgili aldiklari görevlendirme kararlari olduguna deginen Soylu, "Buna da çok itiraz ediyorlar ama bir taraftan da sivil toplum örgütleri üzerinden hem parayi hem insan kaynaginin devsirmesinin, özellikle buradaki arkadaslarimizin ortaya koydugu iradeyle engellenmesidir. Bir taraftan belediyelerdeki insan kaynagi ve para kaynaginin, lojistik kaynaginin transferinin engellenmesi, diger taraftan da sivil toplum marifetiyle onu istismar ederek, aslinda demokrasi ve özgürlük alanini istismar ederek, aslinda insanin kendine ait bir alan olarak buldugu, girisimci olarak gördügü o alani istismar ederek bir terör örgütünü beslemek." degerlendirmesini yapti.

Bakan Soylu, sözlerini söyle sürdürdü:

"Aynisi FETÖ... Hakkari'de veya Sirnak'ta kurulmus henüz bir yillik olan sözde çocuk ya da kadin derneklerine Norveç, Danimarka, bilmem ne kralligi veya Türkiye içinde bulunan büyükelçiliklerin, bizimle hiç ilgisi olmayan Iskandinav ülkelerinden 1 milyon avro ya da 900 bin dolar gibi blok bagislarin gitmesi, üstelik sadece bir yil gitmesini, öncesinin ve sonrasinin olmamasini.. Oysa biz sivil toplumla da ugrasiyoruz. Siz sivil toplum konusunda üstatsiniz. Bir yil olan bir bagis, öncesi olmayan, sonrasi olmayan faaliyetleri izlenmeyen, faaliyetleri görülmeyen, desteklenen veya desteklenmeyen, bunun kesintili bir sekilde veya hiç olmadigi noktada bir kereligine olusabilir sekilde gündeme gelmesi elbette ki hem de binlerce kilometre öteden baska bir eylemin isareti fisegidir. Tam da PKK'nin yiginak yaptigi baska bir zaman diliminde gitmesini kim acaba hangi normal gerekçeyle izah eder?"

- "PKK'nin yakip yiktigi mahalleleri onarirken niye kimse bize 5 kurus para göndermedi?"

ABD'deki Chrest adli vakiftan, Türkiye'deki 18 medya kurulusu ve arastirma merkezine toplam 1,3 milyon dolar yardim geldigini aktaran Soylu, sunlari dile getirdi:

"Dernek ve vakiflari anladik diyelim, bir medya kurulusuna niye Amerika'dan yardim gelir? Onun gelismesini istiyor olabilirler. Çok mu yardimseverler. PKK'nin 6-8 Ekim olaylarinda yakip yiktigi mahalleleri onarirken niye kimse bize 5 kurus para göndermedi? Insanlarin evlerini yapiyoruz orada. Altyapilarini, mahallelerini yapiyoruz. Neden göndermedi? Görevlendirme yaptigimiz belediyeler yol yaparken, park yaparken, kültür merkezi yaparken, köprü yaparken, çocuklari oyun alani yaparken neden Amerika'dan, Avrupa'dan, Iskandinav ülkelerinden 5 kurus para gelmedi. Biz Idlib'de yardim kampanyasi düzenlerken, Afrika'da su kuyulari açarken ne hikmetse bu ülkelerden hiç kimse bizi arayip, '5 avro da biz gönderiyoruz' demedi. Bu Chrest Vakfinin yazar çizer takimi var ya Türkiye'deki esek yüküyle para alip da bu ülkenin yöneticilerine küfreden, istiskal etmeye çalisan, asagilamaya çalisan kisiler var ya ben onlarin böyle neler yazdiklarini son 4 yilda tamamen çikartirdim. Insan olsalar utanirlar ama onlar insan degiller. Buna emin olunuz. Elin oglu seni parasiyla kullanacak. Seni ülkene ve ülkenin bütün attigi adimlara karsi istedigi gibi söz söylettirecek, bu ülkenin bayragina bu ülkenin degerlerine degil baska ülkenin bayraklarina ve degerlerine tabi olacaksin sonra da adin aydin gazeteci yazar olacak. Cigerleri 5 kurus etmez. Karakterleri 5 kurus etmez insanlar. Onun için isimiz çok zor. Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm Bati avrolarini, dolarlarini siz denetlediniz, LGBTI derneklerine akittilar. Türkiye'nin bir eksigi bu muydu? Neden? Aile yapimizi tarumar etmek için. Degerlerimizi ortadan kaldirmak için en demokratik, en özgürlükçü ve en katilimci alanimizi kullanmaya çalistilar. Keza FETÖ ayni yöntemleri bu sefer ters bir akisla kullandi. Buradan kadinlarin bileziklerine varincaya kadar toplayip, yurt disindaki kasalarini gönderdiler. ByLock yazismalarinin desifresinden hatirlayalim. Milyon dolarlar havada uçusuyordu. Kurduklari veya sizdiklari farkli yapilarla ögrenci yurtlarindan derneklere kadar her yerden, tesbihte hata olmaz, her yerden bunu yapmislar, hortum gibi çekmisler."

Bakan Soylu, sivil toplum alanindaki bu kapasiteyi dogru tahlil edip, her türlü istismardan, örgütsel faaliyetten, ülkenin güvenligine, ahlakina yönelik bir hazirlik içinde olanlarin yuvalanmasindan korunmasi gerektigine dikkati çekti.

Siyasetin içinde olan aktörlerin bu yapilarla yan yana durup durmadiklarinin, onlara cesaret verip vermediklerinin de iyi tahlil edilmesi gerektigini anlatan Soylu, söyle devam etti:

"Mesela bugün Sayin Kiliçdaroglu birtakim ifadeler kullanmis. Polisimizin 3600 meselesi üzerinden güya elestiri yapacak. Dogrudur. 3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar arkasindayiz ve gerçeklestirecegiz. Bundan herhangi bir sekilde sarfinazar etmemiz mümkün degildir. Bu sözümüzü de yerine getirmek için Sayin Cumhurbaskanimizin talimatiyla arkadaslarimiz çalisiyorlar. Ancak lafa burada girip, son yillardaki basarilariyla huzurumuzu, güvenimizi en üst seviyeye çikartan Türk polis teskilatini siyasetin içine çekmek, onu siyasetin bir araci gibi göstermek Kiliçdaroglu'na yakismamistir. Dogru bir yaklasim degildir. Yillarca bu tahrikleri orduya yaptilar. Türk Silahli Kuvvetlerine, kahraman ordumuza. Artik bu aliskanliklari biraksinlar. Fitne siyasetini biraksinlar. Bunun üzerinde de yine Istanbul'daki eski Inönü Stadyumu'ndaki saldiridan dolayi, PKK'nin katliamindan dolayi sehit olan polislerimiz, oradaki diger sehitlerimizle alakali da çok abes bir cümle kullandi. Dedi ki beni de itham ederek 'Bu paranin üstüne çöktüler' dedi. Böyle bir sey söz konusu degil. Bizim çok nazik yerimizdir burasi. Sehit aileleri, gazilerimiz ve gazi ailelerimiz için biz her seyimizi feda etmeye haziriz. Onlarin evlatlari ve kendileri bu ülke için her seyi feda ettiler. Onu böyle ucuz bir siyaset malzemesi haline getirmenin edepten yoksunluk oldugunu düsünüyorum."

Bakan Soylu, CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu'na yönelik su ifadelere yer verdi:

"Sayin Kiliçdaroglu, biz bu dünyanin da öteki dünyanin da hesabini yapariz. Sehitlerimizin bize emaneti olan sehit ailelerimizin, gazilerimizin ve gazi ailelerimizin her zaman emrine amadeyiz. Ne ihtiyaçlari varsa da Sayin Cumhurbaskanimizin talimatiyla tüm devlet emirlerine amadedir. Biz bir yere çökmüs degiliz ama biz senin nereye çöktügünü biliyoruz. Sen FETÖ'nün kasetiyle bir partiye çöktün, hala devam ediyorsun. Bunlar yanlis islerdir. Bu alanlara girmek dogru bir yaklasim degil. Ucuz siyaset manevralaridir. Kahraman polisimize 'katil polis' diyenlerle is birligi tutan ben degilim, sen ve senin arkadaslarin. 'Polis devleti' deyip polisimizi tahrik etmeye çalisan anlayis da tam senin zihniyetinin anlayisidir, bizim anlayisimiz degildir. Demisim ki 'Polisimiz kendi görevini para için yapmaz.' Çünkü polislik serefli bir meslektir, karakterli bir meslektir, vatansever bir meslektir. Hiçbir anne ve baba oglunun kaç lira maas aldigina bakmaz. Onun giydigi kiyafetin ve üniformanin namusuna, serefine ve onuruna bakar. Ne demek istedigimi sizin mahalle anlayamaz. Sayin Kiliçdaroglu senin konustugun adamlar da anlayamaz. Dogru, Türk polisi PKK'yi, DHKP-C'yi uyusturucu tacirlerini sevmez. Çünkü yillarca bu yapilarla mücadele etmistir, sehitler vermistir. Dolayisiyla PKK ve PYD'nin siyasi sözcüsü olan yapilari mesrulastiranlari da mesrulastirmaya çalisanlari da DHKP-C'lileri hapishanede bir kahraman gibi ziyaret edenleri de sevmez. Polisin hakkini savunacaksa önce onun sevmediklerinden kendini siyirsin oradan bagimsizligini kazansin ondan sonra da söyleyecegi sözü varsa söylesin. Hem bu yapilarla dirsek temasinda olacaksin hem PKK'nin siyasi koluna 'mesrudur' diyerek arka çikacaksin hem de dönüp bu alani istismar etmeye çalisacaksin.*

(Sürecek)
Kaynak: AA